Önce saldırıyor sonra kıvırıyorlar

Her türlü sapkınlığı meşrulaştıran, ideolojik saplantılarını ‘sanat’ kılıfıyla topluma dayatmak isteyen ve milletin manevi değerlerine nefret kusmayı alışkanlık haline getiren sözde sanatçılar, köşeye sıkıştıklarında dansözlükte yarışıyor. Her dönem vesayetin yanında yer alan ve millete hakaret etmeyi kendilerine hak gören çalgı çengi takımı, sıra hesap vermeye gelince görülmemiş çarklara imza atıyor.

Önce küfür sonra 3 maymun

‘Kutuplaştırıyorsunuz’ diyerek AK Parti’yi hedef alan, ancak her fırsatta manevi ve milli değerlerimize saldıran çalgı çengi takımı, köşeye sıkıştıklarında ise ya ‘sanatçı’ kimliklerini öne sürüyor, ya da espri yaptıklarını iddia ederek kıvırıyor. Son olarak konserde milletin gözbebeği İmam Hatipleri toptan ‘sapık’ ilan ettiği için tutuklanan şarkıcı bozuntusu Gülşen’in, “arkadaşlarla kendi aramızda ‘aptal, salak, sapık’ olarak şakalaşırız” şeklindeki çarkı, münferit olayları fırsat bilerek milli iradeye meydan okuyan, köşeye sıkıştıklarında ise kuyruğunu kıstırıp mağduru oynayan ‘sanatçı müsveddeleri’nin kirli sicilini akıllara getirdi. İşte dansözlükte yarışan zillet korosunun rezil çarkları:

Nerden baksan ahmakça

Nisan ayında katıldığı konserde İmam Hatipliler için ‘sapık’ diyen çıplak yobaz Gülşen, mahkemede, “Kadromda klavye müzisyeni olarak yer alan Miraç isimli arkadaşımın lakabı ‘imam’dır. Ayrıca arkadaşlarla kendi aramızda ‘aptal, salak, sapık’ olarak şakalaşırız” şeklinde kıvırdı.

CHP’nin kanalı Halk TV’de, “Kim Rusya’ya döndüyse iktidardan gitti. Menderes randevu aldı, ihtilal oldu. Bakalım darısı kimin başına” diyerek, darbe çığırtkanlığı yapan Metin Akpınar, mahkemedeki ifadesinde, “Sözlerim mizah ve eleştiri kapsamındaydı” dedi.

“Bak Recep Tayyip Erdoğan haddini bil” sözleriyle haddini aşan Müjdat Gezen ise sözlerinin çarpıtıldığını öne sürdü.

 

Beşiktaş’taki bir kafede bulunan başörtülülere, “Burası Arabistan mı? Ne geziyorsunuz burada!” diyerek sataşan ayyaş oyuncu Deniz Çakır, Atatürkçülüğe sığındı.

Hz. Adem ile insanlığın annesi Hz. Havva validemize “cahil” deme hadsizliğinde bulunan müzisyen Sezen Aksu, “Konu ben değilim, konu memleket” diye geçiştirdi.

CHP yandaşı TELE1 kanalında Cumhurbaşkanına yönelik söylediği hakaret içerikli sözleri gerekçesiyle gözaltına alınan sunucu Sedef Kabaş, savcılıktaki ifadesinde. “Hakaret içi söylemedim. Ben bir Çerkez Atasözü’nü söyledim” diye kıvırdı.

Cumhurbaşkanına hakaretten hapis cezasına çarptırılan Zuhal Olcay, eyleminin bar ortamında fevren yapılmış bir hareket olduğunu, hakaret kastı olmadığını söyledi.

Gezi olaylarında “ağaçsever” rolü kesen ve aralarında Şahan Gökbakar, Athena Gökhan ve Cem Yılmaz gibi ünlülerin Kaz Dağları’nda veya katledilen çeşitli ormanlık alanlarda villa aldığı ortaya çıktı.

Sanat değil zillete militanlık

Zilletteki dönekliği değerlendiren Gazeteci Yazar Şükrü Sak, şunları söyledi: “Maalesef son dönemde toplumu hedef alan ciddi bir kaos planının sinsi sinsi yürürlüğe konduğunu görüyoruz. Devletin stratejik noktalarındaki elemanları tasfiye olan, ellerinde sadece karanlık odaları, Baro’nları ve ‘arka bahçeleri’ konumundaki sözde STK’ları kalan CHP ve avaneleri, şimdi de yedekte tutukları militan görünümlü yandaş sanatçıları sahneye sürüyor. Gülşen olayında da geçmişteki hadiselerde de yandaş sanatçılar üzerinden toplumu kutuplaştırma ve dindar insanları yıpratma operasyonu yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. Fakat milletimizin feraseti ve devlet mekanizmasının sorunsuz ve hızlı işleyişi bu kirli planı boşa çıkarıyor. Bu nedenle sanat yerine zillet bileşenlerinin militanlığına soyunan yandaş sanatçılar için kıvırmaktan başka çare kalmıyor.”

Alışkınlıklarını terk etsinler

Küfür ve hakaretin ifade özgürlüğü kavramı içinde değerlendirilemeyeceğini kaydeden Gazetece Sak, sözlerini şöyle sürdürdü: “İmam Hatipler, bildiğiniz gibi, 28 Şubat darbesinin de birinci hedefiydi. O süreçte yaşayanlar, bu okulların nasıl bir nefret objesine dönüştürülerek hedef alındığını iyi bilir. Bugün, yine İmam Hatiplerin ve mütedeyyin insanların belli bir kesiminin hedefi haline getirilmeye çalışılması toplumda karşılık bulmayacaktır. Malum kesimin atrık, ‘Biz istediğimize istediğimiz şekilde, küfür, hakaret, tehdit edelim, bize kimse karışmasın’ alışkanlığını terk etmesi gerekiyor.”