Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

CHP’nin ne kadar yerli ve milli olduğunu iyi biliriz!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 05.12.2022 - 09:44, Güncelleme: 05.12.2022 - 09:44
 

CHP’nin ne kadar yerli ve milli olduğunu iyi biliriz!

Zekeriya Say'ın kaleminden CHP

Sol faşist zihniyet, CHP çatısı altında siyasete girdiği halde, sırf “Türkiye, küçük Amerika olacak!” dediği için yıllardır merhum Adnan Menderes üzerinden mütedeyyin kesimi “Amerikancı” olarak yaftalıyor. Sürekli conilere “Go home!” demekle övünen malum kesim, gerçekte ise eylem ve söylemleriyle her fırsatta Amerika’ya duydukları hayranlığı ve destek beklentisini itirafta sakınca görmüyor. 2023 seçimlerini Amerikan desteğiyle kazanacakları hissine kapılanlar, bundan bir asır önce de ABD sayesinde özgürleşeceklerini düşünüyordu. Şimdilerde, emperyalist Amerika’dan gelecek parayla ülkenin krizden çıkacağını iddia edenler, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'nin parçalanacağını, yoksullaşacağını düşünerek, Amerika gibi ekonomik bakımdan güçlü bir ülkenin mandası altında girerek varlığını koruyabileceği beklentisiyle ABD Başkan Wilson'a “manda” istemiyle başvuruyordu. Önceki gün açıkladıkları sözde “vizyon” projesinin başına Amerikalıları getirerek iktidar hesabı yapanlar, O gün, önemli bakanlıklara birer Amerikalı müsteşar atanmasını, Amerikalı başmüsteşar başkanlığında toplanacak bu müsteşarlar kurulunun ülkeyi geliştireceğini, kalkındıracağını, reformları saptayıp uygulamaya koyacağını düşünerek, Türkiye için tek çıkar yolun “ABD mandasını” kabul etmekten geçtiğini sanıyordu. Türkiye’de yalnızca CHP’lilerin dillendirdiği ve Büyük Larousse’un 13. cilt, 7. maddesinde: “Birinci Dünya Savaşı sonrasında kimi Türk aydınlarının savunduğu Amerikan mandası altına girme görüşü.” şeklinde kayıtlara geçen “mandacılık” bir asır sonra güncel versiyonuyla Kılıçdaroğlu tarafından yeniden sahneleniyor. CHP’liler ise bu “neo-mandacılık” girişimine yönelik eleştirileri, “Bizimle hiç kimse millilik yarışına girmeye kalkışmasın. Biz hepsini biliriz”  sözleriyle susturmaya çalışıyorlar. Evet! Katıldığı bir programda, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün açıkladığı “İkinci Yüzyıla Çağrı" adlı küresel emperyalistlere teslimiyet projesinin başına ABD asılı Yahudi Jeremy Rifkin’i atamasına yönelik eleştirilere, sert tepki gösteren ve “Jeremy Rifkin yerli ve millidir” sorusuna, “elbette” şeklinde cevap veren CHP’li Gürsel Tekin’den bahsediyorum.. Gürsel Tekin’in cevabı, soruyu soran spiker hanımı güldürse de.. CHP’nin Cemâziyelevvel’ini az çok bilenler için bu sözler oldukça düşündürücüdür. Zira aradan geçen bir asra rağmen CHP’nin olduğu yerde durduğunu, ilk günkü heyecanla Amerikan mandasına girmeye teşne olduğunu bir kez daha göstermiştir. Her ne kadar CHP’li Tekin, “Bizimle hiç kimse millilik yarışına girmeye kalkışmasın. Biz hepsini biliriz” dese de… Türk milleti bu konuda yeterince bilgi sahibidir. Mesela, ilkokula giden her Türk vatandaşı, “vekil” manasına gelen, uluslararası siyasette bir tür “kayyumluk” anlamında kullanılan “manda” kelimesini ve bu kelimenin neyi çağrıştırdığını iyi bilir. CHP’nin “milli şefi” İsmet İnönü’nün, 27 Ağustos 1919’da Kazım Karabekir Paşa'ya yazdığı mektubunda, "Bırak bu mücadeleyi... Gel kabul edelim Amerikan mandasını. Birer çiftlik alalım. Sen Kâzım Ağa ol, ben de İsmet Ağa" dediğini, muhtemelen her Türk vatandaşı duymuştur. İsmet İnönü’nün, ABD Başkanı John F. Kennedy’nin başkan yardımcısı Lyndon B. Johnson Ankara’ya geldiğinde, onu ellerinde Amerikan bayrakları ile karşıladığını ise bizzat karşılama merasiminde yer alan Tarihçi İlber Ortaylı anlatmıştı. ABD’li Jeremy Rifkin’i “Genel Başkan Başdanışmanlığı” görevine getiren CHP’lilerin geçmişte ne kadar “yerli ve milli” olduğunu gözler önüne seren bazı örnekleri de müsaadenizle ben sıralayayım… Sovyet tehlikesi sebebiyle dümeni Amerika'ya doğru çeviren CHP yönetimi, 1946 yılında ittifak için Türkiye’ye gelen ABD zırhlısı Missouri Gemisi için benzeri görülmemiş hazırlıklar yapmıştı. CHP’li yönetim, Türkiye'ye gelecek Amerikan askerlerinin gezeceği sokakları temizlemiş,  hoş davranmaları için eğlence yerlerine talimat vermişti. Şimdilerde taciz ve tecavüz rezaletlerinin eksik olmadığı CHP’nin yönetim kademesi,  Amerikalı askerlerinin özel ihtiyaçları için de Karaköy'deki genelevleri boya-badana yaptırmış, en güzel fahişeleri İstanbul’a getirtip, askerler hastalık kapmasın diye bir de sağlık kontrolünden geçirmişti. Hayat kadınlarının göbekleri ile Kız Kulesi’ne "Welcome" yazdırmaları, Bezmi Alem Camisi'nin minarelerine İngilizce “hoş geldiniz” yazılı mahya astırmaları, PTT’nin özel pul basması, Tekel’in özel sigara üretmesi ise işin cabasıydı. Dilerseniz biraz da isimler üzerinden ilerleyelim… Kapak olduğu Time dergisinde, “ABD'yi, Amerikalıları, Amerika otomobillerini, sigarasını, filmlerini, hükümetini seviyor” şeklinde tanıtılan dönemin CHP’li Başbakanı Şükrü Saraçoğlu, Amerikan hayranlığını; "Dünyanın en mükemmel çocuğu olan Amerika ve Amerikalılar, ellerinde insanlık, adalet, hürriyet, medeniyet bayrakları olduğu halde sağlam adımlarla yürümektedir.” sözleriyle itiraf etmişti. CHP milletvekili Hamdullah Suphi Tanrıöver’in, 8 Mayıs 1946’da, Meclis’te yaptığı, "Işık nereden geliyor? Bu ışığın bir menbaı var: Yine Amerika. Ümit nereden geliyor? Amerika'dan. Güven nereden geliyor? Amerika'dan” şeklindeki ABD övgüsü ise, partisince “Bravo sesleri” eşliğinde alkışlanmıştı. “ABD’nin yepyeni bir hükümranlık, taptaze bir ekonomi anlayışının öncüsü olarak da bütün insanlık için hayırlı işler başarmak istediğini görüyor ve takdirle karşılıyoruz” diyen CHP Kocaeli Milletvekili Nihat Erim’in, 1947 yılında, dehşet altındaki Avrupa için sarf ettiği; “Bu ses nihayet Amerika’dan Peygamber gibi temiz ve kusursuz olan büyük insanın, Büyük Rozvelt’in sesi olarak ufuklara aksetti. İnsanları esaret altında bırakmayacağız, medeniyeti yıktırmayacağız diyen bu azametli ses Rozvelt’in vatandaşlarının sesleriyle birleşerek ufuklarda gulguleler vücuda getirdi. Bundan sonra Amerikalılar açların imdadına ve silahları ellerinde olarak esir milletlerin muavenetine koştular... Bugün bu büyük milletin insanlara yaptığı yardımı hatırlayıp, teşekkür ederken, Peygamber gibi temiz ve kusursuz Rozvelt’i, onun halefi olan kıymetli devlet adamı Truman’ı hürmetle selamlar” sözleri, bir ibret vesikası olarak Meclis tutanaklarında duruyor.. Yazı uzadı… Güncel iki örnekle hitama edirelim… CHP milletvekili Güldal Okuducu, Meclis lokantasında Coca Cola göremeyince, AK Parti iktidarını, “ABD mallarını protesto mu ediyorsunuz?” diyerek eleştirmiş ve kola için soru önergesi verecek kadar ileri gitmişti. Türkiye’deki ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı çıkıp, “En güzel başkanlık sistemi Amerika’da var” diyen… “Torunlarımı McDonald's'a götüremiyorum” diyen vatandaşı teselli edip Amerika’da hamburger yiyen Kılıçdaroğlu’ndan ise bahsetmeye bile gerek yok. Özetle: Bir yanda; “Cihan İmparatorluğu” kurmuş bir devletin “kültür mirası”na sahip çıkan ve “Tam Bağımsız Türkiye” ülküsüyle hareket eden yerli ve milli insanların onurlu tavırları… Diğer yanda, “aşağılık kompleksi” içindeki CHP’lilerin, her seferinde çareyi “ithal kurtarıcılarda” görmesini, milletimiz çok iyi biliyor.
Zekeriya Say'ın kaleminden CHP

Sol faşist zihniyet, CHP çatısı altında siyasete girdiği halde, sırf “Türkiye, küçük Amerika olacak!” dediği için yıllardır merhum Adnan Menderes üzerinden mütedeyyin kesimi “Amerikancı” olarak yaftalıyor.

Sürekli conilere “Go home!” demekle övünen malum kesim, gerçekte ise eylem ve söylemleriyle her fırsatta Amerika’ya duydukları hayranlığı ve destek beklentisini itirafta sakınca görmüyor.

2023 seçimlerini Amerikan desteğiyle kazanacakları hissine kapılanlar, bundan bir asır önce de ABD sayesinde özgürleşeceklerini düşünüyordu.

Şimdilerde, emperyalist Amerika’dan gelecek parayla ülkenin krizden çıkacağını iddia edenler,

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'nin parçalanacağını, yoksullaşacağını düşünerek, Amerika gibi ekonomik bakımdan güçlü bir ülkenin mandası altında girerek varlığını koruyabileceği beklentisiyle ABD Başkan Wilson'a “manda” istemiyle başvuruyordu.

Önceki gün açıkladıkları sözde “vizyon” projesinin başına Amerikalıları getirerek iktidar hesabı yapanlar,

O gün, önemli bakanlıklara birer Amerikalı müsteşar atanmasını, Amerikalı başmüsteşar başkanlığında toplanacak bu müsteşarlar kurulunun ülkeyi geliştireceğini, kalkındıracağını, reformları saptayıp uygulamaya koyacağını düşünerek, Türkiye için tek çıkar yolun “ABD mandasını” kabul etmekten geçtiğini sanıyordu.

Türkiye’de yalnızca CHP’lilerin dillendirdiği ve Büyük Larousse’un 13. cilt, 7. maddesinde:

“Birinci Dünya Savaşı sonrasında kimi Türk aydınlarının savunduğu Amerikan mandası altına girme görüşü.” şeklinde kayıtlara geçen “mandacılık” bir asır sonra güncel versiyonuyla Kılıçdaroğlu tarafından yeniden sahneleniyor.

CHP’liler ise bu “neo-mandacılık” girişimine yönelik eleştirileri,

“Bizimle hiç kimse millilik yarışına girmeye kalkışmasın. Biz hepsini biliriz”  sözleriyle susturmaya çalışıyorlar.

Evet!

Katıldığı bir programda, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün açıkladığı “İkinci Yüzyıla Çağrı" adlı küresel emperyalistlere teslimiyet projesinin başına ABD asılı Yahudi Jeremy Rifkin’i atamasına yönelik eleştirilere, sert tepki gösteren ve “Jeremy Rifkin yerli ve millidir” sorusuna, “elbette” şeklinde cevap veren CHP’li Gürsel Tekin’den bahsediyorum..

Gürsel Tekin’in cevabı, soruyu soran spiker hanımı güldürse de..

CHP’nin Cemâziyelevvel’ini az çok bilenler için bu sözler oldukça düşündürücüdür.

Zira aradan geçen bir asra rağmen CHP’nin olduğu yerde durduğunu, ilk günkü heyecanla Amerikan mandasına girmeye teşne olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Her ne kadar CHP’li Tekin, “Bizimle hiç kimse millilik yarışına girmeye kalkışmasın. Biz hepsini biliriz” dese de…

Türk milleti bu konuda yeterince bilgi sahibidir.

Mesela, ilkokula giden her Türk vatandaşı, “vekil” manasına gelen, uluslararası siyasette bir tür “kayyumluk” anlamında kullanılan “manda” kelimesini ve bu kelimenin neyi çağrıştırdığını iyi bilir.

CHP’nin “milli şefi” İsmet İnönü’nün, 27 Ağustos 1919’da Kazım Karabekir Paşa'ya yazdığı mektubunda,

"Bırak bu mücadeleyi... Gel kabul edelim Amerikan mandasını. Birer çiftlik alalım. Sen Kâzım Ağa ol, ben de İsmet Ağa" dediğini, muhtemelen her Türk vatandaşı duymuştur.

İsmet İnönü’nün, ABD Başkanı John F. Kennedy’nin başkan yardımcısı Lyndon B. Johnson Ankara’ya geldiğinde, onu ellerinde Amerikan bayrakları ile karşıladığını ise bizzat karşılama merasiminde yer alan Tarihçi İlber Ortaylı anlatmıştı.

ABD’li Jeremy Rifkin’i “Genel Başkan Başdanışmanlığı” görevine getiren CHP’lilerin geçmişte ne kadar “yerli ve milli” olduğunu gözler önüne seren bazı örnekleri de müsaadenizle ben sıralayayım…

Sovyet tehlikesi sebebiyle dümeni Amerika'ya doğru çeviren CHP yönetimi, 1946 yılında ittifak için Türkiye’ye gelen ABD zırhlısı Missouri Gemisi için benzeri görülmemiş hazırlıklar yapmıştı.

CHP’li yönetim, Türkiye'ye gelecek Amerikan askerlerinin gezeceği sokakları temizlemiş,  hoş davranmaları için eğlence yerlerine talimat vermişti.

Şimdilerde taciz ve tecavüz rezaletlerinin eksik olmadığı CHP’nin yönetim kademesi, 

Amerikalı askerlerinin özel ihtiyaçları için de Karaköy'deki genelevleri boya-badana yaptırmış, en güzel fahişeleri İstanbul’a getirtip, askerler hastalık kapmasın diye bir de sağlık kontrolünden geçirmişti.

Hayat kadınlarının göbekleri ile Kız Kulesi’ne "Welcome" yazdırmaları, Bezmi Alem Camisi'nin minarelerine İngilizce “hoş geldiniz” yazılı mahya astırmaları, PTT’nin özel pul basması, Tekel’in özel sigara üretmesi ise işin cabasıydı.

Dilerseniz biraz da isimler üzerinden ilerleyelim…

Kapak olduğu Time dergisinde, “ABD'yi, Amerikalıları, Amerika otomobillerini, sigarasını, filmlerini, hükümetini seviyor” şeklinde tanıtılan dönemin CHP’li Başbakanı Şükrü Saraçoğlu, Amerikan hayranlığını; "Dünyanın en mükemmel çocuğu olan Amerika ve Amerikalılar, ellerinde insanlık, adalet, hürriyet, medeniyet bayrakları olduğu halde sağlam adımlarla yürümektedir.” sözleriyle itiraf etmişti.

CHP milletvekili Hamdullah Suphi Tanrıöver’in, 8 Mayıs 1946’da, Meclis’te yaptığı, "Işık nereden geliyor? Bu ışığın bir menbaı var: Yine Amerika. Ümit nereden geliyor? Amerika'dan. Güven nereden geliyor? Amerika'dan” şeklindeki ABD övgüsü ise, partisince “Bravo sesleri” eşliğinde alkışlanmıştı.

“ABD’nin yepyeni bir hükümranlık, taptaze bir ekonomi anlayışının öncüsü olarak da bütün insanlık için hayırlı işler başarmak istediğini görüyor ve takdirle karşılıyoruz” diyen CHP Kocaeli Milletvekili Nihat Erim’in, 1947 yılında, dehşet altındaki Avrupa için sarf ettiği;

“Bu ses nihayet Amerika’dan Peygamber gibi temiz ve kusursuz olan büyük insanın, Büyük Rozvelt’in sesi olarak ufuklara aksetti. İnsanları esaret altında bırakmayacağız, medeniyeti yıktırmayacağız diyen bu azametli ses Rozvelt’in vatandaşlarının sesleriyle birleşerek ufuklarda gulguleler vücuda getirdi. Bundan sonra Amerikalılar açların imdadına ve silahları ellerinde olarak esir milletlerin muavenetine koştular... Bugün bu büyük milletin insanlara yaptığı yardımı hatırlayıp, teşekkür ederken, Peygamber gibi temiz ve kusursuz Rozvelt’i, onun halefi olan kıymetli devlet adamı Truman’ı hürmetle selamlar” sözleri, bir ibret vesikası olarak Meclis tutanaklarında duruyor..

Yazı uzadı…

Güncel iki örnekle hitama edirelim…

CHP milletvekili Güldal Okuducu, Meclis lokantasında Coca Cola göremeyince, AK Parti iktidarını, “ABD mallarını protesto mu ediyorsunuz?” diyerek eleştirmiş ve kola için soru önergesi verecek kadar ileri gitmişti.

Türkiye’deki ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı çıkıp, “En güzel başkanlık sistemi Amerika’da var” diyen…

“Torunlarımı McDonald's'a götüremiyorum” diyen vatandaşı teselli edip Amerika’da hamburger yiyen Kılıçdaroğlu’ndan ise bahsetmeye bile gerek yok.

Özetle:

Bir yanda; “Cihan İmparatorluğu” kurmuş bir devletin “kültür mirası”na sahip çıkan ve “Tam Bağımsız Türkiye” ülküsüyle hareket eden yerli ve milli insanların onurlu tavırları…

Diğer yanda, “aşağılık kompleksi” içindeki CHP’lilerin, her seferinde çareyi “ithal kurtarıcılarda” görmesini, milletimiz çok iyi biliyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.