İftira bumerang gibidir, döner sahibini bulur Hani ‘oğlancılık’ Osmanlı geleneğiydi?

Gazetemiz yazarlarından Zekeriya Say, 'oğlancılık' üzerinden Osmanlı İmparatorluğu'na iftira atanlara "İftira bumerang gibidir, döner sahibini bulur
Hani ‘oğlancılık’ Osmanlı geleneğiydi?" başlıklı yazısıyla gereken cevabı verdi.

İşte o yazı:

Azgın azınlığın “satılık kalemler”i, ecdadı aşağılamak için yıllarca “Oğlancılığın normal kabul edilen bir Osmanlı geleneği” olduğunu yazdı.

Aynı kafa;

Koca koca padişahlara, koca koca paşalara “erkek çocuk düşkünü” iftirası attı. 

“Nedim, Şeyh Galip, Taşlıcalı Yahya gibi şairlerin “alenen erkek sevgililerine şiirler yazdığını” iddia etti. 

“Mevlana ile Şems arasındaki samimiyetin eşcinsellikten kaynaklandığını” söyleyecek kadar ileri gitti.

Bu sapkınlığın Antik Yunan’dan Romalılara, Roma’dan da Osmanlı’ya miras kaldığını öne sürdü.

Rıza Zelyut gibi isimler bu iftiraların kitabını yazdı.  

Dede Korkut hikâyelerinde, Türk mitolojisinde ve Amerikan Kızılderililerinin geçmişinde yer almayan eşcinselliğin, İslam’ın yasaklamasına rağmen İran, Emevi, Abbasi ve Osmanlı saraylarında yer aldığını…

“Mutluluk kaynağı” görülen erkeğin “cinsel köle olarak kullanıldığını” kitaplaştırmakta sakınca görmedi. 

Cumhuriyet Türkiye’sinde ise işler değişti. 

Yıllarca Osmanlı’yı ve Müslümanları küçük düşürmek için Allah’ın lanetlediği eşcinselliği “aşılmış bir yozluk” olarak niteleyen malum zihniyet…

Günümüzde “homoseksüelliği”, “travestiliği”, “lezbiyenliği” ve “gay”liği  “yükselen değerler” diye pazarlamaya başladı.

“Eşcinsel olmayan entellerin, entelden sayılmadığı ve utandığı” şeklinde bir hava oluşturmaya çalıştı.

“Muhalif” veya “aykırı” olduğunuzu ispatlamak mı istiyorsunuz, o halde bir eşcinsel ile ilişkiye gireceksiniz” şeklinde çok kirli bir algı oluşturdu.

Düne kadar sokağa çıkamayan “Şengül Hamamı” müdavimleri, “laikçi azınlık”tan aldıkları cesaretle…

Halkının yüzde doksanından fazlasının Müslüman olduğunun iddia edildiği Türkiye’de “onur”suzca yürüyüşler tertip ederek, artık ahlaksızlıklarını şova dönüştürmeye başladılar.

İslam’ın en kutsal ayı Ramazan-ı Şerif’te, “Şaban’la Recep’in aşkına Ramazan engel olamaz” yazılı paçavralarla üç aylarımızla dalga geçebilecek kadar zıvanadan çıktılar.

Eşcinsel sapkınlığın haram olduğunu Cuma hutbesinde ayetlerden örnekler vererek ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ı hedefe koyarak, Ankara ve Eskişehir Barolarının desteğiyle linç etmeye kalkıştılar.

Hazırladıkları sözde “kılavuz”larla ilkokullara kadar sızarak, hiçbir bilişsel aidiyeti oluşmamış çocuklarımıza kendi sapkınlıklarını empoze etmeye kalkıştılar.

“Kulüp” adı altında neredeyse örgütlenmedikleri üniversite bırakmadılar.

CHP’nin başına Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçmesiyle, Meclis’e kadar uzandılar.

2008 yılına kadar sapkınlara randevu vermeyen CHP, Kılıçdaroğlu döneminde LGBTİ’liler için Meclis’te soru önergesi verdi.

Kemal Bey, 2012 yılında sapkınları Gazi Meclis’te ağırlayarak bir ilke imza attı. 

LGBT’liler, 2014 seçimlerinde CHP’den belediye meclisi üyesi seçildi.

CHP’li vekiller, eşcinsellerin haklarını savunmak adına polis TOMA’sına bile tırmandı.

“Eşcinsel evliliği”ne sıcak bakan Ekrem İmamoğlu ile sapkın homoları makamında ağırlayan CHP’li Tunç Soyer, Müslüman Türk milletinin baş belası olan LGBTİ’lere yönelik desteği bir adım ileriye taşıdı.

Mütedeyyin insanların oylarıyla İBB koltuğuna oturan Ekrem İmamoğlu, başka işi yokmuş gibi, İBB bünyesinde “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şube Müdürlüğü” kurmaya çalıştı.

Yetmedi…

İBB personeline “eşcinselleri tanıma” dersi verdi. 

CHP yönetim kademesinden ve seküler yobazlardan aradığı desteği ziyadesiyle alan sapkın homolar, son yıllarda özellikle sosyal mecralarda hâkimiyeti tamamen ele geçirmiş durumdalar.

En ufak eleştiride bulunan insanları sindirmek ve susturmak için başta yargı olmak üzere her türlü enstrümanı pervasızca kullanıyorlar...

Sırf “eşcinsel” demek yerine “sapkın” ifadesini kullandığım için, birkaç ay önce yazdığım bütün haber ve köşe yazılarına topluca dava açtılar.

Müslümanların iktidarında, İslam’ın yasakladığı sapkınlıkla mücadele ettiğim için yargı eliyle susturulmakla karşı karşıyayım…

CHP’li bir vekilin ağabeyi de bu yüzden benden “uzlaşma” adı altında para koparmaya çalışıyor.

Tüm bu davalardan bezmiş bir halde iken ve bir daha bu mesele hakkında kalem oynatmama kararı almayı ciddi ciddi düşünürken…

CHP’li Beşiktaş Belediyesinde Belediye Meclis Üyesi olarak sandalye işgal eden Turan Yel isimli bir şahsın, “karısını bir erkekle aldatan genç bir adamı konu alan” kitap yazdığını gördüm. 

CHP’li Yel, sapkın kitabına yönelik eleştiriler için;

“Keşke kitabı da okusaydınız. Ötekileştirmeye çalıştığınız ne varsa anlatmaya ve yazmaya devam edeceğim” şeklinde bir savunma yapmış.

Ne garip değil mi?

Yıllarca Osmanlı’ya “oğlancılık” iftirası atarak, ecdadımıza kara çalmaya uğraşanlar…

Şimdi alenen ve var güçleriyle “oğlancılığa” sahip çıkıyorlar…

Eee ne demişler?

“İftira bumerang gibidir, döner sahibini bulur.”