HDP’ye dümen kıran Sevilay Yılman, 7 yıl sonra gerçeği gördü: Mükemmel ötesi!

Habertürk yazarı Sevilay Yılman "Diyarbakır’da ne var ne yok?" başlıklı dikkat çeken bir yazı yazdı. 

7 yıl önce Sevilay Yılman (eski soyadıyla Yükselir), terör örgütü PKK'nın HDP'li belediyelerin desteğiyle sokakları delik deşik edip hendek kazarak başlattığı hendek olaylarında, AK Parti'yi desteklemekten vazgeçerek HDP'ye dümen kırmıştı.

Sevilay Yılman, teröristler tarafından hendek olaylarında büyük tahribata uğratılan Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki izlenimini anlattı. 

İşte Sevilay Yılman'ın o yazısı:

Önce Sur ilçesindeki Sülüklü Han’da kahvelerimizi içtik sonra Zerzevan’a doğru yola çıktık.

(Daha önce defalarca istemiş olmama rağmen bir türlü kısmet olmamıştı Romalılardan kalan kaleyi ve içindeki tapınağı ziyaret etmek. Çok çok etkilendim bu mirastan. Dahası duyduklarım ve öğrendiklerim neticesinde dehşete kapıldım. O yüzden onu ayrı bir bölümde anlatmak istiyorum.)

Şimdi biraz size 2015 yıllarındaki "Hendek Olayları" ile gündeme gelen ve Diyarbakır’ın esası, ilk yerleşim yeri olan Sur ilçesinden edindiğim izlenimleri aktarmak istiyorum.

Adını, Diyarbakır surlarından alır ve dini, tarihi yapıların çoğu da bu ilçe içerisindedir.

Bu yüzden de; “Tarihin taşlarla yazıldığı kent" denilir Sur için.

2015 yılından evvel gittiğimde de çok çok etkilenmiştim ben bu ilçeden çünkü Türkiye’nin hiçbir yerinde çeşitli medeniyetlere, dinlere ait kalıntıları bir sokak üzerinde yan yana görmek pek mümkün değildir.

Bir İstanbul’da, Sultanahmet’te vardır bu benzerlik ama başka bir şehirde pek yoktur.

Sokağa giriyorsunuz karşınıza dünyanın en güzel 10 kilisesinden biri olarak kabul edilen Mar Pedyun Keldani Kilisesi çıkıyor mesela…

Oradan çıkıp birkaç adım sonrasında Ortadoğu’nun en büyük Ermeni Kilisesi Surp Giragos’u ziyaret edebiliyorsunuz. Oradan da çıkıp hemen yanı başındaki 454 yıllık Osmanlı mirası Behrampaşa Hamamı’nı… Az ileride de halk arasında Kurşunlu olarak bilinen ilk Osmanlı Valisi’nin yaptırdığı Fatih Camii’ni…

Hülasa… Buram buram tarih, buram buram Anadolu’nun geçmişi kokuyor bu ilçede.

İşte yaklaşık 1 yıl süren “Hendek Olayları”, başta bu tarihi eserler olmak üzere bütün Sur'da korkunç tahribatlara yol açmıştı.

Çok çok üzülmüştüm.

O güzelim kiliseler, eski Diyarbakır konakları, sokakların görüntüleri Suriye’den ya da Irak’tan savaş sonrası yansıyan görüntülerden hiç farklı değildi.

Dahası sanki birebir aynısıydı.

Dolayısıyla inanamadım bu son karşılaştığım haline.

Çok mutlu oldum.

Diyarbakırlıların bazıları; “İnsansız ilçeye dönüştürdüler güzelim Sur’u” diyerek kızıyor falan bu yeni haline ama hiç kusura bakmasınlar yapılabilecek en güzel dokunuşlar yapılmış.

Bir kere restorasyonlar mükemmel olmuş.

Mükemmel ötesi hatta.

Daha iyisi olamazdı.

Doyamadım gezmeye.

O yüzden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı tebrik ediyorum.

Çünkü bütçe ve planlamalar onlara ait.
(Toplam 2 milyar 100 milyon TL.)

Çok küçük bir kısmı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nden karşılanmış.

Onu da İç Kale’yi gezerken karşılaştığımız Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Çiftçi’den öğrendim.

Tam bir tarih ve kültür turizmi cennetine dönüşmüş Sur.

Çiftçi’den öğrendiğim kadarıyla 34 dönümlük alanda 330 tescilli yani tarihi miras sayılan bina ile 90 konutun restorasyonu ile yeni 506 konut, 122 dükkan ve 9 otel yapılmış.

“Ve çalışmalar hala da devam ediyor” diyor.

Bu arada Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın mihmandarlığında düzenlenen “Sur Kültür Festivali” kapsamında birbirinden önemli, değerli sanat eserlerinin, restorasyonu tamamlanan yapılarda sergiye açılması da ayrı bir güzellik katmış yapılan çalışmalara.

Keçi Burcu’nda Devrim Erbil’i ya da Behrampaşa Hamamı'nda Dosso Dossi Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan’ın İtalyan ressamlara ait kişisel koleksiyonunu veya Keldani Kilisesi’nin duvarlarında Refik Anadol ve İsmail Acar’ın eserlerini görmek ayrı bir keyif veriyor ziyaret edene.