Gül'ün solduğu gün

Türkiye Gazetesi Yazarı Akif Bülbül bugünkü köşe yazısında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yönelik sert eleştrilerde bulundu. Bülbül Gül'ü kastederek yazısında 'Kibarca, yine ‘Beni aday yapın’ diyor.' ifadesine yer verdi.

Türkiye Gazetesi Yazarı Akif Bülbül bugünkü'Gül'ün solduğu gün' başlıklı köşe yazısında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yönelik sert eleştrilerde bulundu. Bülbül Gül'ü kastederek yazısında 'Kibarca, yine ‘Beni aday yapın’ diyor.' ifadesine yer verdi. İşte o yazı:

Siyasetimizin bir “Gül”ü var…


O da 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kardeşlik hukuku çerçevesinde Çankaya’ya oturttuğu isim.
Geçenlerde önemli (!) bir açıklama yaptı:

En çok hayret ettiği şey enflasyonun hafife alınmasıymış…
Erdoğan’ın yerinde olsaymış, herkesin ‘helal olsun’ dediği bir ekip kurarmış…
Parlamenter sisteme dönüşten yanaymış, çalışmaları çok değerli buluyormuş.
Kısacası “6’lı masa”ya da gülücüklerini göndermiş…
Sadede gelelim…
AK Parti’nin dinî özgürlüklerle ilgili verdiği mücadeleyi,
O koltuğuna nasıl oturduğunu,
367 oyununu, muhalefetin boykotlarını,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vesayet odaklarına meydan okuduğunu…
Unutmuş ya da hafızasından silmiş gibi görünüyor.
Bunun sebebi de muhalefete gönderdiği mesajda yatıyor.

Kibarca, yine ‘Beni aday yapın’ diyor.
11. Cumhurbaşkanı’mız Gül, 2018 seçimlerinde de AK Parti’yi sükût-u hayale uğratmıştı.
Mutabakat sağlanması hâlinde muhalefetin adayı olabileceğini söylemişti.
Aracı kimdi?
Tabii ki DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan…
Babacan bu işi nasıl becermişti?
İkili oynayarak…
Erdoğan’ın adaylığı için imza attı, kapalı kapılar ardında muhalefete, Gül’ü empoze etti.
İşte o gündür bugündür “Gül’ün, gülü soldu”…
 

Anket, felaket ve millî irade

Kamuoyu araştırmacılığı çok ciddi iştir.
Güvenirlilik ‘çok ama çok’ ön plandadır.
Ama önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerle ilgili anketlerde (!) böyle bir tabloyu görmek mümkün değil.
Hepsi farklı telden çalıyor.

Aralarında ‘korkunç’ uçurumlar söz konusu.
Hiç kimseyi suçlamak gibi bir derdimiz yok.
Ortadaki çarpıklığı söylemek de bizim görevimiz.
Tabii ki hakkını teslim etmemiz gereken firmalar da var.
Ama bunlar bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az.
Bizim sözümüz, öyle ismi cismi bilinmeyen firmalarla ilgili.
Çarpıklarının ötesinde ortak noktaları belli.

Sistemli bir şekilde Cumhur İttifakı’nın oylarını düşürmek üzerine kurgulanmışlar.
Aylar öncesinden uygulanan bir strateji söz konusu…
Önce Cumhur İttifakı’nın oyları, Millet İttifakı’nın üzerindeydi. Daha sonraları -eritile eritile- Millet İttifakı’nın altına düşürüldü.
İzlenen strateji gösteriyor ki:
Cumhur İttifakı seçimlere kadar barajı bile aşamayacak!
*
Evet, vatandaşın geçim derdi var…
Fiyat artışları katlanarak devam ediyor.
Enflasyon aldı başını gidiyor.
Bugün aldığımız bir ürünü ertesi gün aynı fiyata bulamıyoruz.
Bunlar kabulümüz…
İktidar da elinden geleni fazlasıyla yapıyor…
Halkın mağdur olmaması için çabalıyor…
Hakkını yiyemeyiz…
Her iki hâli de görmezden gelemeyiz.
Sözün özü;
Felaket tellallığı yapmaya gerek yok.
Halkımız sıkıntıların geçici olduğuna inanıyor…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güveniyor.
Millî irade sağduyusunu, sandıkta gösterecek.
Gerçek anket de bu olacak.
Velhasıl
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu konudaki sitemini de not düşelim:
Son grup toplantısında, kastettiğimiz firmalarla ilgili "Demokrasiye ve millet iradesine kastetmek için sıraya giren güdümlü anket şirketlerinin hepsi birden ayaklarımızın altında paspastır" nitelemesinde bulunmuştu…