Çocuk gelin iftirasıyla ilgili mağdur ailenin avukatı Engin Kartal Akit’e konuştu!

Çapa Tıp Fakültesi’nden KHK ile ihraç edildikten sonra açtığı özel muayenehanesine gelen çocuklara uyuşturucu ilaçlar vererek onları ailelerine ‘tecavüz’ iftirası atmaya zorlayan FETÖ’cü Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu skandalı gündemdeki yerini korurken, benzer özellikler barındıran H.K.G. davasındaki kumpasın aydınlatılabilmesi için doktorun ve kullanılan ilaçların tespit edilmesi isteniyor.

Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’nin ailesine ve eşine yönelik suç duyurusu da bir psikiyatrın telkinleri sonrası başlarken, genç kızın görüştüğü doktor ve kullandığı ilaçlar gizemini koruyor. Çapa Tıp Fakültesi’nden KHK ile ihraç edildikten sonra açtığı özel muayenehanesine gelen çocuklara uyuşturucu ilaçlar vererek onları ailelerine ‘tecavüz’ iftirası atmaya zorlayan FETÖ’cü Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu skandalı gündemdeki yerini korurken, benzer özellikler barındıran H.K.G. davasındaki sır perdesi aralanmayı bekliyor. Hamileliğinin 5. ayında çocuğunu düşüren ve yaşadığı psikolojik sıkıntılar sonrası psikiyatra giden H.K.G, verilen teskin edici ilaçlar sebebiyle önce evde başka varlıklardan bahsedip, ardından 6 yaşında evlendirildiği iddiasını dillendirirken, doktorun kimliği ve kullanılan ilaçların gizlenmesi soru işaretlerine sebep oluyor. Azgın medya tarafından köpürtülen ve cemaatleri adeta çocuk istismarcısı birer canavar gibi göstermek için araçsallaştırılan H.K.G.’yı yönlendiren doktorun kim olduğu ve verdiği ilaçlar merak ediliyor. Akit’e konuşan mağdur ailenin avukatı Engin Kartal, “İlaçların tespit edilmesine yönelik taleplerinin mahkeme tarafından dikkate almadığını” söyleyerek, davanın seyrinin ancak doktorun bulunmasıyla değişeceğini ifade etti.

Hangi ilâçlar verildi?

Her iki vaka arasındaki benzerliğe dikkat çeken Avukat Engin Kartal, şunları dile getirdi: “FETÖ’cü Zoroğlu’nun uyguladığı yöntem, bu yöntem sonucu mağdurların davranışlarındaki değişiklik ve verilen tepkiler bizim dosyamızla önemli ölçüde benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla H.K.G.’nın görüşmüş olduğu psikologlardan bu minvalde ilaçlar alma ihtimali oldukça yüksek. Biz bunun araştırılmasını istedik. FETÖ’cü profesörün olayı da ortaya çıkınca, bizim açımızdan tabiri caizse taşlar yerine oturmuş oldu. Çünkü hemen her iki olay da yüzde 99 oranında benzerlik olduğu açıkça görülüyor. Yani mağduriyetler ve tepkiler birbirinin aynısı. H.K.G. olayı ikinci bir Zoroğlu vakası gibi duruyor. Başka mantıklı bir izahı yok. H.K.G, 5 aylık hamileyken düşük yapıyor. Sonra psikolojik rahatsızlıkları başlıyor. Ailesine küçük bir çocuk gördüğünü söylüyor. Onlara ‘Siz görmüyor musunuz çocuğu, niye tepki vermiyorsunuz’ diyerek kızıyor. Hatta ellerini ovuşturuyor, kollarını sıkıyor, morartıyor. Aslında ortada çocuk-mocuk yok. Sonra zaten doktora gitmeye başlıyor. Fakat internet aracılığıyla bulduğu kişilerden tedavi alıyor. Ve bazı ilaçlar kullanıyor. Bunların ne olduğunu bilmiyoruz. Çünkü kimseye söylemiyor. Kardeşleri kullanırken görüyorlar. ‘Sakın anneme babama ya da eşime söylemeyin. Yoksa bozuşuruz’ diyor. Biz bunları duruşmada söyledik. Kız kardeşleri de söyledi. Mahkemeden gayet hukuki ve masum bir talepte bulunduk. ‘Bu kız hangi ilaçları kullanmış? Hangi psikologla görüşmüş. Sağlık Bakanlığına müzekkere yazılsın, gerçek ortaya çıksın’ dedik. Fakat mahkeme bu talebimizi dikkate almadı. Talebimizi reddetti.”

İki olayda 5 benzerlik

Dosyalar incelendiğinde her iki olayda da en az beş benzerlik bulunduğunu söyleyen Kartal, şöyle devam etti: “Zoroğlu vakasında mesela ‘bir oyuncağın içerisine kamera koy. Ailenin görüntülerini al’ diyor. Bizimkinde ise ‘ses kaydı al’ diyor. Orada bilgi dışı ketamin maddesi verilerek terapi yapıldı. H.K.G. da bilmediğimiz ilaçlar kullandı. Orada çocuklara çok küçük yaşlarda aile içerisinden bir ferdin istismarına maruz kaldığı telkin edildi. H.K.G. da fiilen böyle bir şeyin olması için uygun bir ortam ve koşul bulunmamasına karşın küçük yaşlardan itibaren tecavüz ve istismara uğradığını beyan etmiştir. Her iki olayda da çocukların aile ile bağları hedef alınmıştır. Ortada bir telkin ve yönlendirme olduğu muhakkak. Böyle Müslüman bir aileye bundan daha büyük iftira atılamaz. Sadece aileye değil, İslami camianın tamamına iftira atılmış oldu.”