Sosyal medyada sonunda bu saçmalık da başladı!
Sosyal medya son yıllarda özellikle gençleri ciddi şekilde yönlendirmeye başladı. 'Akım', 'Trend' adı altında yaygınlaşan bazı davranışlar ise inanları göz göre göre ölümle burun burana getiriyor. Son olarak 'sağlıklı' olduğunun altının çizildiği çamaşır suyu ve benzer kimyasalların içilmesi moda haline geldi. Bu gelişme ise duyanların ağızlarını açık bırakmaya yetti!
Sosyal medyada yayılan yeni bir akım, sağlık arayışındaki insanları büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bırakıyor. “Mucize Mineral Solüsyonu (MMS)” ya da “aerobik oksijen” gibi isimlerle pazarlanan ürünlerin içeriğinde yer alan klordioksit, aslında endüstriyel bir ağartıcı. Mide asidiyle birleştiğinde zehirli etkiler gösteren bu madde, kısa sürede kusma, ishal, mide krampları gibi ciddi yan etkilere yol açabiliyor. Uzmanlar, söz konusu maddenin ağız yoluyla alındığında bağırsak delinmesine kadar varan ölümcül sonuçlara neden olabileceği konusunda uyarıyor.
Vücuda sodyum klorit girmesi durumunda, kandaki oksijen taşınımını bozan ve hayati tehlike oluşturan ciddi tablolar gelişebilir. Bu kimyasal, kırmızı kan hücrelerini etkileyerek dokulara yeterli oksijen ulaşmasını engeller. Aynı zamanda hücre yapısını bozarak böbrek fonksiyonlarında ciddi hasara yol açabilir ve tedavi edilmediğinde ölümle sonuçlanabilecek komplikasyonlara neden olabilir. Bu madde bağırsaklar yoluyla emildiğinde, dokularda kalıcı hasar riski doğurabilir. MMS’i rektal yolla uygulayan kişilerde de benzer şekilde, hücre düzeyinde yoğun oksidatif stres gözlemlenmiş ve bu durumun uzun vadede ciddi bağırsak rahatsızlıklarına zemin hazırladığı rapor edilmiştir. Bazı satıcılar, MMS’in ağız bakımında kullanıldığını iddia ederek güvenli olduğunu ileri sürse de bilimsel veriler bu söylemi desteklemiyor. Klinik bulgular, bu maddenin klasik ağız gargaralarına kıyasla üstün bir etki göstermediğini; aksine, hem yararlı hem de zararlı hücreleri yok ederek ağız sağlığını tehdit ettiğini gösteriyor. Kısa süreli ağız kokusu sorununu hafifletebilir ancak hücre zar yapısını bozabilir, protein üretimini sekteye uğratabilir ve sindirim sistemindeki faydalı bakteri dengesini olumsuz etkileyebilir.
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, klor dioksitin sinir sistemi üzerinde baskılayıcı etkiler oluşturabileceğini ortaya koyuyor. Bu kimyasalın beyin gelişimini yavaşlatabileceği, motor becerileri zayıflatabileceği ve davranışsal sorunlara yol açabileceği gözlemlenmiş durumda. Ayrıca tiroit bezinin işleyişini bozarak hormonal dengesizliklere neden olabileceği, özellikle çocuklarda ergenlik sürecini geciktirebileceği belirtiliyor. Bazı vakalarda ise “beyin tuz kaybı sendromu” olarak bilinen, böbreklerin aşırı sodyum atmasıyla ortaya çıkan nadir ama ciddi bir tabloya rastlandığı bildiriliyor. Bu durum, sık idrara çıkma, yoğun susuzluk hissi ve kan hacminde düşüş gibi tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor.
Bu maddenin ciltle teması da zararsız değil. Yüksek yoğunlukta kullanıldığında, doğrudan temas ettiği cilt hücrelerini tahrip edebiliyor. Özellikle mantar enfeksiyonları için topikal olarak kullanan bazı bireylerde kimyasal dermatit gibi cilt reaksiyonlarının geliştiği rapor edilmiş durumda.
Klor dioksit, endüstriyel temizlik alanında hastane cihazları, diş kliniği ekipmanları ve su sistemlerini dezenfekte etmek amacıyla kullanılıyor. Ancak bu kullanımlar, maddenin içilmesinin veya vücuda sürülmesinin güvenli olduğu anlamına gelmiyor. Şimdiye kadar yapılan tüm bilimsel çalışmalar, bu kimyasalın herhangi bir hastalığı tedavi ettiğini değil, ciddi sağlık riskleri barındırdığını net biçimde ortaya koyuyor. Eğer herhangi bir ürün size, bilimsel terimlerle süslenmiş reklamlarla mucizevi iyileşme vaat ediyorsa ve bu ürün hiçbir resmi kurum tarafından onaylanmamışsa, dikkatli olmakta fayda var. Çünkü bu tür iddiaların ötesinde, gerçek olan şey genellikle göz ardı edilen sağlık tehditleridir.