Bunlar hem kansız hem vicdansız!

Kızılay’ı ‘kan satmak’ ile suçlayan güruh, bağışçılardan alınan kanın soğuk zincir, depolama, taşıma ve güvenlik testlerine tabi tuttuktan sonra talep edilen hastanelere gönderildiğini ve SGK’dan bu işlemlerin masrafını 40 yıldır talep ettiğini perdeliyor. Sürecin nasıl işlediğini bilen Türk Tabipler Birliği ideolojik sebeplerle susarken; muhalefet, fondaş medya ve ilaç lobileri, algı operasyonları ile kurumu yıpratıyor. Kızılay’a yönelik iftiraların kan bağışlarında ciddi azalışa sebep olduğunu belirten sağlık sektörü temsilcileri, “Özellikle ameliyata giren hastalar ve hastaneler zor duruma düştü. Bu yapılan vicdansızlıktır” görüşünde birleşti.

Türkiye’de hastanelerdeki kan ihtiyacının önemli bölümü Türk Kızılay’ı vasıtasıyla gideriliyor. Eğitim araştırma hastanesi yada şehir hastanesi düzeyinde bir sağlık kuruluşunun ortalama aylık kan tüketiminin 2 bin 500 ila 3 bin ünite civarında olduğu, 250 ila 400 ünite trombosit süspansiyonu, 600 ile 750 ünite taze donmuş plazma kullanıldığı, 100 üniteye yakın kan ürünü kriyopresipitat, 15-30 ünite arası aferez trombosit süspansiyonu talep edildiği ifade ediliyor. Daha küçük hastanelerde ise bu rakamların aylık 700 ünite civarı olduğu vurgulanıyor. Ameliyatlarda, kanser tedavisinde kullanılan kanın büyük bölümünün Kızılay tarafından temin edildiği kaydediliyor.

Kızılay'ın 40 yıldır aldığı ücret kanın işlenmesi ve lojistiği için

Fonlu medya ve zillet korosunun yeni bir bilgiymiş gibi sunduğu “Kızılay hastalara kan satıyor” iddiasının ise baştan sona çarpıtma olduğu ifade ediliyor.
Kızılay’ın yaklaşık 40 yıldır kan hastanelere kan temininde cüzi bir bedel talep ettiği, bunun da ne hastalar, nede hastaneler tarafından ödenmediği, talep edilen bedelin SGK tarafından karşılandığı belirtiliyor. SGK’dan alınan paranın da, Kızılay’ın temin ettiği kan ve kan türevlerini işlenmesi, plazma içerisindeki olası bulaşıcı hastalıklara yönelik testler, soğuk hava depolarında stoklanması, soğuk zincir kırılmadan talep eden hastaneye sevk edilmesi gibi zorlu ve masraflı işlemlerde kullanıldığı belirtildi.

TTB yöneticileri gerçeği bildiği halde çarpıtıyor

Zillet medyasının iftiralarına ortak olan Türk Tabipler Birliği yöneticilerinin de bu rutin uygulamaya vakıf olduğu, ancak içinde bulundukları ideolojik bataklık sebebiyle gerçekleri çarpıttıkları kaydedildi.

İthal ilaç lobisi kuduruyor

Kızılay’ın kan ürünlerine yönelik faaliyetinin, Türkiye’nin halen kanını emmeye devam eden ve bir kısmı yerli gibi görünen ithal ilaç lobisi tarafından hedef alındığı ifade ediliyor. Kızılay’dan temin edilen eritrosit süspansiyon, aferez trombosit süspansiyon, havuzlanmış trombosit süspansiyonu, plazmadan elde edilen endüstriyel kan ürünlerinin (pıhtılaşma faktörleri/ilaçları) büyük miktarda dövizin yurt dışına çıkışına engel olduğu vurgulanıyor. AK Parti Hükümeti döneminde Kızılay’ın yeniden yapılandırılmasıyla pıhtılaşma faktörleri ve kanser tedavisinde kullanılan kan ürünlerin hammadde olarak kullanılması, ilaç lobisi ve maşalığını yapan zillet medyasını kudurttuğu belirtiliyor.

İftiralar yüzünden kan bağışı azaldı iş yükü arttı

İlaç lobilerinin beslediği medya kalemşorları, fonlu medya ve bu yönde demeçler veren TTB yöneticilerinin neden olduğu olumsuz algı yüzünden Kızılay’ın kan stoklarında ciddi bir düşüş olduğu, bu sebeple şehir hastaneleri ve birçok sağlık kuruşunda kan bağışı istasyonları kurulduğu vurgulandı. Kan stoklarını muhafaza edebilmek için önemli ameliyatlar öncesi hasta yakınlarından kan bağışı talebinde bulunulduğu ifade edildi. Bu durumun hastanelerde ciddi bir iş yüküne ve zaman kaybına neden olduğu bildirildi.