Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Bay Kemal’in broşürünü dağıtan çarşaflı teyze!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 22.05.2023 - 10:32, Güncelleme: 22.05.2023 - 10:32
 

Bay Kemal’in broşürünü dağıtan çarşaflı teyze!

Zekeriya Say'ın Haberi...

Yıl 1915… Daha sonra “Kemalizm’in ideoloğu” olarak anılacak olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, henüz Osmanlı’nın ayakta olduğu günlerde, “Batıcı hayat tarzı”na isyan ederek, “çarşaflı” kadınlara hitaben; “Bu çirkin asrın, bu çirkin muhîtin yegâne süsü, yegâne güzelliği sizin çarşafınız, sizin peçenizdir. Sakın onları çıkarmayınız, sakın onları atmayınız” şeklinde, enfes bir yazı kaleme almıştı. Devamında ise Türk milletinin başına gelen felaketleri, “Kadınların açılmasına” bağlamıştı. Ne acıdır ki… 1915’te okuyan her Müslümanın hayran kalacağı mahut satırları kaleme alan Yakup Kadri, CHP’nin “Gardırop Devrimleri”nden sonra tornistan ederek, “çarşaf” için “kara bir leke” şeklinde iğrenç ifadeler kullanmıştı. Hatta! Daha da ileri giderek, “Çocuğunu okutacak Kur’an kursu arayan çarşaflı kadınlarla, Cumhuriyet’in aydın fikirli gençlerinin oyları hiç bir tutulabilir mi?” sözleriyle, bugünlerde “Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?” diyen “seçkinci” ve “buyurgan” zümrenin öncülerinden olmuştu.  Yıl 1998... Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fikret Özden Boztepe, görevini Orgeneral Rasim Betir'e devrediyordu. Boztepe, veda konuşmasında; "Terör mü birinci tehdit, irtica mı?" tartışması yapanlar olduğunu belirterek, “İrtica tabii ki öncelikli tehdit" dedi. Sonra da kürsünün arkasındaki perdeye, sarıklı erkeklerin ve başında “Refah Partisi bandı” bulunan “kara çarşaflı” kadınların fotoğraflarını yansıtarak; “Atatürk nesilleri” olarak adlandırdığı karşısındaki topluluğu, “karafatma” diye yaftaladıkları çarşaflılara karşı, “asla geri adım atmayın" uyarısında bulundu… Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhı’ndaki töreni izleyen toplulukta ise; Dönemin Meclis Başkanı Hikmet Çetin ve eşi, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer ve eşi, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Ecevit ve eşi vardı. İşte bu topluluk, Orgeneral Boztepe’nin konuşmasını uzun uzun alkışlayarak, adeta “çarşaf” karşısında asla geri adım atmayacaklarının sözünü veriyordu. Yıl 2000… Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, katıldığı bir törende, “Eşlerine ve parti faaliyetlerine katkıda bulunan” FP’li belediye başkanlarının eşlerine “onur plaketi” verdi. Dönemin Kütahya Belediye Başkanı Süleyman Canan'ın eşi Müşerref Canan da törene çarşafıyla gelerek plaketini aldı. Söz konusu tören, ertesi gün malum medyada, “Kara Çarşafa Onur Plaketi”  başlığıyla manşet oldu. Yıl 2008… O dönem “Başbakan” olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP’nin de desteğini alarak, “Bir cümleyle çözülür” dediği başörtüsü sorununun çözümü için harekete geçti. Durumun ciddiyetini gören CHP’li Adalet eski Bakanı Hikmet Sami Türk, fondaş gazetelere verdiği demeçte, “Bu uygulamaya girerse Türkiye türbanlıların ve çarşaflıların ülkesi haline döner” diyerek, kılık kıyafet özgürlüğünden duyduğu endişeyi dile getirdi. Aynı yıl, CHP yönetim kademesi ise durumu ranta çevirmek için “çarşaf açılımı” yaptı. Dönemin CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, yeni üyeler için düzenlenen törende bazı çarşaflı kadınların yakasına “6 oklu” CHP rozetini kendi elleriyle taktı. Daha sonra, yakalarına rozet takılan çarşaflı kadınların CHP’ye üye yapılmadıkları ortaya çıktı. Köşeye sıkışan Tekin, “sembolik birer rozet takıldı” diyerek, çarşaf tiyatrosunu deşifre etti. Gürsel Tekin, asıl itirafı ise ertesi yıl rakı kadehlerinin havada uçuştuğu bir barda yaptı. Halkevleri mensuplarıyla Çiçek Bar adlı meyhanede buluşan Tekin, davetlilerden biri “çarşaf açılımı”na tepki gösterince… “Eğer böyle yapmasaydık, geçen seçimde aldığımız oyda kalırdık!.. Oylarımız yükselmezdi!” diyerek, yaşananların oy devşirmeye yönelik bir aldatmacadan ibaret olduğunu kabul etti. Tekin’in yerine CHP İstanbul İl Başkanlığı görevine gelen ve 5 kuruş para için “takke” takıp Minyeli Abdullah rolüne bürünen, filmden kazandığı parayla mübarek kandil gecesinde alkol eşliğinde yemek yiyen Berhan Şimşek de, “fukaralar giyer” diyerek, “çarşaf”ın “tercih” değil “mecburiyet” olduğunu söyledi. 2010’da ise, Halifeliğin Kaldırılışı(!)nın 86. yıldönümünde, sözde “cumhuriyete sahip çıkma” bahanesiyle etkinlik düzenleyen CHP Mersin İl Başkanlığı üyesi bazı kadınlar; yanlarında getirdikleri çarşafları yırtıp yere atarak, üzerinde vahşice debelendi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetiminde de “CHP zihniyeti” değişmedi. 12 Eylül 2010’daki “anayasa referandumu” sürecinde, benzer çirkinliklere imza atıldı. “Hayır” kampanyası yürüten CHP, Avcılar’da bilboardlara astığı bir afişte “Müslüman kadınların rahibe gibi örtünmesi için Evet…” ibaresini kullanarak, tesettürlü kadınları Hristiyan rahibelerle bir tuttu. Tam 11 yıl sonra da CHP’nin bir arpa boyu yol almadığı ortaya çıktı. 9 Eylül 2021 tarihinde, Edremit’in düşman işgalinden kurtuluşun 99’uncu yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende, CHP’liler önce çarşaflı bir kadını zincire vurup, ardından soyduktan sonra “özgürleştirdiklerini” iddia etti. Yaklaşık bir asır boyunca, inançları gereği siyah çarşaf giyen Müslüman kadınları,  “Karafatma” diye yaftalayan, “ıyyyy”lamalı, “böğğğğ”lemeli ifadelerle onlardan tiksindikleri açıklamakta sakınca görmeyen CHP’liler, aradan geçen süreye rağmen nefretlerinden milim taviz vermezken… Önceki gün, Ankara Kızılay Meydanı’nda, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu kapsamında, CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun broşürlerini dağıtan Saadet Partili çarşaflı bir teyzenin görüntüleri resmen yüreğimi dağladı. Zavallı kadın, geçmişte örtüsüne “bez parçası” diye hakaret eden Kılıçdaroğlu’nun broşürlerini yoldan geçenlere vermek için kendini şuursuzca paralarken, dağıtılan broşürleri alan CHP’lilerin kameralara yansıyan “küçümseyici” bakışları, nefretlerinin hala dipdiri olduğunu tescilliyordu. Buna rağmen SP’nin yayın organı Milli Gazete yaşanan acı tabloyu, “Nene Hatunlar bitmez” başlığıyla manşetten aktarmakta sakınca görmüyordu. Ne diyelim... CHP’nin çarşafa olan nefretini unutup, çarşafı özgürleştiren Başkan Erdoğan’ı devirmek için o teyzeye Kılıçdaroğlu broşürleri dağıttıranlar utansın!
Zekeriya Say'ın Haberi...

Yıl 1915…

Daha sonra “Kemalizm’in ideoloğu” olarak anılacak olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, henüz Osmanlı’nın ayakta olduğu günlerde, “Batıcı hayat tarzı”na isyan ederek, “çarşaflı” kadınlara hitaben;

“Bu çirkin asrın, bu çirkin muhîtin yegâne süsü, yegâne güzelliği sizin çarşafınız, sizin peçenizdir. Sakın onları çıkarmayınız, sakın onları atmayınız” şeklinde, enfes bir yazı kaleme almıştı.

Devamında ise Türk milletinin başına gelen felaketleri, “Kadınların açılmasına” bağlamıştı.

Ne acıdır ki…

1915’te okuyan her Müslümanın hayran kalacağı mahut satırları kaleme alan Yakup Kadri, CHP’nin “Gardırop Devrimleri”nden sonra tornistan ederek, “çarşaf” için “kara bir leke” şeklinde iğrenç ifadeler kullanmıştı.

Hatta!

Daha da ileri giderek, “Çocuğunu okutacak Kur’an kursu arayan çarşaflı kadınlarla, Cumhuriyet’in aydın fikirli gençlerinin oyları hiç bir tutulabilir mi?” sözleriyle, bugünlerde “Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?” diyen “seçkinci” ve “buyurgan” zümrenin öncülerinden olmuştu. 

Yıl 1998...

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fikret Özden Boztepe, görevini Orgeneral Rasim Betir'e devrediyordu.

Boztepe, veda konuşmasında; "Terör mü birinci tehdit, irtica mı?" tartışması yapanlar olduğunu belirterek, “İrtica tabii ki öncelikli tehdit" dedi. Sonra da kürsünün arkasındaki perdeye, sarıklı erkeklerin ve başında “Refah Partisi bandı” bulunan “kara çarşaflı” kadınların fotoğraflarını yansıtarak;

“Atatürk nesilleri” olarak adlandırdığı karşısındaki topluluğu, “karafatma” diye yaftaladıkları çarşaflılara karşı, “asla geri adım atmayın" uyarısında bulundu…

Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhı’ndaki töreni izleyen toplulukta ise;

Dönemin Meclis Başkanı Hikmet Çetin ve eşi, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer ve eşi, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Ecevit ve eşi vardı.

İşte bu topluluk, Orgeneral Boztepe’nin konuşmasını uzun uzun alkışlayarak, adeta “çarşaf” karşısında asla geri adım atmayacaklarının sözünü veriyordu.

Yıl 2000…

Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, katıldığı bir törende, “Eşlerine ve parti faaliyetlerine katkıda bulunan” FP’li belediye başkanlarının eşlerine “onur plaketi” verdi. Dönemin Kütahya Belediye Başkanı Süleyman Canan'ın eşi Müşerref Canan da törene çarşafıyla gelerek plaketini aldı. Söz konusu tören, ertesi gün malum medyada, “Kara Çarşafa Onur Plaketi”  başlığıyla manşet oldu.

Yıl 2008…

O dönem “Başbakan” olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP’nin de desteğini alarak, “Bir cümleyle çözülür” dediği başörtüsü sorununun çözümü için harekete geçti. Durumun ciddiyetini gören CHP’li Adalet eski Bakanı Hikmet Sami Türk, fondaş gazetelere verdiği demeçte, “Bu uygulamaya girerse Türkiye türbanlıların ve çarşaflıların ülkesi haline döner” diyerek, kılık kıyafet özgürlüğünden duyduğu endişeyi dile getirdi.

Aynı yıl, CHP yönetim kademesi ise durumu ranta çevirmek için “çarşaf açılımı” yaptı.

Dönemin CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, yeni üyeler için düzenlenen törende bazı çarşaflı kadınların yakasına “6 oklu” CHP rozetini kendi elleriyle taktı.

Daha sonra, yakalarına rozet takılan çarşaflı kadınların CHP’ye üye yapılmadıkları ortaya çıktı. Köşeye sıkışan Tekin, “sembolik birer rozet takıldı” diyerek, çarşaf tiyatrosunu deşifre etti. Gürsel Tekin, asıl itirafı ise ertesi yıl rakı kadehlerinin havada uçuştuğu bir barda yaptı. Halkevleri mensuplarıyla Çiçek Bar adlı meyhanede buluşan Tekin, davetlilerden biri “çarşaf açılımı”na tepki gösterince…

“Eğer böyle yapmasaydık, geçen seçimde aldığımız oyda kalırdık!.. Oylarımız yükselmezdi!” diyerek, yaşananların oy devşirmeye yönelik bir aldatmacadan ibaret olduğunu kabul etti.

Tekin’in yerine CHP İstanbul İl Başkanlığı görevine gelen ve 5 kuruş para için “takke” takıp Minyeli Abdullah rolüne bürünen, filmden kazandığı parayla mübarek kandil gecesinde alkol eşliğinde yemek yiyen Berhan Şimşek de, “fukaralar giyer” diyerek, “çarşaf”ın “tercih” değil “mecburiyet” olduğunu söyledi.

2010’da ise, Halifeliğin Kaldırılışı(!)nın 86. yıldönümünde, sözde “cumhuriyete sahip çıkma” bahanesiyle etkinlik düzenleyen CHP Mersin İl Başkanlığı üyesi bazı kadınlar; yanlarında getirdikleri çarşafları yırtıp yere atarak, üzerinde vahşice debelendi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetiminde de “CHP zihniyeti” değişmedi.

12 Eylül 2010’daki “anayasa referandumu” sürecinde, benzer çirkinliklere imza atıldı. “Hayır” kampanyası yürüten CHP, Avcılar’da bilboardlara astığı bir afişte “Müslüman kadınların rahibe gibi örtünmesi için Evet…” ibaresini kullanarak, tesettürlü kadınları Hristiyan rahibelerle bir tuttu.

Tam 11 yıl sonra da CHP’nin bir arpa boyu yol almadığı ortaya çıktı.

9 Eylül 2021 tarihinde, Edremit’in düşman işgalinden kurtuluşun 99’uncu yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende, CHP’liler önce çarşaflı bir kadını zincire vurup, ardından soyduktan sonra “özgürleştirdiklerini” iddia etti.

Yaklaşık bir asır boyunca, inançları gereği siyah çarşaf giyen Müslüman kadınları,  “Karafatma” diye yaftalayan, “ıyyyy”lamalı, “böğğğğ”lemeli ifadelerle onlardan tiksindikleri açıklamakta sakınca görmeyen CHP’liler, aradan geçen süreye rağmen nefretlerinden milim taviz vermezken…

Önceki gün, Ankara Kızılay Meydanı’nda, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu kapsamında, CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun broşürlerini dağıtan Saadet Partili çarşaflı bir teyzenin görüntüleri resmen yüreğimi dağladı.

Zavallı kadın, geçmişte örtüsüne “bez parçası” diye hakaret eden Kılıçdaroğlu’nun broşürlerini yoldan geçenlere vermek için kendini şuursuzca paralarken, dağıtılan broşürleri alan CHP’lilerin kameralara yansıyan “küçümseyici” bakışları, nefretlerinin hala dipdiri olduğunu tescilliyordu.

Buna rağmen SP’nin yayın organı Milli Gazete yaşanan acı tabloyu, “Nene Hatunlar bitmez” başlığıyla manşetten aktarmakta sakınca görmüyordu.

Ne diyelim...

CHP’nin çarşafa olan nefretini unutup, çarşafı özgürleştiren Başkan Erdoğan’ı devirmek için o teyzeye Kılıçdaroğlu broşürleri dağıttıranlar utansın!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.