Altılı Masa'nın tek vaadi kaos

Sözde ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ safsatasıyla Türkiye’yi yeniden 90’lı yılların koalisyon bataklığına saplamayı vaat eden zillet paydaşları, ufukta sandığın görünmesiyle resmen birbirine girdi. Erdoğan’ın seçim tarihi olarak 14 Mayıs’ı işaret etmesiyle büyük bir kaosun içine düşen ve 26 Ocak’ta yapılan 11. toplantıda ortak isim üzerinde uzlaşamayan zillet ittifakındaki aday belirsizliği sürerken, toplantı sonrası yapılan açıklamalar yaşanan derin fikir ayrılığını gözler önüne seriyor. Masaya adaylık dayatmasında bulunan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ısrarı ittifakı derinden sarsarken, CHP liderinin adaylığına karşı çıkan ortakların söylemleri, düşman kardeşleri dağılmanın eşiğine getirdi. Toplantı sonrası açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “13 Şubat günü adayın belirlenmesini bekliyoruz” derken, her fırsatta “kazanacak aday” vurgusu yaparak Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkan İP’in Grup Başkanvekili Erhan Usta ise, “13 Şubat’ta bir ismin çıkacağını öngörmüyorum” sözleriyle, CHP ile İP adasındaki adaylık krizini deşifre etti. Tüm ortaklar birbirine girdi Son olarak Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz eden Cihan Paçacı’nın istifasını alarak göz boyayan İP, bu kez aday belirlemede anket kartını devreye alarak Kılıçdaroğlu’nun öne set çekmeye hazırlanırken, CHP Gençlik Kolları Başkanı Gençosman Killik ise 4 Şubat’ı işaret eden paylaşımında CHP liderinin adaylığını ilan etti. Öte yandan, olası bir iktidar durumunda ülkeyi ‘Altılı konsey” ile yöneteceklerini ilan eden ve yok sayılmaları halinde “kriz çıkar, ülke seçime gider” diyen Davutoğlu ile “Altılı masada bir kriz var” itirafından bulunan SP’li Abdulkadir Karaduman’ın ardan, Ali Babacan’ın “Geçmişi konuşmaya başlarsak anlaşmamız asla mümkün değil. 10 dakika bile konuşamayız kavga çıkar” ifadeleri, ittifakının tek vaadinin “kaos” olduğunu gözler önüne serdi. Masada kriz eksik olmuyor İttifakta yaşanan derin fikir ayrılığını Akit’e değerlendiren Siyaset Bilimci Yılmaz Altunsoy, şunları dile getirdi: “AK Parti iktidarını ve Erdoğan’ı devirmek için üst akıl tarafından bir araya getirilmiş sözde ‘5 sağ parti ve 1 sol partiden’ müteşekkil bu masanın ortak bir aday üzerinde uzlaşma şansı yoktur. Çünkü bütün liderler potansiyel adaydır. Masanın müşterek bir seçim beyannamesi yok, olma ihtimali de bulunmuyor. Hepsinin hedefinde ‘Erdoğan’sız bir Türkiye’ oluşturmak var. Bunun için bir araya getirilmişlerdir. Görünen o ki 6+1’li masa ortak aday çıkaramaz, çıkarsa bile seçimi kazanamaz. Kazansa da ülkeyi 5 yıl idare edemez. Bu ülkeyi ikili koalisyonlar bile yönetemedi. Dolayısıyla masanın ortak program çerçevesinde ülkeyi aydınlık geleceğe taşıma imkânı yok. Seçim tarihi belli, yumurta kapıya dayanmıştır. Buna rağmen ortak bir aday çıkaramadılar. Çünkü yine Erdoğan’ın kazanacağını, karşısında şanslarının olmadığını görüyorlar. Bu yüzden masada kriz ve kaos eksik olmuyor. Halkın bunu da görmesi lazım. Allah korusun Millet İttifakının seçimleri alması halinde 20 yıllık kazanımlarımızı kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Bu açıdan 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler belki de cumhuriyet tarihinin en önemli seçimleridir.” Ortaklar rant kavgasında Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu Başkanı Kürşat Mican ise, şunları söyledi: “İttifakın millet adına hiçbir sağlıklı projesi yoktur. ‘Geldiğimizde ne kadar milli çalışma varsa onları durduracağız’, ‘Ülkenin gelişimini önleyecek her projeye imza atarız’ diyorlar. SİHA ve İHA’larımıza, savunma sanayimize göz dikmişler. Batıya hayranlığını her defasında dile getiriyorlar. Dış ülkelerden faizle para alacaklarını, küresel emperyalist şebekelere uşaklık edeceklerini alenen açıklıyorlar. Siyaseten ise Erdoğan’ı ve Cumhur ittifakını devirmek dışında hiçbir projeleri yok. Tek amaçları bir şekilde iktidarı ele geçirmek. Şimdiden rant kavgasına tutuştular. Küçük ortakları koltuk kapma telaşında. CHP ve İP adaylık kavgasında. Seçime az bir süre kaldığı halde aday belirleyemediler. Bu yüzden ‘Erdoğan aday olmaz’ yalanına sarıldılar. Bir dedikleri diğerini tutmuyor. Sadece kriz ve kaos vaat ediyorlar. Bu uğurda ‘Türklüğü ortadan kaldıracağız, İstanbul sözleşmesini geri getirip aileyi kıyacağız, LGBTİ’yi desteleyeceğiz, bölgesel yönetimler oluşturacağız’ şeklinde açıklamalar yapmaktan bile çekinmiyorlar. Bunun anlamı ülkeyi parçalamaktır. Yarın bayrağımızı da değiştirmek isteyecekler. Vatanın selameti için bu kirli yapıya sandıkta ‘dur’ demeliyiz.”