Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Zekeriya Say'dan CHP arşivi

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 06.10.2022 - 13:27, Güncelleme: 06.10.2022 - 13:27
 

Zekeriya Say'dan CHP arşivi

Sırada ‘Hilafet’ mi var?

Hilafeti ilga eden…   Ezanın Arapça okunmasını yasaklayarak, “Allah’u Ekber” diyenleri “tabutluk”lara tıkayan… Kur’an-ı Kerim mushaflarını ve dini kitapları toplayarak geri dönüşüme gönderen… Ayasofya’yı müzeye çeviren… Müslümanlara haccı yasaklayan ya da gitmesinler diye önlerine binbir türlü engeller çıkaran… Camileri ahır ve deri depolarına çeviren… “Laiklik” bahanesiyle Müslümanları ‘mürteci’ ilan eden… Domuz etini ve şarabı yasaklayan İslam’ı; “Türk milletinin geri kalmasının önündeki yegâne sebep” sayan… İyi beslensinler diye ilkokul çocuklarına, “bira” içmeleri tavsiyesinde bulunan.. Arapça bir kelime bilmeyen İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun hazırladığı Kur’an-ı Kerim mealini, “Yeni Türkçe Kur’an” diye millete yutturmaya çalışan… Kendisini “Allah” dememekle eleştirilenlere, “Allahaısmarladık dedik ya” şeklinde cevap veren İsmet İnönü’nün.. “Din zehirdir. Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene lazım” diyen ve kendisi “bira” içerken, ayıp olmasın diye “gazoz” isteyen oğlu bira içebilsin diye önündeki bardağı kaldırtıp, garsona “bir duble rakı getir” diye seslenen Şükrü Saraçoğlu’nun… 1999’da, “olmayan bir hüküm”den yola çıkarak; Meclis’e “başörtülü” olarak gelen Merve Kavakçı’nın yemin etmesini engellemek için hançeresini yırtarcasına “Bu kadına haddini bildirin!” diye höyküren Bülent Ecevit’in… Sırf eşinin başörtüsü yüzünden Başkan Erdoğan’ı, “Sakın ha Cumhurbaşkanı adayı olma! Sakın ha olma!” diye tehdit eden Deniz Baykal’ın… 1915’te, henüz Osmanlı yıkılmamışken “Batıcı hayat tarzı”na isyan ederek “tesettürlü” kadınlara hitaben yazdığı yazıda:  “Bu çirkin asrın, bu çirkin muhîtin yegâne süsü, yegâne güzelliği sizin çarşafınız, sizin peçenizdir. Memnun ve müsterih (huzurlu) yaşamak için bu kanaat size kifâyet etmez mi? Hâlbuki benim ruhumu sadece bu kanaat dolduruyor: Peçeniz ve çarşafınız… Bunlardır ki; bana muhabbeti öğretiyor, hayata muhabbeti, aşka muhabbeti, memlekete muhabbeti öğretiyor. (…)“Sakın onları çıkarmayınız, sakın onları atmayınız. Bu çirkin asrın, bu çirkin muhîtin ortasında, asâlet (soyluluk) ve zerâfete yegâne dâl (delil ve âlâmet) olarak, bunlar, sade bunlar kaldı” diyen… “Kılık-Kıyafet Devrimi”nden sonra ise “çarşaf” için “kara bir leke” yazan Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun.. “Sünni Hanefi inancına sahip olanlardan biri olarak, dinimizin kadınlarının başını örtmeyi emrettiğine inanmıyorum” diyerek, başörtüsünün “ilahi emir” olmadığını iddia eden Birgül Ayman Güler’in… Katıldığı bir televizyon programında, “Türbanlı bir hâkimin karşısına çıktığım zaman adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var” diyen Fikri Sağlar’ın.. Emniyet ve TSK’da başörtüsünün serbest olmasını ‘laikliğe ve anayasaya aykırı’ olarak nitelendiren Selin Sayek Böke’nin… “Yuppie! Türbanlı rektörümüz olmuş, uzaya füze göndeririz çok yakında. Veya atom çekirdeğini parçalarız” paylaşımıyla başörtülü akademisyenlere dil uzatan Canan Kaftancıoğlu’nun… Metro istasyonlarına astığı reklam afişlerinde başı açık kadınları makinist, müşteri hizmetleri uzmanı olarak lanse ederken, başörtülü kadınları ‘temizlik görevlisi’ olarak konumlandıran ve tuvalet temizliği gibi işlere layık gören Ekrem İmamoğlu’nun… Kamuda başörtüsü özgürlüğü isteyenlere, “nankör köpekler”, “Karakter fukaraları” diye küfreden CHP Tekirdağ Gençlik Kolları Başkanı Önay Taşdelen’in… Ve daha pek çok başörtüsü ve mukaddesat karşıtının ‘6 Oklu’ CHP’sinin içine düştüğü hale bakar mısınız?!. ‘Anadolu solu’, ‘Sosyal-Liberal Sentez’, ‘6 Ok’u ninesinin resmi sayan aymazlık’ derken, geçmişin “mukaddesat düşmanı” CHP’si gitti, yerine zaten serbest olan başörtüsünü yasayla serbest bırakmak için Meclis Başkanlığına yasa teklifi sunan Kılıçdaroğlu’nun CHP geldi. Üstelik Kemal Bey de geçmişte başörtüsünü “Bir metrekarelik bez parçası” olarak nitelendirecek… SSK genel müdürlüğü döneminde başörtülülerin atanması için başlarını açma şartı koşacak… ‘Ben üniversitede başörtümle okumak istiyorum” diyen bir genç kıza, zerrece utanmadan “Devletin kuralları var bunlara uymak zorundayız. Yoksa anarşi olur” cevabını verecek.. CHP Grup Başkan Vekili olduğu dönemde, üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getiren kanunun durdurulması için 112 CHP’li milletvekilinin imza attığı 58 sayfalık dilekçeyle Anayasa Mahkemesi’nin yolunu tutarak iptal davası açacak kadar başörtüsüyle kavgalı biri.  Buna rağmen, tesettür karşıtlığı çok eskilere dayandığı halde sırf başörtüsünden nemalanmak ve mütedeyyin kesimden oy tırtıklamak için Bay Kemal’in içine düştüğü acınası hali görünce… İnsanın aklından, “Ayasofya’yı camiye çevirme fırsatını elinden kaçıran Kılıçdaroğlu acaba seçime yakın Tekke ve Zaviyelerin açılması için de Meclis Başkanlığı’na yasa teklifi verir mi?” sorusu geliyor. Ya da… Seçime 9 aydan az bir süre kaldığı halde henüz somut bir projesi olmayan ve AK Parti’nin projelerine çökmekle övünen Kılıçdaroğlu, sırf birkaç mütedeyyinin oyunu almak için bir çılgınlık yaparak, halife seçme yetkisini elinde bulunduran TBMM’ye, Hilafet Makamı’nın yeniden ihya edilmesi için başvuruda bulunur mu dersiniz? O’nun adı “Bay Kemal”… Yapar mı yapar! 
Sırada ‘Hilafet’ mi var?

Hilafeti ilga eden…  

Ezanın Arapça okunmasını yasaklayarak, “Allah’u Ekber” diyenleri “tabutluk”lara tıkayan…

Kur’an-ı Kerim mushaflarını ve dini kitapları toplayarak geri dönüşüme gönderen…

Ayasofya’yı müzeye çeviren…

Müslümanlara haccı yasaklayan ya da gitmesinler diye önlerine binbir türlü engeller çıkaran…

Camileri ahır ve deri depolarına çeviren…

“Laiklik” bahanesiyle Müslümanları ‘mürteci’ ilan eden…

Domuz etini ve şarabı yasaklayan İslam’ı; “Türk milletinin geri kalmasının önündeki yegâne sebep” sayan…

İyi beslensinler diye ilkokul çocuklarına, “bira” içmeleri tavsiyesinde bulunan..

Arapça bir kelime bilmeyen İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun hazırladığı Kur’an-ı Kerim mealini, “Yeni Türkçe Kur’an” diye millete yutturmaya çalışan…

Kendisini “Allah” dememekle eleştirilenlere, “Allahaısmarladık dedik ya” şeklinde cevap veren İsmet İnönü’nün..

“Din zehirdir. Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene lazım” diyen ve kendisi “bira” içerken, ayıp olmasın diye “gazoz” isteyen oğlu bira içebilsin diye önündeki bardağı kaldırtıp, garsona “bir duble rakı getir” diye seslenen Şükrü Saraçoğlu’nun…

1999’da, “olmayan bir hüküm”den yola çıkarak; Meclis’e “başörtülü” olarak gelen Merve Kavakçı’nın yemin etmesini engellemek için hançeresini yırtarcasına “Bu kadına haddini bildirin!” diye höyküren Bülent Ecevit’in…

Sırf eşinin başörtüsü yüzünden Başkan Erdoğan’ı, “Sakın ha Cumhurbaşkanı adayı olma! Sakın ha olma!” diye tehdit eden Deniz Baykal’ın…

1915’te, henüz Osmanlı yıkılmamışken “Batıcı hayat tarzı”na isyan ederek “tesettürlü” kadınlara hitaben yazdığı yazıda: 

“Bu çirkin asrın, bu çirkin muhîtin yegâne süsü, yegâne güzelliği sizin çarşafınız, sizin peçenizdir. Memnun ve müsterih (huzurlu) yaşamak için bu kanaat size kifâyet etmez mi? Hâlbuki benim ruhumu sadece bu kanaat dolduruyor: Peçeniz ve çarşafınız… Bunlardır ki; bana muhabbeti öğretiyor, hayata muhabbeti, aşka muhabbeti, memlekete muhabbeti öğretiyor. (…)“Sakın onları çıkarmayınız, sakın onları atmayınız. Bu çirkin asrın, bu çirkin muhîtin ortasında, asâlet (soyluluk) ve zerâfete yegâne dâl (delil ve âlâmet) olarak, bunlar, sade bunlar kaldı” diyen… “Kılık-Kıyafet Devrimi”nden sonra ise “çarşaf” için “kara bir leke” yazan Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun..

“Sünni Hanefi inancına sahip olanlardan biri olarak, dinimizin kadınlarının başını örtmeyi emrettiğine inanmıyorum” diyerek, başörtüsünün “ilahi emir” olmadığını iddia eden Birgül Ayman Güler’in…

Katıldığı bir televizyon programında, “Türbanlı bir hâkimin karşısına çıktığım zaman adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var” diyen Fikri Sağlar’ın..

Emniyet ve TSK’da başörtüsünün serbest olmasını ‘laikliğe ve anayasaya aykırı’ olarak nitelendiren Selin Sayek Böke’nin…

“Yuppie! Türbanlı rektörümüz olmuş, uzaya füze göndeririz çok yakında. Veya atom çekirdeğini parçalarız” paylaşımıyla başörtülü akademisyenlere dil uzatan Canan Kaftancıoğlu’nun…

Metro istasyonlarına astığı reklam afişlerinde başı açık kadınları makinist, müşteri hizmetleri uzmanı olarak lanse ederken, başörtülü kadınları ‘temizlik görevlisi’ olarak konumlandıran ve tuvalet temizliği gibi işlere layık gören Ekrem İmamoğlu’nun…

Kamuda başörtüsü özgürlüğü isteyenlere, “nankör köpekler”, “Karakter fukaraları” diye küfreden CHP Tekirdağ Gençlik Kolları Başkanı Önay Taşdelen’in…

Ve daha pek çok başörtüsü ve mukaddesat karşıtının ‘6 Oklu’ CHP’sinin içine düştüğü hale bakar mısınız?!.

‘Anadolu solu’, ‘Sosyal-Liberal Sentez’, ‘6 Ok’u ninesinin resmi sayan aymazlık’ derken, geçmişin “mukaddesat düşmanı” CHP’si gitti, yerine zaten serbest olan başörtüsünü yasayla serbest bırakmak için Meclis Başkanlığına yasa teklifi sunan Kılıçdaroğlu’nun CHP geldi.

Üstelik Kemal Bey de geçmişte başörtüsünü “Bir metrekarelik bez parçası” olarak nitelendirecek…

SSK genel müdürlüğü döneminde başörtülülerin atanması için başlarını açma şartı koşacak…

‘Ben üniversitede başörtümle okumak istiyorum” diyen bir genç kıza, zerrece utanmadan “Devletin kuralları var bunlara uymak zorundayız. Yoksa anarşi olur” cevabını verecek..

CHP Grup Başkan Vekili olduğu dönemde, üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getiren kanunun durdurulması için 112 CHP’li milletvekilinin imza attığı 58 sayfalık dilekçeyle Anayasa Mahkemesi’nin yolunu tutarak iptal davası açacak kadar başörtüsüyle kavgalı biri. 

Buna rağmen, tesettür karşıtlığı çok eskilere dayandığı halde sırf başörtüsünden nemalanmak ve mütedeyyin kesimden oy tırtıklamak için Bay Kemal’in içine düştüğü acınası hali görünce…

İnsanın aklından, “Ayasofya’yı camiye çevirme fırsatını elinden kaçıran Kılıçdaroğlu acaba seçime yakın Tekke ve Zaviyelerin açılması için de Meclis Başkanlığı’na yasa teklifi verir mi?” sorusu geliyor.

Ya da…

Seçime 9 aydan az bir süre kaldığı halde henüz somut bir projesi olmayan ve AK Parti’nin projelerine çökmekle övünen Kılıçdaroğlu, sırf birkaç mütedeyyinin oyunu almak için bir çılgınlık yaparak, halife seçme yetkisini elinde bulunduran TBMM’ye, Hilafet Makamı’nın yeniden ihya edilmesi için başvuruda bulunur mu dersiniz?

O’nun adı “Bay Kemal”…

Yapar mı yapar! 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.