Kur operasyonunun tetikçisi zillet!

Zillet bileşenleri ve fondaş medyası şimdi de TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı üzerinden saldırıya geçerek, AK Parti iktidarını “paranın itibarını sıfırlamakla” suçladı. 17-25 Aralık yargı ihanetinde FETÖ’yle işbirliği yapan, 15 Temmuz hain darbe girişimine alkış tutan, kur operasyonlarında döviz bürolarına akın eden, seçim öncesi yabancı yatırımcıyı tehdit eden malum zihniyetin TL manipülasyonunu değerlendiren ekonomistler ise, “Bunlar muhalefetin son çırpınışları” dedi.

Türkiye’nin lehine olan her hayırlı projeye karşı çıkan ve seçim öncesi siyasi çıkar elde etmek için iğrenç senaryoları devreye sokan CHP ve avaneleri, 14-28 Mayıs’ta aldıkları tarihi hezimete rağmen uslanmadı. Ekonomiye 200 milyar dolarlık zarar açan “Gezi” olaylarına destek veren, 17-25 Aralık yargı ihanetinde FETÖ’yle işbirliği yapan, 15 Temmuz hain darbe girişiminde sevinçten tencere çalan, Kur operasyonlarında döviz bürolarına akın eden malum zihniyet, şimdi de TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı üzerinden çok kirli bir algı operasyonu yürütüyor. En büyük banknot olan 200 TL ile 2012 yılında 114 dolar alındığını hatırlatan ve bugün aynı parayla sadece 9.4 dolar alınabildiğini söyleyerek AK Parti iktidarını “paranın itibarını sıfırlamakla” suçlayan zillet paydaşları, gerçekte ise sırf Başkan Erdoğan’ı devirmek için illegal yollara tevessül ettiklerini ve ülke ekonomisini hedef aldıklarını gizliyor.

Böyle muhalefet düşman başına

Siyasi rant uğruna hem ekonomiyi hem de yatırımcıyı tehdit eden ve her türlü karanlık eylemin tam ortasında yer alan malum zihniyetin ülke ekonomisini batırmaya yönelik eylemlerinden bazıları şöyle:

Türkiye’nin ilk sivil darbe girişimi olan Gezi Olaylarının tam göbeğinde yer alan CHP ve avaneleri, ekonomiye 200 milyar dolarlık zarar açan çapulculara destek verdi.

17 -25 Aralık FETÖ yargı darbesinin maşası olan malum zihniyet, ülke ekonomisine dolaylı maliyeti 350 milyar doları bulan 15 Temmuz hain darbe girişimine destek vererek, tencere tava çaldı.

Artan döviz talebini karşılayan Merkez Bankası’nı 128 milyar doları buhar etmekle itham eden CHP avanesi, “dolar yükselecek 30 lira olacak alım fırsatı” diyerek yandaşlarına döviz almaları tavsiyesinde bulundu.

Türkiye’nin mega projelerine imza atan müteahhitlere adeta savaş açan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “İktidara gelirsek projeleri durduracağız, ödemeleri yapmayacağız” diyerek yabancı yatırımcıyı tehdit ederek, ülkeye fon girişini engellemeye çalıştı.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, “İktidar değişiyor. Demedi demeyin, 1 kuruş alamayacaksınız, ödemeyeceğiz” diyerek Kanal İstanbul ihalesine girmeyi düşünen yerli-yabancı şirketleri tehdit etti.

Kılıçdaroğlu, Kanal İstanbul projesiyle ilgili “İhalesini kimse almayacak. Eğer ihaleyi alan olursa çok ağır bedeller ödeyecek” diyerek, asrın projesine taş koymaya çalıştı.

Bunların başka kozu kalmadı

Her seçimde milletten tokat yiyen muhalefetin manipülasyonunu Akit’e değerlendiren Ekonomist Necmettin Batırel, şunları ifade etti: “Türkiye’de maalesef yapıcı değil yıkıcı muhalefet var. Olayları tamamen tersinden okuyorlar. Türk lirasının değer kaybetmesinde tabii ki muhalefetin rolü büyük. Bunun yanında ABD Başkan Trump’ın, Türkiye’ye yaptırım uygulaması, 17-25 Aralık yargı darbesi, Gezi olayları, 15 Temmuz ihaneti, bütün ekonomileri durduran pandemi, Ukrayna-Rusya savaşı ve enerji krizi, TL’nin değer kaybetmesindeki en önemli etkenler arasında yer alıyor. O yüzden bu adamların söylediklerini pek ciddiye almamak lazım. Ellerinde hükümeti eleştirecek başka konu kalmadığı için bu konuyu gündeme taşıyorlar. Çünkü büyük bir yıkıma, hezimete uğradılar. Bu adamların ne dediğine kimse bakmıyor. Şu anda herkes yeni kabineye odaklanmış vaziyette. Çünkü Türkiye gerçekten büyük ümitler vaat ediyor. Yepyeni bir seçimden çıktı. Fırsatlar ülkesi haline geldi. 5 yıl süreyle iş başında kalacak, hem Meclis’te hem de güçlü bir hükümet var. Tüm dünya şu anda Türkiye’ye yatırım yapmak için fırsat kolluyor. Türkiye’nin risk primleri, enflasyonu düşüyor. Bunlar güvenli ülke haline geldiğini gösteriyor. Erdoğan’ın şu anda tek hedefi Türkiye’yi dışarıda ve içeride üst düzey ülke haline getirmek. Yakında muhalefetin elinde kalan tek kozu olan ‘kur silahını’ da alacak. Türkiye’yi kötü göstermenin dönemi gerçekten kapandı. Muhalefet ve medyası son çırpınışlarını yapıyor.”

Hiç konuşmasalar daha iyi

İktisatçı Dr. İsmail Çapak ise şunları kaydetti: “Aslında muhalefetin söylediklerini hiç konuşmasak daha iyi olur. O kadar ahlaksızca ve çirkin davranışlar oluyor ki bunlara cevap vermek, onlara değer vermek anlamına gelir. Sözcü ve diğer gazetelerin başlıklarına baktığımızda ülkeyi çöküntüye düşürmek için olmayan şeyleri söylüyorlar. Hakeza CHP’nin yaptıklarını görüyorsunuz, kaybettikleri halde ‘kazandık’ diyorlar. Onların kur rakamları üzerinden yürüttüğü algı operasyonunu konuşmamak bile lazım. Bunlar böyle. ‘Ülke felakete düşsün de ne olursa olsun’ düşüncesindeler. Ne diyordu Özgür Özel? ‘Bir süre sonra para çekemeyeceksiniz.’ Ülkeye yönelik nasıl ahlak dışı bir davranış bu. Bence yolumuza bakalım. Rabbim seçimleri ülkemize kazandırdı. Büyük bir felaketin eşiğinden dönmüş olduk. Ülkeye hayırları olmadığı gibi her zararın başına da bela olan onlar. Ülkeyi şikâyet ediyorlar, işadamlarını tehdit ediyorlar, tamamen ekonomiyi baltalanmaktan başka işleri yok. Fakat halkımız bunların hiçbir sözünü dikkate almıyor. Türkiye, son seçimle birlikte güçlü bir ülke olmak için emin adımlarla ilerliyor.”