Vahap Seçer'in Atatürk'ün Partisine İhaneti

Mersin'de vahşice katledilen Özgecan Aslan'ın isminin verildiği Barış Meydanındaki simge kauçuk ağacını katleden ve faillerinin CHP'li örgüt mensupları ve Büyükşehir belediyesi personelleri olduğu ardından, CHP'li Seçer'in failleri korur tavrı oldukça tepkiye neden olmuştu.

 Öte yandan failler için yapılan baskını şaibeli bulduğunu söyleyerek emniyeti ve yargıyı zan altında bırakmıştı.

Mersin yaşayan vatandaşların, barınma evlerindeki hayvanların ve zararsız ağaçların bile nasibini aldığını bu acımasız yönetim artık istifa etmelidir.

Ecdadın Kemiklerini Sızlattın! 

Hergün halktan linç ve tepki gören ve "Atatürkün Partisi'yiz" diyen Mersin Büyükşehir Belediyesi başkanı Vahap Seçer, ülke topraklarının kurtarıcıları olan  Atatürk ve silah arkadaşları için bir ihanettir. Ülke toprakları karış karış işgal altında iken Anadolu'dan yükselen  bir güç ile vatanı bizlere miras bırakan ecdadımızın, ağaç ve yeşil düşmanı yöneticiler karşısında kemikleri sızlamaktadır.

Tarıma ve yeşile önem verip yapılan icraatlarla ülkeye çağ atlatan Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi'nin şuan ki yöneticileri hüsrandan başka birşey değildir.

Keşke Atatürk Gibi Olabilseniz...

Orman Çiftliği için,"Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur. Burasını öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arasında olduğunu fark etsin" diyen Gazi'den,
konser alanını daralttığı  için  zehirleyen Vahap Seçer'e...

Atatürk'ün Yeşile Sevgisi

Atatürk bugün yaşasaydı şüphesiz ağaç katillerini kınardı. Hem Özgecan Aslan'ın anısına yapılan bu saygısızlığı hemde Atatürk'ün yeşile verdiği değeri hunharca katleden Vahap Seçer'i kınarken, Prof.İknur Güntürk'ün "Bize Anlatılmayan Atatürk" adlı eserinden bir demeci okurlara sunuyoruz. Takdir ve muhakeme halkındır

"Atatürk'ün ağladığı 2 kere tespit edilmiştir. 

İlki Çanakkale'de topçu atışının başladığı sırada döktüğü gözyaşıdır, bir diğerinin hikayesi ise şöyledir... 
O günün Ankara'sı kurak, çorak bir köydür. Çankaya'dan meclise gelirken yol üzerinde sadece ama sadece bir tek iğde ağacı varmış. Atatürk o iğde ağacının önünden geçişlerinde arabasını durdururmuş, inermiş ve o iğde ağacına selam verirmiş.

"Aman demişler paşam ne yapıyorsunuz böyle?", "E, o demiş yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi. En az diğer neferler kadar bunun da selama hakkı var ". Yani "Niye şaşırıyorsunuz?" der 
Ve bir gün yanında bulunan arkadaşına "İşte bu benim..." derken bi de bakıyor ağaç yok ortada hemen iniyor "Ne yaptınız bu ağaca" diyor. "Paşam" diyorlar "Yolu genişletmek için mecburduk kestik o ağacı"."Yahu diyor bi tek bana soraydınız bu ağacı kurtaracak bir yolu mutlaka bulurdum" diyor. 

Daha fazla dayanamıyor, arabasına biniyor, şoförünün ve arkadaşının gözü önünde hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.
Bir tek iğde ağacı için mi dersiniz? Hayır. Çok zor şartlarda kurtardığı bu topraklarda yetişen bir canlıdır ve lideri olduğu için de bu toprakların da o iğde ağacının da sorumluluğu Mustafa Kemal'in omuzlarındadır da onun için.

Kaynak: Prof. İlknur Güntürk'ün "Bize Anlatılmayan Atatürk" adlı yazısından.