Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

O başlar hâlâ nasıl 'dik' duruyor?

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 09.03.2023 - 11:59, Güncelleme: 09.03.2023 - 11:59
 

O başlar hâlâ nasıl 'dik' duruyor?

Zekeriya Say 'ın kaleminden...

Kemal Kılıçdaroğlu, İP lideri Meral Akşener’in ve adamlarının tüm engellemelerine ve mehzepçi söylemlerine rağmen, 6’lı masaya adaylığını kabul ettirdi.  Akabinde, “Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı” sıfatıyla önceki gün partisinin grup toplantısında son kez yaptığı konuşmada, müttefiklerine olan minnettarlığını dile getirdi. Daha birkaç gün önce, ‘Saraçhane buluşması’ yüzünden başlayan tartışmalar üzerinden, “Saçmalık, ahmaklık, geri zekâlılık. Aynı işte geri zekâlılık her tarafta mevcut onun için böyle oluyor” diyerek CHP’lilere yüklenen… Saadet Partisi ev sahipliğinde yapılan 12. toplantıda, “kumar masası” diyerek , 6’lı masayı dağıtan  Meral Akşener’e; “Meral Hanım merttir, büyük mücadeleler veriyor, bu bilinsin istiyorum. Ana kucağını da çok iyi bilir, yeri geldiğinde masaya yumruk vurmasını da çok iyi bilir. Ona müteşekkir olduğumun bilinmesini isterim” sözleriyle, övgüler dizdi.  Adaylığını en başından beri destekleyen fakat “yıpranmasın” diye itiraf etmekten çekinen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na ise, “Temel Bey bilgedir, cesurdur. Yüreği cesaretle dolu olanın yolu hep aydınlık olur. Bu bilge, Türkiye’nin yolunu aydınlatmaya devam ediyor. O, hepimizin iyi tanıması gereken önemli bir siyasal aktördür” şeklinde methiyeler yağdırdı. Düne kadar kimsenin tanımadığı, taliplisi olmadığı için boş bulduğu Demokrat Parti Genel Başkanlığı koltuğuna oturan Gültekin Uysal’ı ise, “Menderes ve Demirel’in gençliği vardır onun yüzünde de yüreğinde de. Yürür karanlığın üstüne. Bilin istiyorum. Yürekli, cesur ve genç bir liderdir” sözleriyle gazladı. Son ana kadar “biat” etmekte direnen ve bir işaretle “isyan” etmelerinden çekindiği Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ı alt etmenin verdiği rahatlık ile onların da gönlünü aldı… Sıra, AK Parti’de iken hakaret üstüne hakaret yağdırdığı Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’a gelince, daha fazla yıkama yağlamayı, inanın midem kaldırmadı. Düşünün.. Daha düne kadar, “ahlaki değerleri gelişmemiş” dediği.. “Yetersiz dersem övmüş olurum” diye aşağıladığı… Suriye politikası yüzünden, “Böyle bir anlamsız dengenin içine Türkiye’yi sokan bir süreci bize bela eden, çapsızlığı bilinen bir Dışişleri Bakanıyla yola çıkılırsa olacağı budur. Bunun bilmek için engin bilgiye gerek yok. Bunu ancak ileri derecede geri zekâlı biri yapar” diyerek hakaret ettiği… “Onu (Davutoğlu) dinleyen pek çok ülke -affedersiniz- kıçıyla gülmüştür” ifadeleriyle, edep sınırlarını aştığı Ahmet Davutoğlu için ne derse beğenirsiniz? Kemal Bey ciddi ciddi, kendisi için “Yürüyen merdivene tersten binen adam ülkeyi doğru istikamete götürebilir mi, götüremez” diyen ve hayatının CHP ile mücadeleyle geçtiğini öne süren Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu için, “Ahmet Bey’in güçlü bir entelektüel birikimi var. O bu süreci toparlayanların başında gelir. Yeniden yolumuza döndük, günlerdir uyumuyor bu lider. Bilin, onu yakından tanıyın. O da çorbada tuzu olan çok değerli bir insan” ifadelerini kullandı. Yetmedi… Benzer övgüleri, geçmişte demediğini bırakmadığı Ali Babacan’a da yaptı. AK Parti’de “bakan” iken, 2003 yılında imzaladığı ve yürürlüğe girmeyen “Dubai Anlaşması” yüzünden “Vatana ihanet”le suçladığı… “Bunun sonu Yüce Divan’dır. Ve oraya gidecektir” diye tehdit ettiği.. “Bu ülkeye ihanet edeni sevmiyoruz” ifadeleriyle, nefret ettiğini açıkladığı… Sırf, “Türkiye’de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor” dediği için, “şeriat devleti kurmak istemekle” itham ettiği Ali Babacan’dan, “Bu genç liderle Türkiye’nin perişanlığına son vereceğiz. Onunla da bu ülke için alın terini beraber dökeceğiz. Bilin istiyorum. Onu da tanıyın istiyorum” sözleriyle bahsetti. Esasında, bugüne kadar girdiği her seçimde yenilen… On üç yıldır iktidar hayali ile yanıp tutuşan Kemal Bey’in, sırf “post”a oturmak için geçmişte kanlı bıçaklı olduğu, hakaret üstüne hakaret ettiği sözde mütedeyyin abilerimize ve ablalarımıza niçin “dost” muamelesi yaptığını pekâlâ anlıyoruz. Zira Kemal Bey, “Kandır dostunu, kalınlaştır postunu” ilkesizliğiyle, 5 muhafazakar partinin desteğiyle seçimi kazanmak istiyor. Peki ya, bugün talip oldukları o makamları geçmişte ayakları altına seren Tayyip Erdoğan’ın arkasından iş çevirip, “post” uğruna kendilerine küfredenlerle “dostluk” kurmaya çalışanlara ne demeli? Şehid Muhsin Yazıcıoğlu’nun, “Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için bu kadar fırıldak olmaya gerek yok” sözüne muhalefet edercesine, geçmişte kendilerine her türlü hakareti eden Kılıçdaroğlu’nun arkasında nasıl hizaya geçebiliyorlar? Utançtan kızarması gereken yüzleriyle, o “muzaffer komutan” pozlarını nasıl verebiliyorlar? Anlamak mümkün değil!.. Tabii, onca hakarete ve tavize rağmen minik ortakların “başı dik” gerçekte ise “bitik” hallerini görünce, aklıma İtalyan Yazar Dairo Fo’nun o müthiş sözü geldi. Fo, içinde bulunduğu acınası durumu tarif etmek için, “Boğazımıza kadar pislik içindeyiz, işte bu nedenle başımız dimdik yürüyoruz!” diyordu.
Zekeriya Say 'ın kaleminden...

Kemal Kılıçdaroğlu, İP lideri Meral Akşener’in ve adamlarının tüm engellemelerine ve mehzepçi söylemlerine rağmen, 6’lı masaya adaylığını kabul ettirdi. 

Akabinde, “Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı” sıfatıyla önceki gün partisinin grup toplantısında son kez yaptığı konuşmada, müttefiklerine olan minnettarlığını dile getirdi.

Daha birkaç gün önce, ‘Saraçhane buluşması’ yüzünden başlayan tartışmalar üzerinden, “Saçmalık, ahmaklık, geri zekâlılık. Aynı işte geri zekâlılık her tarafta mevcut onun için böyle oluyor” diyerek CHP’lilere yüklenen…

Saadet Partisi ev sahipliğinde yapılan 12. toplantıda, “kumar masası” diyerek , 6’lı masayı dağıtan  Meral Akşener’e;

“Meral Hanım merttir, büyük mücadeleler veriyor, bu bilinsin istiyorum. Ana kucağını da çok iyi bilir, yeri geldiğinde masaya yumruk vurmasını da çok iyi bilir. Ona müteşekkir olduğumun bilinmesini isterim” sözleriyle, övgüler dizdi. 

Adaylığını en başından beri destekleyen fakat “yıpranmasın” diye itiraf etmekten çekinen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na ise, “Temel Bey bilgedir, cesurdur. Yüreği cesaretle dolu olanın yolu hep aydınlık olur. Bu bilge, Türkiye’nin yolunu aydınlatmaya devam ediyor. O, hepimizin iyi tanıması gereken önemli bir siyasal aktördür” şeklinde methiyeler yağdırdı.

Düne kadar kimsenin tanımadığı, taliplisi olmadığı için boş bulduğu Demokrat Parti Genel Başkanlığı koltuğuna oturan Gültekin Uysal’ı ise, “Menderes ve Demirel’in gençliği vardır onun yüzünde de yüreğinde de. Yürür karanlığın üstüne. Bilin istiyorum. Yürekli, cesur ve genç bir liderdir” sözleriyle gazladı.

Son ana kadar “biat” etmekte direnen ve bir işaretle “isyan” etmelerinden çekindiği Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ı alt etmenin verdiği rahatlık ile onların da gönlünü aldı…

Sıra, AK Parti’de iken hakaret üstüne hakaret yağdırdığı Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’a gelince, daha fazla yıkama yağlamayı, inanın midem kaldırmadı.

Düşünün..

Daha düne kadar, “ahlaki değerleri gelişmemiş” dediği..

“Yetersiz dersem övmüş olurum” diye aşağıladığı…

Suriye politikası yüzünden, “Böyle bir anlamsız dengenin içine Türkiye’yi sokan bir süreci bize bela eden, çapsızlığı bilinen bir Dışişleri Bakanıyla yola çıkılırsa olacağı budur. Bunun bilmek için engin bilgiye gerek yok. Bunu ancak ileri derecede geri zekâlı biri yapar” diyerek hakaret ettiği…

“Onu (Davutoğlu) dinleyen pek çok ülke -affedersiniz- kıçıyla gülmüştür” ifadeleriyle, edep sınırlarını aştığı Ahmet Davutoğlu için ne derse beğenirsiniz?

Kemal Bey ciddi ciddi, kendisi için “Yürüyen merdivene tersten binen adam ülkeyi doğru istikamete götürebilir mi, götüremez” diyen ve hayatının CHP ile mücadeleyle geçtiğini öne süren Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu için, “Ahmet Bey’in güçlü bir entelektüel birikimi var. O bu süreci toparlayanların başında gelir. Yeniden yolumuza döndük, günlerdir uyumuyor bu lider. Bilin, onu yakından tanıyın. O da çorbada tuzu olan çok değerli bir insan” ifadelerini kullandı.

Yetmedi…

Benzer övgüleri, geçmişte demediğini bırakmadığı Ali Babacan’a da yaptı.

AK Parti’de “bakan” iken, 2003 yılında imzaladığı ve yürürlüğe girmeyen “Dubai Anlaşması” yüzünden “Vatana ihanet”le suçladığı…

“Bunun sonu Yüce Divan’dır. Ve oraya gidecektir” diye tehdit ettiği..

“Bu ülkeye ihanet edeni sevmiyoruz” ifadeleriyle, nefret ettiğini açıkladığı…

Sırf, “Türkiye’de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor” dediği için, “şeriat devleti kurmak istemekle” itham ettiği Ali Babacan’dan,

“Bu genç liderle Türkiye’nin perişanlığına son vereceğiz. Onunla da bu ülke için alın terini beraber dökeceğiz. Bilin istiyorum. Onu da tanıyın istiyorum” sözleriyle bahsetti.

Esasında, bugüne kadar girdiği her seçimde yenilen…

On üç yıldır iktidar hayali ile yanıp tutuşan Kemal Bey’in, sırf “post”a oturmak için geçmişte kanlı bıçaklı olduğu, hakaret üstüne hakaret ettiği sözde mütedeyyin abilerimize ve ablalarımıza niçin “dost” muamelesi yaptığını pekâlâ anlıyoruz.

Zira Kemal Bey, “Kandır dostunu, kalınlaştır postunu” ilkesizliğiyle, 5 muhafazakar partinin desteğiyle seçimi kazanmak istiyor.

Peki ya, bugün talip oldukları o makamları geçmişte ayakları altına seren Tayyip Erdoğan’ın arkasından iş çevirip, “post” uğruna kendilerine küfredenlerle “dostluk” kurmaya çalışanlara ne demeli?

Şehid Muhsin Yazıcıoğlu’nun, “Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için bu kadar fırıldak olmaya gerek yok” sözüne muhalefet edercesine, geçmişte kendilerine her türlü hakareti eden Kılıçdaroğlu’nun arkasında nasıl hizaya geçebiliyorlar?

Utançtan kızarması gereken yüzleriyle, o “muzaffer komutan” pozlarını nasıl verebiliyorlar?

Anlamak mümkün değil!..

Tabii, onca hakarete ve tavize rağmen minik ortakların “başı dik” gerçekte ise “bitik” hallerini görünce, aklıma İtalyan Yazar Dairo Fo’nun o müthiş sözü geldi.

Fo, içinde bulunduğu acınası durumu tarif etmek için, “Boğazımıza kadar pislik içindeyiz, işte bu nedenle başımız dimdik yürüyoruz!” diyordu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.