Fatih Altaylı kustu! Ağzından köpükler saçarak yalan söyleyenin sonu

Hafta sonu Ankara ve İstanbul başta birçok ildeki yürüyüşlere gidenler için; “alçaklar”, “şerefsizler” ve “aşağılık herifler” ifadelerini kullandı. Yetmedi, “Gazze için yürüyorsunuz ama şehitlerimiz için yürümediniz” iftirasını attı. “Bir gün de kendi şehitlerinize üzülün” popülizmine sarıldı.

Altaylı’nın çıldırması, kendini kaybederek küfürler yağdırması bizleri en fazla kızdırır. Sinir dozu yüksek Twetler attırır ya da misliyle cevap verdirir. Nihayetinde de Altaylı’yla ilgili kanaatimizi perçinler. 

Ancak gözlerinden fışkıran o nefret var ya, işte o çok mühim. Bir ispat çünkü. Doğru yolda olunduğunun bariz işareti. Tam bir “Fatih Altaylı’dan al haberi” çıktısı.

Ne demek istediğimi şöyle açayım: Demek ki Türkiye kamuoyunda İsrail ve haliyle Amerika’yı kuşatan katı bir öfke oluşmuş durumda.

“Fatih Altaylı ne alaka” diyenler olacaktır? Çok alaka diyerek şöyle açayım: Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yaşattığı Aksa Tufanı şokunu, Türkiye kamuoyunda yönetmeye, yumuşatmaya ve büyük bir mağduriyet üretmeye çalışan yegâne isimdir kendisi.

Daha Hamas’ın sızma görüntüleri düşmeden, -7 Ekim günü- İsrail Başkonsolosu Rami Hatan’ı YouTube kanalında apar topar yayınına almıştır mesela. Konsolos Rami de “Kendimizi savunacağız” diyerek, uygulayacakları ve geride kalan 85 günde tüm dünyaya canlı izlettikleri Gazze soykırımını Fatih Altaylı’nın yayınında ilan etmişti. 

Türkiye’de, İsrail yanlısı kamuoyu oluşturma gayretleri ayan beyan ortada olan Fatih Altaylı’nın, Gazze hassasiyetli yürüyüş ve protestoları merkeze alarak, şehitlerimizi de bahane ederek millete küfürler etmesi çok normal değil mi?

İsrail ve Amerika öfkesiyle yatıp kalkanlar, meydanlara büyük bir tepkiyle inen, alışverişini ve boykotunu hesaplaşma hassasiyetiyle yapanlar çoğaldıkça; Türk halkının da gündemini sabote etme girişimleri artıyor. Aydın Ünal’ın dünkü yazısındaki şu tespitin altını çizmemiz ve cumartesi ve pazar günleri yaşadığımız büyük acılara bu çerçeveden bakmamız gerekiyor: “On iki askerimizin şehit edildiği son terör eylemi Türkiye’nin başta Gazze olmak üzere bölgesel meselelerdeki haklı duyarlılığına bir gözdağıdır.

Gazzeliye kurşun sıkanla Mehmetçiğimize kurşun sıkan el aynı eldir.

”TBMM’deki partilerin PKK terörünü kınayan bildirisine ‘yeni CHP’ ve ‘yeni DEM’in imza atmamasını da Türkiye’yi dışarından içeriye döndürme, kısır tartışmalara hapsetme ve İsrail ile Amerika’ya karşı oluşan öfkeyi dağıtma planının uygulama aşaması olarak değerlendirmeliyiz. Gazze için toplanılacağı bir hafta önceden ilan edilen meydan buluşmaları ve şehir yürüyüşleri iptal edilmeden; askerlerimizi şehit eden PKK ve hamisi Amerika ile Gazze’de soykırım işleyen terörist İsrail’in aynı anda telin edilmesi Fatih Altaylı’dan saçılan nefretin ana sebebidir.

İsrail ve Amerika, tüm dünyada ve başta Türkiye’de çöken imajlarını ayağa kaldıramıyorlar. Gazze duyarlılığının önüne bir türlü geçemediler. Güçlerinin zirvesindeler ancak hata üzerine hata yapıyorlar. Çaresizlikten küfür aşamasına geçtiler. İmza attıkları ‘soykırımın iletişimini’ yönetemiyorlar. Batı’ya bakın, vicdanlı halklar Noel kutlamalarını ve tatili bile araya sokmuyorlar. İstanbul’da da 1 Ocak sabahı tarihte görülmemiş bir yürüyüş yapılacak. Dün ilan edildi. Milli İrade Platformu üyesi 308 sivil toplum kuruluşu, 12 askerimizin PKK tarafından şehit edilmesi ve 7 Ekim’den bugüne 20 binden fazla sivilin İsrail bombardımanı altında katledilmesine karşı kitlesel bir yürüyüş organize edecek. Gazze’deki soykırım karşısında, İstanbul’un siluetiyle bütünleşecek ve tarihe geçecek bir fotoğraf verilmesi gerekiyordu. Şimdi böylesi bir kareye, PKK terörüne karşı dik duruşun ve Batılı egemenlere karşı “Sizi gördük, karşınıza dikildik” meydan okuması da eklenecek.

2024’ün ilk günü sabah namazında; Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye, Yeni Cami ve Eyüp Sultan’da buluşacak binlerce insan Galata Köprüsü’ne yürüyecek. Dünden beri Galata’daki muazzam kalabalığı tahayyül ediyorum. Emperyalizme ve maşası terör örgütlerine ve de tüm işgalcilere karşı vatan savunmasının sivil hattı Eminönü civarında kurulacak. Verilecek fotoğraf çok önemli, büyük anlamlar taşıyacak. En az 100 bin kişinin katılacağı öngörülüyor. Yeni yılın ilk sabahında herkes uykudayken; sıcak yatağını, evini ve konfor alanlarını terk edip, sabah namazında selatin camilerini dolduran ve 1 Ocak sabahının ayazında tarihi bir çağrının, insani direniş cephesinde yer almak ve bunu 100 bin kişiyle yapmak elbette dünyada yankı bulacaktır.

Amerika ve İsrail’in Türkiye’deki aparatlarının 1 Ocak sabahına kadar boş durmayarak, devasa yürüyüşü en azından itibarsızlaştırmaya çalışacakları şüphesiz. Galata Köprüsü’nde, Cumhuriyet tarihinin ilk kitlesel yürüyüşünün fotoğrafı çekilince, Fatih Altaylı’dan hangi tonlarda sesler yükseleceğini, millete daha ne tür hakaret ve küfürler sıralayacağını hep birlikte göreceğiz.