Göreve geldiği 21 yılda Türkiye’deki vesayet odaklarına karşı amansız bir mücadele yürüten, 27 Nisan e-muhtırasını çöpe atan, 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimini milyonların desteğiyle bastıran ve cuntacılarla tek tek hesaplaşan Başkan Erdoğan, dünyanın muhtelif ülkelerindeki darbelerin de karşısında yer aldı.

Türkiye’deki vesayet odaklarıyla bir bir hesaplaşarak, ordu ile milletin barışmasını sağlayan Başkan Erdoğan, darbecilerle olan tavrını uluslararası arenada da tavizsiz sürdürüyor. Adeta bir “darbesavar” gibi hareket eden ve kendisine yönelik darbe girişimlerini milletin desteğiyle akamete uğratan Başkan Erdoğan, dünyanın muhtelif ülkelerinde meydana gelen darbelere karşı her zaman meşru iktidarların yanında saf tutuyor.

Kandan ve kaostan beslenmeyi politika haline getiren Batılı ülkeler, son olarak Rusya’nın 15 Temmuz’u olarak adlandırılan ve paralı asker grubu Wagner’in başlattığı kanlı isyana, “Rusya’nın iç meselesidir” diyerek sessiz kalırken, her zaman cuntacıların karşısında yer alan Başkan Erdoğan, Putin’i arayarak ‘üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi. Destek sonrası paralı asker grubu Wagner’in lideri Prigojin, “kan dökülmesini istemiyoruz” diyerek geri çekildiğini duyururken, akıllara Rusya’nın seçilmiş meşru hükümetinden yana tavır alan Başkan Erdoğan’ın benzer açıklamaları geldi.

Başkan Erdoğan’ın vesayet karşındaki kararlı duruşunu gazetemize değerlendiren Güvenlik ve Strateji Uzmanı Emekli Albay Mustafa Hacımustafaoğulları, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu günden beri darbelerden çok çekti. Elhamdülillah ‘vesayet sistemi’ dediğimiz bu darbeci zihniyet büyük oranda bertaraf edildi. Türkiye yaşadığı bu tecrübeler nedeniyle yeryüzünün neresinde bu tür darbeler olsa, karşı bir duruş ortaya koyuyor. Çünkü hiçbir darbenin haklı bir gerekçesi olamaz. Darbelerin ne olduğunu en iyi bilen liderlerden birisi de Recep Tayyip Erdoğan’dır. O yüzden, kime karşı yapılırsa yapılsın, darbeleri hiçbir şekilde onaylamıyor. Ve buna karşı net bir duruş ortaya koyuyor” dedi.

Hacımustafaoğulları şöyle devam etti: “Ayrıca Wagner gibi Blackwater gibi kiralık paralı askerler, katliam şebekeleridir. Bugün İslam coğrafyasında, Libya’da, Suriye’de, Sudan’da dünyanın dört bir tarafında bunlar masum insanların kanını döküyor. Bu tür yapılanmalara izin verilmemesi lazım. Rusya’nın da kendine çekidüzen vermesi lazım. Libya’da Hafter güçlerini destekliyorlar, Suriye’de Esed’i destekliyorlar. Kendi menfaatine uyduğu zaman sorun yok. Canavar üretiyorlar ama bu canavarın kendilerine dokunacağını düşünmeleri lazım.”

Araştırmacı Yazar Murat Akan ise, “Darbeler nerede ve kime karşı yapılırsa yapılsın kötü bir şeydir. Bugün Putin’e destek çıkan Erdoğan mesela Libya’da da aynı şeyi yapmıştır. BM’nin meşru gördüğü hükümetin devrilmemesi için elinden geleni yaptı. ABD ise meşru hükümet yerine darbeci Hafteri destekledi. Burada ilkeli olmak lazım. Devlet adamları doğrunun yanında yer alması lazım. Kaldı ki 15 Temmuz’da biz gördük. Bir çete devlete karşı kalkışma yaptı. 251 kişiyi şehit etti. Dolayısıyla böyle bir olayı yaşayan kişi darbe olayına asla müsamaha gösteremez. Darbe yapılan kişiyi sevmese bile ilkesel karşı çıkmak zorundadır. Darbe her yerde darbedir. Demokrasinin karşıtıdır. O yüzdende Erdoğan’ın bu ilkesi diğer adamlarına da örnek olmalıdır.

Akan şunları kaydetti: “Rusya ile Türkiye’nin ciddi anlamda işbirliği var. O yüzden Putin’in devrilmesi, Türkiye’ye karşı bir psikolojik harekâtın önünü açacaktır. O yüzden de bunu bilen ve Putin ile dost olan Sayın Erdoğan, Putin’i arayarak her türlü desteğe hazır olduğunu bildirdi. Nitekim de Erdoğan’ın bu destek telefonundan sonra Prigojin’in darbe girişiminden vazgeçip üstlerine dönmesi de çok ilginç geldi bana. Biliyorsunuz, Türkiye özellikle sahada en iyi İHA-SİHA üreticisi ve kullanıcısı olan ülke haline geldi. Dolayısıyla Türkiye iç çatışmalarda çok önemli bir enstrümana sahip. Burada Türkiye’nin Rusya’ya destek vereceği anlaşılınca, Prigojin Moskova’ya ilerlemekten vazgeçmiş olabilir.”