Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Marketler böyle hizaya gelecek!

Ekonomi (Web Sitesi) - Web Sitesi | 23.11.2022 - 10:29, Güncelleme: 23.11.2022 - 10:29
 

Marketler böyle hizaya gelecek!

Ne yapacaklarını şaşıracaklar

Bir süredir hükümetin en başarısız olduğu konunun gıda fiyatları olduğunu belirten Dilek Güngör, "Fahiş fiyat konusunda spekülatif artışları durdurmak için ne gerekiyorsa yapılsın" dedi. Devletin tavan fiyat uygulamasına geçmesi gerektiğine işaret eden Güngör, Sabah gazetesindeki yazısında şunları kaydetti: "Bir süredir hükümetin en başarısız olduğu konu herhalde gıda fiyatları… Peynirin, zeytinin, ekmeğin, yağın, meyve-sebzenin fiyatı sürekli arttığı için vatandaş siyasi iktidara tepki gösteriyor. Eee, haliyle de gözler marketlere çevriliyor. Malum, zincir marketler gıda sektöründe tekelleşmiş durumda… Devlet, Tarım Kredi Kooperaftifleri'nin marketlerini devreye sokmaya çalışsa da sayısı o kadar az ki… Diğer marketlerin şubeleri 10 binlerle ifade ediliyor. Bu nedenle rekabet ortamı sağlanamıyor. Kendi aralarında ve tedarikçileriyle yaptıkları rekabet ihlalleri de cabası… Zincir marketler ürünü çiftçiden daha ucuza alabiliyor. Market rafına getirene kadarki süreçte de kendi şirketleri var. Dolayısıyla her gün ürünün fiyatına yaptıkları zamla ceplerini daha fazla dolduruyorlar. Velhasıl onlar kâr ederken vatandaş sürekli zarar diyor. Geçmişte Rekabet Kurulu 2.7 milyar lira ceza kesti. Hükümet KDV'yi indirdi. Ticaret Bakanlığı market dolaşıp denetim yaptı. Hazine ve Maliye Bakanlığı müfettişleri sahaya sürdü. Bana mısın demediler… Birçok üründe haksız, gerekçesiz, keyfi zamlara devam ettiler. Önceki gün de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuyu yeniden ele alacaklarını söyleyerek, "Para cezası demek ki bunları ıslah etmiyor. Kontroller çok daha farklı uygulamalarla devam edecek" dedi. Peki ne olması gerekir? Fahiş fiyat uygulayanların ticaretten men edilmesini, ruhsatlarının iptalinin gündeme gelmesini hatta kayyum atanmasını isteyenler var. Ne yapılması gerektiğini düşünürken Osmanlı dönemindeki uygulamalar aklıma geldi. Biliyorsunuz, o dönemde narh diye bir sistem vardı. Çarşı ve pazarlardaki mallar, ancak devletin belirlediği fiyat aralığında satılabiliyordu. Örneğin filanca ürün için en düşük limit 10, en yüksek fiyat 20 akçe denilirdi, bu aralık dışına kimse çıkamazdı. Günlük ve mevsimlik narh uygulamalarının yanı sıra savaş, kıtlık ve doğal afet gibi durumlarda da bu sistem ekonomik hayatı düzenliyordu. Bu sistemi bizzat padişahlar ve sadrazamlar denetliyordu. Sadrazam çarşamba günleri teftişe çıkar, narh ve kalite konusunda kadı ve muhtesiplere (zabıta) sorular sorar, onlardan fikir alır, çarşıda pazarda gördüğü olumsuzlukların düzeltilmesi için talimatlar verir, kurallara uymayan esnafın cezasını da hemen orada uygulardı. Sadrazamlar narh fiyatlarının kontrolünde ihmal olursa görevden azledilirdi. Zaruri gıda maddelerine verilen narhı ihlâl ederek yüksek fiyatla mal satan esnaf "muhtekir" olarak vasıflandırılıp, ağır cezalara çarptırılırdı. Bir de Osmanlı'da esnaf nizamnameleri vardı. Fırını, kasabı, börekçisi, bakkalı, papuçcusu, meyve-sebzecisi bu kurallara uymak durumundaydı. Misal, soğanı çok, eti az börekler satamazlardı. Böreğin yağına iç yağı karıştıramazlardı. Fırıncı esnafın ekmekleri ve çörekleri çiğ, kara, ekşi ve noksan olamazdı. Bakkal esnafı, asla müşterilerine kötü, ezik ve bozulmuş ürünler satamazdı. Kasap esnafı her zaman dükkanında et bulundurmak mecburiyetindeydi. Yani müşteriye "et yok" diyemezlerdi. Belediyeler de tenbihname ve yasaklar tertip eder, bunlara uymayanları cezalandırırdı. Ne vatandaş aldatılırdı ne fahiş fiyattan bunalırdı. Diyebilirsiniz ki, serbest piyasa falan… Eyvallah da serbest piyasa sistemi Türkiye'de hep ters yönde işlemiyor mu? Ucuzluk ve kalitede rekabet getirmesi gerekirken aşırı kazanç şekline dönüşmüyor mu? Fiyatların sadece yukarı yönlü güncellendiği bir yer olmuyor mu? Üstelik, birçok ülkede benzer uygulamalar var. Macaristan yaptı, Fransa marketlerde fiyat sabitledi, AB enerjiye tavan fiyat getirdi. O yüzden bırakalım, önce fahiş fiyat konusunda spekülatif artışları durdurmak için ne gerekiyorsa yapılsın. Nas varsa narh da olsun."
Ne yapacaklarını şaşıracaklar

Bir süredir hükümetin en başarısız olduğu konunun gıda fiyatları olduğunu belirten Dilek Güngör, "Fahiş fiyat konusunda spekülatif artışları durdurmak için ne gerekiyorsa yapılsın" dedi.

Devletin tavan fiyat uygulamasına geçmesi gerektiğine işaret eden Güngör, Sabah gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

"Bir süredir hükümetin en başarısız olduğu konu herhalde gıda fiyatları… Peynirin, zeytinin, ekmeğin, yağın, meyve-sebzenin fiyatı sürekli arttığı için vatandaş siyasi iktidara tepki gösteriyor. Eee, haliyle de gözler marketlere çevriliyor.

Malum, zincir marketler gıda sektöründe tekelleşmiş durumda… Devlet, Tarım Kredi Kooperaftifleri'nin marketlerini devreye sokmaya çalışsa da sayısı o kadar az ki… Diğer marketlerin şubeleri 10 binlerle ifade ediliyor. Bu nedenle rekabet ortamı sağlanamıyor. Kendi aralarında ve tedarikçileriyle yaptıkları rekabet ihlalleri de cabası… Zincir marketler ürünü çiftçiden daha ucuza alabiliyor. Market rafına getirene kadarki süreçte de kendi şirketleri var. Dolayısıyla her gün ürünün fiyatına yaptıkları zamla ceplerini daha fazla dolduruyorlar.

Velhasıl onlar kâr ederken vatandaş sürekli zarar diyor. Geçmişte Rekabet Kurulu 2.7 milyar lira ceza kesti. Hükümet KDV'yi indirdi. Ticaret Bakanlığı market dolaşıp denetim yaptı. Hazine ve Maliye Bakanlığı müfettişleri sahaya sürdü.

Bana mısın demediler…

Birçok üründe haksız, gerekçesiz, keyfi zamlara devam ettiler. Önceki gün de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuyu yeniden ele alacaklarını söyleyerek, "Para cezası demek ki bunları ıslah etmiyor. Kontroller çok daha farklı uygulamalarla devam edecek" dedi.

Peki ne olması gerekir?

Fahiş fiyat uygulayanların ticaretten men edilmesini, ruhsatlarının iptalinin gündeme gelmesini hatta kayyum atanmasını isteyenler var.

Ne yapılması gerektiğini düşünürken Osmanlı dönemindeki uygulamalar aklıma geldi. Biliyorsunuz, o dönemde narh diye bir sistem vardı. Çarşı ve pazarlardaki mallar, ancak devletin belirlediği fiyat aralığında satılabiliyordu. Örneğin filanca ürün için en düşük limit 10, en yüksek fiyat 20 akçe denilirdi, bu aralık dışına kimse çıkamazdı. Günlük ve mevsimlik narh uygulamalarının yanı sıra savaş, kıtlık ve doğal afet gibi durumlarda da bu sistem ekonomik hayatı düzenliyordu. Bu sistemi bizzat padişahlar ve sadrazamlar denetliyordu. Sadrazam çarşamba günleri teftişe çıkar, narh ve kalite konusunda kadı ve muhtesiplere (zabıta) sorular sorar, onlardan fikir alır, çarşıda pazarda gördüğü olumsuzlukların düzeltilmesi için talimatlar verir, kurallara uymayan esnafın cezasını da hemen orada uygulardı. Sadrazamlar narh fiyatlarının kontrolünde ihmal olursa görevden azledilirdi. Zaruri gıda maddelerine verilen narhı ihlâl ederek yüksek fiyatla mal satan esnaf "muhtekir" olarak vasıflandırılıp, ağır cezalara çarptırılırdı. Bir de Osmanlı'da esnaf nizamnameleri vardı. Fırını, kasabı, börekçisi, bakkalı, papuçcusu, meyve-sebzecisi bu kurallara uymak durumundaydı. Misal, soğanı çok, eti az börekler satamazlardı. Böreğin yağına iç yağı karıştıramazlardı. Fırıncı esnafın ekmekleri ve çörekleri çiğ, kara, ekşi ve noksan olamazdı. Bakkal esnafı, asla müşterilerine kötü, ezik ve bozulmuş ürünler satamazdı. Kasap esnafı her zaman dükkanında et bulundurmak mecburiyetindeydi. Yani müşteriye "et yok" diyemezlerdi. Belediyeler de tenbihname ve yasaklar tertip eder, bunlara uymayanları cezalandırırdı. Ne vatandaş aldatılırdı ne fahiş fiyattan bunalırdı.

Diyebilirsiniz ki, serbest piyasa falan…

Eyvallah da serbest piyasa sistemi Türkiye'de hep ters yönde işlemiyor mu? Ucuzluk ve kalitede rekabet getirmesi gerekirken aşırı kazanç şekline dönüşmüyor mu? Fiyatların sadece yukarı yönlü güncellendiği bir yer olmuyor mu?

Üstelik, birçok ülkede benzer uygulamalar var. Macaristan yaptı, Fransa marketlerde fiyat sabitledi, AB enerjiye tavan fiyat getirdi. O yüzden bırakalım, önce fahiş fiyat konusunda spekülatif artışları durdurmak için ne gerekiyorsa yapılsın. Nas varsa narh da olsun."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.