Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

1991-1995 arasında, CHP+İP bu değişikliği niye yapmadı?

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 30.11.2022 - 11:59, Güncelleme: 30.11.2022 - 11:59
 

1991-1995 arasında, CHP+İP bu değişikliği niye yapmadı?

Altılı masa gerçekleştirdiği son toplantısının ardından Anayasa taslağını kamuoyuna açıkladı

Bugünkü yazısında altılı masanın aylar süren toplantılar sonrası açıkladığı Anayasa taslağına dikkat çeken Yeni Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu, muhalefetin HDP ile ittifak yapması durumunda bile oy oranının anayasa değişikliğine yetmediğini belirterek bu taslağın 'Dostlar alışverişte' görsün mantığıyla yapıldığını söyledi. Altılı masanın kurmayları, uzun görüşmeler sonunda, Anayasa taslağını kamuoyuna açıkladılar.. Adamların takıyye yapmıyorlarsa, riyakarlık yapmıyorlarsa, gerçekten HDP ile ittifak yapmıyorlarsa (tahmini oyları % 40’da kalıyor), seçim kazanmaları kendi anketlerinde bile imkansız görünüyor.. Varsayalım takıyye yapıyorlar, riyakarlık yapıyorlar ve HDP ile ittifak halindeler.. Seçmenden bu gerçeği gizliyorlar.. HDP’nin de Millet ittifakı adayına oy vermesi için, alttan alttan çalışmaları kotarıyorlar, yeni anayasa taslağını bile, çaktırmadan bu ittifak çerçevesinde hazırladılar.. O ihtimalde de cumhurbaşkanı seçme ihtimalleri % 47’lere çıkan oy oranları ile biraz ciddiyet kazansa da, bunu bir anlığına % 50’ye de taşıdıklarını varsaysak bile.. Anayasa değişikliği yapabilmelerine imkan yok.. İyi Parti ile HDP’yi aynı anayasaya oy verdirecek kadar ilkesizleştirseler bile.. Darbecilerin mankurtu haline getirseler bile.. Yine de alacakları oy oranı, kazanacakları milletvekili sayısı, anayasa değişikliğine yetmiyor.. O zaman, anayasa taslağı hazırlamalarının ne manası var? Hiiiç! Dostlar alışverişte görsünler.. 1991-1995 arasında koalisyon hükümeti olarak görev yapan CHP+İP (O tarihteki Erdal İnönü’nün SHP’si, sonradan ismini değiştirerek CHP’ye dönüşmüştü.. O tarihteki DYP’nin içinde yer alan Meral Akşener’in de, bugünkü İP’in Demirel’in partisini temsile devam ettiği kanaatindeyim. Bu açıdan CHP+İP diyorum) hükümeti, YÖK’ü kaldırmamıştı.. Şimdi kaldırma sözü veriyorlar.. Oysa bu yönde ciddi bir niyetleri var idiyse, 1991-1995 arasındaki hükümet döneminde niye kaldırmadılar? Hakimler ve Savcılar ile ilgili kurulu ikiye ayırmak istiyorlar ise.. Seyfi Oktay dede ve Mehmet Moğultay gibi mezhepleri ile tanınan iki özel ismi Adalet Bakanlığı’na getirip ne yapmak istemişlerdi, niye açıklamıyorlar? Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu diye iki ayrı kurul gerekiyor idiyse, o tarihte niye bunu yapmamışlardı? Parti kapatmanın zorlaştırılmasını gerçekten istiyorlar ise, 1991-1995 arasındaki dönemde bunu niye hayata geçirmediler? Tam aksine, Refah Partisi kapatılırken, Fazilet Partisi kapatılırken, CHP’li vekiller niçin, ayakta alkış tuttular? Şimdi, parti kapatmak için, önce TBMM’nin 3/5’inin vereceği karar şart olacakmış.. Bu ne demektir? TBMM’nin 2/5’i kadar vekil sayısı olan parti hakkında, ne yaparsa yapsın, kapatma davası açılamaz, demektir.. Bence mahsuru yok.. Parti kapatılmasın.. Ama ne yaptıklarını, millete açık açık söylesinler.. 240 vekili olan parti hakkında, fiilen kapatma kuralı by-pass edilmiş olacağı gibi.. Terörle açıkça işbirliği yapan partiler de, çoğunluk partisinin şantajına teslim edilecektir.. “Bize destek verin. Yoksa partinizin kapatılması kararına oy veririz” denilerek,  “Güneş Motel” benzeri kirli ilişkiler, en rezil şekli ile hayata geçirilecektir.. Bunların hepsi bir yana.. “Hükümetin düşürülebilmesi, TBMM’nin üye tam sayısının salt çoğunluğuyla yeni hükümetin seçilmesi şartına bağlı olacaktır.” kuralını büyük bir devrim gibi göstermeleri yok mu? CHP ve İP dışındaki küçük partiler hala düştükleri çukurun farkında değillerse, ben onlara ne diyeyim? Hükümet kurulacak.. Ama başarısız olursa, devirmek için tam sayının salt çoğunluğu gerekecek.. Bu, aslında şu demek.. Olur ya.. Böyle bir anayasa yapılacak olursa.. Hükümet kurulurken, küçük küçük partilerin desteği alınacak.. Sonra hepsinin arkasına birer tekme atılacak.. “Zırtooo.. Git istediğin yere şikayet et” denilecek.. Küçük küçük partiler, ancak diğer muhalefet partisi ile birlikte hükümet kurabilirlerse, mevcut hükümeti düşürebilecekler.. Yoksa.. Küçük partilerin katkısı ile kurulan hükümet, azınlıkta kalmasına rağmen, düşürülemeyecek.. Taslakta daha fecaat düzenlemeler var ama.. Ben altılı masa temsilcilerinin sözleri ile yazıyı bitireyim.. CHP’li Muharrem Erkek’in tespiti şöyle:  “Önerimizi toplumun tüm kesimleri ile müzakere ettikten sonra seçimlerin hemen ardından TBMM’ye sunacağız.” Varsayalım kabul edilmedi.. Bu ihtimalde ne yapacaklar, tek kelime ile izahat yok.. Sadece A planları var ve “Biz otoriter değiliz” iddiasında bulunuyorlar. Otoriterliğin kralı sizde.. İkinci ihtimali hiç ağzına bile almayanlar, tek bir sitemi dayatanlar.. Gerçek otoriter işte onlardır.. DEVA Parti adına konuşan AK Parti eskisi Mustafa Yeneroğlu diyor ki: “Anayasada milletlerarası antlaşmalardan geri çekilmenin Meclis’in asli yetkisi olduğunu güvence altına alacağız. Böylece cumhurbaşkanı, bir sözleşmeden tek başına çıkma kararı veremeyecek.” Ben bunların akılları var mı, emin olun şüphe ediyorum.. Olay bu mu yani? Bu kadar tartışmanızın sonucunda, size ağır gelen, eşcinselliğin meşrulaştırıldığı sözleşmeden, Tayyip Erdoğan’ın geri çıkması mı? Yeneroğlu derse ki, “Sence burda bir absürtlük yok mu? Bir kişi, TBMM’nin kabul ettiği sözleşmeden nasıl çıkar” derse.. Bunun için 6 ay oturup dirsek çürütmenize gerek yoktu.. Siz ne diyorsunuz, “TBMM karar versin” diyorsunuz.. Bugün de eğer, TBMM sözleşmeyi tekrar kabul ediyoruz, derse, Cumhurbaşkanı aksi yönde nasıl direnç gösterecek? Mümkün mü bu? Değil. Ama sahte doktorların olduğu ülkede, böyle sahte hukukçular da, boş ve süslü cümlelerle, ahkam kesiyorlar. Bugünkü mevcut sistem içinde istediklerini yapabilecek iken, anayasa değiştirmeye kalkıyorlar.. DP’li Serhan Yücel’in açıklamasına, “Senin oyun kaç ki” diyor, es geçiyorum.  GP’li Serap Yazıcı ise şöyle demiş: “Anayasamızın 2. maddesinde yer alan ve değiştirilmesi yasaklanan insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti kavramları, anayasa düzenimizin asıl belirleyicisi olabilecektir.” Vah vah vah.. Darbeci Kenan Evren’in Anayasa’nın ikinci maddesine yazdıklarını harfiyyen onaylayanlar, bize “siyaset etiği” dersi vermiyorlar mı? Şaşıp kalıyorum.. İYİ Partili Uğur Poyraz ile SP’li Bülent Kaya ise, ağırlıkla FETÖ’cülerin dillendirdiği konuları öne çıkartmışlar.. Sanki bugün devletin insan hakları ihlallerini önleme yükümlülüğü yokmuş gibi, algı üretmişler.. Ben bu altılı masanın hepsine hatırlatayım.. Boşverin anayasa taslağını.. Siz bir aday açıklayın da, nasıl paçavraya çevrileceğini bu millet seyredip izlesin.. Birbirine faşist-komünist-katil-terörist-ırkçı-şeriatçı diyenlerin nasıl bir aday etrafında, ne uğruna buluştuklarını görsün.
Altılı masa gerçekleştirdiği son toplantısının ardından Anayasa taslağını kamuoyuna açıkladı

Bugünkü yazısında altılı masanın aylar süren toplantılar sonrası açıkladığı Anayasa taslağına dikkat çeken Yeni Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu, muhalefetin HDP ile ittifak yapması durumunda bile oy oranının anayasa değişikliğine yetmediğini belirterek bu taslağın 'Dostlar alışverişte' görsün mantığıyla yapıldığını söyledi.

Altılı masanın kurmayları, uzun görüşmeler sonunda, Anayasa taslağını kamuoyuna açıkladılar..

Adamların takıyye yapmıyorlarsa, riyakarlık yapmıyorlarsa, gerçekten HDP ile ittifak yapmıyorlarsa (tahmini oyları % 40’da kalıyor), seçim kazanmaları kendi anketlerinde bile imkansız görünüyor..

Varsayalım takıyye yapıyorlar, riyakarlık yapıyorlar ve HDP ile ittifak halindeler.. Seçmenden bu gerçeği gizliyorlar.. HDP’nin de Millet ittifakı adayına oy vermesi için, alttan alttan çalışmaları kotarıyorlar, yeni anayasa taslağını bile, çaktırmadan bu ittifak çerçevesinde hazırladılar..

O ihtimalde de cumhurbaşkanı seçme ihtimalleri % 47’lere çıkan oy oranları ile biraz ciddiyet kazansa da, bunu bir anlığına % 50’ye de taşıdıklarını varsaysak bile..

Anayasa değişikliği yapabilmelerine imkan yok..

İyi Parti ile HDP’yi aynı anayasaya oy verdirecek kadar ilkesizleştirseler bile.. Darbecilerin mankurtu haline getirseler bile..

Yine de alacakları oy oranı, kazanacakları milletvekili sayısı, anayasa değişikliğine yetmiyor..

O zaman, anayasa taslağı hazırlamalarının ne manası var?

Hiiiç!

Dostlar alışverişte görsünler..

1991-1995 arasında koalisyon hükümeti olarak görev yapan CHP+İP (O tarihteki Erdal İnönü’nün SHP’si, sonradan ismini değiştirerek CHP’ye dönüşmüştü.. O tarihteki DYP’nin içinde yer alan Meral Akşener’in de, bugünkü İP’in Demirel’in partisini temsile devam ettiği kanaatindeyim. Bu açıdan CHP+İP diyorum) hükümeti, YÖK’ü kaldırmamıştı..

Şimdi kaldırma sözü veriyorlar..

Oysa bu yönde ciddi bir niyetleri var idiyse, 1991-1995 arasındaki hükümet döneminde niye kaldırmadılar?

Hakimler ve Savcılar ile ilgili kurulu ikiye ayırmak istiyorlar ise..

Seyfi Oktay dede ve Mehmet Moğultay gibi mezhepleri ile tanınan iki özel ismi Adalet Bakanlığı’na getirip ne yapmak istemişlerdi, niye açıklamıyorlar?

Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu diye iki ayrı kurul gerekiyor idiyse, o tarihte niye bunu yapmamışlardı?

Parti kapatmanın zorlaştırılmasını gerçekten istiyorlar ise, 1991-1995 arasındaki dönemde bunu niye hayata geçirmediler?

Tam aksine, Refah Partisi kapatılırken, Fazilet Partisi kapatılırken, CHP’li vekiller niçin, ayakta alkış tuttular?

Şimdi, parti kapatmak için, önce TBMM’nin 3/5’inin vereceği karar şart olacakmış..

Bu ne demektir?

TBMM’nin 2/5’i kadar vekil sayısı olan parti hakkında, ne yaparsa yapsın, kapatma davası açılamaz, demektir..

Bence mahsuru yok..

Parti kapatılmasın..

Ama ne yaptıklarını, millete açık açık söylesinler..

240 vekili olan parti hakkında, fiilen kapatma kuralı by-pass edilmiş olacağı gibi..

Terörle açıkça işbirliği yapan partiler de, çoğunluk partisinin şantajına teslim edilecektir..

“Bize destek verin. Yoksa partinizin kapatılması kararına oy veririz” denilerek,  “Güneş Motel” benzeri kirli ilişkiler, en rezil şekli ile hayata geçirilecektir..

Bunların hepsi bir yana..

“Hükümetin düşürülebilmesi, TBMM’nin üye tam sayısının salt çoğunluğuyla yeni hükümetin seçilmesi şartına bağlı olacaktır.” kuralını büyük bir devrim gibi göstermeleri yok mu?

CHP ve İP dışındaki küçük partiler hala düştükleri çukurun farkında değillerse, ben onlara ne diyeyim?

Hükümet kurulacak..

Ama başarısız olursa, devirmek için tam sayının salt çoğunluğu gerekecek..

Bu, aslında şu demek..

Olur ya..

Böyle bir anayasa yapılacak olursa..

Hükümet kurulurken, küçük küçük partilerin desteği alınacak..

Sonra hepsinin arkasına birer tekme atılacak..

“Zırtooo.. Git istediğin yere şikayet et” denilecek..

Küçük küçük partiler, ancak diğer muhalefet partisi ile birlikte hükümet kurabilirlerse, mevcut hükümeti düşürebilecekler..

Yoksa..

Küçük partilerin katkısı ile kurulan hükümet, azınlıkta kalmasına rağmen, düşürülemeyecek..

Taslakta daha fecaat düzenlemeler var ama.. Ben altılı masa temsilcilerinin sözleri ile yazıyı bitireyim..

CHP’li Muharrem Erkek’in tespiti şöyle:  “Önerimizi toplumun tüm kesimleri ile müzakere ettikten sonra seçimlerin hemen ardından TBMM’ye sunacağız.”

Varsayalım kabul edilmedi..

Bu ihtimalde ne yapacaklar, tek kelime ile izahat yok..

Sadece A planları var ve “Biz otoriter değiliz” iddiasında bulunuyorlar.

Otoriterliğin kralı sizde.. İkinci ihtimali hiç ağzına bile almayanlar, tek bir sitemi dayatanlar.. Gerçek otoriter işte onlardır..

DEVA Parti adına konuşan AK Parti eskisi Mustafa Yeneroğlu diyor ki: “Anayasada milletlerarası antlaşmalardan geri çekilmenin Meclis’in asli yetkisi olduğunu güvence altına alacağız. Böylece cumhurbaşkanı, bir sözleşmeden tek başına çıkma kararı veremeyecek.” Ben bunların akılları var mı, emin olun şüphe ediyorum..

Olay bu mu yani?

Bu kadar tartışmanızın sonucunda, size ağır gelen, eşcinselliğin meşrulaştırıldığı sözleşmeden, Tayyip Erdoğan’ın geri çıkması mı?

Yeneroğlu derse ki, “Sence burda bir absürtlük yok mu? Bir kişi, TBMM’nin kabul ettiği sözleşmeden nasıl çıkar” derse..

Bunun için 6 ay oturup dirsek çürütmenize gerek yoktu.. Siz ne diyorsunuz, “TBMM karar versin” diyorsunuz..

Bugün de eğer, TBMM sözleşmeyi tekrar kabul ediyoruz, derse, Cumhurbaşkanı aksi yönde nasıl direnç gösterecek?

Mümkün mü bu?

Değil. Ama sahte doktorların olduğu ülkede, böyle sahte hukukçular da, boş ve süslü cümlelerle, ahkam kesiyorlar. Bugünkü mevcut sistem içinde istediklerini yapabilecek iken, anayasa değiştirmeye kalkıyorlar..

DP’li Serhan Yücel’in açıklamasına, “Senin oyun kaç ki” diyor, es geçiyorum. 

GP’li Serap Yazıcı ise şöyle demiş: “Anayasamızın 2. maddesinde yer alan ve değiştirilmesi yasaklanan insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti kavramları, anayasa düzenimizin asıl belirleyicisi olabilecektir.” Vah vah vah.. Darbeci Kenan Evren’in Anayasa’nın ikinci maddesine yazdıklarını harfiyyen onaylayanlar, bize “siyaset etiği” dersi vermiyorlar mı?

Şaşıp kalıyorum..

İYİ Partili Uğur Poyraz ile SP’li Bülent Kaya ise, ağırlıkla FETÖ’cülerin dillendirdiği konuları öne çıkartmışlar..

Sanki bugün devletin insan hakları ihlallerini önleme yükümlülüğü yokmuş gibi, algı üretmişler..

Ben bu altılı masanın hepsine hatırlatayım..

Boşverin anayasa taslağını..

Siz bir aday açıklayın da, nasıl paçavraya çevrileceğini bu millet seyredip izlesin.. Birbirine faşist-komünist-katil-terörist-ırkçı-şeriatçı diyenlerin nasıl bir aday etrafında, ne uğruna buluştuklarını görsün.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.