Zeynel BOĞAN
Köşe Yazarı
Zeynel BOĞAN
 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Seviyoruz... Gayrısı Lafı-güzaf

Sayın sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seviyoruz. Bu, tüm AK Partilileri seviyoruz anlamına gelmesin. Hele AKP'li olup hem AK Partiye hem de sayın Cumhurbaşkanına zarar verenleri hiç sevmiyoruz. Cumhurbaşkanını sevmek için AK Partili olmak gerekmez zaten. Bunda tuhaf bir şey yok. Seçimlerde AK Partinin oy oranı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oy oranını görmek yeterli. Niyetimiz kimseyi üzmek veya kırmak değil. İnancımızda, kültürümüzde iyi işleri istemek, kötülüklerden caydırmak bir görev olarak tanımlanmaktadır. Bu göreve emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker denilmektedir. Toplumda, çevrede, kurumda, ailede görülen haksızlıklara dikkat çekmek ve önlemeye çalışmak, fitne ve fesada yol açılmasına müsaade etmemek, gücümüz yettiğince iyiliğin yayılmasına ve kötülüğün önlenmesine çalışmak inancımız gereğidir. Bu görevler günümüzde sadece fertlerin görevleri olarak görülmemeli. Resmi kurumlar, sivil toplum örgütleri, siyasi ve diğer etkili ve yetkili kurumlar eğitme, aydınlatma ve uyarma gibi görevler yanında barışçı teşebbüsler ve iyiliğe ortam hazırlamaları bir görevdir. Mersin’e Kim Zarar Veriyor ve Mersin’de AK Partiye Zarar Verenler başlıklı yazımızda temel amacım emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker görevini yerine getirmektir. Mersinde resmi kurumlar, sivil toplum örgütleri, siyasi ve diğer etkili ve yetkili kurumların eğitme, aydınlatma ve uyarma gibi görevlerini yerine getirmiyorsa, barışçı teşebbüslerde bulunmuyorsa ve iyiliğe ortam hazırlamıyorlarsa iyilik için gereğini yapmıyorlar demektir. Mersin’deki kamu kurumları ve başta üniversiteler kendilerine emanet edilen gençlere sahip çıkamıyorsa, kız çocukları istismar ediliyorsa, kötülük yapanlar ödüllendiriliyorsa, iyilik yapanlar da cezalandırılıyorsa iyilik değil kötülük teşvik ediliyor ve normal hale getiriliyor demektir. Mersinde iktidarda olan AK Parti yöneticileri milletin menfaatini değil de baronların ve zenginlerin çıkarını koruyorsa kötülüğü destekliyor demektir. Mesela, zor koşullarda üretim yapan çiftçilerin ürettikleri başta limon ve diğer narenciye ürünlerini ihracata açılmasını ve kapatılmasını sağlayarak limon baronlarının emek sömürüsü ve istismarını sağlıyorsa, bu alanda çaba gösteren sayın Havva Sibel Söylemez yalnız bırakılıyorsa kötülük desteklenmiş olur. Millet sadece seçim zamanı oyu talep edilen vatandaşlar olarak görülürse, onların dertleri dinlenip hemhal olunmuyorsa, daha da önemlisi bu millet sevilmiyorsa, millet sevgisi yoksa iyilik sevgisi de yok demektir. İyiliğin sevilmemesi kötülüğün desteklenmesi anlamına gelmektedir. Bizim milletimizin fıtratı, mayası temizdir, paktır. Yeter ki istismar edilmesin. Bu iyilik dolu milleti istismar ederek milletten toplanan paralar yerli yerinde harcanmıyorsa, az veya çok olması hiç önemli değil milletin hakkı yeniliyorsa, hangi partili olursa olsun hak yiyenler desteklenmiş olur. Bu milletin hakkını yiyenler gülemezler. Boşuna dememişler ağlayanın malı güleni onarmaz diye. Ve bu milletin irfanı herkesten ve bilinen her güçten daha güçlüdür. İrfan eğitimi üzerine odaklanan Maarif modelinin anlaşılması için düzenlenen eğitim yarıda iken iptal ediliyorsa bu milletin irfanına saygı gösterilmiyor demektir. Maarif modelinin anlaşılması ve uygulanması için çaba gösteren Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş’un çabası engelleniyorsa kötülük devrede demektir. Millete yukarıdan bakan siyasetçiler ve yöneticileri millet sevmez. Böyleleri saman alevi gibi bir süre sonra söner giderler. Bunun örnekleri çoktur. Şöyle bir düşünürseniz aklınıza ne kadar çok isim gelecektir. Bunlar arasında sadece millet için iyilik yapanlar hoş bir sada ilke anılmaktadır. Kötülük yapanların arkasından bu pak milletin ne dediğini hayal etmek zor değildir. Bu millete iyilik yapmak kadar erdemli bir davranış yoktur. Fitne fesat çıkarmak, milleti birbirine düşman etmek, insanları tutuşturmak bizim kültürümüzde şeytan ile özdeşleştirilmektedir. Şeytandan iyilik beklenmez. Şöyle çevrenize bir bakın dikkatlice ve ferasetle. Ne kadar Şam Şeytanı olduğunu fark edersiniz. Bir başka ifade ile etrafınızı kötülük sarmıştır ve sizi koruyacak sizin ferasetinizdir. Feraset ve hikmet de Allah korkusundandır. Allahtan korkmayandan hikmet ve merhamet beklemek kötülükten iyilik beklemek demektir. İyi insanların iyiliklerini desteklemek manevi bir görevdir. Bu güzel memleket ve millet için içtenlikle, kibirlenmeden, egosunu öne çıkarmadan hizmet eden herkesi takdir etmek gerekir. Bu temiz ve pak millet bu takdir erdemine zaten sahiptir. Ancak kötülük yapanlar, fıtrat olarak da temiz olan bu millete yukarıdan bakanlar, onların emeklerini istismar edenler, emek hırsızları elbette cezasını çekecektir. Buna imancım tamdır. Zira "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa, onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse, onu görür" (Zilzâl Sûresi, 7-8). Bu bağlamda sadece bir kentte değil, sadece ülkemizde değil, dünyanın her yerinde mazlumların yanında olan sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı takdir etmemek nankörlük olur. Emir bi’l-ma‘rûf için daha güzel bir örnek var mı? Yeryüzündeki kötülükleri, fitne ve fesadı önlemek için çaba gösteren de sayın Cumhurbaşkanı değil mi? Nehiy ani’l-münker başka türlü nasıl olur? Ülkemizdeki fitne ve fesadı yok etmek, bu güzel milleti kaynaştırmak, kötülüklere son vermek, barış ve huzuru tam olarak temin etmek için çalışan ve Terörsüz Türkiye hedefini uygulamaya koyan sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dr. Devlet Bahçeli’nin çabalarına ne demeli? İşte Emir bi’l-ma‘rûf bu değil mi? Birde iyilik isteyenlere, iyilik için çalışanlara engel olanlara ne demek lazım? İyiliği engellemek aynı zamanda kötülük yapmak anlamına gelmez mi? Terörsüz Türkiye hedefine destek için bildiri yayınlayan akademisyenlere konuşma yasağı getiren üniversite rektörü bu milli hedefe karşı çıkmış, kötülük yapmış olmuyor mu? Mersin’de her kim iyilik yapıyorsa takdir ederiz ve destek veririz. Her kim kötülük yapıyorsa ona da engel olmak için elden gelen ne varsa yapmaktan çekinmeyiz. Emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker bunu gerektirir. Mersine zarar verenleri ifşa etmek, AK Partiyi kimliğinden, ilkelerinden ve hedeflerinden uzaklaştırarak halktan koparan ve halk desteğini kaybetmesine sebep olanları ifşa etmek görevimizdir. Bu görev emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker amelini en iyi şekilde uygulayan sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu Salih Amelini takdir etmemizi gerektirmektedir. Amacımız ve gayretimiz sayın Cumhurbaşkanımızın çabasını desteklemek ve elimizden geldiğince katkıda bulunmaktır. Zira emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker görevimizdir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı keşke tüm AK Partililer en az bizim kadar takdir etse ve destek çıksalar. En azından gölge bari etmeseler. Gayrisi lafı güzaftır.
Ekleme Tarihi: 21 May 2025 - Wednesday

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Seviyoruz... Gayrısı Lafı-güzaf

Sayın sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seviyoruz. Bu, tüm AK Partilileri seviyoruz anlamına gelmesin. Hele AKP'li olup hem AK Partiye hem de sayın Cumhurbaşkanına zarar verenleri hiç sevmiyoruz. Cumhurbaşkanını sevmek için AK Partili olmak gerekmez zaten. Bunda tuhaf bir şey yok. Seçimlerde AK Partinin oy oranı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oy oranını görmek yeterli. Niyetimiz kimseyi üzmek veya kırmak değil. İnancımızda, kültürümüzde iyi işleri istemek, kötülüklerden caydırmak bir görev olarak tanımlanmaktadır. Bu göreve emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker denilmektedir.

Toplumda, çevrede, kurumda, ailede görülen haksızlıklara dikkat çekmek ve önlemeye çalışmak, fitne ve fesada yol açılmasına müsaade etmemek, gücümüz yettiğince iyiliğin yayılmasına ve kötülüğün önlenmesine çalışmak inancımız gereğidir.

Bu görevler günümüzde sadece fertlerin görevleri olarak görülmemeli. Resmi kurumlar, sivil toplum örgütleri, siyasi ve diğer etkili ve yetkili kurumlar eğitme, aydınlatma ve uyarma gibi görevler yanında barışçı teşebbüsler ve iyiliğe ortam hazırlamaları bir görevdir.

Mersin’e Kim Zarar Veriyor ve Mersin’de AK Partiye Zarar Verenler başlıklı yazımızda temel amacım emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker görevini yerine getirmektir.

Mersinde resmi kurumlar, sivil toplum örgütleri, siyasi ve diğer etkili ve yetkili kurumların eğitme, aydınlatma ve uyarma gibi görevlerini yerine getirmiyorsa, barışçı teşebbüslerde bulunmuyorsa ve iyiliğe ortam hazırlamıyorlarsa iyilik için gereğini yapmıyorlar demektir.

Mersin’deki kamu kurumları ve başta üniversiteler kendilerine emanet edilen gençlere sahip çıkamıyorsa, kız çocukları istismar ediliyorsa, kötülük yapanlar ödüllendiriliyorsa, iyilik yapanlar da cezalandırılıyorsa iyilik değil kötülük teşvik ediliyor ve normal hale getiriliyor demektir.

Mersinde iktidarda olan AK Parti yöneticileri milletin menfaatini değil de baronların ve zenginlerin çıkarını koruyorsa kötülüğü destekliyor demektir. Mesela, zor koşullarda üretim yapan çiftçilerin ürettikleri başta limon ve diğer narenciye ürünlerini ihracata açılmasını ve kapatılmasını sağlayarak limon baronlarının emek sömürüsü ve istismarını sağlıyorsa, bu alanda çaba gösteren sayın Havva Sibel Söylemez yalnız bırakılıyorsa kötülük desteklenmiş olur.

Millet sadece seçim zamanı oyu talep edilen vatandaşlar olarak görülürse, onların dertleri dinlenip hemhal olunmuyorsa, daha da önemlisi bu millet sevilmiyorsa, millet sevgisi yoksa iyilik sevgisi de yok demektir. İyiliğin sevilmemesi kötülüğün desteklenmesi anlamına gelmektedir.

Bizim milletimizin fıtratı, mayası temizdir, paktır. Yeter ki istismar edilmesin. Bu iyilik dolu milleti istismar ederek milletten toplanan paralar yerli yerinde harcanmıyorsa, az veya çok olması hiç önemli değil milletin hakkı yeniliyorsa, hangi partili olursa olsun hak yiyenler desteklenmiş olur. Bu milletin hakkını yiyenler gülemezler. Boşuna dememişler ağlayanın malı güleni onarmaz diye.

Ve bu milletin irfanı herkesten ve bilinen her güçten daha güçlüdür. İrfan eğitimi üzerine odaklanan Maarif modelinin anlaşılması için düzenlenen eğitim yarıda iken iptal ediliyorsa bu milletin irfanına saygı gösterilmiyor demektir. Maarif modelinin anlaşılması ve uygulanması için çaba gösteren Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş’un çabası engelleniyorsa kötülük devrede demektir.

Millete yukarıdan bakan siyasetçiler ve yöneticileri millet sevmez. Böyleleri saman alevi gibi bir süre sonra söner giderler. Bunun örnekleri çoktur. Şöyle bir düşünürseniz aklınıza ne kadar çok isim gelecektir. Bunlar arasında sadece millet için iyilik yapanlar hoş bir sada ilke anılmaktadır. Kötülük yapanların arkasından bu pak milletin ne dediğini hayal etmek zor değildir.

Bu millete iyilik yapmak kadar erdemli bir davranış yoktur. Fitne fesat çıkarmak, milleti birbirine düşman etmek, insanları tutuşturmak bizim kültürümüzde şeytan ile özdeşleştirilmektedir. Şeytandan iyilik beklenmez. Şöyle çevrenize bir bakın dikkatlice ve ferasetle. Ne kadar Şam Şeytanı olduğunu fark edersiniz. Bir başka ifade ile etrafınızı kötülük sarmıştır ve sizi koruyacak sizin ferasetinizdir. Feraset ve hikmet de Allah korkusundandır. Allahtan korkmayandan hikmet ve merhamet beklemek kötülükten iyilik beklemek demektir.

İyi insanların iyiliklerini desteklemek manevi bir görevdir. Bu güzel memleket ve millet için içtenlikle, kibirlenmeden, egosunu öne çıkarmadan hizmet eden herkesi takdir etmek gerekir. Bu temiz ve pak millet bu takdir erdemine zaten sahiptir.

Ancak kötülük yapanlar, fıtrat olarak da temiz olan bu millete yukarıdan bakanlar, onların emeklerini istismar edenler, emek hırsızları elbette cezasını çekecektir. Buna imancım tamdır. Zira "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa, onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse, onu görür" (Zilzâl Sûresi, 7-8).

Bu bağlamda sadece bir kentte değil, sadece ülkemizde değil, dünyanın her yerinde mazlumların yanında olan sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı takdir etmemek nankörlük olur. Emir bi’l-ma‘rûf için daha güzel bir örnek var mı? Yeryüzündeki kötülükleri, fitne ve fesadı önlemek için çaba gösteren de sayın Cumhurbaşkanı değil mi? Nehiy ani’l-münker başka türlü nasıl olur?

Ülkemizdeki fitne ve fesadı yok etmek, bu güzel milleti kaynaştırmak, kötülüklere son vermek, barış ve huzuru tam olarak temin etmek için çalışan ve Terörsüz Türkiye hedefini uygulamaya koyan sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dr. Devlet Bahçeli’nin çabalarına ne demeli? İşte Emir bi’l-ma‘rûf bu değil mi?

Birde iyilik isteyenlere, iyilik için çalışanlara engel olanlara ne demek lazım? İyiliği engellemek aynı zamanda kötülük yapmak anlamına gelmez mi? Terörsüz Türkiye hedefine destek için bildiri yayınlayan akademisyenlere konuşma yasağı getiren üniversite rektörü bu milli hedefe karşı çıkmış, kötülük yapmış olmuyor mu?

Mersin’de her kim iyilik yapıyorsa takdir ederiz ve destek veririz. Her kim kötülük yapıyorsa ona da engel olmak için elden gelen ne varsa yapmaktan çekinmeyiz. Emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker bunu gerektirir.

Mersine zarar verenleri ifşa etmek, AK Partiyi kimliğinden, ilkelerinden ve hedeflerinden uzaklaştırarak halktan koparan ve halk desteğini kaybetmesine sebep olanları ifşa etmek görevimizdir. Bu görev emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker amelini en iyi şekilde uygulayan sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu Salih Amelini takdir etmemizi gerektirmektedir.

Amacımız ve gayretimiz sayın Cumhurbaşkanımızın çabasını desteklemek ve elimizden geldiğince katkıda bulunmaktır. Zira emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker görevimizdir.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı keşke tüm AK Partililer en az bizim kadar takdir etse ve destek çıksalar. En azından gölge bari etmeseler.

Gayrisi lafı güzaftır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.