Zilletin istifa yüzsüzlüğü!

17 Ağustos 1999’da meydana gelen depremde, felaketzedeleri yüzüstü bırakan ve memur maaşlarını deprem yardımlarıyla ödeyen Ecevit iktidarına sahip çıkarak, “Bu ortamda istifa olmaz” diyen zihniyet, 11 ili vuran felaketin daha ilk gününde cumhurbaşkanı, kabine üyeleri, milletvekilleri, devletin kurum ve kuruluşlarıyla seferber olan AK Parti iktidarını istifaya davet ediyor. Başkan Erdoğan’ı sandıkta devirmekten umudu kesen zillet ittifakının ve fondaş medyasının, ‘istifa’ söylemleri ile acılardan istifade etmeye çalıştığını belirten siyasetçiler, “Yüzsüzlüğün, devlet-millet düşmanlığının bu kadarına da pes” dedi.

Tek ortak paydaları Erdoğan düşmanlığı olan ve iktidar umudunu 11 ili vuran depremlere bağlayan zillet paydaşları ile fonlu medyası, kirli geçmişini çabuk unuttu. Asrın felaketinin yaralarını sarmak için seferber olan hükümetin gayretlerini görmezden gelerek her fırsatta ‘istifa’ çağrıları yapan malum zihniyetin, 17 Ağustos 1999’da meydana gelen depremde felaketzedeleri yüzüstü bırakan ve deprem yardımlarıyla memur maaşlarını ödeyen Ecevit iktidarına yönelik istifa çağrılarına tepki gösterdiği ortaya çıktı. 6 Şubat’ta yaşanan deprem sonrası başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, tüm kurumların canla başla mücadelesini hiçe sayarak, “42 bin can gitti bir kişi istifa etmedi” şeklindeki ifadelerle algı yürüten malum zihniyetin, Marmara Depreminde “Bu ortamda hükümet istifa eder mi?” sözleriyle karşı çıktığı öğrenildi.

İkiyüzlülüğün daniskası

Arşivlerden çıkan ve acının üzerinden rant devşirmeye çalışan ittifakın maskesini düşüren açıklamalardan bazıları şöyle:

Marmara Depremine müdahale konusundaki beceriksizlikleri ve eleştiriler dolayısıyla istifası istenen dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, “Devlet mekanizmasının işleyişini bozmak istemiyoruz’’ sözleriyle, istifanın söz konusu olmadığını söyledi.

Dönemin CHP Genel Başkanı Altan Öymen, “Hükümetin istifasını istiyor musunuz?” sorusuna “Hayır” cevabını verdi.

O dönem Hürriyet’te kalem oynatan Sözcü yazarı Emin Çölaşan, 24 Ağustos 1999 tarihli yazısında, “Bu felaketi sakın ola ki birileri iç politika malzemesi yapmaya kalkışmasın. Bir partinin sözcüsü konuşuyor ve ortaya çıkan aksamalar nedeniyle hükümetin istifasını istiyor! Ciddiyetsizliğe bakın siz, bu ortamda hükümet istifa eder mi? Eleştiri yapalım, aksaklıkları açıklayalım, yol gösterelim. Ama böyle anlamsız siyasal gösterilere girişmeyelim” diyerek istifa çağrılarına sert tepki gösterdi.

Yazar Güngör Mengi de, “3 Eylül 1999’daki yazısında, “Türkiye böyle bir geçitte hükümet boşluğu kaldıramaz. Ayrıca bu hükümet doğru ve iyi işler de yaptı” diyerek sınıfta kalan hükümete sahip çıktı.

Prof. Dr. Asım Erdilek de, “Deprem herkes gibi Ecevit hükümetini de sarstı ve şaşırttı. Deprem sonrası fiyasko yüzünden hükümetin istifasının istenmesini ve bir milli koalisyon hükümeti kurulmasının önerilmesini, her şeyden fazla muhalefetin çıkar peşinde olmasına bağlıyorum” demişti.

“Badireyi atlatalım” derdi yok

Konuyla ilgili akit’e konuşan AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ise, şunları dile getirdi: “İstifa çağrısı yapanlara bakın, onların bulunduğu zeminlerde fena halde olumsuzluk yaşandığı zamanlarda bile asla bu müesseseye yanaşmazlar. Eğer burada samimi olsalar, önce kendi belediye başkanına dönüp ‘arkadaş sen istifa et’ demeleri lazım. Fakat samimi değiller. Bunların tek dertleri var hükümet yıkılsın, Erdoğan gitsin. Devlet, askeri, bakanları, kurumları ve her birimiyle sahada. Cumhurbaşkanımız ve Sayın Bahçeli de il il geziyorlar. Vatandaşlarımız, cumhurbaşkanımıza müteşekkir olduklarını söylüyorlar. Millet de yüreğini bunlara açıyor. Biliyorlar ki eğer Erdoğan olmazsa bu yıkımın altından kimse kalkamaz. CHP’nin yönetimde olduğunu düşünsenize, maazallah millet bütünüyle ölüme terk edilirdi. Buna rağmen kalkıp ‘istifa’ diyorlar. O zihniyetin açıklamalarına bakın. Asla insanlar huzurlu bir hale gelsinler ve yaşanan badireyi atlatalım diye bir dertleri olmamış. Vatandaş kendi söküğünü kendi dikmiş. Peki biz ne yapıyoruz? AFAD’ımızla, bakanlıklarımızla, her birimimizle nereye gitseniz devleti görürsünüz, hükümeti görürsünüz. Bakın ben milletvekiliyim bütün vekil arkadaşlarımız sahadalar. Vatandaşlar boynumuza sarılıyorlar.”

Acıdan rant devşirme peşindeler

Gazeteci Murat Özer de şunları ifade etti: “Depremin olduğu ilk günden itibaren muhalefetin tavrı, iktidarla ve milletle hiçbir şekilde dayanışmayacağız şeklindeydi. O yüzden bu vaziyetin daha da büyümesi, milletin huzursuzluğunun artması için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Acından rant devşirmeye çalıştılar. Bunlar Gezi eylemlerinde, Hendek teröründe de aynı şeyi istemişlerdi. Sandıkta iktidarı deviremeyeceklerini bilenler, maalesef deprem gibi doğal afetleri bile kullanmaya çalışıyorlar. Bunlar gerçekten milletin dertleriyle dertlenen değil, milletin sıkıntıya girmesi ve bu yolla makam elde etme peşine düşmüşler durumundalar. Aynı güruh, Marmara Depreminde felaketzedeleri perişan halde bırakan, yardım götüremeyen iktidarlar döneminde ‘istifa’ çağrıları yapmıyordu. Çünkü o zaman 28 Şubat darbesinin destekleyenler iktidardaydı. O günlerde halka düşmanlık yapanlar, depremzedeleri de umursamamıştı. Bunlar halka düşmanlar. Hiçbir zaman Türkiye’yi sevmediler. Daima başkalarının adamı oldular. Şimdi de o görevlerini yerine getiriyorlar.”