LGBT destekçisi baroların yönetimi görevden alınsın

Akit’e konuşan İslam Hukukçusu Dr. İsmail Yıldızlı, “1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 75. Maddesinin 5. Fıkrası, amaçları dışında faaliyet gösteren baroların görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine imkan tanır. Baroların LGBT savunuculuğu anayasaya aykırı davranmak olup, Ankara, İstanbul ve İzmir Barolarının görevlerine son verilmesi için Adalet Bakanlığı’na ve ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına buradan çağrıda bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

Küresel çetenin insanların fıtratını bozmak ve ahlaki değerleri aşındırarak toplumu yozlaştırmak üzere tüm dünyaya dayattığı LGBT sapkınlığına ilişkin Akit’e önemli açıklamalarda bulunan İslam Hukukçusu Dr. İsmail Yıldızlı, LGBT sapkınlığının bayraktarlığını yapan Ankara, İstanbul ve İzmir barolarının görevlerine son verilmesi gerektiğini söyledi.

Valilikler men yetkisine sahip

İşte Yıldızlı’nın çarpıcı açıklamaları: “Yasal düzenlemelerimiz aslında LGBT’nin tam karşısında durmaktadır. Anayasayı ihlal eden bir görüşün çığırtkanlığını yapmak ve bu sapık görüşleri savunmanın hukuki hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Anayasanın ilgili maddelerini topladığımızda aslında LGBT’nin bir insan hakkı ya da temel hak ve hürriyetler olmadığı tam tersine insan hakları ve temel hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı ve yok edici sapkın bir görüş olduğu ortaya çıkmaktadır. LGBT’yi savunmak anayasa karşıtı bir görüştür, anayasada belirtilen; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunun sağlanması, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi, ailenin huzur ve refahı için gerekli tedbirlerin alınması gibi ilkelerle doğrudan çatışmaktadır. Tüm bunlara rağmen Ankara, İstanbul ve İzmir Barolarının LGBT propagandası yapması bizzat anayasaya ve kanunlara muhalefet etmektir. Baroların kuruluş amacı Avukatlık Kanunu’nda; hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak olarak belirtilmiştir. Bizzat anayasa ve kanunlara muhalefet etmek olan LGBT savunuculuğu, ‘amaçları dışında faaliyet gösteren barolar’ tabirinin içini evleviyetle doldurmaktadır. Baroların LGBT savunuculuğu anayasaya aykırı davranmak olup Ankara, İstanbul ve İzmir Barolarının görevlerine son verilmesi için Adalet Bakanlığı’na ve ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına buradan çağrıda bulunuyoruz. Kanunda; ‘Milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, barolar ile Türkiye Barolar Birliği, vali tarafından faaliyetten men edilebilir’ denilmektedir. LGBT savunuculuğu yapmak kamu düzeninin açıkça ihlalidir. Ankara, İstanbul ve İzmir Valilikleri bu baroları faaliyetten men etme yetkilerini barındırmaktadırlar. Valiliklerden beklentimiz insanlığı bataklığa sürükleyen bu melanet sapkın görüşlere destek veren Baroları faaliyetten men etmeleridir.

LGBT şeytani pis bir dayatmadır

“Son zamanlarda artan LGBT dayatmalarının küresel bir oyununun parçasıdır. Tek devlet, tek millet ve tek cinsiyet küreselcilerin kirli, şeytani ve pis bir oyunudur. Küreselciler ve ulusalcılar arasındaki çatışmalar şiddetlenerek artmaktadır. Bu kapsamda LGBT ile devlet bazında mücadele eden Türkiye, Rusya ve Macaristan dışında bir devlet kalmamıştır. Büyük resmi göremeyen bazı siyasetçilerimiz ve LGBT’yi savunmayı bir maharet sanan bazı cahil gençlerimiz küreselcilere hizmet ettiğinin farkına varmalıdır. Toplumu cinsiyetsizleştirme çalışmaları yeni dünya düzeninin bir parçasıdır. Cinsiyet kavramını teke indirgemekte, kadın ve erkek cinsiyetlerini ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar. İnsanlığın devamı için LGBT ile mücadele vermek elzem bir hal almıştır. Neslin devamı için bu mücadelede bütün insanlık aynı gemidedir. Türkiye’de LGBT savunucularına baktığımızda nerede bir devlet, millet ve ümmet düşmanı varsa bir araya toplandıklarını görmekteyiz. Ortak paydaları LGBT’yi savunmak olmuştur. AB ve küresel dış mihraklar LGBT’yi savunanlara para akıtmakta ve kirli pis ideolojilerinin şakşakçılığını yapmaktadırlar. Tüm insanlığın ortak belası olan bu görüşe şirin ve yasal bir zemin bulmak için insan hakları, temel hak ve hürriyetler gibi maskeler giydirmektedirler. Oysa LGBT ne bir insan hakkıdır ne de hürriyettir; LGBT bilakis anayasada güvence altına alınan aile ve toplumun korunması maddelerine dinamit koyan ve aslında anayasal düzene karşı olan ve mücadele edilmesi gereken bir görüştür. Terörle nasıl mücadele ediliyorsa bu sapkın görüşle de aynı şekilde mücadele etmek gerekmektedir.

Yasalar sapkınlığın karşısında

“LGBT kişilerin; refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak yerine bozmaktadır. Cinsel tercih bir tercih değildir, fıtrata müdahaledir, tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Bugün cinsiyet değişikliğine izin verilirse yarın çeşit çeşit akımlar da ortaya çıkar. İnsanlar günün birinde ben elimde beş parmak olmasını istemiyorum ya da kulaklarımdan memnun değilim diyebilirler. Bu şeytani düşüncelerin bir sonu yoktur. Hukukumuzda insanın kendi vücut dokunulmazlığı üzerinde bir tasarruf yetkisi yoktur. Verilen rıza da hukuka uygun değildir. Mevcut hukuki düzenlemelerimiz LGBT’yi kabul etmemektedir. LGBT’yi savunmak anayasa karşıtı bir görüştür.”