Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Fatih Erbakan bu kadar mı vefasız?

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 22.03.2024 - 09:45, Güncelleme: 22.03.2024 - 09:45
 

Fatih Erbakan bu kadar mı vefasız?

Haber7 yazarlarından Zekeriya Say'ın haberi

1990’lı yılların başıydı… Bürokrasinin mafya ile kol kola gezdiği, faili meçhul cinayetlerin rekor kırdığı, terörün dizginlenemediği ve mütedeyyin insanların “birinci tehdit” olarak görüldüğü o meş’um günlerde… Merhum Necmettin Erbakan Hoca, çoğunluğu Sakarya'da yaşayan ve Çerkez kökenlilerden oluşan özel bir koruma grubu kurdurdu. Bir zamanlar "Akıncılar" olarak tanınan ve Uzakdoğu sporlarındaki ustalıkları ile dikkat çeken bu grup 12 kişiden oluşuyordu. Erbakan’ın çok güvendiği bu gençler, korumasının yanı sıra Hoca’nın özel işlerini de yapıyordu. Erbakan Hoca, hükümeti kurma görevini aldıktan sonra Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atarak Başbakanlık'taki koruma görevlisi polisler dışında, gönüllü korumalığını yapan “Sakaryalılar Grubu”nu da yanında tuttu. Kendilerini, "Biz özel koruma değiliz. Erbakan Hocanın izniyle gönüllü çalışan özel hizmetkârlarıyız” diye tarif eden bu grup, özellikle 28 Şubat cuntacılarını ve onların sözünden çıkmayan postal heveslilerini oldukça rahatsız etti. Dönemin “kartel medyası”, “Bunlar Erbakan'ın hizmetçisi değil, korumaları gibi davranıyor. Arabalarında tepe lambası ve siren bile var” diyerek, onları hedef tahtasına oturttu. Bazı kalemşörler, “Erbakan'ın Başbakanlığa özel koruma olarak getirdiği Sakaryalılar grubu, 'İşte ordu, işte komutan' sloganlarıyla birlikte düşünülünce, ortaya değişik bir tablo çıkmaya başlıyor” şeklinde yazılar yazarak, sanki bir “paralel ordu” kuruluyor algısı oluşturmaya çalıştı. Dönemin “Ana muhalefet lideri” konumunda olan Bülent Ecevit ise Erbakan'ı, “güvenlik konusunda devletin güvenlik güçlerine güvenmemekle” itham etti. Genelkurmay Başkanlığı da Erbakan'ın resmi olmayan korumalarını “sakallı” oldukları gerekçesiyle Askeri tesislere sokmadı. Şu sıralar “darbecilikten” cezaevinde olan dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak da Refahyol hükümetinin ilk aylarında, Merkez Orduevi’nin helikopter pistini  kullanan Erbakan Hoca ve ‘Sakaryalılar Grubu’ diye adlandırılan korumalarını engellemek için helikopter pistini etraftaki beton çiçeklikleri ile kapattırdı. Gölcük Askeri Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi de Erbakan'ın Gölcük'te Askeri Donanma Komutanlığı'na ait tersaneye girişi sırasında içeri alınmadıkları için askerlere tepki gösteren “Sakaryalılar Grubu” üyeleri hakkında “Askere fiili hakaret ve mukavemet” suçlamasıyla gıyabi tutuklama kararı çıkarttı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi'ne bağlı polisler ise RP Genel Merkezi'ne gelerek, haklarında gıyabi tutuklama kararı verilen korumaları gözaltına almaya çalıştı. Şimdilerde ‘Siyasi Partiler Kanunu’na göre suç olmasına rağmen CHP’deki “paradan kule” rezaleti karşısında oldukça mutedil davranan yargı mensuplarının aksine… Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş da Erbakan'ın “sakallı” korumaları hakkında, Siyasi Partiler Yasası'nın “Özel korumayı yasaklayan” 94'üncü maddesini gerekçe göstererek soruşturma başlattı. “Erbakan'ın özel korumalarının kimler olduğunun tespit edilmesini ve sakallı korumalarla ilgili geniş çaplı bir araştırma yapılmasını” istedi. Soruşturma sonucunda sakallı korumaların “gönüllü” değil de parti tarafından görevlendirildiği belirlenmiş olsaydı, Refah Partisi hakkında "kapatma" talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne dava açılacaktı. Hatta soruşturma kapsamında Erbakan'ı izleyen dönemin brifingli gazetecilerinin de “tanık” olarak ifadelerine başvuruldu. Evet!.. Zaman zaman sayıları 15’e kadar çıkan ve Erbakan Hoca'nın yanından hiç ayrılmayan işte bu “özel koruma grubunun” şefliğini Abdurrahman Akyüz yapıyordu. Akyüz’ün hayatı o dönem didik didik edilmişti. Dönemin ANAP Manisa Milletvekili Tevfik Diker, Erbakan'ın yazılı yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, "Sakarya grubu"nda yer alan Abdurrahman Akyüz'ün beraat etmesine rağmen, “12 Eylül sonrası bombalama eyleminden yargılanıp yargılanmadığını” sorarak, aklınca Akyüz’ün ismini lekelemeye çalıştı. Kartel medyası da 1995 seçimleri öncesinde, partisinin Yozgat/Sorgun’daki mitinginin ardından bir caminin avlusunda abdest almak için sandalyeye oturan Erbakan’ın ayağını yıkayıp kuruladığı gerekçesiyle, bir fotoğraf karesi üzerinden yıllarca Akyüz’ü “ayak yıkayan koruma” haberleriyle küçük düşürmeye uğraştı. Tam 30 yıl boyunca, işte bu zor şartlar altında Erbakan’ın özel korumalığına yapan… Tekvando ve Karate benzeri bir spor olan Wushu’da, ödülden ödüle koşan kızlarına tıpkı Erbakan Hoca gibi Elif ve Zeynep isimlerini takan… Oğlunda ise “Necmettin Erbakan” ismini yaşatan... Erbakan’ın vefatından sonra anlattığı hatıralarında, “1998'in yazıydı sanırım, Altınoluk’taki yazlıkta dinleniyordu hocam. Eve baskın yapılacağını haber aldık. Biz sabah namazında evden çıktık, 1 saat sonra jandarma ekipleri evi bastı. Yakalayıp hapse atmayı ve sonrasında hapishanede katletmeyi planlamışlar. Hiç unutamıyorum” diyerek hala o günün acı izlerini yüreğinin derinliklerinde hisseden… Ve… Adını “ayakçı koruma”ya çıkaran o meşhur fotoğraf sorulduğunda; “Evet, o gün hocamın ayaklarını ben yıkadım. Bana hep sordular. 'Ayak mı yıkanır' diye. Ama ben o gün onurla yaptım o işi. Bugün de o işi yaptığım için gurur duyuyorum. O boşluğu doldurulmayacak büyük bir maneviyattı.” diyerek, o fotoğraftan duyduğu gururu ve Erbakan Hoca’ya olan sadakatini dile getiren Abdurrahman Akyüz… Sırf, yerel seçimleri yorumladığı sırada, “Necmettin Erbakan İstanbul'da tabii ki Cumhur İttifakı'nın adayının kazanması için bir yol izlerdi. Murat Kurum'u bir şekilde desteklemek gerekiyor” dediği için… “Merkez Karar Yürütme Kurulu Üyesi” olduğu Yeniden Refah Partisi tarafından Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi. “Kirvesi” İsmet İnönü olan ve bakanlığı sırasında 81 ile devasa eserler kazandırdığı halde Murat Kurum’u “poşetçi” diye kendince küçük görüp, CHP’li Ekrem İmamoğlu’nu; “Bu adamı biz Eyüp Sultan'da gördük Kuran okurken gördük” diyerek göklere çıkan Doğan Aydal’a tek kelime etmeyen Fatih Erbakan… Babası için hayatını hiçe sayan Akyüz’ün, Murat Kurum’a yönelik destek açıklamalarının “Milli Görüş çizgisiyle uyumlu olmadığına” hükmetti. Bu nasıl bir vefasızlıktır? Arkadaş… Bu YRP ve SP’nin varisi olduklarını iddia ettikleri “Milli Görüş” ne menem bir şey ki; Uğur Dündar’dan İsmail Saymaz’a, İsmet İnönü’den Ekrem İmamoğlu’na kadar bütün muhaliflere hoşgörülü davranırken, bir tek Erdoğan ve yol arkadaşlarını seven, onlara destek verenlere tahammül edemiyor?
Haber7 yazarlarından Zekeriya Say'ın haberi

1990’lı yılların başıydı…

Bürokrasinin mafya ile kol kola gezdiği, faili meçhul cinayetlerin rekor kırdığı, terörün dizginlenemediği ve mütedeyyin insanların “birinci tehdit” olarak görüldüğü o meş’um günlerde…

Merhum Necmettin Erbakan Hoca, çoğunluğu Sakarya'da yaşayan ve Çerkez kökenlilerden oluşan özel bir koruma grubu kurdurdu.

Bir zamanlar "Akıncılar" olarak tanınan ve Uzakdoğu sporlarındaki ustalıkları ile dikkat çeken bu grup 12 kişiden oluşuyordu.

Erbakan’ın çok güvendiği bu gençler, korumasının yanı sıra Hoca’nın özel işlerini de yapıyordu.

Erbakan Hoca, hükümeti kurma görevini aldıktan sonra Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atarak Başbakanlık'taki koruma görevlisi polisler dışında, gönüllü korumalığını yapan “Sakaryalılar Grubu”nu da yanında tuttu.

Kendilerini, "Biz özel koruma değiliz. Erbakan Hocanın izniyle gönüllü çalışan özel hizmetkârlarıyız” diye tarif eden bu grup, özellikle 28 Şubat cuntacılarını ve onların sözünden çıkmayan postal heveslilerini oldukça rahatsız etti.

Dönemin “kartel medyası”, “Bunlar Erbakan'ın hizmetçisi değil, korumaları gibi davranıyor. Arabalarında tepe lambası ve siren bile var” diyerek, onları hedef tahtasına oturttu.

Bazı kalemşörler, “Erbakan'ın Başbakanlığa özel koruma olarak getirdiği Sakaryalılar grubu, 'İşte ordu, işte komutan' sloganlarıyla birlikte düşünülünce, ortaya değişik bir tablo çıkmaya başlıyor” şeklinde yazılar yazarak, sanki bir “paralel ordu” kuruluyor algısı oluşturmaya çalıştı.

Dönemin “Ana muhalefet lideri” konumunda olan Bülent Ecevit ise Erbakan'ı, “güvenlik konusunda devletin güvenlik güçlerine güvenmemekle” itham etti.

Genelkurmay Başkanlığı da Erbakan'ın resmi olmayan korumalarını “sakallı” oldukları gerekçesiyle Askeri tesislere sokmadı.

Şu sıralar “darbecilikten” cezaevinde olan dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnak da Refahyol hükümetinin ilk aylarında, Merkez Orduevi’nin helikopter pistini  kullanan Erbakan Hoca ve ‘Sakaryalılar Grubu’ diye adlandırılan korumalarını engellemek için helikopter pistini etraftaki beton çiçeklikleri ile kapattırdı.

Gölcük Askeri Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi de Erbakan'ın Gölcük'te Askeri Donanma Komutanlığı'na ait tersaneye girişi sırasında içeri alınmadıkları için askerlere tepki gösteren “Sakaryalılar Grubu” üyeleri hakkında “Askere fiili hakaret ve mukavemet” suçlamasıyla gıyabi tutuklama kararı çıkarttı.

Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi'ne bağlı polisler ise RP Genel Merkezi'ne gelerek, haklarında gıyabi tutuklama kararı verilen korumaları gözaltına almaya çalıştı.

Şimdilerde ‘Siyasi Partiler Kanunu’na göre suç olmasına rağmen CHP’deki “paradan kule” rezaleti karşısında oldukça mutedil davranan yargı mensuplarının aksine…

Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş da Erbakan'ın “sakallı” korumaları hakkında, Siyasi Partiler Yasası'nın “Özel korumayı yasaklayan” 94'üncü maddesini gerekçe göstererek soruşturma başlattı.

“Erbakan'ın özel korumalarının kimler olduğunun tespit edilmesini ve sakallı korumalarla ilgili geniş çaplı bir araştırma yapılmasını” istedi.

Soruşturma sonucunda sakallı korumaların “gönüllü” değil de parti tarafından görevlendirildiği belirlenmiş olsaydı, Refah Partisi hakkında "kapatma" talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne dava açılacaktı.

Hatta soruşturma kapsamında Erbakan'ı izleyen dönemin brifingli gazetecilerinin de “tanık” olarak ifadelerine başvuruldu.

Evet!..

Zaman zaman sayıları 15’e kadar çıkan ve Erbakan Hoca'nın yanından hiç ayrılmayan işte bu “özel koruma grubunun” şefliğini Abdurrahman Akyüz yapıyordu.

Akyüz’ün hayatı o dönem didik didik edilmişti.

Dönemin ANAP Manisa Milletvekili Tevfik Diker, Erbakan'ın yazılı yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, "Sakarya grubu"nda yer alan Abdurrahman Akyüz'ün beraat etmesine rağmen, “12 Eylül sonrası bombalama eyleminden yargılanıp yargılanmadığını” sorarak, aklınca Akyüz’ün ismini lekelemeye çalıştı.

Kartel medyası da 1995 seçimleri öncesinde, partisinin Yozgat/Sorgun’daki mitinginin ardından bir caminin avlusunda abdest almak için sandalyeye oturan Erbakan’ın ayağını yıkayıp kuruladığı gerekçesiyle, bir fotoğraf karesi üzerinden yıllarca Akyüz’ü “ayak yıkayan koruma” haberleriyle küçük düşürmeye uğraştı.

Tam 30 yıl boyunca, işte bu zor şartlar altında Erbakan’ın özel korumalığına yapan…

Tekvando ve Karate benzeri bir spor olan Wushu’da, ödülden ödüle koşan kızlarına tıpkı Erbakan Hoca gibi Elif ve Zeynep isimlerini takan…

Oğlunda ise “Necmettin Erbakan” ismini yaşatan...

Erbakan’ın vefatından sonra anlattığı hatıralarında, “1998'in yazıydı sanırım, Altınoluk’taki yazlıkta dinleniyordu hocam. Eve baskın yapılacağını haber aldık. Biz sabah namazında evden çıktık, 1 saat sonra jandarma ekipleri evi bastı. Yakalayıp hapse atmayı ve sonrasında hapishanede katletmeyi planlamışlar. Hiç unutamıyorum” diyerek hala o günün acı izlerini yüreğinin derinliklerinde hisseden…

Ve…

Adını “ayakçı koruma”ya çıkaran o meşhur fotoğraf sorulduğunda;

“Evet, o gün hocamın ayaklarını ben yıkadım. Bana hep sordular. 'Ayak mı yıkanır' diye. Ama ben o gün onurla yaptım o işi. Bugün de o işi yaptığım için gurur duyuyorum. O boşluğu doldurulmayacak büyük bir maneviyattı.” diyerek, o fotoğraftan duyduğu gururu ve Erbakan Hoca’ya olan sadakatini dile getiren Abdurrahman Akyüz…

Sırf, yerel seçimleri yorumladığı sırada, “Necmettin Erbakan İstanbul'da tabii ki Cumhur İttifakı'nın adayının kazanması için bir yol izlerdi. Murat Kurum'u bir şekilde desteklemek gerekiyor” dediği için…

“Merkez Karar Yürütme Kurulu Üyesi” olduğu Yeniden Refah Partisi tarafından Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi.

“Kirvesi” İsmet İnönü olan ve bakanlığı sırasında 81 ile devasa eserler kazandırdığı halde Murat Kurum’u “poşetçi” diye kendince küçük görüp, CHP’li Ekrem İmamoğlu’nu; “Bu adamı biz Eyüp Sultan'da gördük Kuran okurken gördük” diyerek göklere çıkan Doğan Aydal’a tek kelime etmeyen Fatih Erbakan…

Babası için hayatını hiçe sayan Akyüz’ün, Murat Kurum’a yönelik destek açıklamalarının “Milli Görüş çizgisiyle uyumlu olmadığına” hükmetti.

Bu nasıl bir vefasızlıktır?

Arkadaş…

Bu YRP ve SP’nin varisi olduklarını iddia ettikleri “Milli Görüş” ne menem bir şey ki; Uğur Dündar’dan İsmail Saymaz’a, İsmet İnönü’den Ekrem İmamoğlu’na kadar bütün muhaliflere hoşgörülü davranırken, bir tek Erdoğan ve yol arkadaşlarını seven, onlara destek verenlere tahammül edemiyor?

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.