Küreselleşme, Kültür, Eğitim ve Türk Eğitim Standartları Enstitüsü Önerisi
Küreselleşme, Kültür, Eğitim ve Türk Eğitim Standartları Enstitüsü Önerisi
Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TOROS AKADEMİ -THINK TANK- Eğitim danışmanı Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN, gazetemize küreselleşme bağlamında kültür ve eğitim ilişkisi ile ilgili olarak bir değerlendirme yaptı. Politik, Ekonomik ve Kültürel küreselleşmeye değinen Prof. Şahin, kültürel küreselleşmenin devlet, yapay zekâ ve eğitim ayağına dikkat çekti. Küreselleşmenin dinsiz, milliyetsiz ve cinsiyetsiz bireyler yetiştirme hedefi, LBGT hareketleri, TIMSS ve PISA gibi sınavların işlevlerine değindi ve Türk Eğitim Standartları Enstitüsü kurulması önerisinde bulundu.
Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TOROS AKADEMİ -THINK TANK- Eğitim danışmanı Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN, gazetemize küreselleşme bağlamında kültür ve eğitim ilişkisi ile ilgili olarak bir değerlendirme yaptı. Politik, Ekonomik ve Kültürel küreselleşmeye değinen Prof. Şahin, kültürel küreselleşmenin devlet, yapay zekâ ve eğitim ayağına dikkat çekti. Küreselleşmenin dinsiz, milliyetsiz ve cinsiyetsiz bireyler yetiştirme hedefi, LBGT hareketleri, TIMSS ve PISA gibi sınavların işlevlerine değindi ve Türk Eğitim Standartları Enstitüsü kurulması önerisinde bulundu.
Küreselleşmenin tanımı ve içeriğine değinen Prof. Şahin küreselleşmeyi, fikirlerin, bilginin, malların ve hizmetlerin dünyaya yayılma süreci olarak tanımladı. Prof. Şahin’e göre, bu yayılma süreci çeşitli alanda meydana gelen hareket ile oluşmaktadır: veri hareketi, insan hareketi, mal ve hizmet hareketi ve sermaye hareketi.
Politik, Kültürel ve Ekonomik Küreselleşme
“Bu hareketler sonucunda beklenen şey kültürel ve ekonomik sistemlerin birleşmesidir. Bu birleşme, uluslar arasında artan etkileşimi arttıracak, entegrasyonu sağlayacak ve aynı zamanda karşılıklı bağımlılığı doğuracaktır. Böylece ülkeler ve bölgeler politik, kültürel ve ekonomik olarak iç içe geçerek dünyanın küreselleşmesini sağlayacaktır” dedi ve açıklamasını sürdürdü.
Küreselleşmenin politik, kültürel ve ekonomik boyutuna örnekler veren Prof. Şahin’e göre, iki veya daha fazla ülkede faaliyet gösteren çok uluslu şirketler, ekonomik küreselleşmede büyük bir rol oynamaktadır. NATO ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütler, politik küreselleşme çabasının bir parçasıdır. Zayıflatılan bir devlet, güçlenen uluslararası kuruluşların nesnesi haline gelir.
Kültürlerin bir araya gelmesine teknolojik ve toplumsal birlikte çalışarak yardım ederler. İletişimin kolaylaşması, sosyal medyanın yaygınlığı ve daha hızlı ve daha iyi ulaşıma erişim kültürel küreselleşme sürecine hizmet etmektedir. Yapay zekayı bu süreçte ele almamız gerekir.
Kültürel küreselleşmenin önemini ve içeriğini açıklayan Prof. Şahin, “ küreselleşme sürecinde en çok zaman alacak ve çaba gerektirecek alan kültürel küreselleşmedir. Kültürlerin entegrasyonu için toplum kültürlerinin temelinde yatan sabiteleri etkisiz hale getirmek gerekmektedir. Bu sabiteler arasında öncelikli olarak din, milliyet ve cinsiyet gibi kimlik unsurları hem tarihsel olarak hem de antropolojik olarak çok belirleyici oldukları için ve bu nedenle yok edilmesi çok zor olduğu için pasifleştirilmesi gerekmektedir. Küresel dünyanın vatandaşını üretmek ona Dünya Vatandaşı kimliğini kazandırmakla mümkün olacaktır” dedi.
Dünya Vatandaşı ve İnsan Hareketi
Prof. Şahin’in yaptığı açıklamaya göre Dünya Vatandaşı da tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi belirlenen uluslararası standartlara uygun olması gerekir. Sanayide üretilen ürünlerde uluslararası standartlara uygunluk koşulu küresel birlikteliğin önemli bir ayağıdır. ISO belgesi gibi uluslararası standartlara uygunluk onayı gerektiren başka araçlar da bu sürece hizmet eder. 165 üyeli İSO, dünya genelinde standartları belirlemek amacıyla 1947 yılında kurulmuştur.
Kültürel küreselleşme için de araçlar geliştirildiği vurgulayan Prof. Şahin, küreselleşmenin insan hareketi ayağında uluslararası kültürel etkinlikler desteklendiğini belirtti. Dünyada farklı ülkelerde insan haraketlini sağlayan Rio Karnavalı, Venedik Karnavalı, Holi Fest, Dia De Los Muertos Festivali, Beyaz Geceler Festivali, Boryeong Çamur Festivali, Oktoberfest ve Midsummer gibi uluslararaı festivaller düzenlendiğini ifade etti.
Prof. Şahin’e göre, Kültürel küreselleşme, özellikle İnternet ve uydu televizyonu aracılığıyla popüler kültürü yayarak eğlence olanaklarını genişletti. Dini hareketler, küreselleşmenin en erken kültürel güçleri arasındaydı ve zorla, göçle, emperyalistlerle ve tüccarlarla yayıldı.
Küreselleşme ve Eğitim
Küreselleşmenin eğitime etkisini değerlendiren Prof. Şahin şöyle dedi: “ Kültür aktarımı işlevi olan eğitim sistemlerine de al atıldı. Sanayi ve teknoloji alanında oluşturulan ISO gibi uluslararası standartlar sağlamak amacıyla TIMSS ve PISA gibi sınavlar oluşturuldu. Sınavın uygulanması ile hem eğitim sisteminin yapısı hem de eğitimin niteliği konusunda uluslararası standartlara uygunluk test edilebilmektedir.”
Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması olan TIMSS'in temel amacının, dünya çapında matematik ve fen eğitim öğretiminin gelişmesine yardımcı olmak olarak ifade eden Prof. Şahin, bu sınavın IEA, ISC, DPC, SC, ETS, SMIRC gibi uluslararası kuruluşlar tarafından yürütüldüğüne işaret etti.
PISA sınavı hakkında da değerlendirmede bulunan Prof. Şahin, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı olan PISA’nın, kısa adı OECD olan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın bir eğitim araştırması olduğunu, 1997 yılında geliştirilen bu uygulamanın, uluslararası çapta üç yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin başarısını ölçtüğünü ifade etti ve “PISA, Matematik okuryazarlığı, Fen Bilimleri okuryazarlığı ve Okuma Becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplamaktadır” dedi.
Küreselleşme ve Din
Prof. Şahin açıklamasında aşağıdaki noktalara dikkat çekti: Küreselleşme, özellikle İnternet ve uydu televizyonu aracılığıyla popüler kültürü yayarak eğlence olanaklarını genişletti. Dini hareketler, küreselleşmenin en erken kültürel güçleri arasındaydı ve zorla, göçle, emperyalistlerle ve tüccarlarla yayıldı. Hristiyanlık, İslam, Budizm gibi dinler ve bu dinlere ait mezhepler kendi özgün tarihsel ve kültürel kökleri etkisizleştirilerek kültürel küreselleşmenin araçları haline dönüştürüldü.
Çok kültürlülük ve çok dillilik birer sosyal olgu haline getirildi ve kültürel küreselleşmenin önemli ayaklarını oluşturdu.
Küreselleşme süreci, bu projeyi geliştiren ve uygulayan, baskınlığı ve zenginliği temsil eden öznelerin gelecek planları ve projeleri için fayda ve zemin oluştururken aynı zamanda zenginlik ve refah getirmektedir. Ancak Asya, Latin Amerika ve Afrika kıtalarındaki ülkelere ve bu ülkelerde yaşayan toplumlara sefalet ve yıkım kattığı eleştirisi yapılmaktadır.
Dinsiz, Milliyetsiz ve Cinsiyetsiz Bireyler
Küreselleşmenin uluslararası etkisini bir kenara koyup kendi ülkemizdeki etkisine baktığımızda küreselleşme sürecinin tüm ayaklarının sağlam biçimde çalıştığını söylemek mümkündür. Özellikle 21. Yüzyıl başından itibaren kültürel küreselleşme araçları hızlı biçimde çalışmaktadır. Dinsiz, milliyetsiz ve cinsiyetsiz bireylerden oluşan bir toplum artık küresel dünya ile entegre olmaya hazır bir toplumdur. Ülkemizde kültürel küreselleşme araçları olan İnternet ve uydu televizyonu aracılığıyla, sosyal medyada yapılan Deizm tartışmaları, Ateizm güzellemeleri ile din konusunda konuşan sözde din adamlarının patavatsız, akıl ve ferasetten uzak sarf ettikleri sözler ve beyanlar çok açık uygulama örnekleridir.
Son zamanlarda sokaklarda sosyal hareket olarak yapılan LGBT gösterileri ile dile getirilen Homoseksüellik veya Heteroseksüellik savunucularının kültürel küreselleşmenin amaçlarına hizmet ettikleri gözardı edilmemelidir. Kendi milli kültürümüz içinde sapıklık olarak nitelene hareketler artık yayılmaya ve yaygınlaşmaya başlamıştır.
Milli değerler dediğimiz kültürel ve tarihi arkaplanı olan özgün kimlik değerleri artık değerli olmakta çıkmaktadır. Hatta bu değerlere değer veren bireyler artık çağa ayak uyduramayan, küresel dünyadan ve ilerlemeden habersiz, çok geride kalmış, evrimini tamamlayamamış bireyler olarak görülmektedir.
Sanayi ve teknolojide küreselleşmenin farkında olan yöneticiler 1945 yılında Türk Standardları Enstitüsü’nü kurdu. 1955 yılında ISO’nun bir üyesi olan TSE ülkemizde kendi standartlarını belirlemektedir. Türk Standardları Enstitüsü tarafından kabul edilen standardları Türk Standardı adını alır.
Pergelin Ayakları ve Türk Eğitim Standardları Enstitüsü
Açıklamasında bir de öneride bulunan Prof. Şahin, Türk Eğitim Standardları Enstitüsü’nin kurulmasının gereğinden bahsetti. Açıklama şöyle:
Eğitim sistemimiz için de kendi standartlarımızı oluşturup kendi Türk Eğitim Standartları Enstitüsü’nü kurmanın zamanı geldi. TIMSS ve PISA değerlendirmeleri küreselleşmenin araçları olduğuna göre Türkiye Yüzyılı vizyonuna uygun Yerli ve Milli ilkesine göre kendi Türk Eğitim Standardları Enstitüsü kurulsun. Eğitimde pergelin ayaklarını Türk Eğitim Standardları Enstitüsü belirlesin.
"Aksi takdirde baskın küreselleşme akımında biz, biz kalamayız" vurgusu yapan Prof. Şahin, “Türk Eğitim Standardları Enstitüsü ile ilgili niçin ve nasıl diye soranlar olursa onu da açıklarım” diyerek açıklamasını sonlandırdı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.