Barzanileri atmak mı zor yoksa tutmak mı?

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 08.12.2025 - 09:50, Güncelleme: 08.12.2025 - 09:50
 

Barzanileri atmak mı zor yoksa tutmak mı?

Haber7'den Zekeriya Say'ın '' Barzanileri atmak mı zor yoksa tutmak mı? '' başlıklı yazısı

Uzun yıllar Moskova’da kaldığı ve Sovyet Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne bağlı “Yüksek Parti Okulu”nda öğrenim gördüğü için “Kızıl Molla” olarak anılan Molla Mustafa Barzani, 1946’da kurduğu “Kürdistan Demokrat Partisi”nde bir dönem tıpkı PKK gibi “Marksist-Leninist” çizgiyi benimsemişti. Sonrasında “milliyetçi” damarı kabaran ve “Bağımsız Kürdistan” hayaliyle yanıp tutuşan Molla Barzani, 1972’de, Sovyetler Birliği tarafından yüzüstü bırakılınca, bu kez dümeni ABD’ye kırmıştı… Oğlu İdris’i, CIA Başkanı Richard Helms’le görüşmek üzere gizlice CIA karargâhının bulunduğu ABD’nin Virginia eyaletine gönderen Molla Barzani, Irak’ın kuzeyinde olası bir “özerkliği” elde edebilmek için; “Şayet davamızda başarıya ulaşırsak ABD’nin 51. eyaleti olmaya hazırım” bile demişti. Baba Barzani, bu hayaline kavuşamadı ama ibretlik bir şekilde  “sığınma” ve “tıbbi tedavi” talep ettiği Amerika’da, hamisinin kucağında can verdi. Molla Barzani’nin yerine gelen oğlu Mesut Barzani ise… Her ne kadar; “görüşüyoruz ama anlaşamıyoruz” diyerek hedef saptırsa da, o da tıpkı babası gibi umudunu CIA’ya bağlamış, hatta suçüstü olmuştu. 2002 yılında, sözde “gizli” bir mekânda, KDP lideri Mesut Barzani, KYB lideri Celal Talabani ve sürgündeki 20 kadar Iraklı hukukçu, CIA ve ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle bir araya gelerek, “dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in o yılın sonuna kadar devrilmesini” kararlaştırmışlardı. Londra’da merkezli “Eş Şark El Avsat” gazetesi, herkesten gizlenen bu sır toplantıyı “Almanya’nın başkenti Berlin’de yapıldı” diye duyursa da… Kısa bir süre sonra toplantının Almanya’da değil, ABD’nin Virginia eyaletinde, “Perry” adlı CIA kampında yapıldığı ortaya çıkmıştı. Ağabeyi İdris’ten 30 yıl sonra CIA’nın ayağına giderek, asilerin, teröristlerin ve ajanların “vizesiz” girip-çıkmasından ve “gayriresmi toplantıları”nı burada düzenlenmesinden dolayı “çiftlik” adı verilen kampta Amerikalılarla görüşen Mesut Barzani, sözüm ona “sır toplantı”dan yalnızca birkaç ay sonra, “Türkiye korkusu”ndan dolayı tam 6 yıl boyunca toplanamayan “Kürt Parlamentosu”nu yeniden topladı. Erbil’de toplanan ve “Parlamento Başkanlığı” ile “Federe Devlet Başbakanı” seçimlerini gerçekleştiren “Kürt Parlamentosu” bir anda “işlerlik” kazanarak, çalışmaya başladı. İlk tebrik mesajı, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’dan gelirken… Durumun ciddiyetini idrak eden dönemin “kartel” gazeteleri; “Kürt devleti fiilen kuruldu”, “Bunun adı bal gibi devlet”, “Kürt devletine adım adım” şeklinde manşetler atarak, sınırımızda kurulan federatif yapıya tepki gösterdi. Türk hükümeti ise o sırada Başbakan olan Bülent Ecevit’in müsteşarı Füsun Koroğlu riyasetinde; “TEAŞ, TEDAŞ, Karayolları, Afet İşleri, Kızılay, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü” ve “DSİ”nin üst düzey yöneticilerinin de katıldığı “Savaş Zirvesi”yle, yaşananları izlemekle yetindi. Ecevit’in acziyeti nedeniyle adeta “oldu-bitti”ye getirilerek kurulan “Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi”nin lideri Mesut Barzani, CIA kampında gerçekleşen toplantıdan tam 15 yıl sonra… Takvimler “25 Eylül 2017”yi gösterdiğinde, bu defa gerçekleştirdiği “korsan referandum” ile “hayalim” dediği  “Bağımsız Kürdistan”ı kurmak için skandal bir hamle yaptı. Allah’tan, bu kez Türkiye’nin başında “TEDAŞ” ve “DSİ” yetkilileriyle “Savaş Zirvesi” toplayan Ecevit gibi zayıf bir lider yoktu… Yapılmak isteneni “ihanet” olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, referandumu anında “gayrimeşru” ilan etti ve ulusal güvenliğimize tehdit olarak gördü. Anında İran ve Irak merkezi hükümetiyle koordineli karşı tedbirler alarak ve askeri tatbikatlar düzenleyerek, yapabileceklerinin sinyalini net bir şekilde verdi. “Bağımsız devlet” kurmak isterken “Kerkük'ü kaybeden” Mesud Barzani ise çaresiz istifa ederek yerini, CIA karargâhında dolaşan abisi İdris Barzani’nin oğlu Neçirvan Barzani’ye bıraktı. Türkiye, Barzani ailesinin “bağımsızlık” rüyalarını “kâbus”a çevirirken, onlar bir kez daha “ABD” ile yakınlaştı. Barzani ailesiyle yarım asırdır gizli kapaklı ilişki içerisinde olan Amerikan devleti, birkaç ay sonra Erbil’de, tam 50 dönüm arazi üzerinde yeni konsolosluk binasının temelini attı. ABD, özerk bir bölgede “dünyanın en büyük konsolosluğunu” inşa etmeye koyulurken… Bu kez Mesut Barzani’nin oğlu Mesrur Barzani harekete geçerek, babası Mustafa ve amcası İdris’in sık sık ziyaret ettiği Virginia’da, CIA karargâhının hemen yanında, tam 58 milyon dolara bir “malikâne”  satın alarak, Amerikan istihbaratıyla komşu oldu. Bu karşılıklı yatırımların etkisi kısa sürede görüldü. 1996’da toplanan Kürt Parlamentosu’nda “Barzani”yi yalnız bırakmayan ABD, bu kez Barzani ailesine Suriye’deki YPG/PKK’lılar için “paravan” olma rolünü biçti. Böylece, IKBY Başkanı Neçirvan Barzani, Suriye’nin kuzeyini işgal eden ve sürekli hır-gür içerisinde olduğu YPG/PKK’nin en büyük destekçisi haline getirildi. Bebek katili Ferhat Abdi Şahin de Neçirvan Barzani'ye ait Rudaw'da, YPG paçavralarıyla röportaj verir oldu. CENTCOM Komutanın helikopteriyle gezen “Mazlum Kobani” lakaplı Ferhat Abdi Şahin, Mesut Barzani ile de görüşüp “Kürt Birliğinin Güçlendirilmesi” konusunda anlaştı. Barzaniler, terör örgütü YPG’ye “uluslararası arenada temsil” imkânı sağlayarak, teröristlerin “legalleşmesi”nin önünü açmayı planlarken… ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Michael Regas da 3 Aralık’ta, toplam maliyeyi 800 milyon doları bulan ve dünyanın en büyük elçilik yerleşkesi olan Erbil’deki “yeni konsolosluk binasının”  açılışını yapıyordu. Herkes, “Erbil Konsolosluğu neden bu kadar büyük?” sorusunu sorarken… Eski ABD Bağdat Büyükelçisi Douglas Silliman, “Binanın büyüklüğü, ABD'nin Kürdistan'da güçlü ve uzun vadeli bir planı olduğunun göstergesidir" diyerek, herkesin merak ettiği cevabı açıklıyordu. Bence de şifre; bu cümlede yer alan “uzun vadeli plan!..” ifadesi.. Dolayısıyla!.. Sınırımızda, aslında ne olduklarını çok iyi bildiğimiz ve bir ayağı hep CIA karargâhında olan Barzaniler tarafından “Bölgesel Kürt Yönetimi” kurulurken, susan… “Afet İşleri” ve “DSİ” gibi kurumların yöneticilerini toplayarak, dalga geçer gibi “Savaş Zirvesi” düzenleyen malum zihniyetin ve kiralık medyasının, şu sıralar Mesut Barzani’nin “Cizre” ziyareti üzerinden devreye soktuğu “iktidarı yıpratma” operasyonuna aldanmamak lazım… 2017’deki referandum girişiminin ardından başına geleceklerini gören ve zoraki de olsa yeniden Türkiye’ye yakınlaşan Barzanileri, Cizre’deki “bordo bereli peşmergeler” tartışması yüzünden tamamen ABD’nin kucağına atmamak gerekiyor. “Baba II” filminde, Al Pacino tarafından canlandırılan “Michael Corleone” karakterinin; “Dostlarını yakın tut, düşmanlarını daha yakın tut” repliği, işte tam olarak burada devreye giriyor!
Haber7'den Zekeriya Say'ın '' Barzanileri atmak mı zor yoksa tutmak mı? '' başlıklı yazısı

Uzun yıllar Moskova’da kaldığı ve Sovyet Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne bağlı “Yüksek Parti Okulu”nda öğrenim gördüğü için “Kızıl Molla” olarak anılan Molla Mustafa Barzani, 1946’da kurduğu “Kürdistan Demokrat Partisi”nde bir dönem tıpkı PKK gibi “Marksist-Leninist” çizgiyi benimsemişti.

Sonrasında “milliyetçi” damarı kabaran ve “Bağımsız Kürdistan” hayaliyle yanıp tutuşan Molla Barzani, 1972’de, Sovyetler Birliği tarafından yüzüstü bırakılınca, bu kez dümeni ABD’ye kırmıştı…

Oğlu İdris’i, CIA Başkanı Richard Helms’le görüşmek üzere gizlice CIA karargâhının bulunduğu ABD’nin Virginia eyaletine gönderen Molla Barzani, Irak’ın kuzeyinde olası bir “özerkliği” elde edebilmek için; “Şayet davamızda başarıya ulaşırsak ABD’nin 51. eyaleti olmaya hazırım” bile demişti.

Baba Barzani, bu hayaline kavuşamadı ama ibretlik bir şekilde  “sığınma” ve “tıbbi tedavi” talep ettiği Amerika’da, hamisinin kucağında can verdi.

Molla Barzani’nin yerine gelen oğlu Mesut Barzani ise…

Her ne kadar; “görüşüyoruz ama anlaşamıyoruz” diyerek hedef saptırsa da, o da tıpkı babası gibi umudunu CIA’ya bağlamış, hatta suçüstü olmuştu.

2002 yılında, sözde “gizli” bir mekânda, KDP lideri Mesut Barzani, KYB lideri Celal Talabani ve sürgündeki 20 kadar Iraklı hukukçu, CIA ve ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle bir araya gelerek, “dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in o yılın sonuna kadar devrilmesini” kararlaştırmışlardı.

Londra’da merkezli “Eş Şark El Avsat” gazetesi, herkesten gizlenen bu sır toplantıyı “Almanya’nın başkenti Berlin’de yapıldı” diye duyursa da…

Kısa bir süre sonra toplantının Almanya’da değil, ABD’nin Virginia eyaletinde, “Perry” adlı CIA kampında yapıldığı ortaya çıkmıştı.

Ağabeyi İdris’ten 30 yıl sonra CIA’nın ayağına giderek, asilerin, teröristlerin ve ajanların “vizesiz” girip-çıkmasından ve “gayriresmi toplantıları”nı burada düzenlenmesinden dolayı “çiftlik” adı verilen kampta Amerikalılarla görüşen Mesut Barzani, sözüm ona “sır toplantı”dan yalnızca birkaç ay sonra, “Türkiye korkusu”ndan dolayı tam 6 yıl boyunca toplanamayan “Kürt Parlamentosu”nu yeniden topladı.

Erbil’de toplanan ve “Parlamento Başkanlığı” ile “Federe Devlet Başbakanı” seçimlerini gerçekleştiren “Kürt Parlamentosu” bir anda “işlerlik” kazanarak, çalışmaya başladı.

İlk tebrik mesajı, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’dan gelirken…

Durumun ciddiyetini idrak eden dönemin “kartel” gazeteleri;

“Kürt devleti fiilen kuruldu”, “Bunun adı bal gibi devlet”, “Kürt devletine adım adım” şeklinde manşetler atarak, sınırımızda kurulan federatif yapıya tepki gösterdi.

Türk hükümeti ise o sırada Başbakan olan Bülent Ecevit’in müsteşarı Füsun Koroğlu riyasetinde; “TEAŞ, TEDAŞ, Karayolları, Afet İşleri, Kızılay, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü” ve “DSİ”nin üst düzey yöneticilerinin de katıldığı “Savaş Zirvesi”yle, yaşananları izlemekle yetindi.

Ecevit’in acziyeti nedeniyle adeta “oldu-bitti”ye getirilerek kurulan “Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi”nin lideri Mesut Barzani, CIA kampında gerçekleşen toplantıdan tam 15 yıl sonra…

Takvimler “25 Eylül 2017”yi gösterdiğinde, bu defa gerçekleştirdiği “korsan referandum” ile “hayalim” dediği  “Bağımsız Kürdistan”ı kurmak için skandal bir hamle yaptı.

Allah’tan, bu kez Türkiye’nin başında “TEDAŞ” ve “DSİ” yetkilileriyle “Savaş Zirvesi” toplayan Ecevit gibi zayıf bir lider yoktu…

Yapılmak isteneni “ihanet” olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, referandumu anında “gayrimeşru” ilan etti ve ulusal güvenliğimize tehdit olarak gördü.

Anında İran ve Irak merkezi hükümetiyle koordineli karşı tedbirler alarak ve askeri tatbikatlar düzenleyerek, yapabileceklerinin sinyalini net bir şekilde verdi.

“Bağımsız devlet” kurmak isterken “Kerkük'ü kaybeden” Mesud Barzani ise çaresiz istifa ederek yerini, CIA karargâhında dolaşan abisi İdris Barzani’nin oğlu Neçirvan Barzani’ye bıraktı.

Türkiye, Barzani ailesinin “bağımsızlık” rüyalarını “kâbus”a çevirirken, onlar bir kez daha “ABD” ile yakınlaştı.

Barzani ailesiyle yarım asırdır gizli kapaklı ilişki içerisinde olan Amerikan devleti, birkaç ay sonra Erbil’de, tam 50 dönüm arazi üzerinde yeni konsolosluk binasının temelini attı.

ABD, özerk bir bölgede “dünyanın en büyük konsolosluğunu” inşa etmeye koyulurken…

Bu kez Mesut Barzani’nin oğlu Mesrur Barzani harekete geçerek, babası Mustafa ve amcası İdris’in sık sık ziyaret ettiği Virginia’da, CIA karargâhının hemen yanında, tam 58 milyon dolara bir “malikâne”  satın alarak, Amerikan istihbaratıyla komşu oldu.

Bu karşılıklı yatırımların etkisi kısa sürede görüldü.

1996’da toplanan Kürt Parlamentosu’nda “Barzani”yi yalnız bırakmayan ABD, bu kez Barzani ailesine Suriye’deki YPG/PKK’lılar için “paravan” olma rolünü biçti.

Böylece, IKBY Başkanı Neçirvan Barzani, Suriye’nin kuzeyini işgal eden ve sürekli hır-gür içerisinde olduğu YPG/PKK’nin en büyük destekçisi haline getirildi.

Bebek katili Ferhat Abdi Şahin de Neçirvan Barzani'ye ait Rudaw'da, YPG paçavralarıyla röportaj verir oldu.

CENTCOM Komutanın helikopteriyle gezen “Mazlum Kobani” lakaplı Ferhat Abdi Şahin, Mesut Barzani ile de görüşüp “Kürt Birliğinin Güçlendirilmesi” konusunda anlaştı.

Barzaniler, terör örgütü YPG’ye “uluslararası arenada temsil” imkânı sağlayarak, teröristlerin “legalleşmesi”nin önünü açmayı planlarken…

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Michael Regas da 3 Aralık’ta, toplam maliyeyi 800 milyon doları bulan ve dünyanın en büyük elçilik yerleşkesi olan Erbil’deki “yeni konsolosluk binasının”  açılışını yapıyordu.

Herkes, “Erbil Konsolosluğu neden bu kadar büyük?” sorusunu sorarken…

Eski ABD Bağdat Büyükelçisi Douglas Silliman, “Binanın büyüklüğü, ABD'nin Kürdistan'da güçlü ve uzun vadeli bir planı olduğunun göstergesidir" diyerek, herkesin merak ettiği cevabı açıklıyordu.

Bence de şifre; bu cümlede yer alan “uzun vadeli plan!..” ifadesi..

Dolayısıyla!..

Sınırımızda, aslında ne olduklarını çok iyi bildiğimiz ve bir ayağı hep CIA karargâhında olan Barzaniler tarafından “Bölgesel Kürt Yönetimi” kurulurken, susan…

“Afet İşleri” ve “DSİ” gibi kurumların yöneticilerini toplayarak, dalga geçer gibi “Savaş Zirvesi” düzenleyen malum zihniyetin ve kiralık medyasının, şu sıralar Mesut Barzani’nin “Cizre” ziyareti üzerinden devreye soktuğu “iktidarı yıpratma” operasyonuna aldanmamak lazım…

2017’deki referandum girişiminin ardından başına geleceklerini gören ve zoraki de olsa yeniden Türkiye’ye yakınlaşan Barzanileri, Cizre’deki “bordo bereli peşmergeler” tartışması yüzünden tamamen ABD’nin kucağına atmamak gerekiyor.

“Baba II” filminde, Al Pacino tarafından canlandırılan “Michael Corleone” karakterinin;

“Dostlarını yakın tut, düşmanlarını daha yakın tut” repliği, işte tam olarak burada devreye giriyor!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.