Vah vah, İsmail Küçükkaya şimdi ne yapsın?

Melih Altınok, AK Parti'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cuma günü "Türkiye Yüzyılı" programını açıklayacağı toplantıya CHP'li gazetecileri de çağırdığını hatırlattığı yazısında, söz konusu CHP'li gazetecilerin afra tafralarına isyan etti.

Melih Altınok, AK Parti'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cuma günü "Türkiye Yüzyılı" programını açıklayacağı toplantıya CHP'li gazetecileri de çağırdığını hatırlattığı yazısında, söz konusu CHP'li gazetecilerin afra tafralarına isyan etti. "Kemal Bey en son hangi etkinliğine CHP'yi desteklemeyen bir gazeteciyi, yazarı çağırmış?" diye soran Altınok, Sabah gazetesindeki köşesinde şunları kaydetti:

"AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cuma günü "Türkiye Yüzyılı" programını açıklayacağı toplantıya CHP'li gazetecileri de çağırmış.

Bizimkilerde bir telaş...

Günlerdir yıkıyorlar ortalığı.

Nevşin Mengü "Gitsem mi gitmesem mi" diye anket yapıyor.

Daveti o kadar mesele haline getirmiş ki kendini şekspiryen varoluş sorgulamalarına vurmuş... Twitter'da "Gitmek ya da gitmemek, bütün mesele bu mu" diye sayıklıyor.

Tren izleme merakıyla tanıdığımız Özlem Gürses de Çin trenine baktığı gibi bakacak değil ya... O da "Saray'a gidecek miyim gitmeyecek miyim az sonra..." diye patlatıveriyor Youtube'dan canlı yayını.

Tavrını, "Fatih Portakal ile sözün özü" ismini verdiği Youtube kanalında "Fatih Portakal, AK Parti'nin Türkiye Yüzyılı davetine katılıp katılmayacağını açıkladı" manşetiyle ilan eden Fatih Portakal'ın ise gazeteci kimliğiyle davete icabet edeceğini öğreniyoruz.

Malum bu modellerin her parmağında ayrı kimlik.

Keşke, çiftliğinde bırakacağını anladığımız köylü kimliğiyle katılsaydı. Daha samimi olmaz mıydı? Zira gazeteci kimliğini, cast ajansından hasta kiralayıp hastanelere saldığı haberlerinden nasıl kullandığına şahidiz de.

İsmail Küçükkaya ise ayağına gelen topu, CHP'nin kanalı Halk TV'de sabah programına katılan Meral Akşener'e paslıyor, Sezercik edasıyla "Biz ne yapalım abla?" diye soruyordu.

Meral Hanım ne desin? "Bence katılın" diye geçiştiriyordu.

Ama geçiştirilecek gibi değil arkadaş.

Her ağzını açtığında "Bağımsız gazeteciyim" diye ahkâm keseceksin...

İktidar partisinden davet gelince gideyim mi diye muhalefet liderinden, sağdan soldan icazet almaya çalışacaksın.

Kaldı ki AK Parti'nin CHP'li gazetecilerle muhabbetinde bir sorun yok. Bakanlıkların gezilerinde, belediyelerin etkinliklerinde partili gazeteciler eksik olmuyor.

Daha geçenlerde, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın Hatay ziyaretini izleyen gazeteciler arasında ben de vardım, Sözcü'den Deniz Zeyrek de...

Kime ne anlatıyorsunuz? Akreditasyon sorunu asıl CHP'de var.

Kemal Bey en son hangi etkinliğine CHP'yi desteklemeyen bir gazeteciyi, yazarı çağırmış?

Karadeniz turuna Nagehan Alçı'yı çağırdı diye Ekrem İmamoğlu'nu çiğ çiğ yemediniz mi?

O halde nedir bu pozlar?

Gazeteci misiniz yoksa TOGG'un açılış davetini reddeden Kılıçdaroğlu gibi muhalefet lideri, CHP milletvekili mi?

Hepsini geçtim, siz kendinizi ne kadar önemsiyorsunuz arkadaş?

Gitseniz ne yazar gitmeseniz ne yazar?"