Tayin talebine ‘sürgün’ yalanı

İftira ve yalan furyasına devam eden zillet medyası şimdi de hakim ve savcı atamaları üzerinden kara propagandaya başladı. Fondaş-yandaş medya, Gezi davasında Osman Kavala ile 7 kişiye verilen mahkumiyet kararlarına muhalefet şerhi koyan hakim Kürşad Bektaş’ın Tokat-Turhal’a atanmasını, ‘yargıyı hizaya getirme tayini”, “şerh yazana şark bileti” manşetleriyle “sürgün” gibi lanse etti. Oysa bu tayinin, hakim Bektaş’ın dilekçe ile talep ettiği yerlere göre gerçekleştiği ortaya çıktı.

Basın özgürlüğü adı altında toplumu kaosa sürükleyecek yayınlara imza atan ve her türlü kirli ideolojinin propagandasını yapan fondaş medyanın yalan salgınının son örneği, kendini hakim ve savcı atamalarında gösterdi. Yalan habere ve dezenformasyona karşı hazırlanan basın yasası üzerine panikleyerek, “Bu kanun geçerse dışarıda gazeteci kalmaz” şeklinde kirli bir manipülasyona imza atan zillet medyası, önceki gün yapılan ve rutin bir atama faaliyeti olan Adli ve İdari Yargı 2022 Yılı Ana Kararnamesini çarpıtmaktan geri durmadı. 5 bin 426 hakim ve savcının görev yerlerinde yapılan olağan değişikliği “yargıyı hizaya getirme tayini” olarak lanse eden ve Gezi davasında Osman Kavala ile 7 kişiye verilen mahkumiyet ve tutuklama kararlarına muhalefet ederek şerh koyan İstanbul Hâkimi Kürşad Bektaş’ın Tokat’ın Turhal ilçesi Hakimliği’ne atanmasını “şerh yazana şark bileti” manşetleriyle “sürgün” olarak lanse eden zillet medyasının büyük bir çarpıtma örneği sergilediği ortaya çıktı.

Konuyla ilgili açıklama yapan hâkim Bektaş’ın yakın çevresinin, ortada bir sürülme durumunun söz konusu olmadığını ve bu yıl tayinci olan Bektaş’ın dilekçesinde Suluova, Erbaa, Taşova, Zile, Turhal, Osmancık, Niksar, Sungurlu, Refahiye, Reşadiye, Almus, Aşkale’yi talep ettiği, HSK’nın değerlendirmesi sonucunda Turhal’a görevlendirildiği bildirildi. 4 yıldır birinci bölgede görevli olan ve “Defterinde mümtazen yükselmeye layık” notu düşülerek en kıdemli dereceyle terfi ettirilen Hakim Bektaş’ın atamasına yönelik kirli manipülasyon, her fırsatta yalan söyledikleri halde kendilerini aklamak için düzmece araştırmalarla dürüst medya algısı oluşturmaya çalışan fondaş medyanın çirkin yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.

Fondaş medya, fıtratının gereğini yapıyor

Konuyla ilgili Akit’e konuşan hukukçular okuyucularımıza özel açıklamada bulundu. Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi Başkanı Mehmet Sarı, “Bu kararnameyle 5 bin 426 hakim ve savcının yeri değişti. İstanbul’da tanıdığımız ve birinci derecede görev yapan yüzlerce hakim bugün Van’a, Diyarbakır’a, Urfa’ya, Bitlis’e, Adıyaman’a gönderildi. Bunlar rutin atamalar. Birinci bölge dediğimiz büyükşehirlerde görev yapanlar belli sürede revizyona tabi tutuluyor. Ama ben bu fondaş medyadan çarpıtmanın dışında başka bir şey beklemiyorum. Bunların atamalara iyi niyetle yaklaşması işin tabiatına aykırı. Fıtratlarının gereğini yapıyorlar. Çünkü geçmişteki tüm hukuksuzlukları bir hukukmuş gibi millete dayatmayı yol ve sistem olarak benimsedikleri için, bu olağan atama üzerinden de tüm yargı sistematiğini yerin dibine sokmaya çalışıyorlar.” Bu revizyonun kaçınılmaz olduğunu kaydeden Sarı, şöyle devam etti: “Özellikle 2016’dan sonra, FETÖ’cülerin ihraç edilmesiyle, adli yargıda oluşan boşluğu doldurmak için hakimliğe başlayan genç hakimlerin atamaları yapıldı. Bunların çok büyük bir kısmı İstanbul gibi büyükşehirlere tayin edildi. Hatta bu konu o dönem çok büyük bir eleştiriler aldı. Sebebi ise özellikle birinci dereceye ayrılan hakimlerde belli bir prim şartı gerekiyordu. Fakat istinaflardaki boşalmalar nedeniyle hakim açığını kapatmak için 2-3 yıllık hakimlerden ve yeni kuralardan buralara atamalar yapıldı. Bu olağanüstü dönemi bitirme adına bu sirkülasyonun yapılması gerekiyordu. Dolayısıyla muhalif basının şimdi dönüşümü, bu revizyonu çarpıtması doğru değil.”

Akdere: Amaçları yargıyı işlevsiz hale getirmek

Hukukçu Harun Akdere, “Bu mazeret tayini değil. Aslında sırası gelenler, şark görevini yapmamış olanlar arasında rutin bir tayin durumu var. Talepler toplanıyor, hakim ve savcılar talepleri doğrultusunda tayin ediliyor. Fakat bunlar işine geleni çekip alıyorlar. Atamaları kendi propagandalarına alet ediyorlar. Rutin bir atama faaliyetini bile çarpıtanlar diğer taraftan kalkıyor basın yasasını sansür diye çarpıtıyor. Bunlar yalan söyleme özgürlüğü istiyor. Yargı hizaya getiriliyor diyorlar ama bunlar hem iktidar hem de devleti hizaya getirmeye çalışıyorlar. Amaçları yargıyı ve devleti işlevsiz hale getirmek.”