Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Beyaz Saray ve petrol şirketleri arasındaki gerilim!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 06.11.2022 - 19:51, Güncelleme: 06.11.2022 - 19:51
 

Beyaz Saray ve petrol şirketleri arasındaki gerilim!

ABD'li petrol şirketlerinin dev kârlar açıklamaya devam etmesi Beyaz Saray'ı kızdırdı. ABD Başkanı Biden petrol şirketlerinin yüksek kârlarından rahatsız olduğunu belirterek ek vergiler getirilmesi çağrısında bulundu.

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle sıkılaşan petrol piyasasından ve artan fiyatlardan yararlanan şirketler bu yılın üçüncü çeyreğinde de kârlarını artırmaya devam etti. Artan fiyatlar, yüksek kârların sınırlanmamasının da etkisiyle enflasyona olumsuz etki ederken petrol şirketleri ABD Başkanı Joe Biden’ın hedefi oldu. ABD’li petrol üreticileri, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle küresel enerji piyasasını sarsan ve fiyatları yükselten jeopolitik kargaşa döneminden büyük kazançlar sağlarken toplamda 200 milyar dolardan fazla kâr elde etti. 6 AYDA 200 MİLYAR DOLARLIK KÂRS&P Küresel Emtia Araştırmaları tarafından Financial Times için hazırlanan kazanç raporlarına göre, ABD’de faaliyet gösteren halka açık petrol ve gaz şirketlerinin toplam net kârı yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde 200,24 milyar dolara ulaştı. Örneğin ABD'li petrol devi ExxonMobil üçüncü çeyrek kârını üçe katlayarak rekor kırarken Chevron üçüncü çeyrek kârını yıllık bazda yüzde 84 artırdı. ABD’li şirketlerin yanı sıra Avrupalı petrol devleri de rekor kârlar açıkladı. Fransız Total'in üçüncü çeyrek kârı yıllık bazda ikiye katlanarak 9,9 milyar dolara ulaşırken Shell'in kârı da aynı dönemde yıllık bazda ikiye katlanarak 9,45 milyar dolar oldu. BP ise üçüncü çeyrekte doğalgaz alım satım işlemlerinin desteğiyle 8,15 milyar ile beklentilerin üzerinde kar elde etti.Rekor kârlar üçüncü çeyrekte de kendini gösterdi. İkinci çeyreğe göre petrol fiyatları kısmen düşse de uluslararası enerji devleri kârlarını katlamayı bildi. Ancak bu durum Beyaz Saray ve şirketler arasındaki gerilimi daha da tırmandırdı. EK VERGİ SİNYALİ ABD Başkanı Joe Biden bu hafta açıklanan büyük kârları “savaşın beklenmedik bir sonucu” olarak nitelendirdi ve şirketleri Rusya-Ukrayna savaşı sayesinde vurgunculuk yapmakla suçladı. Biden şirketlerin daha yüksek vergiler ödemesi gerektiğini savundu.Beyaz Saray sözcülerinden Abdullah Hasan da yeni ek düzenlemeler getirilebileceğine işaret ederek “Aileleri desteklemek için ne gerekiyorsa yapacağız” açıklamasında bulundu. BEYAZ SARAY VE ŞİRKETLER KARŞI KARŞIYA GELMİŞTİ Yükselen benzin fiyatları lojistik maliyetleri başta olmak üzere pek çok ürünün fiyatını artırarak enflasyonu körüklemiş, bu durum geçtiğimiz aylarda da petrol endüstrisi ile Beyaz Saray'ı karşı karşıya getirmişti. Fiyatları indirebilmek için benzinde vergi indirimini gündeme alan Biden, petrol şirketlerini kârlarını arttırmak için arz sıkıntısından faydalanmakla suçlamıştı. Biden ise ”Exxon bu yıl Tanrı’dan çok para kazandı. Amerikan petrol şirketleri kârlarını daha fazla sondaj yapmak için değil hisselerini geri almak için kullandı” demişti. NE OLMUŞTU! DETAYLAR... Suudi Arabistan-ABD gerilimine yol açan OPEC+ kararı 1973'teki petrol ambargosunu akıllara getirdi ABD ve Suudi Arabistan arasında gerilime yol açan OPEC+ grubunun günlük petrol üretimini 2 milyon varil düşürme kararı, Arap ülkelerinin 1973'te Batı dünyasına karşı uyguladığı petrol ambargosu ve büyük ekonomik etkilerini hatırlattı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunu oluşturan ülkelerin başında gelen Suudi Arabistan ve Körfez'deki diğer Arap ülkeleri, gelirlerinin hemen hepsini ihraç ettikleri petrolden sağlıyor. OPEC+ grubundan günlük petrol üretimini 2 milyon varil azaltma kararı Yaklaşık 2 yıl boyunca dünya ekonomisini felç eden Kovid-19 salgınıyla 20 doların altına kadar düşen Brent petrolün varil fiyatı, Rusya-Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat'tan sonra 140 dolara kadar yükseldi. Yüksek petrol fiyatlarından etkilenen ülkelerin başında gelen ABD ve Avrupa'nın gözü, arz-talep dengesine bağlı olarak fiyatların düşürülmesi için Suudi Arabistan ve Körfez'deki diğer Arap ülkelerinin petrol üretimlerini yükseltme kararına döndü. ABD Başkanı Joe Biden'ın temmuzda İsrail'den doğrudan uçtuğu Suudi Arabistan ziyaretinin de Riyad yönetiminden petrol üretimini artırma talebinde bulunma amacıyla yapıldığı gündeme getirildi. Ancak Batı dünyasının beklentilerinin tam aksine OPEC+ grubu, 5 Ekim'de Avusturya'nın başkenti Viyana’da düzenlenen toplantıda günlük petrol üretimini kasımdan itibaren 2 milyon varil azaltma kararı aldı. Suudi Arabistan OPEC+ kararından sonra ABD'nin hedefinde Bu karardan rahatsız olan ABD yönetimi, Orta Doğu'daki önemli müttefiklerinden Suudi Arabistan'ı OPEC+ tarafından duyurulan kararın mimarı olarak hedef gösteren açıklamalar yapmaya başladı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada şunları kaydetti: "Suudi Arabistan'a üretimi azaltma hedeflerinin piyasada bir dayanağı olmadığını gösteren analizleri gösterdik ve bir sonraki OPEC toplantısına kadar işlerin nasıl gittiğini görmeleri için bekleyebileceklerini söyledik. Diğer OPEC üyesi ülkeler, bizimle özelden iletişime geçti ve Suudi Arabistan'ın kararına katılmadıklarını ancak onlarla aynı yöne gitmek zorunda hissettiklerini söyledi." Kirby, çevrim içi düzenlediği brifingde de, "OPEC+ grubunun aldığı karar, kesinlikle bir ekonomik destekti. Ayrıca bu karar, (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'e bir rahatlama verdiğinden ve Putin'in savaş mekanizmasına katkı sağladığından askeri ve manevi destek kategorisindedir." ifadelerini kullandı. Kirby, bundan sonraki süreçte Suudi Arabistan'ın Rusya'nın yanında olup olmadığını gözleyeceklerini ve ABD'nin Suudi Arabistan ile ilişkilerini değerlendirmeyi sürdüreceğini belirtti. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı ise dün, OPEC+ grubunun kararından sonra kendilerine yöneltilen suçlamaları tümüyle reddettiklerini belirten bir açıklama yayımladı. Orta Doğu'da askeri iş birliği dahil birçok konuda stratejik müttefik olan ABD ve Suudi Arabistan arasında gerginliğe yol açan OPEC+ grubunun petrol üretimini düşürme kararı, 49 yıl önce Arap yönetimlerinin Batı ülkelerine karşı kullandığı petrol ambargosunun olumsuz etki ve yansımalarını akıllara getiriyor. Arapların Batı ülkelerine karşı petrol ambargosu OPEC'e üye Arap ülkelerinin, 6 Ekim 1973'te başlayan Arap-İsrail Savaşı (Yom Kippur) sırasında Tel Aviv'e destek veren ABD ve bazı Avrupa ülkelerine karşı uyguladığı petrol ambargosunun büyük ekonomik etkileri 49 yıldır unutulmadı. Mısır'ın 6 Ekim 1973'te İsrail'e yaptığı hamleyle fitili ateşlenen Yom Kippur Savaşı, İsrail'in 1967'de patlak veren "6 Gün Savaşı"nda işgal ettiği topraklardan çekilmeyi kabul etmemesi üzerine başladı. Suriye ve Mısır'ın öncülük ettiği Arap ülkeleri, İsrail'i 1967'de işgal ettiği Mısır'ın Sina Yarımadası ve Suriye toprağı Golan Tepeleri'nden çıkarmak istedi. İsrail ise 1967 sonrasında Arap saldırıları konusunda güvende olduğunu hissediyor, bu nedenle barış için işgal ettiği toprakları geri vermeye gerek görmüyordu. - Ambargo 15 Ekim 1973'te duyuruldu Yom Kippur Savaşı hazırlıkları kapsamında dönemin Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdulaziz ile Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın Riyad’da bir araya geldiği ve yaklaşmakta olan silahlı mücadelede Arapların petrolü bir silah olarak kullanmalarına dair karar aldıkları iddia ediliyor. Savaşın başlamasından sonra Suriye ve Mısır'a karşı zor duruma düşen İsrail'e yardım etmek isteyen ABD, 12 Ekim'de İsrail'e hava yoluyla askeri malzeme ve silah yardımı için Nickel Grass Operasyonu'nu başlattı. OPEC üyesi Arap ülkeleriyle Mısır ve Suriye’den oluşan Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü (OAPEC) üyeleri, Kuveyt’te toplanarak Filistin halkının yasal hakları güvence altına alınıncaya ve İsrail 1967'de işgal ettiği topraklardan geri çekilinceye kadar petrol ambargosunu sürdürme kararı aldı. OAPEC üyeleri, her ay petrol üretiminin yüzde 5 azaltılmasını öngören ambargoyu 15 Ekim 1973'te duyurdu. Libya'nın ABD’ye giden bütün petrol sevkiyatına ambargo uygulayacağını açıklamasıyla önce Suudi Arabistan, ardından diğer OPEC üyeleri de ambargoya destek vereceklerini bildirdi. Irak, Bahreyn ve Umman ise petrol ambargosuna katılmadı. ABD ile başlayan ambargo özellikle Hollanda başta olmak üzere Batı Avrupa ülkeleri ve Japonya'ya kadar genişletildi. Petrol boykotunun açıklanan amacı; ABD'ye Orta Doğu'da dengeli bir politika benimsemesi için baskı yapmak, uluslararası toplumu Birleşmiş Milletlerin (BM) 242 sayılı kararını uygulama ihtiyacına ikna etmeye çalışmak ve İsrail'i 1967 öncesi sınırlara çekilmeye zorlamaktı. Ancak aynı zamanda Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap ülkeleri bu ambargo ile Arap kamuoyuna Filistin davası için harekete geçebilecekleri mesajını verme fırsatı yakaladı. Bununla beraber OPEC üyesi ülkeler, üretimi kısarak ve petrol fiyatlarını yükselterek ülkelerine giren kaynakları artırmaya karar verdi. Üretimdeki kesinti ambargonun başladığı ekimden aralık ayına gelindiğinde yüzde 25'e ulaştı. Petrol ambargosunun etkileri Arap ülkelerinin uyguladığı ambargonun kısa vadede çarpıcı etkileri oldu. Petrol fiyatlarının yaklaşık yüzde 400 artması petrol ihraç eden ülkelerin ekonomilerini ciddi şekilde. Bu dönemde petrol gelirleri yön değiştirerek Orta Doğu ülkelerine doğru akmaya başladı. OPEC'in ambargosu ve fiyat yükseltmesi sebebiyle ABD başta olmak üzere sanayileşmiş ülkelerin ucuz petrole göre yapılandırılmış üretim sistemlerinde zorlanmalar ve daralmalar görüldü. Petrol fiyatlarındaki artış maliyetlere yansırken, bu durum enflasyonun hızlanmasına yol açtı. Batı'daki birçok ülkede petrol kıtlığı ve istasyonların önünde uzun araç kuyrukları oluştu. Ayrıca ABD'de büyük hacimli otomobil üreten sanayi devleri üretimde duraklamaya giderken, daha küçük hacimli motorlu otomobiller üreten Japon firmaları küresel piyasada söz sahibi oldu. ABD'nin İsrail'e desteği üzerine başlayan ambargo, NATO içinde çatlaklar oluştururken bu durum hem Avrupa ülkeleri hem Japonya'nın ABD'nin Orta Doğu politikasından uzaklaşmak istemesi sonucunu doğurdu. ABD'de petrol tüketimini azaltmak için 1974'te otoyollarda hız limiti olarak saatte 90 kilometre belirlendi. Ocak 1974'ten Şubat 1975'e kadar güneş ışığından daha fazla yararlanmak için çeşitli uygulamalar başlatıldı. Şirketler petrol bulmak için yeni imkanlar aramaya başlarken Avrupa'da kömür ve nükleer reaktörlerden enerji elde etmek için araştırmaların yolu açıldı. ABD’de 1973-1974 yıllarında petrol fiyatlarındaki artışla birlikte New York borsası yaklaşık 100 milyar dolar değer kaybetti. 1973'teki petrol ambargosunun sonuçları OPEC ülkelerinin yabancı şirketlere karşı kendi petrolleri üzerindeki milli payları artarken, Suudi Arabistan'ın Aramco şirketi kamulaştırıldı ve bu süreçten bir petrol devi olarak çıktı. Öte yandan Batı ülkelerinin Arap-İsrail çatışması konusundaki politikalarını değiştirmemeleri sebebiyle ambargonun hedefine tam olarak ulaşamadığı da belirtiliyor. Bununla birlikte petrol ambargosu Batı'da alternatif enerji araştırmaları, enerji tasarrufu ve enflasyonla mücadelede daha sıkı para politikası uygulanmasına yol açarken, ortaya çıkan petrol krizi Japon ekonomisinin petrol temelli sanayiden, elektronik sanayisine yönelmesine katkı sundu. OPEC ülkeleri, dünyadaki petrole bağımlılığa güvenerek attıkları adım sonucunda, petrol fiyatlarına göre karlı hale gelen alternatif enerji kaynaklarının kullanımının arttığının ve bağımlılığın nispeten azaldığının farkına vardı. Nükleer enerji ve doğal gazdan elektrik üretimiyle konut ısınmasında gaz kullanımı, otomobiller için alternatif enerji kaynakları petrol fiyatlarının düşmesine sebep olurken bu durum petrol üreten ülkeleri ekonomilerini çeşitlendirme arayışlarına da sevk etti.
ABD'li petrol şirketlerinin dev kârlar açıklamaya devam etmesi Beyaz Saray'ı kızdırdı. ABD Başkanı Biden petrol şirketlerinin yüksek kârlarından rahatsız olduğunu belirterek ek vergiler getirilmesi çağrısında bulundu.

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle sıkılaşan petrol piyasasından ve artan fiyatlardan yararlanan şirketler bu yılın üçüncü çeyreğinde de kârlarını artırmaya devam etti. Artan fiyatlar, yüksek kârların sınırlanmamasının da etkisiyle enflasyona olumsuz etki ederken petrol şirketleri ABD Başkanı Joe Biden’ın hedefi oldu. ABD’li petrol üreticileri, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle küresel enerji piyasasını sarsan ve fiyatları yükselten jeopolitik kargaşa döneminden büyük kazançlar sağlarken toplamda 200 milyar dolardan fazla kâr elde etti.

6 AYDA 200 MİLYAR DOLARLIK KÂRS&P

Küresel Emtia Araştırmaları tarafından Financial Times için hazırlanan kazanç raporlarına göre, ABD’de faaliyet gösteren halka açık petrol ve gaz şirketlerinin toplam net kârı yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde 200,24 milyar dolara ulaştı. Örneğin ABD'li petrol devi ExxonMobil üçüncü çeyrek kârını üçe katlayarak rekor kırarken Chevron üçüncü çeyrek kârını yıllık bazda yüzde 84 artırdı. ABD’li şirketlerin yanı sıra Avrupalı petrol devleri de rekor kârlar açıkladı. Fransız Total'in üçüncü çeyrek kârı yıllık bazda ikiye katlanarak 9,9 milyar dolara ulaşırken Shell'in kârı da aynı dönemde yıllık bazda ikiye katlanarak 9,45 milyar dolar oldu. BP ise üçüncü çeyrekte doğalgaz alım satım işlemlerinin desteğiyle 8,15 milyar ile beklentilerin üzerinde kar elde etti.Rekor kârlar üçüncü çeyrekte de kendini gösterdi. İkinci çeyreğe göre petrol fiyatları kısmen düşse de uluslararası enerji devleri kârlarını katlamayı bildi. Ancak bu durum Beyaz Saray ve şirketler arasındaki gerilimi daha da tırmandırdı.

EK VERGİ SİNYALİ

ABD Başkanı Joe Biden bu hafta açıklanan büyük kârları “savaşın beklenmedik bir sonucu” olarak nitelendirdi ve şirketleri Rusya-Ukrayna savaşı sayesinde vurgunculuk yapmakla suçladı. Biden şirketlerin daha yüksek vergiler ödemesi gerektiğini savundu.Beyaz Saray sözcülerinden Abdullah Hasan da yeni ek düzenlemeler getirilebileceğine işaret ederek “Aileleri desteklemek için ne gerekiyorsa yapacağız” açıklamasında bulundu.

BEYAZ SARAY VE ŞİRKETLER KARŞI KARŞIYA GELMİŞTİ

Yükselen benzin fiyatları lojistik maliyetleri başta olmak üzere pek çok ürünün fiyatını artırarak enflasyonu körüklemiş, bu durum geçtiğimiz aylarda da petrol endüstrisi ile Beyaz Saray'ı karşı karşıya getirmişti. Fiyatları indirebilmek için benzinde vergi indirimini gündeme alan Biden, petrol şirketlerini kârlarını arttırmak için arz sıkıntısından faydalanmakla suçlamıştı. Biden ise ”Exxon bu yıl Tanrı’dan çok para kazandı. Amerikan petrol şirketleri kârlarını daha fazla sondaj yapmak için değil hisselerini geri almak için kullandı” demişti.

NE OLMUŞTU! DETAYLAR...

Suudi Arabistan-ABD gerilimine yol açan OPEC+ kararı 1973'teki petrol ambargosunu akıllara getirdi
ABD ve Suudi Arabistan arasında gerilime yol açan OPEC+ grubunun günlük petrol üretimini 2 milyon varil düşürme kararı, Arap ülkelerinin 1973'te Batı dünyasına karşı uyguladığı petrol ambargosu ve büyük ekonomik etkilerini hatırlattı.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunu oluşturan ülkelerin başında gelen Suudi Arabistan ve Körfez'deki diğer Arap ülkeleri, gelirlerinin hemen hepsini ihraç ettikleri petrolden sağlıyor.

OPEC+ grubundan günlük petrol üretimini 2 milyon varil azaltma kararı
Yaklaşık 2 yıl boyunca dünya ekonomisini felç eden Kovid-19 salgınıyla 20 doların altına kadar düşen Brent petrolün varil fiyatı, Rusya-Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat'tan sonra 140 dolara kadar yükseldi.

Yüksek petrol fiyatlarından etkilenen ülkelerin başında gelen ABD ve Avrupa'nın gözü, arz-talep dengesine bağlı olarak fiyatların düşürülmesi için Suudi Arabistan ve Körfez'deki diğer Arap ülkelerinin petrol üretimlerini yükseltme kararına döndü.

ABD Başkanı Joe Biden'ın temmuzda İsrail'den doğrudan uçtuğu Suudi Arabistan ziyaretinin de Riyad yönetiminden petrol üretimini artırma talebinde bulunma amacıyla yapıldığı gündeme getirildi.

Ancak Batı dünyasının beklentilerinin tam aksine OPEC+ grubu, 5 Ekim'de Avusturya'nın başkenti Viyana’da düzenlenen toplantıda günlük petrol üretimini kasımdan itibaren 2 milyon varil azaltma kararı aldı.

Suudi Arabistan OPEC+ kararından sonra ABD'nin hedefinde

Bu karardan rahatsız olan ABD yönetimi, Orta Doğu'daki önemli müttefiklerinden Suudi Arabistan'ı OPEC+ tarafından duyurulan kararın mimarı olarak hedef gösteren açıklamalar yapmaya başladı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"Suudi Arabistan'a üretimi azaltma hedeflerinin piyasada bir dayanağı olmadığını gösteren analizleri gösterdik ve bir sonraki OPEC toplantısına kadar işlerin nasıl gittiğini görmeleri için bekleyebileceklerini söyledik. Diğer OPEC üyesi ülkeler, bizimle özelden iletişime geçti ve Suudi Arabistan'ın kararına katılmadıklarını ancak onlarla aynı yöne gitmek zorunda hissettiklerini söyledi."

Kirby, çevrim içi düzenlediği brifingde de, "OPEC+ grubunun aldığı karar, kesinlikle bir ekonomik destekti. Ayrıca bu karar, (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'e bir rahatlama verdiğinden ve Putin'in savaş mekanizmasına katkı sağladığından askeri ve manevi destek kategorisindedir." ifadelerini kullandı.

Kirby, bundan sonraki süreçte Suudi Arabistan'ın Rusya'nın yanında olup olmadığını gözleyeceklerini ve ABD'nin Suudi Arabistan ile ilişkilerini değerlendirmeyi sürdüreceğini belirtti.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı ise dün, OPEC+ grubunun kararından sonra kendilerine yöneltilen suçlamaları tümüyle reddettiklerini belirten bir açıklama yayımladı.

Orta Doğu'da askeri iş birliği dahil birçok konuda stratejik müttefik olan ABD ve Suudi Arabistan arasında gerginliğe yol açan OPEC+ grubunun petrol üretimini düşürme kararı, 49 yıl önce Arap yönetimlerinin Batı ülkelerine karşı kullandığı petrol ambargosunun olumsuz etki ve yansımalarını akıllara getiriyor.

Arapların Batı ülkelerine karşı petrol ambargosu
OPEC'e üye Arap ülkelerinin, 6 Ekim 1973'te başlayan Arap-İsrail Savaşı (Yom Kippur) sırasında Tel Aviv'e destek veren ABD ve bazı Avrupa ülkelerine karşı uyguladığı petrol ambargosunun büyük ekonomik etkileri 49 yıldır unutulmadı.

Mısır'ın 6 Ekim 1973'te İsrail'e yaptığı hamleyle fitili ateşlenen Yom Kippur Savaşı, İsrail'in 1967'de patlak veren "6 Gün Savaşı"nda işgal ettiği topraklardan çekilmeyi kabul etmemesi üzerine başladı.

Suriye ve Mısır'ın öncülük ettiği Arap ülkeleri, İsrail'i 1967'de işgal ettiği Mısır'ın Sina Yarımadası ve Suriye toprağı Golan Tepeleri'nden çıkarmak istedi.

İsrail ise 1967 sonrasında Arap saldırıları konusunda güvende olduğunu hissediyor, bu nedenle barış için işgal ettiği toprakları geri vermeye gerek görmüyordu.

- Ambargo 15 Ekim 1973'te duyuruldu

Yom Kippur Savaşı hazırlıkları kapsamında dönemin Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdulaziz ile Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın Riyad’da bir araya geldiği ve yaklaşmakta olan silahlı mücadelede Arapların petrolü bir silah olarak kullanmalarına dair karar aldıkları iddia ediliyor.

Savaşın başlamasından sonra Suriye ve Mısır'a karşı zor duruma düşen İsrail'e yardım etmek isteyen ABD, 12 Ekim'de İsrail'e hava yoluyla askeri malzeme ve silah yardımı için Nickel Grass Operasyonu'nu başlattı.

OPEC üyesi Arap ülkeleriyle Mısır ve Suriye’den oluşan Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü (OAPEC) üyeleri, Kuveyt’te toplanarak Filistin halkının yasal hakları güvence altına alınıncaya ve İsrail 1967'de işgal ettiği topraklardan geri çekilinceye kadar petrol ambargosunu sürdürme kararı aldı.

OAPEC üyeleri, her ay petrol üretiminin yüzde 5 azaltılmasını öngören ambargoyu 15 Ekim 1973'te duyurdu.

Libya'nın ABD’ye giden bütün petrol sevkiyatına ambargo uygulayacağını açıklamasıyla önce Suudi Arabistan, ardından diğer OPEC üyeleri de ambargoya destek vereceklerini bildirdi. Irak, Bahreyn ve Umman ise petrol ambargosuna katılmadı.

ABD ile başlayan ambargo özellikle Hollanda başta olmak üzere Batı Avrupa ülkeleri ve Japonya'ya kadar genişletildi.

Petrol boykotunun açıklanan amacı; ABD'ye Orta Doğu'da dengeli bir politika benimsemesi için baskı yapmak, uluslararası toplumu Birleşmiş Milletlerin (BM) 242 sayılı kararını uygulama ihtiyacına ikna etmeye çalışmak ve İsrail'i 1967 öncesi sınırlara çekilmeye zorlamaktı.

Ancak aynı zamanda Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap ülkeleri bu ambargo ile Arap kamuoyuna Filistin davası için harekete geçebilecekleri mesajını verme fırsatı yakaladı.

Bununla beraber OPEC üyesi ülkeler, üretimi kısarak ve petrol fiyatlarını yükselterek ülkelerine giren kaynakları artırmaya karar verdi.

Üretimdeki kesinti ambargonun başladığı ekimden aralık ayına gelindiğinde yüzde 25'e ulaştı.

Petrol ambargosunun etkileri
Arap ülkelerinin uyguladığı ambargonun kısa vadede çarpıcı etkileri oldu. Petrol fiyatlarının yaklaşık yüzde 400 artması petrol ihraç eden ülkelerin ekonomilerini ciddi şekilde. Bu dönemde petrol gelirleri yön değiştirerek Orta Doğu ülkelerine doğru akmaya başladı.

OPEC'in ambargosu ve fiyat yükseltmesi sebebiyle ABD başta olmak üzere sanayileşmiş ülkelerin ucuz petrole göre yapılandırılmış üretim sistemlerinde zorlanmalar ve daralmalar görüldü.

Petrol fiyatlarındaki artış maliyetlere yansırken, bu durum enflasyonun hızlanmasına yol açtı. Batı'daki birçok ülkede petrol kıtlığı ve istasyonların önünde uzun araç kuyrukları oluştu.

Ayrıca ABD'de büyük hacimli otomobil üreten sanayi devleri üretimde duraklamaya giderken, daha küçük hacimli motorlu otomobiller üreten Japon firmaları küresel piyasada söz sahibi oldu.

ABD'nin İsrail'e desteği üzerine başlayan ambargo, NATO içinde çatlaklar oluştururken bu durum hem Avrupa ülkeleri hem Japonya'nın ABD'nin Orta Doğu politikasından uzaklaşmak istemesi sonucunu doğurdu.

ABD'de petrol tüketimini azaltmak için 1974'te otoyollarda hız limiti olarak saatte 90 kilometre belirlendi. Ocak 1974'ten Şubat 1975'e kadar güneş ışığından daha fazla yararlanmak için çeşitli uygulamalar başlatıldı.

Şirketler petrol bulmak için yeni imkanlar aramaya başlarken Avrupa'da kömür ve nükleer reaktörlerden enerji elde etmek için araştırmaların yolu açıldı.

ABD’de 1973-1974 yıllarında petrol fiyatlarındaki artışla birlikte New York borsası yaklaşık 100 milyar dolar değer kaybetti.

1973'teki petrol ambargosunun sonuçları

OPEC ülkelerinin yabancı şirketlere karşı kendi petrolleri üzerindeki milli payları artarken, Suudi Arabistan'ın Aramco şirketi kamulaştırıldı ve bu süreçten bir petrol devi olarak çıktı.

Öte yandan Batı ülkelerinin Arap-İsrail çatışması konusundaki politikalarını değiştirmemeleri sebebiyle ambargonun hedefine tam olarak ulaşamadığı da belirtiliyor.

Bununla birlikte petrol ambargosu Batı'da alternatif enerji araştırmaları, enerji tasarrufu ve enflasyonla mücadelede daha sıkı para politikası uygulanmasına yol açarken, ortaya çıkan petrol krizi Japon ekonomisinin petrol temelli sanayiden, elektronik sanayisine yönelmesine katkı sundu.

OPEC ülkeleri, dünyadaki petrole bağımlılığa güvenerek attıkları adım sonucunda, petrol fiyatlarına göre karlı hale gelen alternatif enerji kaynaklarının kullanımının arttığının ve bağımlılığın nispeten azaldığının farkına vardı.

Nükleer enerji ve doğal gazdan elektrik üretimiyle konut ısınmasında gaz kullanımı, otomobiller için alternatif enerji kaynakları petrol fiyatlarının düşmesine sebep olurken bu durum petrol üreten ülkeleri ekonomilerini çeşitlendirme arayışlarına da sevk etti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.