Temel abinin kefil olduğu CHP zihniyetinden dine hakaretler!

Saadet Partisi, CHP ile ittifak yapıyor..

CHP’nin gazetesi Cumhuriyet’te Zülal Kalkandelen yazıyor:

“Şeriat bir kadının daha canını aldı!”

Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi CHP ile seçime birlikte girmeye karar veriyor..

CHP’yi ölümüne savunan Cumhuriyet gazetesinde bir kadın yazar, dün şöyle diyor:

“Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ‘Takva, haya ve tesettür’ başlıklı cuma hutbesinde ‘Örtünmenin sadece kadını ilgilendirdiği ve başörtüsünden ibaret olduğunu zannetmek ciddi bir yanılgıdır’ denildi. Buradan bir kez daha söyleyelim: Kadınların bedeni ile uğraşmayın!”

Ali Babacan’ın DEVA’sı, “Özgürlükleri hayata geçirmek için, hukuku hakim kılmak için, iktidara yürüyoruz. İktidara yürümek için, CHP ile ittifak yapıyoruz.” diyor...

Babacan’ın iktidar için ittifak yaptığı CHP’nin gazetesinde Zülal Kalkandelen yazıyor:

“Siyasal İslam’ın yarattığı cehennem.”

Aslında riyakarlık tek taraflı değil..

Riyakarlık hem SP’de, hem CHP’de.

Hem Davutoğlu’nda, hem Cumhuriyet gazetesinde.

Hem Ali Babacan’da, hem Zülal Kalkandelen’de..

Riyakarlık bir cümle ile iki cümle ile değil.. Tepeden tırnağa.. Rezillik bir paragraf ile, bir çıkış ile sınırlı değil.. Tüm kafa yapısı ile..

Temel Karamollaoğlu’nun kefil olduğu Kemal Kılıçdaroğlu’nun gazetesinde, alkış tuttuğu Zülal Kalkandelen yazıyor:

“Siyasal İslam işte budur; sokaklarda dövülen, itilip kakılan, hakaret edilen, yerlerde sürüklenen kadınlar gösterir size.”

İbrahim Tatlıses’in dövdüğü kadınlardan hiç bahsetmezler..

Solcu tiyatrocu zorbanın, iki yıldır metres hayatı yaşadığı kadın şarkıcıyı, gözleri mosmor edecek şekilde dövdüğünden hiç bahsetmezler..

Onların derdi, müslümanlar..

Pardon.. Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan dışındaki müslümanlar.. Tayyip Erdoğan’a destek veren müslümanlar..

CHP ile ittifak yapan müslümanlarda sorun yok.. Onlar el üstünde..

Onların nezdinde, CHP’liler de el üstünde.. Ama, “siyasal islam” tanımlaması ile, vurun Tayyip Erdoğan’a..

Küfredin, tahkir edin dine..

Zülal Kalkandelen, devam ediyor çamurlarına:

“Siyasal İslam budur; ‘din adına’ kadınları ve farklı düşünenleri katlettirir.”

Eşlerindeki başörtüsünün hatırına çıkıp, bir kelime edemeyecek mi, Karamollaoğlu, Davutoğlu, Babacan?

Edemeyecek görünüyor.

Onlar yerine ben edeyim: 

“Kendi meyhaneye giderken, akşam yemeği niye hazır değil diye karısını öldüren soytarıların suçunu İslam’a yıkmayı boşver sen.. Şapka uğruna asılan kadınlardan bahset Zülal..”  

Zülal hanım, saçını yaptırmak için ömrünün yarısını kuaförde geçirdiğinden, belki atlamıştır..

Yer: Erzurum.. Tarih: 25 Aralık 1925. Suç: Şapka kanununa muhalefet. Ceza: İdam Mahkum: Şalcı Bacı diye bilinen anne..

Devam edelim, Temel beyin kefil olduğu CHP zihniyetinin, dindarlara saldırısından aktarımlar yapmaya..

Ayrı ayrı yazılardan, seçim yaparak, size sunduğumu sanmayın.

Verdiğim cümlelerin tamamı, dünkü Cumhuriyet gazetesinde, Zülal Kalkandelen’in köşesinde yayınlanmış ifadeler..

“Siyasal İslam budur; yaşam tarzınıza, kimliğinize, cinsel yöneliminize, düşüncelerinize, inancınıza karışır.”

Yok mu bir çift sözün Temel bey.. Yok mu bir kelimen Babacan? Yok mu, bir harf ile itirazın, Davutoğlu?

Anladım, yok.. O zaman sizin yerinize biz cevap verelim:

“Erkeğimizin sakalına, cübbesine, sarığına karışan siz.. Kadınımızın başörtüsüne, çarşafına karışan siz.. Çocuğumuzun gittiği Kuran kursuna karışan siz.. Bir örnek, iki örnek, üç örnek değil.. Milyonlarca müslüman erkeğin, milyonlarca müslüman kadının, milyonlarca müslüman çocuğunun hayat tarzına karıştınız, kimliğine karıştınız.. İnancına karıştınız.. Ama, suçlu yine bizler olduk. Siz zeytinyağı gibi üste çıktınız..”

Zülal hanım saldırılarını sürdürüyor:

“Siyasal İslam budur; erkeği ‘efendi’ ya da ‘sahip’, kadını ‘köle’ gibi görür.”

Öyle midir, Temel Karamollaoğlu?

Sen, eşini köle gibi görüyorsun?

Eşin seni “Sahip” olarak mı nitelendiriyor?

Temel bey suskun kalınca, ben veda hutbesindeki Hz. Peygamber’in sözleri ile cevap verecek olsam, Zülal hemen itiraz edecek, biliyorum: “Biz emanet memanet değiliz.”

“Emanet”in manasını bilse.. Can verilir ama, “emanet’e hıyanet edilmez” bir bilse..

Bilebilse.. Temel bey CHP’ye kefil olmuş iken..

Ali Babacan, “CHP ile ittifakta hiçbir sorun yok” diyor iken..

Ahmet Davutoğlu, “Ben 2015’de % 50 oy aldım. Yine alırım” diyerek, kibrinin esiri olup, CHP ile ittifak yapar iken..

Ben hadis-i şerifi titreyerek hatırlatsam, Zülal anlar mı ki:

“Kadınlar hakkında Allah’tan korkun. Çünkü siz, onları Allah’ın emaneti olarak aldınız.”

“Allah’tan korkun..” uyarısından daha büyük bir uyarı mı olur?

Hani sokakta görüyorsunuz ya.. Eşini tekmeleyen vicdansızları.. Hani polis eşliğinde girilen evde, yerde uzanan onlarca bıçak yarası almış kadını görüyorsunuz ya..

Hz. Peygamber hepimize buyuruyor: “Allah’tan korkun” diye.. Anlayabilsek.. O vicdansızlar da anlayabilse..

Ama bundan sonrasını.. 

Zülal anlatsın bize..

Din diye bir derdi olmayan, namaz nedir bilmeyenlerin, kızlı-erkekli evlerde neler olduğunu bir anlatsın..

Boksör utanmazın (Bakınız Muğla’da, Selim Ahmet Kemaloğlu’nun işlediği cinayet), aynı evde nikahsız yaşadığı üniversiteli kızı kum torbası gibi kullanıp, vahşice öldürmesini..

Mühendisler odasında yönetici olan saygın CHP’linin (Bakınız Antalya’da, M. Murat Ayhan’ın işlediği cinayet) , evine götürdüğü üniversiteli kıza cinsel saldırı sonrasında öldürüp, parçalara ayırıp, başı yıllardır bulunmayacak şekilde imzasını attığı vahşeti, anlatsın.

CHP teşkilatında görevli ailenin, CHP’li bar sahibi gözü dönmüş oğlunun (Bakınız Muğla, Cemal Metin Avcı’nın işlediği cinayet), metresi üniversiteli kızı, canlı canlı betona gömdüğünün hikayesini anlatsın..

Cevap vermekten yoruldum..

Ama dinimize, inancımıza nasıl saldırıyorlar, görmeniz için, Zülal Kalkandelen’in yazısının devamını da size aktarayım:

“Siyasal İslam budur; yobazlığı şahlandırırken yaşam sevincini öldürür. Siyasal İslam budur; din tüccarları kesesini doldururken, yoksul halkı sömürür. Siyasal İslam budur; ahlakı kadınların saçı ve bedeni üzerinden tanımlarken katilleri, tecavüzcüleri, soyguncuları korur. Laiklik, işte bunlara karşı var! Bu yobazlığı, kadını erkekten aşağı gören gericiliği önlemek için var.”

“Bunlara cevap vermeye gerek yok ki” dediğinizi duyar gibiyim..

Temel, Ali, Ahmet başarılı olursa, alıntıladığım yazının müellifi kafa iktidar olacak demektir..

O zaman cevap verseniz bile, alacağınız karşılık şu olacak: “Anca gidersin.. Biz geldik, dindarlara hayat hakkı tanımayacağız!”