Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

GÖLGE Nefise CANARAN
Köşe Yazarı
GÖLGE Nefise CANARAN
 

Gazeteci

Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sayın R. Kaya Tepe’nin bir paylaşımını okudum. Genel yazıya değil sadece giriş ve sonuç kısmına takıldım.  Her iki paragrafta başlı başına çok ciddi irdelenmesi gereken diye düşünüyorum. Haddim mi evet.  Vatandaşım ve az çok yılların getirisi var. Ortaokul, Lise, üniversite ki bizim zamanımızda hakikaten okul gazeteleri sağlam gazetelerdi korkusuz, emek verilen gençler harbi kalemlerdi çoğu hala yazar, çizer, eh kendimizce ödüllerde aldık küçükte olsa … Sonra… Büyüdük; hayat araya hikayeler soktu ama hep gazetecilik o damarda aktı yollar kesişti. Fiziki gazete, internet gazeteleri editörlük, yazarlık, belediyelerde basın yayın halkla ilişkilercilik sonrası ama tırnak içinde gazetecilik değildir orda çalışmak basın birimide olsa görev yaptığınız yer …Sonrası... Sonrası…Sonrası... Sonrası ...Sonrası ...Son nefese kadarda baki malum damarda akıyor. Sadece ortalarda görünmeyi sevmem çok. Her habere ulaşırım, haber atlatırım, bedel ödemişimdir bilenler bilir ,6 n1kyıda 6 diyorum 5 değil iyi bilirim. Birde kendi sahalarında kendi kalelerine gol attırmayı… Mütevazi olmam asla kalemimde. Ekmeğimi başka işlerden kazandığım müddetçe de asla gazetecilikten ek bir para kazanmadım ve bu arada çalıştığım her sektör; gazetecilik adına bilgi sepetimi doldurdu yani bol kepçeden yazıp çizme değil, harbi bilgi,araştırma,takip ... Ama gazeteciliğim hep devam etti. Bu arada yazarlık yaptığım içinde, gazetecilik mi yazarlık   merakımdan   rahmetle anıyorum eşi Nurhan hocamı ;Turgay Olcayto’ya sorduğumda evet; çünkü haber veriyorsun, takip ediyorsun hatta sonuca ulaşıyorsun, halkın yararına yazıyorsun, sıcak servis yapıyorsun ötesi vicdanın halkın yararına karar veriyor haksızlığa ses oluyorsun demişti. Bir tek fotoğraf makinası kullanmadım. Yok 2 kere bir tanesi dönemin vali eşiyle yaptığımız röportajda, çeken arkadaşı da çektim hanımefendiyle, birde unuttum bir yerde daha oda mecburiyetten yoksa foto muhabirliği başka bir şey; Aaaaa bir ara biri fotoğraf makinası kullanmıyorsan gazeteci değilsin demişti; bende senin fotoğraf makinasıyla çekemediğini ben kalemimle çekiyorum; şimdi hangimiz daha çok gazeteciyiz demiştim çünkü arkadaşta foto muhabiri değildi her fotoğraf makinası olan foto muhabiri değil sonuçta. Foto muhabirliği geçmişte ve bugün yapan çok saygı duyduğum camiadan tabi ülke geneli var. Bambaşka bir farkındalık foto muhabirliği anı yakalamak. Müthiş emek elinizde son teknoloji olsa da deklanşöre eliniz basıyor içinizdeki o his. Birde; Allah yardımcıları olsun savaş, polis adliye muhabirliğiyle, magazin muhabirliğinin.  Ne çok parantezli, tırnak içili yazı oldu bu amannn olsun canım çok ciddiyet baş ağrıtır… Nerde kalmıştık parantez, tırnak içinden önce; Sonrası… Sonrası… Gazetecilik geçmişim hep oldu şimdi yani siz bu yazıyı okurken yeni 54 olduğuma göre baya baya yıllar olmuş; sonrası … Sonrası olmaya da devam edecek nefesimiz yettiğince gazetecilik, ruha işlemiş bir kere. Benim cemiyetlerle bir bağım yok çünkü cemiyetlerin inandırıcılığına da basın camiasını birleştiriciliğine de koruyuculuğuna da inanmıyorum. Anekdot anlatayım size; yıllar önce, fiiii tarihi tarihlerden; gazeteciler cemiyetine üye olmadım yıllar önce olmak istediğimde ki; fiziki ekmek yiyordum ama dönem cemiyet seçimi dönemiydi Metropol ’ün altı cemiyet; ya rüzgâr çıktı sizin belgeler uçtu dediler seçim sonrasıysa bulduk üye yapalım ... Evet; hiç sevmediğim şeydir cv yazar gibi kendini anlatmak ama bazen de gerekiyor galiba gölgecim ;yine de geniş anlatım olmadı en kısasından anlatım son 34 seneyi anlatsam roman olur…. Esas konu daha önemli bizim geçmişimizden.   Gelişme kısmı aslında getirisi çok şeyin bu yüzdende izleme modundayım tarafların. Giriş ve sonuca takıldım … ‘’Son dönemde gazeteciliğe olan ilgi arttı.’’ Gazetecilik her dönem ilgi odağıdır. Sadece kazanç kapısı olmaktan uzaktır Başkan Bey. Teknolojik gelişim vatandaşların içindeki gazetecilik aşkını ortaya çıkardı ve artık herkes "biraz" gazeteci oldu." Biraz" gazeteci olur mu demeyin, ne yazık ki oldu!’’ Herkes biraz gazeteci oldu ne demek?  Biraz gazeteci ne demek?  Böylesi bir cümleyi basınla yakından uzaktan ilişiği olmayan insanlar oda belki söyler. Vatandaşların içindeki gazetecilik aşkı ortaya çıktıysa, basın camiamızın sıcak haber servisi eksikliğidir, malum haber ajanslarından kopyala yapıştır çoğu haberlerin hatta o kadar kopyala yapıştır ki; imla yanlışlarını bile görmeden, okumadan yapıştır gitsin deniyor.   Biraz" gazeteci’’ yoktur gazetecisindir ya da değil… Gayri resmi; gazeteci sıcak servis, takip, haber kovalama, araştırma ve yaptığı her şeyi halkın yararına halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe yapan, sansür ve oto sansürle mücadele eden, milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim, dil, din, mezhep, inanç, inançsızlık, sınıf, dünya görüşü ayrımcılığı yapmadan tüm uluslar, halklar ve bireylerin haklarını tanıyıp, saygı gösteren.  Bir bilginin, haberin yayını ya da yayınlanmaması karşılığı hiçbir maddi veya manevi menfaat sağlayamayan; çıkar çatışması yaratmaktan kaçınan, , konumu ne olursa olsun haber kaynağı olarak kişi ve kurumlarla iletişimini ve ilişkisini meslek ilkelerini gözeterek yürüten,  mağdurun, güçsüzün, yoksulun, ötekileştirilenin ve “sesini duyuramayanların” sesi olmakla yükümlü olan, yanıltmayan, meslektaşlarını hedef gösterici, yaftalayıcı, nefret söylemi ve nefret suçuna zemin hazırlayıcı kışkırtıcı ifadeler kullanmayan mesleki nedenlerle zor durumda kalan meslektaşlarıyla dayanışma içinde olmaya çalışan, yeri geldiğinde de meslektaşlarına haber atlatan yeri gelir yazdıkları için fiziki, ruhsal şiddete maruz bırakılan, yeri gelir terbiye edilmeye, ders verilmeye, sindirilmeye, ekmeğinden edilmeye çalışılan ailesiyle insan demek.  Resmi; günlük yahut süreli, yazılı, görüntülü, sesli elektronik veya dijital basın ve yayın organında, kadrolu, sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme, iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen ve asıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup, çalıştığı işletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu bu tanıma uygun olanlar gazetecidir. En resmisi;5953 sayılı Basın İş kanunu derki; Türkiye’de yayınlanan gazete, süreli yayın, haber ajanslarında, foto ajanslarında ücret karşılığı çalışan, her türlü fikir ve sanat işçisine ‘’gazeteci denilmektedir. Yazı işleri müdürü, haber müdürü,editör,yazar,spiker,muhabir,kameraman,istihbarat şefi,fotoğrafçı,ressam,karikarürist,çevirmen,redaktör,düzeltmen.. Çalışanlar ile çalıştıranlar arasındaki münasebetlerin tanzimi hakkındaki durum. Gazetecilerin büyük bir kısmı 212 Sayılı Kanun yerine 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre çalıştırılmakta deniyor ne yazık ki; o zaman zaten Basın İş Kanunu’nun “Kanun Şümulü” başlığını taşıyan 212 Sayılı Kanun ile Değişik 1. Maddesi; bu kanunun Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunu’ndaki ‘işçi’ tanımı kapsamı dışında kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanacağını ifade etmektedir’’. Hükmüne göre gazeteci olmuyor 4857’den çalıştırılanlar.  -Nefo; onlar cemiyetlere nasıl üye oluyor? ? Basın İş Kanunu’nun 2. Maddesi “İstisnalar” başlığı altında şöyle deniyor: Birinci maddenin şümulü dâhilinde bulunup da Devlet, vilayet ve belediyeler ve İktisadi Devlet Teşekkül ve müesseseleriyle sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait şirketlerde istihdam edilen hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Zaten işçi statüsü olduğu için 4857 ‘den girişliler. Şu danışman ve koordinatör gibi olanlar da yani yada belediyelerin, devlet teşekkürlerinin ve sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait şirketlerde istihdam edilen basın birimlerinde çalışanlar …  -Onlar cemiyetlere nasıl üye oluyor ya da üyelikleri düşmüyor? ? Hımmmm… Birde şu deneme süresi mesleğe yeni başlayanlar hatta stajyerler var onların durumu da vardı dimi?  Deneme süresinde taraflar iş akdini ihbar müddetine ve tazminat yükümlülüğüne tabi olmaksızın feshedebiliyorlar ya o deneme süresinde gazeteci ama iş akdi feshedilirse cemiyette böyle üye var mı, üyelikleri ne oluyor?  İş akitleri festen sonra devam edip etmedikleri kontrol ediliyor mu ? "Nasıl gazetecilik yapılacağını" kimse kimseye öğretemez, Yıllarca gazetecilik yapanlarda, okulunda okumakta …  Yasa, okulunu okumak, yıllarca alaylı olmak yada ilan almak için 4 sayfalık gazetecik , siyasi bir getiri için gazete çıkarmak, TV açmak; gazeteci yapmaz kimseyi de.  O insanın içinde vardır.   Gazetecilik ruhtur.  O ruh varsa gerisi hikayedir … Ben bunu bilir bunu söylerim o ruha sahip olan bir insanoğlu olarak. Bu bir. "Mersin'de gazetecilik mesleğinin mesleki ve etik standartlar doğrultusunda icra edilmesini sağlamak..."  Aslında bu cümle hakikaten haddini aşan bir cümle olmuş.  Üslup saygısızlık tüm Mersin Basınına Bunu söylemeden de edemeyeceğim.  Buda iki. Bence biraz her taraf had bilmeli saldırı yerine. Ve şapkasını önüne alıp düşünmeli. Kamuoyu oluşturma ve gerçekleri kamuoyuna duyurma gibi önemli bir sorumluluğu üstlendiğinizi unutmayın. Ama Mersin Basını darmadağın ve vatandaşın güveni sıfır. Bu bataktan nasıl çıkılır ezmeden, yaralamadan, kırmadan, dökmeden. Aradaki kavga başkalarının işine yarıyor, eskiden ayağa gelenlerin ayağına gidiliyor. Satılık kalem çok ağır bir hakaret herkesin ağzında pelesenk olmuş. Gazeteci inandığını yazar, bitti… Çözüme kavgayla ulaşılmaz. Ve çözümsüzlük Mersin Basınında kimsenin işine yaramaz sadece kaybeden hep Mersin Basını olur ve oluyor da ne yazık ki.  Kral çıplak… Buda üç…. Vesselam
Ekleme Tarihi: 22 Nisan 2024 - Pazartesi

Gazeteci

Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sayın R. Kaya Tepe’nin bir paylaşımını okudum.
Genel yazıya değil sadece giriş ve sonuç kısmına takıldım. 
Her iki paragrafta başlı başına çok ciddi irdelenmesi gereken diye düşünüyorum. Haddim mi evet.  Vatandaşım ve az çok yılların getirisi var. Ortaokul, Lise, üniversite ki bizim zamanımızda hakikaten okul gazeteleri sağlam gazetelerdi korkusuz, emek verilen gençler harbi kalemlerdi çoğu hala yazar, çizer, eh kendimizce ödüllerde aldık küçükte olsa … Sonra… Büyüdük; hayat araya hikayeler soktu ama hep gazetecilik o damarda aktı yollar kesişti. Fiziki gazete, internet gazeteleri editörlük, yazarlık, belediyelerde basın yayın halkla ilişkilercilik sonrası ama tırnak içinde gazetecilik değildir orda çalışmak basın birimide olsa görev yaptığınız yer …Sonrası... Sonrası…Sonrası... Sonrası ...Sonrası ...Son nefese kadarda baki malum damarda akıyor. Sadece ortalarda görünmeyi sevmem çok. Her habere ulaşırım, haber atlatırım, bedel ödemişimdir bilenler bilir ,6 n1kyıda 6 diyorum 5 değil iyi bilirim. Birde kendi sahalarında kendi kalelerine gol attırmayı… Mütevazi olmam asla kalemimde. Ekmeğimi başka işlerden kazandığım müddetçe de asla gazetecilikten ek bir para kazanmadım ve bu arada çalıştığım her sektör; gazetecilik adına bilgi sepetimi doldurdu yani bol kepçeden yazıp çizme değil, harbi bilgi,araştırma,takip ... Ama gazeteciliğim hep devam etti. Bu arada yazarlık yaptığım içinde, gazetecilik mi yazarlık   merakımdan   rahmetle anıyorum eşi Nurhan hocamı ;Turgay Olcayto’ya sorduğumda evet; çünkü haber veriyorsun, takip ediyorsun hatta sonuca ulaşıyorsun, halkın yararına yazıyorsun, sıcak servis yapıyorsun ötesi vicdanın halkın yararına karar veriyor haksızlığa ses oluyorsun demişti. Bir tek fotoğraf makinası kullanmadım. Yok 2 kere bir tanesi dönemin vali eşiyle yaptığımız röportajda, çeken arkadaşı da çektim hanımefendiyle, birde unuttum bir yerde daha oda mecburiyetten yoksa foto muhabirliği başka bir şey; Aaaaa bir ara biri fotoğraf makinası kullanmıyorsan gazeteci değilsin demişti; bende senin fotoğraf makinasıyla çekemediğini ben kalemimle çekiyorum; şimdi hangimiz daha çok gazeteciyiz demiştim çünkü arkadaşta foto muhabiri değildi her fotoğraf makinası olan foto muhabiri değil sonuçta. Foto muhabirliği geçmişte ve bugün yapan çok saygı duyduğum camiadan tabi ülke geneli var. Bambaşka bir farkındalık foto muhabirliği anı yakalamak. Müthiş emek elinizde son teknoloji olsa da deklanşöre eliniz basıyor içinizdeki o his.
Birde; Allah yardımcıları olsun savaş, polis adliye muhabirliğiyle, magazin muhabirliğinin.  Ne çok parantezli, tırnak içili yazı oldu bu amannn olsun canım çok ciddiyet baş ağrıtır…
Nerde kalmıştık parantez, tırnak içinden önce; Sonrası… Sonrası… Gazetecilik geçmişim hep oldu şimdi yani siz bu yazıyı okurken yeni 54 olduğuma göre baya baya yıllar olmuş; sonrası … Sonrası olmaya da devam edecek nefesimiz yettiğince gazetecilik, ruha işlemiş bir kere.
Benim cemiyetlerle bir bağım yok çünkü cemiyetlerin inandırıcılığına da basın camiasını birleştiriciliğine de koruyuculuğuna da inanmıyorum. Anekdot anlatayım size; yıllar önce, fiiii tarihi tarihlerden; gazeteciler cemiyetine üye olmadım yıllar önce olmak istediğimde ki; fiziki ekmek yiyordum ama dönem cemiyet seçimi dönemiydi Metropol ’ün altı cemiyet; ya rüzgâr çıktı sizin belgeler uçtu dediler seçim sonrasıysa bulduk üye yapalım ...
Evet; hiç sevmediğim şeydir cv yazar gibi kendini anlatmak ama bazen de gerekiyor galiba gölgecim ;yine de geniş anlatım olmadı en kısasından anlatım son 34 seneyi anlatsam roman olur…. Esas konu daha önemli bizim geçmişimizden.
 
Gelişme kısmı aslında getirisi çok şeyin bu yüzdende izleme modundayım tarafların.
Giriş ve sonuca takıldım …
‘’Son dönemde gazeteciliğe olan ilgi arttı.’’
Gazetecilik her dönem ilgi odağıdır. Sadece kazanç kapısı olmaktan uzaktır Başkan Bey.
Teknolojik gelişim vatandaşların içindeki gazetecilik aşkını ortaya çıkardı ve artık herkes "biraz" gazeteci oldu."
Biraz" gazeteci olur mu demeyin, ne yazık ki oldu!’’
Herkes biraz gazeteci oldu ne demek? 
Biraz gazeteci ne demek? 
Böylesi bir cümleyi basınla yakından uzaktan ilişiği olmayan insanlar oda belki söyler. Vatandaşların içindeki gazetecilik aşkı ortaya çıktıysa, basın camiamızın sıcak haber servisi eksikliğidir, malum haber ajanslarından kopyala yapıştır çoğu haberlerin hatta o kadar kopyala yapıştır ki; imla yanlışlarını bile görmeden, okumadan yapıştır gitsin deniyor.
 
Biraz" gazeteci’’ yoktur gazetecisindir ya da değil…
Gayri resmi; gazeteci sıcak servis, takip, haber kovalama, araştırma ve yaptığı her şeyi halkın yararına halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe yapan, sansür ve oto sansürle mücadele eden, milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim, dil, din, mezhep, inanç, inançsızlık, sınıf, dünya görüşü ayrımcılığı yapmadan tüm uluslar, halklar ve bireylerin haklarını tanıyıp, saygı gösteren.  Bir bilginin, haberin yayını ya da yayınlanmaması karşılığı hiçbir maddi veya manevi menfaat sağlayamayan; çıkar çatışması yaratmaktan kaçınan, , konumu ne olursa olsun haber kaynağı olarak kişi ve kurumlarla iletişimini ve ilişkisini meslek ilkelerini gözeterek yürüten,  mağdurun, güçsüzün, yoksulun, ötekileştirilenin ve “sesini duyuramayanların” sesi olmakla yükümlü olan, yanıltmayan, meslektaşlarını hedef gösterici, yaftalayıcı, nefret söylemi ve nefret suçuna zemin hazırlayıcı kışkırtıcı ifadeler kullanmayan mesleki nedenlerle zor durumda kalan meslektaşlarıyla dayanışma içinde olmaya çalışan, yeri geldiğinde de meslektaşlarına haber atlatan yeri gelir yazdıkları için fiziki, ruhsal şiddete maruz bırakılan, yeri gelir terbiye edilmeye, ders verilmeye, sindirilmeye, ekmeğinden edilmeye çalışılan ailesiyle insan demek. 
Resmi; günlük yahut süreli, yazılı, görüntülü, sesli elektronik veya dijital basın ve yayın organında, kadrolu, sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme, iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen ve asıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup, çalıştığı işletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu bu tanıma uygun olanlar gazetecidir. En resmisi;5953 sayılı Basın İş kanunu derki; Türkiye’de yayınlanan gazete, süreli yayın, haber ajanslarında, foto ajanslarında ücret karşılığı çalışan, her türlü fikir ve sanat işçisine ‘’gazeteci denilmektedir. Yazı işleri müdürü, haber müdürü,editör,yazar,spiker,muhabir,kameraman,istihbarat şefi,fotoğrafçı,ressam,karikarürist,çevirmen,redaktör,düzeltmen.. Çalışanlar ile çalıştıranlar arasındaki münasebetlerin tanzimi hakkındaki durum. Gazetecilerin büyük bir kısmı 212 Sayılı Kanun yerine 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre çalıştırılmakta deniyor ne yazık ki; o zaman zaten Basın İş Kanunu’nun “Kanun Şümulü” başlığını taşıyan 212 Sayılı Kanun ile Değişik 1. Maddesi; bu kanunun Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunu’ndaki ‘işçi’ tanımı kapsamı dışında kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanacağını ifade etmektedir’’. Hükmüne göre gazeteci olmuyor 4857’den çalıştırılanlar.
 -Nefo; onlar cemiyetlere nasıl üye oluyor?
?
Basın İş Kanunu’nun 2. Maddesi “İstisnalar” başlığı altında şöyle deniyor: Birinci maddenin şümulü dâhilinde bulunup da Devlet, vilayet ve belediyeler ve İktisadi Devlet Teşekkül ve müesseseleriyle sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait şirketlerde istihdam edilen hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Zaten işçi statüsü olduğu için 4857 ‘den girişliler. Şu danışman ve koordinatör gibi olanlar da yani yada belediyelerin, devlet teşekkürlerinin ve sermayesinin yarısından fazlası bu teşekküllere ait şirketlerde istihdam edilen basın birimlerinde çalışanlar … 
-Onlar cemiyetlere nasıl üye oluyor ya da üyelikleri düşmüyor?
?
Hımmmm… Birde şu deneme süresi mesleğe yeni başlayanlar hatta stajyerler var onların durumu da vardı dimi?  Deneme süresinde taraflar iş akdini ihbar müddetine ve tazminat yükümlülüğüne tabi olmaksızın feshedebiliyorlar ya o deneme süresinde gazeteci ama iş akdi feshedilirse cemiyette böyle üye var mı, üyelikleri ne oluyor?  İş akitleri festen sonra devam edip etmedikleri kontrol ediliyor mu ?
"Nasıl gazetecilik yapılacağını" kimse kimseye öğretemez, Yıllarca gazetecilik yapanlarda, okulunda okumakta … 
Yasa, okulunu okumak, yıllarca alaylı olmak yada ilan almak için 4 sayfalık gazetecik , siyasi bir getiri için gazete çıkarmak, TV açmak; gazeteci yapmaz kimseyi de. 
O insanın içinde vardır.  
Gazetecilik ruhtur. 
O ruh varsa gerisi hikayedir … Ben bunu bilir bunu söylerim o ruha sahip olan bir insanoğlu olarak.
Bu bir.
"Mersin'de gazetecilik mesleğinin mesleki ve etik standartlar doğrultusunda icra edilmesini sağlamak..."  Aslında bu cümle hakikaten haddini aşan bir cümle olmuş. 
Üslup saygısızlık tüm Mersin Basınına Bunu söylemeden de edemeyeceğim. 
Buda iki.
Bence biraz her taraf had bilmeli saldırı yerine. Ve şapkasını önüne alıp düşünmeli. Kamuoyu oluşturma ve gerçekleri kamuoyuna duyurma gibi önemli bir sorumluluğu üstlendiğinizi unutmayın. Ama Mersin Basını darmadağın ve vatandaşın güveni sıfır. Bu bataktan nasıl çıkılır ezmeden, yaralamadan, kırmadan, dökmeden. Aradaki kavga başkalarının işine yarıyor, eskiden ayağa gelenlerin ayağına gidiliyor. Satılık kalem çok ağır bir hakaret herkesin ağzında pelesenk olmuş. Gazeteci inandığını yazar, bitti… Çözüme kavgayla ulaşılmaz. Ve çözümsüzlük Mersin Basınında kimsenin işine yaramaz sadece kaybeden hep Mersin Basını olur ve oluyor da ne yazık ki. 
Kral çıplak…
Buda üç….
Vesselam
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.