Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Altılı masaya şok!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 10.09.2022 - 11:06, Güncelleme: 10.09.2022 - 11:06
 

Altılı masaya şok!

Çiziğin kralını bizzat kendileri yediler

Salih Tuna, "Washington ne der beni ırgalamaz, ben sandıktan çıkan sonuca bakarım diyorsan, Amerika'dan çiziği yersin" herzesini yumurtlayan zevatın bugün geldiği noktayı gözler önüne serdi. Malum zırtapozların, çiziğin kralını bizzat kendilerinin yediğine dikkat çeken Tuna, Sabah gazetesindeki yazısında şunları kaydetti: "Masa eşrafı adına her şey tıkırında gidiyordu. Endişeli modernler ile bir kısım endişeli muhafazakârları "Erdoğan karşıtlığında" buluşturmayı başarmışlardı. Yani... "AKP dinciliği dayatıyor, dinci nesil yetiştirmek ve hepimizi çarşafa sokmak istiyor..." yollu isyan edenler ile "AKP millette ahlak bırakmadı, zinayı yasak olmaktan çıkardı, bakın işte Bebek sahillerinde zina ediyorlar!.." diyenler, Erdoğan ve AK Parti'ye karşı birleşmişti. Evet, tuhaf ama vaziyet bundan ibaretti Zaten algıların gerçeklerin yerini aldığı kaotik durumlarda garabetlerin farkına varılmaz. Hiç unutmam, bunların en ünlü aydınlarından biri, Abramowitz ve Edelman gibi iki azgın Siyonist öncülüğünde vaktiyle hazırlanan raporda AK Parti'nin uyarılmasının istendiğini aktardıktan sonra şöyle demişti: "Eğer AK Parti iktidarı, Washington'ın bakış açısı beni ırgalamaz düşüncesine kapılmışsa, iktidarlarını sürdürmelerini sadece Türkiye'deki 'sandık' zannediyorlar ve Washington'daki Beyaz Saray unsurunu dışlıyorlarsa Washington'dan çizik yerler; 'Yedirmeyiz!' sloganları da fayda etmez..." Bunları ne zaman mı söyledi? Gezi döneminin hemen ardından... "Hitler de sandıkla gelmişti" diyerek halk iradesinin meşruiyetini sulandırmaya çalışıyorlardı ya hani, işte o zamanlar... Unutmuş olamazsınız; sadece muhalefet değil, dönemin Cumhurbaşkanı Gül bile "Her şey sandık değildir" korosuna katılmıştı. Erdoğan karşıtı yazarçizerlerimiz de "çoğulculuk-çoğunlukçuluk" diskuruyla mahut argümana destek vermişlerdi. Gelgelelim, söz konusu aydınları lafı hiç eğip bükmemiş, "demokrasi, hukukun üstünlüğü" gibi lakırdılardan kendine kamuflaj yapma ihtiyacı duymamıştı. Dümdük söylemişti: "Washington ne der beni ırgalamaz, ben sandıktan çıkan sonuca bakarım diyorsan, Amerika'dan çiziği yersin!.." Hülasa... Bir Türk aydını gündüz gözüyle, "ABD'nin iradesini iplemeyip sadece Türk milletinin iradesine bakarsan çiziği yersin" diyerek, iktidarın kulağına kar suyu kaçırmaya çalışmış, kimsecikler de bu garabeti sorgulamamıştı. Neden acaba? Gerçekten de "çizik" yediğimizden mi? Doğrusunu söylemek gerekirse, Gezi sonuç itibarıyla (en azından ekonomik planda) "çizik" yemekti. Zira, Gezi öncesi, Mayıs 2013 itibarıyla bu ülke son 300 yılın en iyi iktisadi göstergelerine sahipti. Mesela dolar 1.8 TL'ydi Ne ki Sayın Erdoğan pes etmedi; "İstiklal-i tam" yolunda devam etti. Bu sefer de karşısına, 17-25 Aralık "yolsuzluk susturuculu" yargı darbesiyle çıktılar. Bu yolla "teknik nakavt" yapacaklarına kesin inanıyorlardı. Acayip bir dönemdi. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ricciardione heyecanını saklayamamış, "Bir imparatorluğun çöküşünü izliyorsunuz!" demişti. Erdoğan yine yıkılmadı. "Washington'ın bakış açısı beni ırgalamaz" dercesine net bir tavır aldı. Sadece milletin gözüne baktı. "Kısık sesine" rağmen direndi ve kazandı Baktılar, "çizikle" olacak gibi değil, 15 Temmuz'da tanklarla, savaş uçaklarıyla saldırdılar. Sonuç: Çiziğin kralını bizzat kendileri yediler. Bu "çizik sancısıyla" da malum masayı kurdular... Masanın altına üstüne ne varsa koyuyor, içerden dışardan her yolla da destekliyorlar. Lakin masa sakat, habire sallanıyor; ha yıkıldı, yıkılacak!.. Eh yani, "çizik sancısıyla" kurulan masa ne kadar sağlam olabilirdi ki?"
Çiziğin kralını bizzat kendileri yediler

Salih Tuna, "Washington ne der beni ırgalamaz, ben sandıktan çıkan sonuca bakarım diyorsan, Amerika'dan çiziği yersin" herzesini yumurtlayan zevatın bugün geldiği noktayı gözler önüne serdi. Malum zırtapozların, çiziğin kralını bizzat kendilerinin yediğine dikkat çeken Tuna, Sabah gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

"Masa eşrafı adına her şey tıkırında gidiyordu. Endişeli modernler ile bir kısım endişeli muhafazakârları "Erdoğan karşıtlığında" buluşturmayı başarmışlardı.

Yani...

"AKP dinciliği dayatıyor, dinci nesil yetiştirmek ve hepimizi çarşafa sokmak istiyor..." yollu isyan edenler ile "AKP millette ahlak bırakmadı, zinayı yasak olmaktan çıkardı, bakın işte Bebek sahillerinde zina ediyorlar!.." diyenler, Erdoğan ve AK Parti'ye karşı birleşmişti.

Evet, tuhaf ama vaziyet bundan ibaretti

Zaten algıların gerçeklerin yerini aldığı kaotik durumlarda garabetlerin farkına varılmaz. Hiç unutmam, bunların en ünlü aydınlarından biri, Abramowitz ve Edelman gibi iki azgın Siyonist öncülüğünde vaktiyle hazırlanan raporda AK Parti'nin uyarılmasının istendiğini aktardıktan sonra şöyle demişti: "Eğer AK Parti iktidarı, Washington'ın bakış açısı beni ırgalamaz düşüncesine kapılmışsa, iktidarlarını sürdürmelerini sadece Türkiye'deki 'sandık' zannediyorlar ve Washington'daki Beyaz Saray unsurunu dışlıyorlarsa Washington'dan çizik yerler; 'Yedirmeyiz!' sloganları da fayda etmez..."

Bunları ne zaman mı söyledi?

Gezi döneminin hemen ardından... "Hitler de sandıkla gelmişti" diyerek halk iradesinin meşruiyetini sulandırmaya çalışıyorlardı ya hani, işte o zamanlar...

Unutmuş olamazsınız; sadece muhalefet değil, dönemin Cumhurbaşkanı Gül bile "Her şey sandık değildir" korosuna katılmıştı. Erdoğan karşıtı yazarçizerlerimiz de "çoğulculuk-çoğunlukçuluk" diskuruyla mahut argümana destek vermişlerdi.

Gelgelelim, söz konusu aydınları lafı hiç eğip bükmemiş, "demokrasi, hukukun üstünlüğü" gibi lakırdılardan kendine kamuflaj yapma ihtiyacı duymamıştı.

Dümdük söylemişti: "Washington ne der beni ırgalamaz, ben sandıktan çıkan sonuca bakarım diyorsan, Amerika'dan çiziği yersin!.."

Hülasa...

Bir Türk aydını gündüz gözüyle, "ABD'nin iradesini iplemeyip sadece Türk milletinin iradesine bakarsan çiziği yersin" diyerek, iktidarın kulağına kar suyu kaçırmaya çalışmış, kimsecikler de bu garabeti sorgulamamıştı.

Neden acaba? Gerçekten de "çizik" yediğimizden mi?

Doğrusunu söylemek gerekirse, Gezi sonuç itibarıyla (en azından ekonomik planda) "çizik" yemekti.

Zira, Gezi öncesi, Mayıs 2013 itibarıyla bu ülke son 300 yılın en iyi iktisadi göstergelerine sahipti. Mesela dolar 1.8 TL'ydi

Ne ki Sayın Erdoğan pes etmedi; "İstiklal-i tam" yolunda devam etti.

Bu sefer de karşısına, 17-25 Aralık "yolsuzluk susturuculu" yargı darbesiyle çıktılar.

Bu yolla "teknik nakavt" yapacaklarına kesin inanıyorlardı.

Acayip bir dönemdi. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ricciardione heyecanını saklayamamış, "Bir imparatorluğun çöküşünü izliyorsunuz!" demişti.

Erdoğan yine yıkılmadı. "Washington'ın bakış açısı beni ırgalamaz" dercesine net bir tavır aldı. Sadece milletin gözüne baktı. "Kısık sesine" rağmen direndi ve kazandı

Baktılar, "çizikle" olacak gibi değil, 15 Temmuz'da tanklarla, savaş uçaklarıyla saldırdılar.

Sonuç: Çiziğin kralını bizzat kendileri yediler.

Bu "çizik sancısıyla" da malum masayı kurdular... Masanın altına üstüne ne varsa koyuyor, içerden dışardan her yolla da destekliyorlar.

Lakin masa sakat, habire sallanıyor; ha yıkıldı, yıkılacak!..

Eh yani, "çizik sancısıyla" kurulan masa ne kadar sağlam olabilirdi ki?"

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.