Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Kentsel dönüşüm düşmanı beşli ittifak!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 23.02.2023 - 11:55, Güncelleme: 23.02.2023 - 11:55
 

Kentsel dönüşüm düşmanı beşli ittifak!

Ali İhsan Karahasanoğlu'nun, "Kentsel dönüşüm düşmanı beşli ittifak!" başlıklı yazısı...

Ali İhsan Karahasanoğlu, muhalefet liderlerinin, devletin kentsel dönüşüm çalışmalarına nasıl köstek olduklarını anlattı. Karahasanoğlu'nun bugünkü yazısı... İstanbul’da, büyük çoğunluğu 1999 depreminden önce yapılan binaların bulunduğu Beykoz Tokatköy’de kentsel dönüşüm yapılmak isteniyor.. En önemli sebep, tahmin ettiğiniz üzere depreme dayanıksız evlerin yenilenmesi.. Beykoz ilçesinin, AK Partili bir başkan tarafından yönetildiğini de belirtelim.. Ve yapılmak istenilen kentsel dönüşüme kimlerin kimlerin nasıl karşı çıktıklarını tek tek sıralayalım..  Ve Kahramanmaraş depreminden sonra, küçücük bir utanma duyguları varsa, kendilerinden bir özür bekleyelim.. Tokatköy ile ilgili olarak muhalefette yer alan beş partinin ortak yaptığı bir açıklama ile başlayalım.. Çok değil, şunun şurasında 5 ay önce yapılmış, açıklama.. Çağrının başlığı, “Tokatköy’de yıkımlar derhal durdurulmalı” Bakın dikkat buyrun.. “Yapımlar dursun” denilmiyor.. “Yıkımlar dursun” deniyor.. Bir anlamda, “tahliyeler dursun” denilmiş oluyor.. Hani “yıkımlar sürsün. Buna itiraz etmiyoruz. Çünkü dayanıksız evlerde oturulmaması gerekir.. Ama yerine yapılacak inşaat konusunda işler aceleye getirilmesin.. Bu şartlar altında, alelacele anlaşma haklı değil, adaletli değil. Milletin hakemliğinde, daha adil bir anlaşma için, yıkımdan sonra konuşmak üzere, tahliyeler hemen başlatılsın” derler.. “Buna kim, niye itiraz eder ki?” derim.. Ardından da, CHP’li müteahhitler gelir.. Başka siyasi görüşlerden müteahhitler gelir.. Teknik şartlar zaten standart olarak belirlenir.. En uygun şartla yapmayı taahhüt eden, binaları yapar.. Ama bunların derdi, vatandaşın depreme dayanıklı binalarda oturması değil ki. Milleti, “kandırılıyorsunuz. Sizin üzerinizden AK Parti büyük rant devşiriyor. İtiraz edin. Binalarınızı yıktırmayın, kentsel dönüşümü engelleyin..” diyerek direnişe çağırmak.. Sonra muhtemel deprem yaşandığında da.. “Nerde devlet?” diyerek, sanki o binaların yıkılmasını önleyenler kendileri değilmiş gibi, tekrar algı çalışmalarını sürdürmek..  Ortak açıklamayı yapan partiler hangileri? “CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi”.. Hani Demokrat Parti de katılacaktır ama.. Beykoz’da teşkilatları olmayabilir.. Diğerlerinin tamamının Beykoz ilçe başkanları tarafından bir açıklama yapılıyor ve şunlar söyleniyor: “Beykoz Belediyesi’nin Tokatköy’de uyguladığı kentsel dönüşüm projesinde, karşılıklı diyalog gibi bu tarz projelerde olmazsa olmaz hususları göz ardı ettiğini ve bunların yerine orantısız polis müdahalesi ve gözaltıları ile tabiri caizse taleplere kulak tıkamanın tercih edildiğini gözlemlemekteyiz.”  Hemen merak edeceksiniz.. “Acaba ne olabilir, polis müdahalesine niye ihtiyaç hissedilmiş olabilir?” diyeceksiniz. Çünkü, aylarca süren görüşmelerde, sanki depreme dayanıksız evlerde oturulmuyor, 1999 öncesinde yapılan binalarda oturulmuyor, belediye vatandaşın evini elinden almak istiyormuş gibi oluşturulan bir algı eşliğinde.. “Şunu isteriz. Bunu mutlaka almalıyız” denilerek.. Hayatın gerçeğinden kopuk taleplerle, kentsel dönüşüm kilitlenmeye çalışılıyor.. “Projeye imza atmayan Tokatköylü hemşehrilerimizin itirazları sonucunda yürütmeyi durdurma kararı çıkmış, her ne kadar bu karar iptal edilmiş olsa da bu iptal kararının nihai karar olmadığının bilinmesine karşın bölgede vatandaşlarımızın elektrik, su ve doğalgazları kesilmiş ve nihai karar beklenmeden bazı yıkımlar gerçekleşmiştir” diye de açıklama devam ediyor.. Hatay’a bakın.. İbret alın.. Nerde? Beş partinin açıklaması şöyle sürüyor: “Elektrik, su ve doğalgazı kesilen binalara yeniden bu hizmetler verilmeye başlanmalıdır.” Yani ne deniliyor? “Mezar evlerde oturulmaya tekrar devam edilmelidir.” Beş parti birden, ortak açıklama ile bunu talep ediyor. Vatandaşı düşünen yok. Depremde ölecek insanları düşünen yok.. Beşli açıklamanın ötesinde, her bir muhalefet partili yetkili, sürekli konuyu gündemde tutmaya çalışıyor.. Mesela CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gizemli danışmanı Hacer Foggo.. Hacer Foggo şöyle diyor: “Tokatköy’de maalesef gördüğünüz gibi bu yıkımları da yine kentsel dönüşüm var, çünkü burada bir zulüm var!” Depreme dayanıklı ev yapmak istiyorsunuz. Karşı çıkıyorlar.. “Zulüm var” diyorlar.. Devam ediyor Hacer Foggo: “Beykoz’da bugün inanılmaz bir yıkım durumu var. Arkamda gördüğünüz yerde epilepsi hastası iki çocuk var. Polis biber gazı kullandı. Hukuksuz bir yıkım için polisler buraya gelmiş durumda.” Çıksın Hacer Foggo, bugün de aynı sözleri tekrarlasın. Epilepsi hastası çocukları istismar ederek yaptıkları algıların kaç bin kişinin canına mal olduğunu, kendilerinin yaptıkları algılar dinlenecek olursa, Hatay’da yaşanılanların, İstanbul’da da tekrarlanacağı gerçeğini görüp, bir özür dilesin.. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den devam edelim.. Akşener’i artık faşist olarak tanımlamayan Cumhuriyet gazetesinin haberinden aktarıyorum: “Meral Akşener, mahallelinin avukatı Taner Kunt ve mahallelinin sözcüsü Ahmet Kanbur ile konuştu. Kunt, 100’e yakın dava açtıklarını söyleyerek, bu kapsamda hazırlanan bilirkişi raporlarının mahallelinin lehine olduğunu bildirdi. İçinde eşyalarının olduğu evlerinin yıkılmaya devam ettiğini de anlatan Kunt ...” Devam edemeyeceğim.. Bu nasıl bir vicdansızlıktır.. Bu nasıl bir sorumsuzluktur.. Bir de utanmadan, 100 dava açtıklarını söylüyorlar.. Ne için dava açmışlar? “1999 öncesinde yapılan binalarımız yıkılmasın” diye..  Ve Akşener milletvekillerine talimat veriyor, oradaki mahalleliye de, “Onların dokunulmazlığı var. Yıkıma geldiklerinde milletvekillerimiz de burada olacak” diyerek.. Çaresiz insanların aldatıldıkları, dolandırıldıkları şeklindeki algılarla, onların depreme dayanıksız evlerde kalmaya tahrik ediyor.. Bu nasıl bir siyasettir? Bu nasıl bir vicdandır? Bu nasıl bir anneliktir?
Ali İhsan Karahasanoğlu'nun, "Kentsel dönüşüm düşmanı beşli ittifak!" başlıklı yazısı...

Ali İhsan Karahasanoğlu, muhalefet liderlerinin, devletin kentsel dönüşüm çalışmalarına nasıl köstek olduklarını anlattı.

Karahasanoğlu'nun bugünkü yazısı...

İstanbul’da, büyük çoğunluğu 1999 depreminden önce yapılan binaların bulunduğu Beykoz Tokatköy’de kentsel dönüşüm yapılmak isteniyor..

En önemli sebep, tahmin ettiğiniz üzere depreme dayanıksız evlerin yenilenmesi..

Beykoz ilçesinin, AK Partili bir başkan tarafından yönetildiğini de belirtelim..

Ve yapılmak istenilen kentsel dönüşüme kimlerin kimlerin nasıl karşı çıktıklarını tek tek sıralayalım..

 Ve Kahramanmaraş depreminden sonra, küçücük bir utanma duyguları varsa, kendilerinden bir özür bekleyelim..

Tokatköy ile ilgili olarak muhalefette yer alan beş partinin ortak yaptığı bir açıklama ile başlayalım..

Çok değil, şunun şurasında 5 ay önce yapılmış, açıklama..

Çağrının başlığı, “Tokatköy’de yıkımlar derhal durdurulmalı”

Bakın dikkat buyrun..

“Yapımlar dursun” denilmiyor..

“Yıkımlar dursun” deniyor..

Bir anlamda, “tahliyeler dursun” denilmiş oluyor..

Hani “yıkımlar sürsün. Buna itiraz etmiyoruz. Çünkü dayanıksız evlerde oturulmaması gerekir.. Ama yerine yapılacak inşaat konusunda işler aceleye getirilmesin.. Bu şartlar altında, alelacele anlaşma haklı değil, adaletli değil. Milletin hakemliğinde, daha adil bir anlaşma için, yıkımdan sonra konuşmak üzere, tahliyeler hemen başlatılsın” derler..

“Buna kim, niye itiraz eder ki?” derim..

Ardından da, CHP’li müteahhitler gelir..

Başka siyasi görüşlerden müteahhitler gelir..

Teknik şartlar zaten standart olarak belirlenir..

En uygun şartla yapmayı taahhüt eden, binaları yapar..

Ama bunların derdi, vatandaşın depreme dayanıklı binalarda oturması değil ki.

Milleti, “kandırılıyorsunuz. Sizin üzerinizden AK Parti büyük rant devşiriyor. İtiraz edin. Binalarınızı yıktırmayın, kentsel dönüşümü engelleyin..” diyerek direnişe çağırmak..

Sonra muhtemel deprem yaşandığında da..

“Nerde devlet?” diyerek, sanki o binaların yıkılmasını önleyenler kendileri değilmiş gibi, tekrar algı çalışmalarını sürdürmek..

 Ortak açıklamayı yapan partiler hangileri?

“CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi”..

Hani Demokrat Parti de katılacaktır ama..

Beykoz’da teşkilatları olmayabilir..

Diğerlerinin tamamının Beykoz ilçe başkanları tarafından bir açıklama yapılıyor ve şunlar söyleniyor:

“Beykoz Belediyesi’nin Tokatköy’de uyguladığı kentsel dönüşüm projesinde, karşılıklı diyalog gibi bu tarz projelerde olmazsa olmaz hususları göz ardı ettiğini ve bunların yerine orantısız polis müdahalesi ve gözaltıları ile tabiri caizse taleplere kulak tıkamanın tercih edildiğini gözlemlemekteyiz.”

 Hemen merak edeceksiniz..

“Acaba ne olabilir, polis müdahalesine niye ihtiyaç hissedilmiş olabilir?” diyeceksiniz.

Çünkü, aylarca süren görüşmelerde, sanki depreme dayanıksız evlerde oturulmuyor, 1999 öncesinde yapılan binalarda oturulmuyor, belediye vatandaşın evini elinden almak istiyormuş gibi oluşturulan bir algı eşliğinde..

“Şunu isteriz. Bunu mutlaka almalıyız” denilerek.. Hayatın gerçeğinden kopuk taleplerle, kentsel dönüşüm kilitlenmeye çalışılıyor..

“Projeye imza atmayan Tokatköylü hemşehrilerimizin itirazları sonucunda yürütmeyi durdurma kararı çıkmış, her ne kadar bu karar iptal edilmiş olsa da bu iptal kararının nihai karar olmadığının bilinmesine karşın bölgede vatandaşlarımızın elektrik, su ve doğalgazları kesilmiş ve nihai karar beklenmeden bazı yıkımlar gerçekleşmiştir” diye de açıklama devam ediyor..

Hatay’a bakın..

İbret alın..

Nerde?

Beş partinin açıklaması şöyle sürüyor:

“Elektrik, su ve doğalgazı kesilen binalara yeniden bu hizmetler verilmeye başlanmalıdır.”

Yani ne deniliyor?

“Mezar evlerde oturulmaya tekrar devam edilmelidir.”

Beş parti birden, ortak açıklama ile bunu talep ediyor.

Vatandaşı düşünen yok.

Depremde ölecek insanları düşünen yok..

Beşli açıklamanın ötesinde, her bir muhalefet partili yetkili, sürekli konuyu gündemde tutmaya çalışıyor..

Mesela CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gizemli danışmanı Hacer Foggo..

Hacer Foggo şöyle diyor:

“Tokatköy’de maalesef gördüğünüz gibi bu yıkımları da yine kentsel dönüşüm var, çünkü burada bir zulüm var!”

Depreme dayanıklı ev yapmak istiyorsunuz.

Karşı çıkıyorlar.. “Zulüm var” diyorlar..

Devam ediyor Hacer Foggo: “Beykoz’da bugün inanılmaz bir yıkım durumu var. Arkamda gördüğünüz yerde epilepsi hastası iki çocuk var. Polis biber gazı kullandı. Hukuksuz bir yıkım için polisler buraya gelmiş durumda.”

Çıksın Hacer Foggo, bugün de aynı sözleri tekrarlasın.

Epilepsi hastası çocukları istismar ederek yaptıkları algıların kaç bin kişinin canına mal olduğunu, kendilerinin yaptıkları algılar dinlenecek olursa, Hatay’da yaşanılanların, İstanbul’da da tekrarlanacağı gerçeğini görüp, bir özür dilesin..

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den devam edelim..

Akşener’i artık faşist olarak tanımlamayan Cumhuriyet gazetesinin haberinden aktarıyorum:

“Meral Akşener, mahallelinin avukatı Taner Kunt ve mahallelinin sözcüsü Ahmet Kanbur ile konuştu.

Kunt, 100’e yakın dava açtıklarını söyleyerek, bu kapsamda hazırlanan bilirkişi raporlarının mahallelinin lehine olduğunu bildirdi. İçinde eşyalarının olduğu evlerinin yıkılmaya devam ettiğini de anlatan Kunt ...”

Devam edemeyeceğim..

Bu nasıl bir vicdansızlıktır..

Bu nasıl bir sorumsuzluktur..

Bir de utanmadan, 100 dava açtıklarını söylüyorlar..

Ne için dava açmışlar?

“1999 öncesinde yapılan binalarımız yıkılmasın” diye.. 

Ve Akşener milletvekillerine talimat veriyor, oradaki mahalleliye de, “Onların dokunulmazlığı var. Yıkıma geldiklerinde milletvekillerimiz de burada olacak” diyerek..

Çaresiz insanların aldatıldıkları, dolandırıldıkları şeklindeki algılarla, onların depreme dayanıksız evlerde kalmaya tahrik ediyor..

Bu nasıl bir siyasettir?

Bu nasıl bir vicdandır?

Bu nasıl bir anneliktir?

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.