İYİ Parti ile ilgili bomba iddia!

İYİ Parti'nin, bu seçime giderken bir önceki seçimde olduğu gibi varlık-yokluk riski ile karşı karşıya kalabileceğine dikkat çeken İhsan Aktaş, "İYİ Parti’yi zor günler bekliyor" ifadelerini kullandı.

"İP’in durumu ne CHP’ye ne de MHP’ye benzer, kurumsallaşmasını tamamlamış bir parti değildir. Parti oy kaybetmektedir. Parti’nin birkaç puan daha gerilemesi büyük bir tedirginlik oluşturabilir" diyen Aktaş, Yeni Şafak'taki yazısında şunları kaydetti:

İYİ Parti’nin siyasi misyonunu anlamak için bir mevzuya derinlemesine bakmak faydalı olacaktır.

Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında tartışılan siyasi meseleler bugünü şekillendiren meselelerdir. Çocukluğumuzda “Ulu Hakan mı”, “Kızıl Sultan mı” tartışmalarının yerine, günümüzde tarihi meseleler hakkında oluşan bilinç sayesinde derin analizler yapmak mümkün hale geldi.

Akşener’in “… kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.”, “… (o günün) öznesi eğer Abdülhamid ise bugünün öznesi Recep Tayyip Erdoğan’dır” sözleri, amaçlarını ayan beyan ortaya koymaktadır.

Batı emperyalizmi, Osmanlı topraklarının tamamını işgal etmeyi amaç haline getirdiğinde, Sultan Abdülhamit’in uygulamış olduğu siyaseti kendi çıkarlarına engel gördü ve onu yok etmek için yıkıcı yöntemlerin tümünü kullandı.

Bu ülkenin İslamcıları, milliyetçileri vatanperverleri ve sağcıları, Abdülhamit politikalarını desteklerken bu duruşun, Batı emperyalizmine karşı koymak anlamına geldiğini biliyorlardı.

Abdülhamit düşmanları ise, kültürel emperyalizme maruz kalmış, Batı yanlısı, köle ruhlu insanlardır. Galiplerin safına geçip gariban Anadolu insanına karşı kültürel hegemonya kurmuş bir zümredir.

Dünkü Sultan Abdülhamit’e devleti ayakta tutmak isteyen padişah gözüyle bakanlar, bugün Erdoğan’ı salt Türkiye’yi değil, Türk dünyasını ve Müslüman âlemini yeniden dirilten lider olarak görüyorlar.

Bugün eski Osmanlı topraklarından herhangi bir ülkeye gidin, -ki “dünyanın üçte biridir’’-, Türkiye ve Erdoğan’la gelecek hayali kurmayan yok gibidir.

Buradan bakınca Akşener siyasetinin nereye oturduğu daha iyi anlaşılır.

Türkiye siyasetinin bölünmüşlüğünden bahsedilir. Doğrudur. Bu bölünme sağ-sol bölünmesinin ötesindedir.

Birinci grup: ‘İstiklâl-i tam’ düsturuyla büyük devlet olmayı, kendi tarihi, kendi kültürü ve kendi değerlerinden ilham alarak gerçekleştirmek isteyenlerden oluşur.

İkinci grup ise: Yüzyıl önceki mandacılığın yeni sürümü olan, küresel liberal çeteler ve füzyona uğramış Batılı sol ve marjinal ekollerine teslim olmaktan başka bir yeteneği olmayan gruptur.

Sömürgeye maruz kalmış milletler, İngiliz, Fransız ya da Amerikalı olmadan büyük düşünemezler. Devlet yönetmek, ekonomi yönetmek büyük iş olduğu için de ihale, CHP’nin Amerikalı danışmanı Jeremy Rifkin’e kalmıştır.

Siyasi partiler ilginç bir başkalaşım yaşıyor. CHP, örgüt solcularının, küreselcilerin ve Dersim hiziplerinin kontrolünde. Atatürkçü ve milletçiler pasif, sahipsiz ve etkisiz konumdalar.

İYİ Parti, kritik dış politika konularda CHP’den ayrışıyor. Libya, Irak, Suriye, Azerbaycan tezkerelerinde farklı tutum alarak bunu gösterdi.

Cumhur İttifakı’nın siyasal söylemi ve AK Parti hükümetinin uygulamaları, büyük oranda İYİ Parti tabanında karşılık bulmaktadır. Bu siyasetin tesirinin azaltılması için Akşener, yüksek dozda Erdoğan karşıtlığı yapmaktadır.

İP’in durumu ne CHP’ye ne de MHP’ye benzer, kurumsallaşmasını tamamlamış bir parti değildir. Parti oy kaybetmektedir. Parti’nin birkaç puan daha gerilemesi büyük bir tedirginlik oluşturabilir.

CHP, Batılı devletlerden bir tecrübe kopyaladı, çıkarlarına hizmet etmeyen kişinin değer çarpanı sıfırdır. Akşener-İmamoğlu-Kılıçdaroğlu çatışması CHP nezdinde İYİ Parti’yi güvenilmez ortak konumuna getirdi.

100 yıllık tecrübesi ile CHP kurumsalı bu tarz manevraları kolay hazmetmeyecektir. İYİ Parti bu seçime giderken bir önceki seçimde olduğu gibi varlık-yokluk riski ile karşı karşıya kalabilir.

İYİ Parti’yi zor günler bekliyor. Kırk katır mı, kırk satır mı?

Göreceğiz."