Orası da enkaz altında ama Çadır yok, yardım yok, hiçbir şey yok!

Kahramanmaraş merkezli depremler Suriye'de de büyük bir yıkıma neden oldu. Türkiye’de ağır makineleriyle binlerce kurtarma görevlisi, paramedikler ve kurtarma köpekleri sokakları doldurmuş halde ve hale sağ kurtulanları arıyorlar. Ancak Suriye’de bunların hiç biri yok.

Depremzede Ebu Ala, “Yatak odası oradaydı, orası benim evim. Eşim, kızım ve ben orada uyuyorduk. 15 yaşındaki Wala, odanın kıyısında balkona doğru yatıyordu. Bir buldozerle bulabildik. Ben de götürüp toprağa verdim” diyor.

Muhaliflere ait bölgelerde faaliyet gösteren, Beyaz Baretliler diye de bilinen Suriye Sivil Savunma Gücü, ellerindeki kazmalar ve levyelerle ellerinden geleni yapıyorlar. İngiliz hükümetinden bütçe alan kurtarma görevlilerinin modern arama kurtarma ekipmanları yok.

Ebu Ala, 13 yaşındaki oğlu Ala’yı bulmak için verilen çabaları anlatınca gözyaşlarını tutamıyor.

“Ertesi güne kadar kazmaya devam ettik. Allah o adamlara güç versin. Çocuğumu çıkartmak için bin bir güçlük çektiler” diyor.

Ebu Ala, oğlunu ablasının yanında toprağa verdi.

Bsania’da pek bir şey yoktu ama eviydi. Balkonları Suriye kırsalına ve Türkiye’ye bakan sıra sıra modern apartmanlar vardı. Ebu Ala köyün gelişen bir topluluk olduğunu söylüyor.

“İyi komşularımız vardı, iyi insanlar. Şimdi öldüler” diyor.

Çok dindar biri olan Ebu Ala şimdi çaresiz.

“Ben şimdi ne yapacağım?” diyor. “Hiçbir şey yok, çadır yok, yardım yok, hiçbir şey. Allah’ın merhametinden başka hiçbir şey almadık şimdiye dek. Burada sokaklarda dolaşmaktan başka bir şey yapamıyorum.”

Biz ayrılırken, bana bir çadırım olup olmadığını soruyor. Ama ona verecek hiçbir şeyimiz yok.

Beyaz Baretlilerden İsmail el Abdullah hem çalışmalardan hem de dünyanın Suriye halkını görmezden gelmesi olarak tanımladığı durumdan rahatsız. Uluslararası toplumun elinde kan olduğunu söylüyor.

“120 saat geçtikten sonra sağ kalanları aramayı bıraktık. İnsanları kurtarmak için elimizden geleni yaptık ama kurtaramadık. Kimse bizi dinlemedi.''

“Daha ilk saatten itibaren acil müdahale, acil yardım çağrısı yaptık. Kimse yanıt vermedi. Bize sadece ‘Yanınızdayız’ diyorlardı, başka bir şek yoktu. Daha fazla malzemeye ihtiyacımız var dedik. Kimse tepki vermedi.”

Birkaç İspanyol doktor dışında, Suriye’nin bu kısmına herhangi bir uluslararası yardım gelmedi.

Bu bölgeye ulaşan uluslararası yardım çok az. Depremzedelerin bir çoğu Suriye Amerikan Tıp Topluluğu’nun desteklediği Bab el Hawa’daki hastaneye götürüldü. Genel Cerrah Faruk el Ömer, sadece tek bir ultrason cihazıyla depremin hemen ardından 350 hastayı tedavi ettiklerini anlattı.

Doktora uluslararası yardımı sorduğumda başını sallıyor ve gülmeye başlıyor.

“Bu konu hakkında daha fazla konuşamayız. Çok konuştuk ve hiçbir şey olmadı. Normal durumda bile yeterli sağlık görevlimiz yok. Bir depremden sonra nasıl olduğunu düşünün” diyor.

Koridorun sonunda, küçük bir bebek solunum cihazına bağlı halde yatıyor. Muhammed Gayyat Receb’in kafasında yaralar var ve bandajlı. Küçük göğsü solunum cihazı sayesinde inip, kalkmıyor. Doktorlar emin değil ama üç aylık olduğunu düşünüyorlar. Annesi de babası da depremde ölmüş ve bir komşuları karanlıkta, evin enkazında ağlarken bulmuş.