Dışarıda turplar içeride hastalar!

Yıllarca sapasağlam yaşayan, seçilmiş meşru iktidarlara parmak sallamaktan terör örgütü kurmaya ve ele geçirdikleri belediyeleri talan etmeye kadar her türlü illegal eylem ile hırsızlığın içerisinde yer alan malum zihniyetin ileri gelenleri, sıra hesap vermeye geldiğinde bir anda yatağa düşüyor. Yasal soruşturma çerçevesinde sorgulanıp tutuklandıktan sonra cezaevi yolunda hastalıkları nükseden Prof. Dr. Mehmet Haberal, Tuğgeneral Levent Ersöz ve Orgeneral Şener Uygur gibi Ergenekon’un torpilli hastaları ile yaşlılık ve bunama gerekçesiyle tahliye olan 28 Şubat cuntacılarının kurnazlığı hafızalardaki yerini korurken benzer bir uyanıklığı İBB’ye yönelik operasyonda tutuklanan Mahir Polat sergilemeye başladı. CEZAEVİNE GİRDİ SAĞLIĞI BOZULDU Tansiyon ilaçlarını ihmal eden İBB Genel Sekreter Yardımcısı Polat, dün sağlık durumu değerlendirilmek üzere sevk edildiği Adli Tıp Kurumu’nda bir kez daha muayeneden geçirildi. Silivri’de bulunan Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan güvenlik önlemleri altında alınarak İstanbul Adli Tıp Kurumu’na getirilen ve uzman heyet tarafından muayenesi yapıldıktan sonra yeniden cezaevine sevk edilen Polat’ın ilaçlarını aksatması ve “Tansiyon nedeniyle başıma geleceklerden ben sorumluyum” şeklindeki sözlerle ajitasyon yapması, hastalık yoluyla tahliye olma kurnazlığını gözler önüne seriyor. Daha önce ciddi sağlık problemi çekmediği ve görevlerini aksatmadığı halde cezaevine adım atmaz sağlığı bozulan Mahir Polat’ın durumunu değerlendiren uzmanlar, “Dışarıda turp gibi olanlar cezaevini görünce yatağa düşüyor” görüşünde birleşiyor. İSTİSMARI ÇOK GÖRDÜK Polat’ın durumunu değerlendiren AK Parti’nin sağlıkçı vekillerinden Uşak Milletvekili Dr. İsmail Güneş ise, şunları dile getirdi: “Tutukluların veya hükümlüler sağlık sorunları bulunduğunu iddia edebilirler. Bunun için doktorun görmesi gerekebilir ama çoğu zaman ülkemizde bunun suiistimal edildiği dönemler olmuştur. Özellikle cuntacı eski generallerin yargılanmaları sırasında bu tür suiistimaller görülmüştür. Kişilerin sağlık sorunlarının siyasi hesaplarla suiistimal edildiğine geçmişte çok şahit olduk. Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit, başbakanlığı döneminde Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın hastanesinde aylarca yatmış, ancak oradan çıktıktan sonra sağlığı düzelmeye başlamıştı. Hastanedeyken yürüyemez haldeydi. Kişilerin gerçekten hastalıkları da olabilir, suiistimal de edilebilir. Önemli olan devletin kurumlarının dikkatli olmasıdır. Devletimiz bu tür tutuklu veya hükümlülerden ikinci bir sağlık kuruluşundan raporu teyit ettirmesi lazım. Raporlar ikinci bir heyet tarafından tetkik edilirse suiistimal olup olmadığı, anlaşmalı verilip, olmadığı ortaya çıkar. Eğer kişi gerçekten hastaysa yapacak bir şey yoktur zaten. Kişiler hukuken haklarından yararlanır. Ama ülkemizde maalesef bu tür sağlık problemlerinin suiistimal edildiği dönemler yaşanmıştır. Hasta olan kişilere rapor verilmediği dönemler olduğu gibi, hasta olmadığı halde hükümlülere rapor verilen dönemler de mutlaka olmuştur. Suiistimaller mutlaka olmuştur. Meslek etiğine uymayan hekimler bunu yapabilir mi, yapabilir. Bu gibi durumlarda tutuklu ya da hükümlüler sağlık sorunlarını anlaştıkları bazı doktorlarla birlikte suiistimal ediyorsa, devlet gerekli önlemleri alır. İkinci bir heyete yönlendirebilir. Başka bir sağlık kuruluşuna sevk edebilir. Kişinin geçmişteki sağlık hikâyesine de bakmak lazım. Geçmişte cuntacı eski paşalarda görüldüğü gibi suiistimale mahal verilmemesi lazım. Devlet beyanlarını doğru kabul eder ama tedbiri de elden bırakmaz.” İŞTE SOL’UN KURNAZ HASTALARI Şüpheli bir şekilde Kandıra F Tipi Cezaevi’nde merdivenlerden düşüp beyin kanaması geçirdiği iddia edilen emekli Orgeneral Şener Eruygur GATA’ya kaldırılmış, tahliyenin ardından eğlence alanlarında görüntülenmişti. Firari olarak aranan ve Ankara’da bir hastanede yakalanan Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, bu durumunu ‘Ergenekon Hastası’ olmasına bağladı. Tutuklandığı gün hastaneye kaldırılıp yoğun bakımda tedaviye alınan Prof. Dr. Mehmet Haberal, ziyaretçi kabul edip, dışarıya mesaj gönderiyordu. 28 Şubat davası kapsamında müebbet hapse atılan Aydan Erol, Çevik Bir, Çetin Doğan, Fevzi Türkeri, Cevat Özkaynak, Yıldırım Türker ve Erol Özkasnak’ın cezaları yaşlılık ve bunama gerekçesiyle kaldırılırken, Cumhurbaşkanı affıyla tahliye olan Çetin Doğan, “Bu bir af değil, anayasal bir görevin Cumhurbaşkanı tarafından geç yerine getirilmesidir” diyerek pişkinlik yapmıştı. Kaynak: Yeni Akit / Muhammet Kutlu