Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

İftiralar ve gerçekler!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 19.01.2023 - 11:18, Güncelleme: 19.01.2023 - 11:18
 

İftiralar ve gerçekler!

Ali İhsan Karahasanoğlu'nun, "İftiralar ve gerçekler!" başlıklı yazısı...

Ali İhsan Karahasanoğlu, Mehmet Özmen'in hakkındaki iddialarına cevap verdi. Karahasanoğlu'nun bugünkü yazısı... Bana yaptığı hakaretler için, “Hiçbirimiz hatasız değiliz. Hatalarımıza kefaret olur. ‘Ene’ demeyelim, ‘ego’ yapmayalım.. Bir dakikalık mesai arkadaşlığının 40 yıl hatırı olmalı, tolere edelim” dedim. Aylardır, özelden attığı hakaretlere, hakaret etmeden, özelden cevap verdim. Kimi zaman “Kardeşim” dedim. Kimi zaman “Oğlum” dedim.. Son iki haftadır sosyal medyadan, özellikle beni hedefe oturtarak yaptığı hakaretlere de “Sağlık olsun. Ne çıkar, birisi de bize haksız isnatta bulunsun, iftira etsin.. Allah gerçekleri biliyor” dedim, bir şey yazmak istemedim.. Taa ki, dün, rahmetli ağabeyim için, kendisi biraz utanmış olmalı, hayali kişilere ettirdiği alçakça sözlere kadar.. O zaman buyrun gerçeklere.. Bana “Niye bu kadar geciktin, biz de ‘Acaba’ diyecek hale gelmiştik” diyebilirsiniz.. Siz akit’e güvenin.. (Böbürlenmeyelim. “Allah korusun” diye, kendimize dua ederek söyleyelim. “Allah’ın izni ile” diyerek söyleyelim) akit’te yamuk olmaz.  Ne diyordu bu kardeş?  “27 yıl çalıştım, tazminatımı vermeden attılar.” Yalan.. 1997-2001 arası, sonrasında da 2013-2022 arasında, kesintilerle toplam 12 yıl çalıştı.  2000’de; ilk çalıştığı dönemin tazminatını aldı.  2013‘den 2019’a kadarki dönemde de, tüm çalışmalarının tazminatlarını (kendi kusurlu hareketi ile çıkarılmak zorunda kalındığı dönem için dahi) aldı. Diyeceksiniz ki, 2000-2013 arasındaki boşluk ne? Gazetemizde 1,5 yıl kadar muhabirlik, bir yıl sorumlu müdürlükten sonra “Akrabalarım var, ben Almanya’ya gidip orda çalışacağım” diyerek, bizden sadece yurtdışına çıkarken, vize konusunda yardımcı olmamızı istedi, o tarihdeki tüm tazminatını alıp, ayrıldı.. Almanya’da kaldığı yıllarda akit ile bir ilişkisi yok. 2009 öncesinde Türkiye’ye gelmek istediğinde, pasaport sorunu çıktığında, benimle iletişim kurdu.   Birkaç tane gazete sebebi ile, bir tane şahsi suçundan dolayı, ilaveten askerlik sorunu sebebi ile pasaportunu yenileyemedi. Gazeteden dolayı olan zaten bizim görevimizdi. Onu görev olarak hallettik. Ama kendi şahsi davasını da ben takip edip çözdüm, askerlik sorununu görüşmelerle çözdük ve 2009’da Türkiye’ye geldi. Sonrasında yine Almanya’ya gitti. 2013’e kadar yine ara sıra görüştük.  Net söylüyorum.. 2001-2013 arası dönemde gazetede çalışmadı. Yalan söylüyorsam, “Yalan” desin. Yemin etsin. Gargaraya getirmesin, “1997’den beri akit’teyim” demesin. Burada çalışan onlarca kişi şahittir.. Pasaport kayıtları ortadadır. Almanya’daki kaldığı yerde onu tanıyanlar, komşu olanlar, akrabası olanlar, dolaştığı yerlerdeki kişiler şahittir. Şunu da söyleyeyim: Ben, beraber çalıştığım tek bir kişiye, “Şirket değişti” demedim. Demekten Allah’a sığınırım.. Banka hortumcuları, darbeciler bana dava açıp, kendi yargı sistemlerinde, haksız yere, inananların yüz akı olmaya çalışan bu kuruluştan bir şeyler almaya kalktılarsa, onlara karşı hukuki her türlü savunmayı yaptım, bununla da gurur duydum, duymaya da devam ediyorum... Ama gazetenin ilk dört yılı ile, son 10 yılında (2013’ten beri de kesintisiz sorumlu müdürüm) sorumlu müdür olduğum bu gazetedeki çalışan tek bir kişiye, tek çalışan arkadaşa, “Şirket değişmiş, sana ödeme yapılamıyor” demedik. Demeyiz. Kendi isteği ile işten ayrılanlara bile “Kıdem tazminatı, kanun öngörmese de hakkınızdır” dedik, verdik.. O kişi, Almanya’dan döndüğünde, gazeteye gelip, muhabirlik yapmak istediğini söylediğinde, biz de onu 2013’de tekrar işe aldık, muhabir olarak çalışmaya başladı.. Yani, “1997’den beri akit’teyim” ifadesi, “1997-2001 arası için doğru, 2001-2013 arası için yalan”..  2013’te tekrar yanımıza geldikten sonra.. Değişik birimlerde görev yaptı.. Ama hep sorun, hep sorun.. Bir ara, “Ailem Ankara’da. Beni Ankara büroya yollayın” dedi.. Dediği yapıldı.   akit TV’de görev verildiğinde, gazeteden tazminatını aldı.  “Almadım” diyorsa yemin etsin. TV’de çalışırken Kılıçdaroğlu’na idam sehpası hazırladı. Önceden benim haberim yoktu. Ama bana sorarsanız, “Bence bu bir haber, bence bu gazetecilik” derim.. Fakat daha önce de yönetime danışmadan bazı isimlerle ihtilaf yaşadığı için, TV yönetimi, “Seninle artık devam edemeyiz” dedi. Yine de tazminatı ödendi. “Almadım” diyorsa, belgesini çıkarmama bile gerek yok, yemin etsin.. Bir ay geçmiş, kimse kendisini işe almıyor. “Eski yıllardan tanıdığımız birisi, internet sitemizde beraber çalışalım” dedik.  Tekrar gazetenin kadrosuna aldık.. Bir süre sonra, bürodaki arkadaşlarla ihtilaf.. İstanbul’a çağırdım, “Ben burada senin diğer çalışanlarla ihtilafsız çalışmanı organize ederim” dedim. “Gelemem, ailem burada” dedi.. Ara ara yaşanan ihtilafları hiç saymıyorum.. Son bir yıla geliyorum..  “Bak Mehmet, bak kardeşim. Günde kimi zaman bir saat, kimi zaman 1.5 saat çalışıyorsun.. Böyle bir iş olmaz.. Burdaki çalışanların hakkına giriyorsun” dedim.. “Hastam var” dedi. İdare ettim.. “Zaten işyerine gelmiyor, evden çalışıyorsun.. Gündüz çalışamıyorsan, gece çalış” dedim.. Bir günde sadece iki saat çalışmış, yine ortalıkta yok.. Takibi mümkün değil.. Sadece onu takip etmek için, adam çalıştırmak zorunda kalacak hale geldik. Tarih: 1 Mayıs 2022. Yapılan haber sayısı: 4. İlk haber girişi saat 10.07’de. İkincisi 10.28, üçüncüsü 22.55, dördüncüsü 22.57’de. Saatlerde yanlışlık yok. Aynen böyle. Sabah ben diyeyim yarım saat, siz deyin 45 dakika.. Akşam, 15 dakika. Haydi diyelim, yarım saat olsun..  2 Mayıs’ta haftalık izin olabilir. Hiç haberi yok. Tarih 3 Mayıs 2022: ilk haber saat 10.08, ikincisi 10.45, üçüncüsü 12.46, dördüncüsü 13.46. Ve mesai bitmiş.. Tarih 4 Mayıs 2022: İlk haber 10.44, ikinci haber 11.12, üçüncü haber 15.00, dördüncü haber 20.50, beşinci haber 21.28.  Bir günde 5 haber yapıp, “Bana zulmediyorsunuz” diyen bu arkadaş ile benzer maaş alan diğer çalışanlarımızın günde 20-25 haber yaptıklarını hatırlatayım.  Tarih 5 Mayıs 2022. İlk haber 12.02, ikinci haber 13.22, üçüncü haber 14.44, dördüncü haber 15.46.. Yanlış okumuyorsunuz, aynen böyle.. Tarih 6 Mayıs 2022. Sıfır haber, haftalık izin mi, o da karışık.  7 Mayıs’ta sadece üç haber. 8 Mayıs’ta 6 haber. (Bir haber için 15, bilemediniz 20 dakika üzerinden hesap yapın: Çalışma süresi 120 dakika, yani iki saat) 9 Mayıs’ta 5 haber. (100 dakika, yani 1 saat 40 dakika..) 10 Mayıs’ta iki haber. Yanlış okumadınız, sadece iki haber. Sonra 10 günlük rapor (Raporlu olunan tarihte maaş kanunen alınmadığı için, burda sorun yok.) Ardından bir 10 günlük daha rapor. 31 Mayıs’ta saat 20.00’de bir tane, saat 23.43’de bir tane. Ve paydos. Yani bir günde sadece 2 haber. (Yazı ile iki) 1 Haziran 2022: 5 adet. 2 Haziran 2022: Bir tane..  4 Haziran’da bir tane.. 5 Haziran’da bir tane.. 6 Haziran’da küfredercesine yine bir tane.. 6 Haziran sonunda, panelde yetkisini kaldırdım, ama maaşını aldı. Temmuz’da aldı, Ağustos’ta aldı, Eylül’de aldı, Ekim’de aldı.. Hem de tek kuruşluk iş yapmadan aldı..  Ve ben zalimim, o mazlum..  Hatta panelde yetkisini kaldırırken, “Kusura bakma. Seni takip ederken, bizim psikolojimiz bozuluyor. Senin panel yetkini kaldırıyorum. Maaşın devam. Kendini toparla, devam edersin” diyorum. .. Çalışmadan maaşları alırken, hiç düşünmüyor, “Panelde yetkim yok. Direkt haber giremiyorum. Günde bir saat, bazen 15 dakika çalışıyorum diye, bana gönül koymuşlar. Ama maaşımı da ödüyorlar. Haberlerimi maille atayım, onlar haberleri ister girsinler, ister girmesinler.. Hak yemiş olmayayım..” demiyor… Bu arada yine de bana mesaj atıyor. Bana “Zalimsin” diyor. Yanlış okumuyorsunuz.. Aynen öyle diyor.. Ben ise, “Kardeşim, panelde yetkinin kaldırıldığına alındın ise, şimdi açıyorum. Başla, devam et” diyorum. “Ama diğer arkadaşlarla benzer sayıda haber yapacaksın” da diyorum.. “Sen istedin diye mi başlayacağım” diyor. Ve açılan panele, giriş bile yapmıyor. Vee.. 6 Ekim günü, Ankara büroya geliyor, “Yotube’da canlı yayın yapıyorum. Siz zalimsiniz” diyor.. Orda “5 saat boyunca” rezillik çıkartıyor. “Ya sabır” diyoruz.. Direniyoruz. direniyoruz. Sonunda “Ben burdan çıkmayacağım. Gece de burda kalacağım” diyor. Ve siz de merak ediyorsunuzdur, “Niye uzattınız, niye en baştan çıkartmadınız” diye.. “Vefa” diyoruz ya.. Bizdeki “vefa” böyle.. Çalışma saatleri ile ilgili, çalışmaması ile ilgili, aldığı tazminatlarla ilgili tek kelime yalanım varsa, çıkıp söylesin.. Ama kendisine bir baba gibi el uzatıp, yıllarca koruyan rahmetli ağabeyime son söylediklerini görünce..  “Ya Allah” diyorum.. “Ahiret var” diyorum..
Ali İhsan Karahasanoğlu'nun, "İftiralar ve gerçekler!" başlıklı yazısı...

Ali İhsan Karahasanoğlu, Mehmet Özmen'in hakkındaki iddialarına cevap verdi.

Karahasanoğlu'nun bugünkü yazısı...

Bana yaptığı hakaretler için, “Hiçbirimiz hatasız değiliz. Hatalarımıza kefaret olur. ‘Ene’ demeyelim, ‘ego’ yapmayalım.. Bir dakikalık mesai arkadaşlığının 40 yıl hatırı olmalı, tolere edelim” dedim.

Aylardır, özelden attığı hakaretlere, hakaret etmeden, özelden cevap verdim.

Kimi zaman “Kardeşim” dedim. Kimi zaman “Oğlum” dedim..

Son iki haftadır sosyal medyadan, özellikle beni hedefe oturtarak yaptığı hakaretlere de “Sağlık olsun. Ne çıkar, birisi de bize haksız isnatta bulunsun, iftira etsin.. Allah gerçekleri biliyor” dedim, bir şey yazmak istemedim..

Taa ki, dün, rahmetli ağabeyim için, kendisi biraz utanmış olmalı, hayali kişilere ettirdiği alçakça sözlere kadar..

O zaman buyrun gerçeklere..

Bana “Niye bu kadar geciktin, biz de ‘Acaba’ diyecek hale gelmiştik” diyebilirsiniz.. Siz akit’e güvenin.. (Böbürlenmeyelim. “Allah korusun” diye, kendimize dua ederek söyleyelim. “Allah’ın izni ile” diyerek söyleyelim) akit’te yamuk olmaz. 

Ne diyordu bu kardeş? 

“27 yıl çalıştım, tazminatımı vermeden attılar.”

Yalan.. 1997-2001 arası, sonrasında da 2013-2022 arasında, kesintilerle toplam 12 yıl çalıştı. 

2000’de; ilk çalıştığı dönemin tazminatını aldı. 

2013‘den 2019’a kadarki dönemde de, tüm çalışmalarının tazminatlarını (kendi kusurlu hareketi ile çıkarılmak zorunda kalındığı dönem için dahi) aldı.

Diyeceksiniz ki, 2000-2013 arasındaki boşluk ne?

Gazetemizde 1,5 yıl kadar muhabirlik, bir yıl sorumlu müdürlükten sonra “Akrabalarım var, ben Almanya’ya gidip orda çalışacağım” diyerek, bizden sadece yurtdışına çıkarken, vize konusunda yardımcı olmamızı istedi, o tarihdeki tüm tazminatını alıp, ayrıldı..

Almanya’da kaldığı yıllarda akit ile bir ilişkisi yok.

2009 öncesinde Türkiye’ye gelmek istediğinde, pasaport sorunu çıktığında, benimle iletişim kurdu.  

Birkaç tane gazete sebebi ile, bir tane şahsi suçundan dolayı, ilaveten askerlik sorunu sebebi ile pasaportunu yenileyemedi.

Gazeteden dolayı olan zaten bizim görevimizdi. Onu görev olarak hallettik. Ama kendi şahsi davasını da ben takip edip çözdüm, askerlik sorununu görüşmelerle çözdük ve 2009’da Türkiye’ye geldi.

Sonrasında yine Almanya’ya gitti. 2013’e kadar yine ara sıra görüştük. 

Net söylüyorum.. 2001-2013 arası dönemde gazetede çalışmadı. Yalan söylüyorsam, “Yalan” desin. Yemin etsin.

Gargaraya getirmesin, “1997’den beri akit’teyim” demesin.

Burada çalışan onlarca kişi şahittir..

Pasaport kayıtları ortadadır.

Almanya’daki kaldığı yerde onu tanıyanlar, komşu olanlar, akrabası olanlar, dolaştığı yerlerdeki kişiler şahittir.

Şunu da söyleyeyim: Ben, beraber çalıştığım tek bir kişiye, “Şirket değişti” demedim.

Demekten Allah’a sığınırım..

Banka hortumcuları, darbeciler bana dava açıp, kendi yargı sistemlerinde, haksız yere, inananların yüz akı olmaya çalışan bu kuruluştan bir şeyler almaya kalktılarsa, onlara karşı hukuki her türlü savunmayı yaptım, bununla da gurur duydum, duymaya da devam ediyorum...

Ama gazetenin ilk dört yılı ile, son 10 yılında (2013’ten beri de kesintisiz sorumlu müdürüm) sorumlu müdür olduğum bu gazetedeki çalışan tek bir kişiye, tek çalışan arkadaşa, “Şirket değişmiş, sana ödeme yapılamıyor” demedik. Demeyiz. Kendi isteği ile işten ayrılanlara bile “Kıdem tazminatı, kanun öngörmese de hakkınızdır” dedik, verdik..

O kişi, Almanya’dan döndüğünde, gazeteye gelip, muhabirlik yapmak istediğini söylediğinde, biz de onu 2013’de tekrar işe aldık, muhabir olarak çalışmaya başladı.. Yani, “1997’den beri akit’teyim” ifadesi, “1997-2001 arası için doğru, 2001-2013 arası için yalan”.. 

2013’te tekrar yanımıza geldikten sonra.. Değişik birimlerde görev yaptı.. Ama hep sorun, hep sorun.. Bir ara, “Ailem Ankara’da. Beni Ankara büroya yollayın” dedi.. Dediği yapıldı.  

akit TV’de görev verildiğinde, gazeteden tazminatını aldı. 

“Almadım” diyorsa yemin etsin.

TV’de çalışırken Kılıçdaroğlu’na idam sehpası hazırladı. Önceden benim haberim yoktu. Ama bana sorarsanız, “Bence bu bir haber, bence bu gazetecilik” derim.. Fakat daha önce de yönetime danışmadan bazı isimlerle ihtilaf yaşadığı için, TV yönetimi, “Seninle artık devam edemeyiz” dedi. Yine de tazminatı ödendi.

“Almadım” diyorsa, belgesini çıkarmama bile gerek yok, yemin etsin..

Bir ay geçmiş, kimse kendisini işe almıyor.

“Eski yıllardan tanıdığımız birisi, internet sitemizde beraber çalışalım” dedik. 

Tekrar gazetenin kadrosuna aldık..

Bir süre sonra, bürodaki arkadaşlarla ihtilaf.. İstanbul’a çağırdım, “Ben burada senin diğer çalışanlarla ihtilafsız çalışmanı organize ederim” dedim. “Gelemem, ailem burada” dedi..

Ara ara yaşanan ihtilafları hiç saymıyorum..

Son bir yıla geliyorum..  “Bak Mehmet, bak kardeşim. Günde kimi zaman bir saat, kimi zaman 1.5 saat çalışıyorsun.. Böyle bir iş olmaz.. Burdaki çalışanların hakkına giriyorsun” dedim..

“Hastam var” dedi. İdare ettim.. “Zaten işyerine gelmiyor, evden çalışıyorsun.. Gündüz çalışamıyorsan, gece çalış” dedim..

Bir günde sadece iki saat çalışmış, yine ortalıkta yok..

Takibi mümkün değil.. Sadece onu takip etmek için, adam çalıştırmak zorunda kalacak hale geldik.

Tarih: 1 Mayıs 2022. Yapılan haber sayısı: 4. İlk haber girişi saat 10.07’de. İkincisi 10.28, üçüncüsü 22.55, dördüncüsü 22.57’de.

Saatlerde yanlışlık yok. Aynen böyle. Sabah ben diyeyim yarım saat, siz deyin 45 dakika.. Akşam, 15 dakika. Haydi diyelim, yarım saat olsun.. 

2 Mayıs’ta haftalık izin olabilir. Hiç haberi yok.

Tarih 3 Mayıs 2022: ilk haber saat 10.08, ikincisi 10.45, üçüncüsü 12.46, dördüncüsü 13.46. Ve mesai bitmiş..

Tarih 4 Mayıs 2022: İlk haber 10.44, ikinci haber 11.12, üçüncü haber 15.00, dördüncü haber 20.50, beşinci haber 21.28. 

Bir günde 5 haber yapıp, “Bana zulmediyorsunuz” diyen bu arkadaş ile benzer maaş alan diğer çalışanlarımızın günde 20-25 haber yaptıklarını hatırlatayım. 

Tarih 5 Mayıs 2022. İlk haber 12.02, ikinci haber 13.22, üçüncü haber 14.44, dördüncü haber 15.46..

Yanlış okumuyorsunuz, aynen böyle..

Tarih 6 Mayıs 2022. Sıfır haber, haftalık izin mi, o da karışık. 

7 Mayıs’ta sadece üç haber. 8 Mayıs’ta 6 haber. (Bir haber için 15, bilemediniz 20 dakika üzerinden hesap yapın: Çalışma süresi 120 dakika, yani iki saat)

9 Mayıs’ta 5 haber. (100 dakika, yani 1 saat 40 dakika..)

10 Mayıs’ta iki haber. Yanlış okumadınız, sadece iki haber.

Sonra 10 günlük rapor (Raporlu olunan tarihte maaş kanunen alınmadığı için, burda sorun yok.) Ardından bir 10 günlük daha rapor.

31 Mayıs’ta saat 20.00’de bir tane, saat 23.43’de bir tane. Ve paydos.

Yani bir günde sadece 2 haber. (Yazı ile iki)

1 Haziran 2022: 5 adet.

2 Haziran 2022: Bir tane.. 

4 Haziran’da bir tane..

5 Haziran’da bir tane..

6 Haziran’da küfredercesine yine bir tane..

6 Haziran sonunda, panelde yetkisini kaldırdım, ama maaşını aldı.

Temmuz’da aldı, Ağustos’ta aldı, Eylül’de aldı, Ekim’de aldı..

Hem de tek kuruşluk iş yapmadan aldı.. 

Ve ben zalimim, o mazlum.. 

Hatta panelde yetkisini kaldırırken, “Kusura bakma. Seni takip ederken, bizim psikolojimiz bozuluyor. Senin panel yetkini kaldırıyorum. Maaşın devam. Kendini toparla, devam edersin” diyorum. ..

Çalışmadan maaşları alırken, hiç düşünmüyor, “Panelde yetkim yok. Direkt haber giremiyorum. Günde bir saat, bazen 15 dakika çalışıyorum diye, bana gönül koymuşlar. Ama maaşımı da ödüyorlar. Haberlerimi maille atayım, onlar haberleri ister girsinler, ister girmesinler.. Hak yemiş olmayayım..” demiyor…

Bu arada yine de bana mesaj atıyor. Bana “Zalimsin” diyor.

Yanlış okumuyorsunuz.. Aynen öyle diyor.. Ben ise, “Kardeşim, panelde yetkinin kaldırıldığına alındın ise, şimdi açıyorum. Başla, devam et” diyorum.

“Ama diğer arkadaşlarla benzer sayıda haber yapacaksın” da diyorum..

“Sen istedin diye mi başlayacağım” diyor. Ve açılan panele, giriş bile yapmıyor.

Vee..

6 Ekim günü, Ankara büroya geliyor, “Yotube’da canlı yayın yapıyorum. Siz zalimsiniz” diyor..

Orda “5 saat boyunca” rezillik çıkartıyor. “Ya sabır” diyoruz.. Direniyoruz. direniyoruz. Sonunda “Ben burdan çıkmayacağım. Gece de burda kalacağım” diyor.

Ve siz de merak ediyorsunuzdur, “Niye uzattınız, niye en baştan çıkartmadınız” diye..

“Vefa” diyoruz ya..

Bizdeki “vefa” böyle..

Çalışma saatleri ile ilgili, çalışmaması ile ilgili, aldığı tazminatlarla ilgili tek kelime yalanım varsa, çıkıp söylesin..

Ama kendisine bir baba gibi el uzatıp, yıllarca koruyan rahmetli ağabeyime son söylediklerini görünce..

 “Ya Allah” diyorum..

“Ahiret var” diyorum..

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.