Zillet’te “yalan ve kaos saltanatımız bitecek” korkusu

Basın özgürlüğü adı altında Türkiye’nin üniter yapısını hedef alan ve toplumu kaosa sürükleyecek yayınlara imza atan fondaş medya ve paralı trolleri, yeni Basın Kanunu ile kurdukları kirli düzenin yıkılacak olmasını bir türlü sindiremiyor. İşte zilletin sistematik yalanlardan bazıları...

Gezi olayları sırasında, yurtdışında ördek avında tekneden düşerek yaralanan bir şahsın fotoğrafı günlerce panzer altında kalan yaralı diye lanse edildi.

Gezide sözde polis saldırısı sonucu Divan Oteli’nin önünde bebeğini düşürdüğü iddia edilerek günlerce istismar edilen hamile kadın, nedense hiç bulunamadı.

Twitter’da ‘JeansBiri’ adıyla paylaşım yafan FETÖ’cünün iftirasını sayfalarına taşıyan Cumhuriyet gazetesi, AK Partililerin silahlandığını iddia ederek, “AK silahlanma provokasyonu” manşetini attı.

Kılıçdaroğlu, denizbayrak83@gmail.com adresinden kendisine gönderilen bir mektubu dayanak göstererek, 15Temmuz darbe girişiminin tiyatro olduğunu söyledi.

Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ’ın finanse ettiği “Sessiz İstila” adlı provokatif belgeselin yayınlandığı gün İstanbul’da mülteci sanılan Avustralya ve Ürdün vatandaşı 3 genç darp edildi.

Kılıçdaroğlu, “Katar’a 2 ayda 2.5 milyon canlı hayvan gönderildi, et zamlandı” derken, Bakanlık, Katar’a sadece 96 bin 797 hayvan satıldığını belgeledi.

Sosyal medyada dolaşıma sokulan videoda Türkiye sınırına koştukları iddia edilen mültecilerin görüntüsünün İran’da 2021 yılında çekildiği ortaya çıktı.

Suriye’de yaralanmış bir şahsın fotoğrafı CHP’liler tarafından Taksim’de çatışmalarda yaralandı şeklinde servis edildi.

7 gasp suçu olan zanlı, üzerindeki beyaz önlük nedeniyle ‘doktorlar gözaltına alınıyor’ haberine malzeme edildi.

Sansür değil, denetim

Konuyla ilgili Akit’e konuşan Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan ise, şunları dile getirdi: “Almanya ve İngiltere’yi inceledik. Oralarda kamu güvenliği çok önemli. Manipülatif haberlere çok ağır cezaları var. PKK, FETÖ yanlısı yayınlar ve trol orduları, kamu ve milli güvenliğimizi tehdit ediyor. Devlet kendini korumalıdır. Gezi olaylarında bir tanesi twit attı, ‘İzmir Basımhane‘de genç bir çocuğu katlettiler’ diye. Bu haber yayıldı toplumsal infial oldu. Halbuki böyle olay yoktu. Fakat yalan aldı başını yürüdü. Bu gibi sayısız örneği sıralayabiliriz. O yüzden mutlaka dezenformasyona karşı denetim şart. Ayrıca Facebook, Twitter gibi mecralar da milli devletlere karşı savaş açmış durumdalar. Onlar da kontrol altına alınmalıdır.”

Muhalefet de desteklemeli

Gazeteci Şükrü Sak da, şunları söyledi: “Türkiye’nin ciddi bir sosyal medya yasasına ihtiyacı olduğu su götürmez bir gerçek. Sosyal medya üzerinden, toplumun her türlü yalan ve manipülasyona açık olması aslında muhalefeti de rahatsız etmesi beklenirken maalesef tam tersi oluyor. Muhalefet politikalarını kurgu yalanlarla ve kirli manipülasyonlara göre şekillendiriyor. Böyle bir şey olabilir mi?”