Özgür Özel tahtın varisi mi bekçisi mi?

Şevket Süreyya Aydemir, İsmet İnönü'nün hayatını anlattığı ve üç ciltten oluşan kitabına "İkinci Adam" ismini verdi.

Aydemir'in, İsmet Paşa’ya “İkinci Adam" demesinin asıl sebebi, İnönü’nün "ikinci Cumhurbaşkanı" oluşundan ibaret değildi.

Zira "kurucu lider"den sonra göreve gelen İsmet İnönü, halka zulüm fırtınası estirdiği “Milli Şef" rejimiyle…

Paralara ve pullara bastırdığı kendi resimleriyle…

Hatta Atatürk'e muhalefet eden isimleri hükümetlerine almasıyla kendine has bir siyasi duruş sergilemiş ve iyisiyle kötüsüyle bir döneme damga vurmayı bilmişti.

CHP’de “birinci adam”ın gölgesinde kalmayan "ikinci adam"lardan biri de Bülent Ecevit’tir.

İsmet İnönü, CHP - Adalet Partisi koalisyon hükümetinin kabine üyelerini belirlerken, Çalışma Bakanlığı'na Bülent Ecevit'in adını yazmıştı.

Ecevit bu sayede partinin ikinci koltuğu olan genel sekreterlik makamına kadar yükseldi.

"Düzen değişikliği", "toprak işleyenin su kullananın" çıkışlarıyla ün yaptı ve kendisine destek veren delegelerle 1972’deki kurultayda İnönü'yü devirip partinin başına geçti.

Böylece!

Cumhuriyet'in “ikinci adamı” İsmet Paşa, himaye edip kanatlarının altına aldığı CHP’nin “ikinci adamı” Ecevit’e yenilmiş oldu.

Sonrasında lider yetiştiremeyen CHP’de “ikinci adam”lar sorun olmaya devam etti.

Deniz Baykal da “ikinci adam” kurbanı oldu.

“Halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı” olarak adını tarihe yazdırmak isteyen Önder Sav, Baykal’ı devirerek yerine Kılıçdaroğlu’nu oturttu.

Kılıçdaroğlu ise göreve gelir gelmez ilk iş olarak başta Önder Sav olmak üzere çoğu ‘dinozor’ olarak tabir edilen yönetim kadrolarını tasfiye ederek, partide  “ikinci adam”lığa izin vermedi.

Böylece tam 13 yıl boyunca partiyi “tek adam” olarak yönetti.

Koltuğuna göz diken kim varsa kolundan tuttuğu gibi partiden attı.

4-5 Kasım tarihlerinde yapılan ve delege pazarlıkları ile kirli para iddiaları gölgesinde gerçekleşen CHP’nin 38’inci Olağan Kurultayı’nda ise yeni bir dönem açılmış oldu.

Artık “gölge lider” ve ondan icazet alan “birinci adam” devri başladı.

Özgür Özel, oturtulduğu “kaptan köşkü”nde kendisine verilen sufleleri tekrarlarken, makine dairesinde hummalı çalışmalar yürüten Ekrem İmamoğlu, CHP’nin kılcal damarlarına sirayet ederek partiyi adım adım ele geçiriyor.

Davul Özel’in boynunda asılı duruyor ama tokmağı elinde tutan İmamoğlu, CHP’de dilediği nameyi çalıyor.

Normalde tarihin "birinci adam" üzerinden yazılması gerekirken, Özgür Özel sürekli ikinci planda kalarak İmamoğlu güzellemesi yapıyor.

Dün Osmaniye'de halka seslenen Özel, “Ekrem Başkanla kasketleri taktık. Türkiye Cumhuriyeti'ni tekrar Atatürk'ün partisi yönetene kadar hep beraber çok çalışacağız” diyordu.

Halı sahada çocuklarla futbol oynarken bile bir şut çektikten sonra,

“Bi de Ekrem Başkan atsın bakalım” diyerek, küçücük çocuklardan topu Ekrem İmamoğlu’na vermelerini istiyordu.

İpleri daha en başından kaptıran Özel, bir yandan “velinimeti” İmamoğlu’na iltifat yağdırırken, diğer yandan henüz ilk haftasını doldurmadan tarihi bir çarka imza attı.

Genel Başkan seçildiği 4 Kasım’da, “belediye başkan adaylarının ön seçimle” belirleneceğine dair namus sözü veren Özel, 7 gün sonra…

Sırf İmamoğlu’nun istediği isimler aday gösterilsin diye “sonucuna uyulacak temayül” uygulamasına gideceklerini söyleyerek, namus sözünü çiğnedi.

Yetmedi…

Yeni A Takımı'nı İmamoğlu’na yakın isimlerle doldurdu.

CHP'nin kasasını, çalıştığı şirkete İETT’den ballı ihaleler koparan Özgür Karabat'a teslim etti.

İstanbul’u yüzüstü bırakıp Özgür Özel'in peşinde il il dolaşan İmamoğlu ise sürekli "lider benim" pozu veriyor.

16 Nisan 2017 referandumu sonrası Kılıçdaroğlu’nun devirmek için Selin Sayek Böke ve Veli Ağbaba ile CHP’de “eşbaşkanlık” sistemini hayata geçirmeye çalışan Özel’in gözlerinin içine baka baka, CHP’nin lideri ve fiili “eşbaşkanı” gibi davranıyor.

Yetmiyor, yandaşlara verdiği röportajlarda, “Değişim süreci devam edecek" diyerek Özgür Özel'i bekleyen sona işaret ediyor.

Hani, “CHP’nin Genel Başkanları bir nevi seçilmiş taht varisleri” idi.

Hâlbuki Özgür Özel bir haftadır tahtın varisi gibi değil de bekçisi gibi davranıyor.

İsmet Özel’in “Neredeyizim” kitabında okumuştum…

Orada, “Siyaset, dönen dolapların içinde dolap çevirmektir” yazıyordu…

İmamoğlu da sözde siyaset adına CHP’de fena dolaplar çeviriyor ama…

O koltuğu nasıl oturtulduğunu bildiğimiz Özgür Özel hala olan bitene gözlerini kapatıp, kendince “lidercilik” oynuyor.

Gözlerini açtığında ise iş işten geçmiş olacak!