HDP’nin kapatılmasında hukuki sürecin devam ettiğini belirten Eronat şunları dile getirdi:

“Parti kapatmaya karşı bir insanım ancak, bu zihniyet daha önce defalarca kapatılarak başka isimlerle yine kuruldu. Sistemde bir sorun var. Avrupa’da hiçbir ülkede böyle ayrılıkçı bir dil kullanamazsınız. Bugün HDP’nin 17 milletvekilinin dağda 1. derecede yakını var. En azından bir isim söyleyeyim Dersim Dağ. Erbil’de şehit edilen konsolosluk görevlisinin katili Dersim Dağ abisi. Suç bireyseldir ama bu normal bir suç değil ki terör. İşte, Fatma Kurtulan’ın kocası dağda, terörist başı Öcalan’ın yeğeni Hişyar Özsoy’ın kardeşleri, bir tanesi çatışmada öldürüldü, bir tanesi hâlâ dağda. Bilmeyenler için söylüyorum HDP’de milletvekili olabilmeniz için, siyaset yapabilmeniz için birinci dereceden bir yakınınızın dağda olması gerekiyor. Mesaj şu; ‘Dağa adam gönderirseniz, biz de sizi ödüllendiririz.’ Belediyelerde de durum böyleydi.”

Diyarbakır annelerine sözü getiren Oya Eronat, şöyle devam etti: “Bin günü aşkın bir süredir aileler orada bekliyor. 35 çocuğumuz ailesine kavuştu. Orada Necmettin Biçer isimli bir baba var, kızı Gülcan Biçer için Allah’ın her günü diyor ki, ‘Benim kızımı dağa 25-26’cı dönem Adana milletvekili olan şimdi Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş göndermiştir’ diyor. Seçimler sırasında Gülcan yanında seçim çalışmaları yapıyordu. Yahu adam bin günü aşkın süredir yalvarıyor, taştan ses çıkıyor Beştaş’tan ses çıkmıyor, tık yok. İsterse getirir.”

Çözüm süreci hakkında ki düşüncelerini de açıklayan Eronat şöyle sözlerini şöyle tamamladı: “O sürecin yanlış olduğu kanaatini taşımıyorum. Ne dedik çözüm sürecinde; bu çocuklar dağdan insin, canlar yanmasın artık, benim gibilerin çocukları şehit olmasın istedik, bizim canımız yandı başkalarının da canı yanmasın istedik. İlk başta her şey iyi gidiyordu. Bir anda emperyalist güçlerden, Kandil’in baronlarından sürecin bitmesi gerektiği dikta edildi. Niye; eroin ticareti var, ülkenin kaynakları terörle mücadeleye gitmiyor onun için bu sürecin bitmesi gerektiği bu kölelere dikta ettirildi. Sonrası malum. Ama şimdi Allah’ın izniyle nefes aldırmıyoruz bu eşkıyalara, sonları geldi.”