DSP’den SİHA Sezgin’e tokat

Libya tezkeresinin uzatılmasını olumlu karşıladıklarını belirten DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, tezkereye HAYIR diyenleri "terör vekilleri" olarak niteledi.

"PKK sevici CHP'li vekil"

Savunma Sanayimizin üstün saldırı aracı SİHA’ları JİTEM’e benzeten CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu'na; "Kendi memleketi Diyarbakır’dan aday olmaya yüreği yetmeyip İstanbul’dan milletvekili seçtirilen “PKK sevici” Sezgin Tanrıkulu" diye tepki gösteren Önder Aksakal şu açıklamalarda bulundu:

"Dikkat ederseniz son bir haftadır Yunanistan tarafından gelen gürültülerin azaldığına tanıklık ediyoruz. Demek ki bunlara anladıkları lisanla karşılık verilince sonuç alınabiliyor. Şimdiki aşamada konuyu bir adım daha öteye götürüp somut sonuçların oluşması sağlanmalıdır. Yunanistan, silahlandırdığı adaların tümünü, olması gereken yasal statüye dönüştürmelidir. Bunun sürecinin ucu açık olmamalı, bir takvim de tanımlanmalıdır. Özellikle Libya ile yapılmış olan ve Birleşmiş Milletler Örgütünce de onaylanmış Münhasır Ekonomik Bölge Antlaşması kapsamında oluşan Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizin güvence altına alınma politikasının olumlu karşılığını her alanda görmeye devam ediyoruz. Libya’ya asker gönderme konusundaki tezkerenin TBMM’de güçlü Türkiye idealine inanmış saygın Milletvekillerince 18 ay daha uzatılmasına onay verilmesi, milli birliğin gösterilmesi açısından değerli olduğu kabul edilmelidir. Parlamentomuzda hasbelkader yer alan terör vekillerinin aleyhte oyları, Türkiye devletinin bölgesel gücünü zayıflatma politikalarının düzeyini de tarif edecek niteliktedir. Bu terör vekillerinden geri kalmayan bazı terör vekili sözcüsü tipler de var ki, bunların kadim Türk devletiyle olan husumeti sonsuza kadar sürecek görünüyor. Kendi memleketi Diyarbakır’dan aday olmaya yüreği yetmeyip İstanbul’dan milletvekili seçtirilen “PKK sevici” Sezgin Tanrıkulu isimli kişi Savunma Sanayimizin üstün saldırı aracı SİHA’ları JİTEM’e benzetmiş. JİTEM’in hedefinde kimler vardı? Terör örgütü yöneticileri ve bu terör örgütlerine yardım ve yataklık eden işbirlikçi feodal mekanizmalar vardı. Esasen bu mekanizmaların dertleri bölge halkına özgürlük vs değil, kendilerinin bölgedeki hakimiyetlerine halel gelmemesiydi. Yoksa bölgede yapılan okulları yakarlar, öğretmenleri kurşuna dizerler, yolları-köprüleri uçururlar mıydı? Ama hizmet ettikleri emperyal sistemin istekleri doğrultusunda davranmak bunların birinci görevidir. Bunlar vicdani red diyerek askerliğe karşı çıkarlar ama PKK için 15 yaşındaki çocukların dağa kaçırılıp orada sözde “gerilla (!)” adıyla devlete karşı eylemlerde bulunmasına, kendi söylemleriyle zorunlu askerliklerine sessiz kalırlar. Ama şunu bilsinler ki geçmişte Demokratik Sol Parti’nin var olduğu bir parlamento yapısında yukarıda konuşulan hiçbir yapı yer alabilme olanağını bulamamıştır."