Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Mahmut Efendi Hakk'a yürüdü, ikiyüzlülerin maskesi düştü

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 30.06.2022 - 13:28, Güncelleme: 30.06.2022 - 13:28
 

Mahmut Efendi Hakk'a yürüdü, ikiyüzlülerin maskesi düştü

Serdar Arseven, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin, Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenaze merasiminde “lâiklik ilkesinin ihlâl edildiği” gerekçesiyle suç duyusunda bulunmaya karar vermesinin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçime doğru dillendirdiği “helâlleşme” muhabbetine iyice hız verdiği bir süreçte malum kesimin ikiyüzlülüğünü gözler önüne serdiğini belirtti.

Serdar Arseven, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin, Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenaze merasiminde “lâiklik ilkesinin ihlâl edildiği” gerekçesiyle suç duyusunda bulunmaya karar vermesinin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçime doğru dillendirdiği “helâlleşme” muhabbetine iyice hız verdiği bir süreçte malum kesimin ikiyüzlülüğünü gözler önüne serdiğini belirtti. Arseven, Milat gazetesindeki yazısında şunları kaydetti: "Her seçim öncesinde ne kadar tersi söylenirse söylensin… “CHP Ontolojisi”nin, Din’e ve dindarlara bakışının değişmeyeceğinin altını çizenlerin haklılıkları bir kez daha tescillendi. Duymuşsunuzdur; CHP’ye, TÜRGEV’in Ak Parti’ye yakın olduğundan da fazla yakın olan Atatürkçü Düşünce Derneği, Merhum Âlim Mahmut Ustaosmanoğlu’nun Cenaze Merasimi’nde “lâiklik ilkesinin ihlâl edildiği” gerekçesiyle suç duyusunda bulunmaya karar verdi!.. Tam da, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçime doğru dillendirdiği “helâlleşme” muhabbetine iyice hız verdiği bir süreçte! Malûm, Kılıçdaroğlu, CHP olarak başta “başörtüsü yasağı” olmak üzere bazı hususlarda hatalar yaptıklarını… Camia olarak hatalardan ders çıkarttıklarını… Bir daha böyle şeyler yapmamaya azm-ü cezm-ü kast eylediklerini defalarca dile getirmişti. Önderlik ettiği “altılı masa”daki Saadet, Gelecek ve Deva partilerinin tabanlarına hitap eden “itiraf”lardı bunlar. Ve tabii, Ak Parti’den uzaklaşan ama başka bir yere de gitmeyen “kararsızları” hedefleyen. CHP Genel Başkanı, sözlerinin “inandırıcılık dozunu” arttırmak için, “Eskiden yaptığımız işleri yapacak olsak, hiç Sayın Karamollaoğlu, Sayın Davutoğlu ve Sayın Babacan bizimle birlikte hareket eder miydi?” sorusunu bile gündeme getirdi. Masadaki 3 genel başkanı CHP’nin şahitleri (hatta kefilleri) olarak işaret etti! * CHP, Kemal Kılıçdaroğlu döneminden önce de, “oy tabanını” genişletebilmek için “muhafazakârlara”, “elma şekeri” uzatmayı denemişti birçok kereler. Eski Genel Başkan Deniz Baykal, bir seçim öncesinde “Başörtüsü iffet sembolümüzdür!” bile demiş… Bir başka seçim öncesinde deiyiceel yükselterek, kameralar önünce çarşaflılara rozet takmıştı. Ve malûmunuz, bunların hiçbiri de “sandık aşamasında” işe yaramamıştı! * Sonrası malûmunuz; Bu türden “basit” gösterilerle ciddi oy artışı sağlanamayacağını gören Kemal Kılıçdaroğlu, ince ayar bir strateji plânıyla benzemezleri bir araya getirdi. Bir yandan, CHP tabanının bir bölümündeki “ulusalcı hassasiyetlere” rağmen, HDP gibi “sırtını örgüte dayadığını” ilân etmiş bir yapıyı… Diğer yandan da, kendisinin bugün “Yanlış yapmışız, hatamızı kabul ediyoruz ve helâlleşmek istiyoruz” demesine sebep olan 28 Şubat süreci uygulamalarının mağdurlarından bir kısmını idare ederek, bugünlere geldi. Bu süreçte, bugün altılı masada temsil edilmekte olan unsurlar ile sırtını örgüte dayayan partinin desteğini alarak, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, birçok yerde mahalli seçim galibiyetleri elde etmeyi başardı. Gezi Olayları’ndan bu yana, işlerin hiç de fena gitmediğini, hatta çok iyi gittiğini düşünen Kemal Kılıçdaroğlu, büyük ölçüde kendi başarısı olarak gördüğü bu galibiyetlerin çok daha büyüğü ile “taçlandırılabileceğine” iyice kanaat getirince de, “şahsı” için hamle üstüne hamle yapmaya başladı. Kendisinin yollarını açtığı belediye başkanlarına, bir de Cumhurbaşkanlığı yolunu açacak değildi herhalde. Bin bir emekle kurduğu 6’lı Masa’nın, tamamen “kendi taktiğinin” eseri olarak yer bulan genel başkanlarından birine, altın tepsi içinde “Cumhurbaşkanlığı Koltuğu” sunacak da değildi. Hesap şöyle: Hedefe çok az kaldığını düşünen Kemal Kılıçdaroğlu, masadaki diğer beş partinin ve masa dışından (bazen fırçalayarak, bazen iltifat ederek destek veren) HDP’nin desteğine ilâveten, “Ak Parti’den kopan” kararsızların da desteğini alabilirse, bu işi bitirmiş olacak… Sonrası mı? Politika böyle bir şeydir, hedefine ulaşıncaya kadar verdiğin vaatlerle, iş başına geldiğinde yaptıkların arasında her zaman farklar olacaktır! Altılı masadaki “MuhafazaKÂR”ların desteği ile hedefine ulaştıktan sonrasına “zamanı gelince” bakılır azizim! * CHP Genel Başkanı, stratejisini ilmek ilmek örerken, işte böyle ADD gibi “oyun bozan” ya da “oyun belli eden” yapılar çıkar ve bir çuval plânı berbat eder!.."  
Serdar Arseven, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin, Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenaze merasiminde “lâiklik ilkesinin ihlâl edildiği” gerekçesiyle suç duyusunda bulunmaya karar vermesinin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçime doğru dillendirdiği “helâlleşme” muhabbetine iyice hız verdiği bir süreçte malum kesimin ikiyüzlülüğünü gözler önüne serdiğini belirtti.

Serdar Arseven, Atatürkçü Düşünce Derneği'nin, Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenaze merasiminde “lâiklik ilkesinin ihlâl edildiği” gerekçesiyle suç duyusunda bulunmaya karar vermesinin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçime doğru dillendirdiği “helâlleşme” muhabbetine iyice hız verdiği bir süreçte malum kesimin ikiyüzlülüğünü gözler önüne serdiğini belirtti. Arseven, Milat gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

"Her seçim öncesinde ne kadar tersi söylenirse söylensin…

CHP Ontolojisi”nin, Din’e ve dindarlara bakışının değişmeyeceğinin altını çizenlerin haklılıkları bir kez daha tescillendi.

Duymuşsunuzdur;

CHP’ye, TÜRGEV’in Ak Parti’ye yakın olduğundan da fazla yakın olan Atatürkçü Düşünce Derneği, Merhum Âlim Mahmut Ustaosmanoğlu’nun Cenaze Merasimi’nde “lâiklik ilkesinin ihlâl edildiği” gerekçesiyle suç duyusunda bulunmaya karar verdi!..

Tam da, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçime doğru dillendirdiği “helâlleşme” muhabbetine iyice hız verdiği bir süreçte!

Malûm, Kılıçdaroğlu, CHP olarak başta “başörtüsü yasağı” olmak üzere bazı hususlarda hatalar yaptıklarını…

Camia olarak hatalardan ders çıkarttıklarını…

Bir daha böyle şeyler yapmamaya azm-ü cezm-ü kast eylediklerini defalarca dile getirmişti.

Önderlik ettiği “altılı masa”daki Saadet, Gelecek ve Deva partilerinin tabanlarına hitap eden “itiraf”lardı bunlar.

Ve tabii, Ak Parti’den uzaklaşan ama başka bir yere de gitmeyen “kararsızları” hedefleyen.

CHP Genel Başkanı, sözlerinin “inandırıcılık dozunu” arttırmak için, “Eskiden yaptığımız işleri yapacak olsak, hiç Sayın Karamollaoğlu, Sayın Davutoğlu ve Sayın Babacan bizimle birlikte hareket eder miydi?” sorusunu bile gündeme getirdi.

Masadaki 3 genel başkanı CHP’nin şahitleri (hatta kefilleri) olarak işaret etti!

*

CHP, Kemal Kılıçdaroğlu döneminden önce de, “oy tabanını” genişletebilmek için “muhafazakârlara”, “elma şekeri” uzatmayı denemişti birçok kereler.

Eski Genel Başkan Deniz Baykal, bir seçim öncesinde “Başörtüsü iffet sembolümüzdür!” bile demiş…

Bir başka seçim öncesinde deiyiceel yükselterek, kameralar önünce çarşaflılara rozet takmıştı.

Ve malûmunuz, bunların hiçbiri de “sandık aşamasında” işe yaramamıştı!

*

Sonrası malûmunuz;

Bu türden “basit” gösterilerle ciddi oy artışı sağlanamayacağını gören Kemal Kılıçdaroğlu, ince ayar bir strateji plânıyla benzemezleri bir araya getirdi.

Bir yandan, CHP tabanının bir bölümündeki “ulusalcı hassasiyetlere” rağmen, HDP gibi “sırtını örgüte dayadığını” ilân etmiş bir yapıyı…

Diğer yandan da, kendisinin bugün “Yanlış yapmışız, hatamızı kabul ediyoruz ve helâlleşmek istiyoruz” demesine sebep olan 28 Şubat süreci uygulamalarının mağdurlarından bir kısmını idare ederek, bugünlere geldi.

Bu süreçte, bugün altılı masada temsil edilmekte olan unsurlar ile sırtını örgüte dayayan partinin desteğini alarak, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, birçok yerde mahalli seçim galibiyetleri elde etmeyi başardı.

Gezi Olayları’ndan bu yana, işlerin hiç de fena gitmediğini, hatta çok iyi gittiğini düşünen Kemal Kılıçdaroğlu, büyük ölçüde kendi başarısı olarak gördüğü bu galibiyetlerin çok daha büyüğü ile “taçlandırılabileceğine” iyice kanaat getirince de, “şahsı” için hamle üstüne hamle yapmaya başladı.

Kendisinin yollarını açtığı belediye başkanlarına, bir de Cumhurbaşkanlığı yolunu açacak değildi herhalde.

Bin bir emekle kurduğu 6’lı Masa’nın, tamamen “kendi taktiğinin” eseri olarak yer bulan genel başkanlarından birine, altın tepsi içinde “Cumhurbaşkanlığı Koltuğu” sunacak da değildi.

Hesap şöyle:

Hedefe çok az kaldığını düşünen Kemal Kılıçdaroğlu, masadaki diğer beş partinin ve masa dışından (bazen fırçalayarak, bazen iltifat ederek destek veren) HDP’nin desteğine ilâveten, “Ak Parti’den kopan” kararsızların da desteğini alabilirse, bu işi bitirmiş olacak…

Sonrası mı?

Politika böyle bir şeydir, hedefine ulaşıncaya kadar verdiğin vaatlerle, iş başına geldiğinde yaptıkların arasında her zaman farklar olacaktır!

Altılı masadaki “MuhafazaKÂR”ların desteği ile hedefine ulaştıktan sonrasına

“zamanı gelince” bakılır azizim!

*

CHP Genel Başkanı, stratejisini ilmek ilmek örerken, işte böyle ADD gibi “oyun bozan” ya da “oyun belli eden” yapılar çıkar ve bir çuval plânı berbat eder!.."

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.