Türkiye'nin nehirleri kuruyor mu?
Kesici Türkiye'nin nehirlerinin son durumu hakkında şunları söylüyor:
"Nehirler sadece suyunun azalması değil suyunun çürümesi ile de kurumakta. Kirlilik nehri bataklıklaştırmakta. Yeşilırmak tamamen bitmiş vaziyette, neredeyse su kalmadı. Siyanobakteri nedeniyle nehir, müsilajımsı bir yapıda. Kızılırmak'ın su seviyesi giderek azalıyor aynı zamanda aşırı kirlilik var. Siyanobakteri dediğimiz alglerin çok aşırı derecede çoğaldığını görüyoruz. Büyük Menderes'te suya olan talep ve buharlaşma çok fazla. Büyük Menderes'te ona ulaşan bir çok dere kurudu."Debisi düşen Sakarya Nehri ve Nilüfer Çayı'nda da ciddi kurumaların ve kirliliğin olduğunu belirten Kesici "Dicle ve Fırat'ta da su seviyesi giderek azalıyor. Rize'de kurumalar var. İç Anadolu ve Akdeniz bölgesi dereler kurumuş durumda" diyor.
YAYA OLARAK KARŞIYA GEÇİLEBİLİYOR
Türkiye'de birçok nehir kuraklık tehdidi altında. İHA'da yer alan habere göre Türkiye'nin en uzun nehri Kızılırmak da bu kurumadan nasibini aldı. Geçmiş yıllarda karşıdan karşıya geçmenin mümkün olmadığı ırmakta şimdilerde yaya olarak karşıdan karşıya geçmek mümkün hale geldi.
Kuruma tehdidi altındaki bir diğer akarsu da Sakarya Nehri. Geçtiğimiz günlerde Eskişehir'de bulunan Gökpınar Barajı'ndaki suyun bir bölümü, debisindeki azalma sebebi ile tahliye kanalından Sakarya Nehri'ne salınmaya başlandı. Sakarya Nehri'ni besleyen Pınarbaşı Deresi gibi bazı derelerin de kuruduğu ifade ediliyor.
Kuraklık Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki nehirleri de tehdit ediyor. Bölgede etkili olan kuraklık Kars Çayı’nı da vurdu. Adeta dibi görünen çayda zeminde biriken atıklarda gün yüzüne çıktı.
Avrupa'daki nehirler ile bizim nehirlerimizdeki kurumanın karşılaştırılması halinde ciddi farklar görüldüğünü söyleyen Kesici, "Aynı enlem kuşağı arasında bulunan en şiddetli kuruma bizde. Ekim ayına gelince daha da şiddetli şekilde göreceğiz. Gerek göllerde gerek derelerde şiddetli kurumalar var. Suya olan talep artmakta" diyor.
Yapılan kaçak sondajlar nedeniyle ülkede yeraltı suyunun neredeyse kalmadığını söyleyen bilim insanı, yeraltı sularının da artık dereleri ve nehirleri besleyemez hale geldiğini ifade ediyor. Kesici "Yapılması gereken, nehirlerin dip çamurlarının bilimsel bir şekilde temizlenmesi gerekiyor. Orası atık depolama alanı hale gelmiş.Dereleri foseptik çukuru ve ağır metal depolama alanı olarak görmekten vazgeçmeliyiz" diyor. Bilinçsizce HES ve gölet yapımının da derelerin kurumasında etkili olduğunu söyleyen Dr. Erol Kesici sözlerini şöyle sonlandırıyor:"Dere yatakları ile oynamamak gerekir. Taşkın alanlarını bozmamak gerekir. Taşkın alanı bir nehirin yaşaması demek. Nehrin kenarındaki çayır ve makilik alanları bütünüyle korumak gerekir."