Yakan da sizsiniz karartan da

1993 yılının en kanlı ve karanlık provokasyonlarından biri olan ve dönemin SHP-DYP koalisyon hükümetinde gerçekleşen Sivas olaylarının faturasını idam cezasına çarptırdıkları 33 mazluma kesen CHP ve avaneleri, şimdi de benzer bir bedeli AK Parti’ye ödetmeye çalışıyor.

Derin güçlerce organize edildiği somut delillerle sabit olan ve Madımak otelinde çıkan yangının dumanından etkilenerek 37 kişinin hayatını kaybettiği Sivas olayları davası, malum zihniyetin istismar kapısı olmayı sürdürüyor. Dönemin SHP-DYP koalisyon hükümeti sorumluğunda gerçekleşen ve kamu görevlilerinin ihmalkârlığını sorgulayamayan CHP ve avaneleri 33 kişiyi idama mahkum ettikleri yetmezmiş gibi şimdi de mahkemenin verdiği zaman aşımı kararı üzerinden AK Parti iktidarını hedef alıyor.

Her şey sol iktidarın marifeti

1993 yılının en kanlı ve karanlık provokasyonlarından biri olan ve dönemin SHP-DYP koalisyon hükümetinde gerçekleşen Sivas olaylarının faturasını idam cezasına çarptırdıkları 33 mazluma kesen CHP ve avaneleri, şimdi de benzer bir bedeli AK Parti’ye ödetmeye çalışıyor. 2 Temmuz 1993’te, Madımak otelinde çıkan yangında 37 kişinin hayatını kaybettiği olaylara ilişkin açılan davadan dosyası ayrılan firari sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş ile ilgili mahkemenin zaman aşımı kararını çarpıtan malum zihniyet, o dönemde yürürlükte olan Ceza Kanununa göre verilen karardan AK Parti’yi sorumlu tutuyor. CHP’nin yavrusu SHP’nin sorumluğunu ve kamu görevlilerinin ihmalkârlığını sorgulayamayan Kemal Kılıçdaroğlu, “Buna karar denmez, olsa olsa suç ortaklığıdır” sözleriyle, Başkan Erdoğan’ı ve AK Parti’yi hedef alırken, marjinal sol örgütlerin gazetesi Birgün gazetesi, 3 sanık için verilen zaman aşımı kararını “Yakanları ‘ak’ladılar” başlığıyla çarpıttı. “İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar”da zaman aşımı kararının 2005 yılında, Başkan Erdoğan’ın dirayetiyle kaldırıldığını görmezden gelen Cumhuriyet gazetesi ise mahkemenin kararını, “Katliamda utanç aşımı” başlığıyla manşetine taşıyarak görülmemiş bir çarpıtmaya imza attı.

Faillerde karartma telaşı

Gerçek suçluların bulunmadığını, düzmece delillerle zindanlara atılan onlarca masum vatandaşın ise hâlâ içeride çürüdüğünü görmezden gelen malum zihniyetin iktidarı yıpratmaya yönelik organize kötülüğünü Akit’e değerlendiren Avukat Hüsnü Tuna, şunları dile getirdi: “Olayın failleri Sivas olaylarını karartma telaşında. CHP’nin, Cumhuriyet gazetesinin ya da benzeri kuruluşların, 3 kişinin davasının düşmesiyle ilgili söyledikleri, yazdıkları bence karartma operasyonudur. Sebebi ise Sivas olaylarının aslında gerçekleştireni, icra ettireni, hazırlayanı CHP’nin uzantılarının olmasıdır. Olayların müsebbipleri dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, Sivas Kültür Müdürü ile Sivas Emniyeti’nde bulunan FETÖ’cü polisler, istihbarat birimleri ve aynı zamanda Alevi kökenli Kürt PKK’sıdır. Bunlar ortaklaşa bir olay gerçekleştirmiştir. İçerdeki Sivas mazlumları ile şu anda kaçak olanlar aslında suçsuzdur, günahsızdır, olayın içinde olmayanlar. Bu yüzden davaları düşürmek yerine sebep olanlar aransaydı daha iyi olurdu.”

Verilen kararda hukuk işledi

Mahkemenin, üç kişiyle ilgili düşme kararını, ceza hukukundaki usule riayet ederek verdiğine dikkat çeken Tuna, şöyle devam etti: “Aslında bu dosya ile ilgili şu andaki hükümlü bulunan sanıklar hakkında yargılamanın yenilenmesi başvurusu yapıldı. Fakat o da reddedildi. Çünkü hakikat ortaya çıksın istemiyorlar. Ucu CHP’lilere ve o dönemki bürokrasiye dayanacak. Bu sebeple, CHP her zaman olduğu gibi Sivas olayları her gündeme geldiğinde yaptığı tek şey gerçek şüphelilerin, sanıkların, katillerin ortaya çıkmaması için karartma yapmaktır. Çünkü katliam yapmak CHP’nin genlerinde var. O yüzden ben CHP’lilerin yaptıklarını garipsemiyorum. Burada hukuk işliyor. Dolayısıyla o kaçak kişilerle ilgili düşme kararı verilmesinde ne iktidarın art niyeti var ne de hakimlerin kötü niyeti var. Bu durumu usul emrediyor. Yakalanmayanlar için zaman aşımı vardır. Yüzyıllarca bu davalar sürmez. Böyle bir usul yok.”