Soruyorlar: “Niye direniyorsun”! Cevaplıyorum: “Çünkü iftiraları tescilli”!

Soruyorlar: 

“Ali bey, niye ısrar ediyorsunuz.. ‘6 yaşında gelinlik giydirilip evlendirilmiş küçük kız’ söylemlerine sert cevaplar vererek, kendinizi de niye zora sokuyorsunuz. Muhafazakar kesimin birçoğu iddiaları doğrularcasına görüş serdederken, siz niye itiraza devam ediyorsunuz?”

Ben de cevap veriyorum:

“Çünkü ben suçlama yapan solcuların, ateistlerin, Kemalistlerin riyakarlıklarını, ahlaksızlıklarını birebir biliyorum.. Yaşadım, biliyorum.. Onun için ısrrar ediyorum..”

Öyle ya..

Bu ahlaksızlar değil miydi?

Emin Çölaşan başta olmak üzere, devletin savcısı Nuh Mete Yüksel başta olmak üzere, bu gazetenin genel yayın yönetmenine, “Yekta Güngör Özden’i öldürmesi için bir İranlı ajanla 1 milyon dolara anlaştı.. Anlaşma, Tarabya Oteli’nde yapıldı” iftirasını yüzleri hiç kızarmadan attılar..

Anlattığım olay, hayal değil beyler..

Birebir yaşadığımız bir olay..

Mahallemizden nice kişilerin de, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diyerek, ilk saatte bizi satışa çıkardıklarını yaşadım..

“Ulan ahlaksızlar, ‘1 milyon dolar parayı, bir mafya babasına teklif etti’ diye suçladığınız adamın bir arabası bile yok.. Siz ne ahlaksız adamlarsınız” dedik..

Dedik de, kaç kişiye ulaştırabildik..

Üzerinden 23 yıl geçmiş..

O iftiranın içinde yer alan Emin Çölaşan, bugün dahi hâlâ dindar insanlara iftira atmakla meşgul..

Rahmetli Hasan Karakaya ağabey o iftiradan dolayı beraat ettiğinde, suçlama yapanların bir tanesi bile, küçücük bir özür dilemediler.

Bunları bildiğim, yaşadığım için, nasıl müfteri olduklarını, gözleri kapalı nasıl yalan söyleyebildiklerini bildiğim için, ısrarcıyım..

Bizim mahalleden niceleri, “Bak görüşmenin yapıldığı otelin ismini de vermişler.. Bak bak, 1 milyon dolar vermek üzere görüştüğü adam da itiraf ediyor. Bak bak, verilmesi teklif edilen paranın miktarı da, tam olarak yazılmış” diyerek, bizi susturmaya, yargılamadan infaz etmeye kalkanlara karşı nasıl dik durdu isek..

“Hasan Karakaya’nın 24 saatinin 12 saati gazetede geçiyor.. Siz iftirafınızı gidin başkasına atın” dediğimizde..

“Çok kesin konuşmayın Ali bey. Belki mahcup olursunuz” diyenler çıkıyordu..

Daha neler neler söylediler..

Söylediklerinin tamamı yalan mıydı? Yalandı. 

İftira mıydı? İftira idi..

Aynı ahlaksızlar.. 

Erbakan Hoca’yı siyasetten silmek için, “uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor” iftirası attılar mı?

Attılar.

Kartel gazeteleri, manşetten verdikleri haber görüntülü iftiralarla, Erbakan hocayı itibarsızlaştırmaya, en pis suça karıştırmaya kalktılar mı?

Kalktılar..

İftiralarını süslediler mi?

“Vay canına, hem de uyuşturucu kaçakçılığını ortaklaşa yaptıkları kişi, bir milletvekili imiş” dediler..

“Bak bak, eski milletvekili, Erbakan ile birlikte uyuşturucu işi yaptıklarını itiraf etti” dediler..

İtibarlı dedikleri milletvekili, gerçekten uyuşturucu işinin içinde çıktı.. Kendi cezasını azaltmak için, Erbakan Hoca’ya iftira ettiği anlaşıldı..

Birebir yaşadık biz bunları..

Bitti mi yalanlar, iftiralar?

Erbakan hocanın, bir kişiyi öldürttüğü iftirasını attılar..

Fezlekeler hazırlattırdılar..

“Tamam, işte şimdi Hoca hapı yuttu” dediler..

Ben bunların cemaziyelevvellerini bilirim..

“Tarikat” diye söze girip, ağzının salyası ile ne varsa dökmeye kalkışan ahlaksızları bildiğim için ısrarcıyım.. 

Bugünlerde “Erbakan hoca milli idi” diyen ahlaksızların, düne kadar o mübarek kişiye ne iftiraları otomatik tüfekten kurşun boşaltırcasına saydırdıklarını bildiğim için, dün yaşadıklarımızın bugünkü versiyonlarına inanmıyorum..

Sahtekarların yalanlarına kanmıyorum..

Şimdi “6 yaşında kızını evlendirdi” diyen vicdansızlar, daha düne kadar, “Başörtülüler, Cumhuriyet’e karşı başkaldırı içinde. Yakında silahlı mücadeleye başlayacaklar, silahlanıyorlar” iftirasını atanlar değil miydi?

Uzatmayayım..

Son örnek.

CHP Milletvekili Yıldırım Kaya, “AGD tecavüzcüdür demedi mi?..

Bir gün sonra “özür dilerim” demedi mi?

Hepsi, bunların hepsi işte budur..

Bana sormayın, “O isnat mümkün değil, doğru olamaz, iftiradır” dememin sebebini..

Gidin Yıldırım Kaya’ya sorun, “Senin ahlakın bu mu? Koskoca bir derneğe oturduğun yerden tecavüzcü diyorsun. Bir gün sonra ‘özür dilerim’ diyorsun..”

Sorun o adama, “Ne karşılığında masum insanlara tecavüzcü dedin.. Ne karşılığında özür diledin?”

Sorun o adama:

“Özür dilemediğin dernek, vakıfların yetkilileri gelse, ‘Biz de CHP’nin altılı masasına, Saadet Partisi gibi destek vermek istiyoruz’ deseler, attığın o iftirayı anında geri çeker misin? Özür diler misin?”

Bu mudur, bizim sözlerine itimat edeceğimiz insanlar?

Tecavüzcülüğü oturduğu yerden dillendirip.

Menfaat uğruna anında özür dileyenler midir, bizim rehberimiz?

Akılcı okurlarınız itiraz edecekler:

“Ali bey.. Size o olayda, bu olayda, Erbakan hocaya şu tarihte, bu tarihte iftira edilmiş olması.. Dindar camianın içinde, hiçbir yanlışın olmadığına delil olmaz.. Karakaya’ya iftira atıldığı doğrudur. Erbakan’a iftira atıldığı da doğrudur. Ama bugün 6 yaşında kızın evlendirildiği, o iftiraların dışında bir doğru olma ihtimali sıfır mıdır?”

Ben samimi düşüncemi söyleyeyim..

Kıvırmadan, zigzag yapmadan, kimseden menfaat gözetmeden, kimseden çekinmeden, sadece ahirette hesap vereceğimin bilinci ile samimi düşüncemi söyleyeyim..

Sonrasında isteyen istediğini söylesin:

17-18 yaşımdan bu yana, öyle 7-8 saat değil.. Günde 15-16 saat.. Hafta tatili, bayram demeden.. İş hayatının, sosyal hayatın içindeyim. Üstüste baktığınızda, günlük 5-6 saatlik uyku dışında, yıllık tatil, haftalık tatil, hatta bayram tatili demeden, hep sosyal hayatın içinde çalışan bir insan olarak  söylüyorum: 6 yaşında bir çocuğun evlendiğini görmedim, duymadım.

Bakın, “14 yaşında çocukların evlendiğini görmedim” demiyorum.. “3 yaşındaki küçücük çocuğa sarkan sapıklıkları işitmedim” demiyorum.. “Dinin bir emridir diyerek, 6 yaşında birisi ile evleneni duymadım” diyorum. “Görmedim” diyorum..

Gördüm diyen varsa, o ahlaksızları ifşa etsinler..

Bakın “Ahlaksızlar” diyorum..

“Sapıklar” diyorum.. 

Hani bana tuzak kurup, beni de sanki “6 yaşında evlilik varmış” gibi cümle kurmaya yöneltenler var ya.. Onların tuzaklarına düşmeden söylüyorum, dünyanın neresinde, 6 yaşındaki biri ile evliliği aklından geçiren varsa, ahlaksızdır, sapıktır..

Böyle bir şey olmadığı halde ve özellikle de olmadığını bildikleri halde, dindar insanlara bu iftirayı atanlar da alçaktır, ahlaksızdır..