Biz de sizleri insan ''sandık''

Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremde binlerce can kaybımız, 100 bini aşkın yaralımız varken, ekipler hâlâ ‘bir canı daha nasıl kurtarırız’ diye gece gündüz çalışırken, 6’lı masanın iri ortağı CHP’nin günlerdir ve ısrarla ‘seçim de seçim’ diye tutturması kamuoyunun büyük tepkisini çekiyor. Muhalefetin 13.5 milyon depremzedenin ve 85 milyon insanımızın acısını siyasi ranta dönüştürmeyi hedeflediğini belirten siyasetçi, STK temsilcisi ve gazeteciler, “Biz muhalefeti insan sandık, ancak görülüyor ki onların tek derdi sandık” görüşünde birleşti.

Türkiye, 6 Şubat’ta meydana gelen ve 10 ilde on binlerce kişinin hayatına mal olan Kahramanmaraş merkezli ikiz depremlerin yaralarını sarmaya çalışırken, zillet korosu seçim telaşına kapıldı. 13 Şubat’ta ortak adaylarını açıklayacaklarını ilan etmelerine rağmen henüz ortak bir isim üzerinde uzlaşamayan şer ittifakının, enkaz üzerinden seçim çağrıları yapmaları, zilletin önceliğinin insan hayatı değil seçim sandığı olduğunu gözler önüne serdi.

Millet can onlar seçim peşinde

Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6’lık depremlerin ardından yaraların sarılması için devlet-millet seferberliği yaşanırken, acıyı fırsata çevirmek isteyen zillet bileşenleri “sandık” derdine düştü. “Asrın felaketi” olarak nitelendirilen depremin ardından enkaz altında arama-kurtarma faaliyetleri devam ederken, depremzedelerin kalıcı konutları için harekete geçen ve ilk temelin mart ayında atılacağını açıklayan AK Parti hükümetini “acelecilikle” suçlayan şer ittifakı, adayları dahi belli olmadığı halde sandığın ne zaman kurulacağının derdine düştü. Yıkılan veya hasar gören konutları yüzünden kışın ortasında evsiz kalan, barınma sorunu yüzünden çevre illere dağılan, yaşadıkları travmayı henüz atlatamayan ve felaket sırasında kaybettikleri yakınlarını toprağa vermeye çalışan 13.5 milyon depremzedenin acısı tazeliğini korurken, malum zihniyetin “seçim” diye diretmesi, kamuoyu nezdinde büyük tepkiye yol açtı.

Milletin acısına saygısızlık

akit’e konuşan TÜRKAD Başkanı Avukat Dr. Mehmet Sarı, şunları dile getirdi: “Anayasamız, seçime yönelik düzenlemeyi açık bir şekilde ortaya koymuştur. Karar mercileri elbette bu meseleyi değerlendirecekler ve hepimizin faydasına, devletin bekası ve geleceği adına bir karar vereceklerdir. Bu yoğun ve yakıcı atmosferin içerisinde, gündemin dışında başka unsurları millete dayatmak hiçbir surette kabul edilebilir bir durum değil. Burada temel önceliğin milletimizin sarılması gereken yaraları olduğunu belirtmekte fayda var. Geri kalan meseleler, anayasanın tayin etmiş olduğu süreler içinde, kendi zaviyesinde yürür. Maalesef Kılıçdaroğlu’nun deprem sırasında tam bir provokatif etkiyle sürece yaklaştığını takip ettik. Gerçekten milletimizin hak etmediği ve deprem bölgesindeki insanımızın acılarına hiçbir çare olmayan bu tür provokatif girişimleri aklıselim ile kabul etmek mümkün değil. Acıları bir kenara bırakıp ‘hemen seçim isteriz’ şeklindeki bu tür çağrıları yapıyor olmaları, Türkiye’deki muhalefet adına milletimizin bir talihsizliği olduğunu belirtmek lazım. Muhalefet partileri kendi kavgaları içerisinde yuvarlanıp giderken diğer taraftan meydana gelen felakete rağmen seçim çağrıları yapmaya başlamaları, milletin acıları üzerine yapılmış bir saygısızlık oluğunu açık bir şekilde ifade edebilirim” ifadelerini kullandı. Başkan Sarı, şöyle devam etti: “Ülke olarak çok büyük bir acıyla, tarihin en büyük felaketiyle yüzleşiyoruz. 13.5 milyon insan depremden etkilendi. Bu felaketten dolaylı da birçok insanımızı evinden işinden, bazı insanımız eşinden çocuğundan ayrı düşmek zorunda kaldı. Bu kadar büyük bir acının yaşandığı atmosferde şüphesiz ki birincil öncelik insanın yaşatılmasıdır.”

Dertleri vatandaş değil makam

Gazeteci Yazar Murat Özer ise, şunları ifade etti: “Seçimlerin ertelenip ertelenmeyeceği anayasal bir konu ama burada gerçek olan bir şey var. Depremden etkilenen insanların çok önemli bir kısmı şehirleri terk etmiş durumda. Evleri yıkılan depremzedelerden bazıları çevre illere ve büyük şehirlerdeki akrabalarının yanına sığındı. Bir kısmı da köylerine dönmüş. Bu insanların tekrar toparlanması kolay olmayacaktır. Oldukları illerin seçmen kütüklerine kaydetseniz bile örneğin Hataylı birisi Hatay milletvekilini nasıl seçecek? Yoksa seçimin yapılıp yapılmaması konusunda hükümetin aleyhine ya da lehine olacak bir durum yok. Muhalefet partileri, hükümetin depremden dolayı çok büyük bir oy kaybına uğradığını zannediyor ama sahada böyle bir durum yok. Ben hükümetin bu konuda kaygılı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bölgeye gittiğinizde insanların hükümete yönelik öyle anlatıldığı ve sosyal medyada abartıldığı bir tepkisinin olmadığını gördüm. Herkes şu an acısının derdinde. Depremzedelerin, ‘seçim olacak mı olmayacak mı?’ şeklinde bir gündemi yok. Fakat muhalefet sosyal medyada kopartılan fırtınayı fırsata dönüştürmeye çalışıyor. Bu son derece çirkin bir şey. Kemal Kılıçdaroğlu, zaten ilk günden ‘bu milletle dayanışma içinde olmayacağım’ dedi. Milletimizle dayanışma içerisinde olmayan birisinden böyle çirkin hesapların peşinden koşmasını beklemek de normal.”