Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Gezi isyanında camide içki içildi mi?

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 02.06.2022 - 11:47, Güncelleme: 02.06.2022 - 11:54
 

Gezi isyanında camide içki içildi mi?

Yeni Akit gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, bugünkü köşesinde, geçtiğimiz gün Bebek sahilinde kayda alınan iğrenç görüntüleri hatırlatarak, Gezi kalkışması sırasında Dolmabahçe Camii'nin işgal edilip içki içilmesiyle ilgili ayrıntıları yazdı

Olayların gidiş istikametine göre tavır değiştiren sol-kemalist cenah ile karşı karşıyayız.. Olayların akışı içinde, eğer kendilerini “karşı çıkılamaz” bir güç olarak görüyorlarsa.. Anlık, saatlik, günlük veriler o yönde ise.. “Hayat tarzımıza dokundurtmayız” modunda karşınıza geçiyorlar.. İçkide böyle.. Kıyafette böyle.. Kızlı-erkekli evlerde, ilişkilerde böyle.. Örneğin içki özelindeki tartışmada.. “Sokakta rezalet çıkarmayın, gidin evinizde zıkkımlanın. Günahı da sizin boynunuza” dediğimizde. Kendilerini güçlü gördükleri bir konjonktür var ise, “İçeceğiz, evde de, parkta da, sokakta da içeceğiz. Hayat tarzımıza dokundurtmayız” diyorlar.. Eğer o söylemde güçlerini kaybetmişler, toplumsal tepki alacaklarını fark etmişler ise.. Seslerini kısıp, geri vitese takıyorlar.. Başörtü özelindeki tartışmada. “Başörtü takanlar, cumhuriyet düşmanıdır. Tabii ki izin vermeyeceğiz” dediklerinde.. Yıllarca bu söylemi ısrarla savunduklarında.. Kendilerini güçlü görüyorlardı.. Bu söylemden küçücük bir taviz vermiyorlardı. Söylemleri gittikçe kan kaybedip, sonunda başörtünün bir hak olduğu söylemi topluma hakim olunca.. “Başörtü yasağını biz kaldırdık” ile başladılar, “helalleşelim” ile bitirdiler.. Hatırlayın, daha iki ay önce, Üsküdar’da bir kafede yanındaki kız ile gayrı ahlaki yakınlık kuran kişiye, kafenin yetkilileri “Kusura bakmayın, burda aileler var” dediğinde.. Kemalist solcu grup, kendilerini güçlü hissettikleri için, “Ahlak zabıtası mısınız? Size ne gençlerin el ele tutuşmasından, size ne öpüşmesinden” dediler.. O söylemin sonrasında, İstanbul Bebek’te, hayvanlar gibi halkın içinde çiftleşen bir zelil görüntü yaşandı. “Hayat tarzımız” diyenler.. “Siz ahlak zabıtası mısınız, size ne gençlerin öpüşmesinden” diyenler.. Hemen tornistan ettiler.. Ahlaksızlığı sergileyenleri savunmadılar.. Oysa, “herkesin ahlakı kendisine” ise..  “Halkın içinde ahlaksız fiiller ile ilgili bir kural olmamalı” ise.. Üsküdar’da savundukları gibi, “kafe içindeki gençler serbest olmalı” ise.. O kafanın doğal sonucu, Bebek’teki rezil ikilinin yaptıklarına da kimse itiraz etmemesi değil mi? Ve bu noktada hatırlatalım.. Bu ülkede maneviyatı önceleyen yöneticiler, bir gün iktidardan gidecek olurlarsa.. Allah korusun öyle bir noktaya geleceğiz ki; Bebek’teki görüntünün faillerine kimse bir itirazda bulunamayacak, “Bu ne rezilliktir” denilemeyecek. Kemalist-sol cenahın itirazı bildik olacak: “Size ne başkasının ahlakından. Size ne başkasının ilişkisinden!” Karşımızda “ilkeli duruş”tan nasibi olmayan, “tutarlılık” diye dertleri olmayan bir topluluk var, çünkü.. Bu anlamda, 9. yıldönümü sebebi ile tartışılan, hatta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dünkü konuşmasında da geniş yer bulan gezi isyanındaki cami içinde içki içilmesi tartışması da, yine kemalist-sol cenahın nabız yoklama operasyonlarından birisidir.. O tarihte, cami içinde içki içilmesine güçlü bir itiraz gelmemiş olsa idi, “Size ne bizim içkimizden. İster sokakta içeriz, ister camide içeriz” diyeceklerdi.. Güçlü bir itiraz geldiği için. O güçlü itiraza karşı çıkamadıkları, susturamadıkları için.. Şimdi karşımıza geçip, “Yalan söylüyorsunuz. Camide içki içilmesi diye bir şey yok. Uyduruyorsunuz” modunda savunma geliştiriyorlar.. Sanki sabahtan akşama kadar içki propagandası yapanlar kendileri değilmiş gibi.. “Yobaz kafa lokanta önündeki masada içkiyi yasakladı” diyenler kendileri değilmiş gibi.. İki-üç saatlik yolculukta bile dayanamayıp, “Uçaklarda niye içki yok” diye tepinenler kendileri değilmiş gibi.. “Hızlı trende niye içki yok” diye kuduranlar kendileri değilmiş gibi.. “Adım adım geliyorlar.. yakında evde de içki içirmeyecekler” diyenler kendileri değilmiş gibi.. İçkinin nerede olursa olsun içilmesinin haram olduğunu unutup, “cami içinde tabii içki içilmez” söylemi ile kendilerini haktan yana gibi gösteriyorlar.. Gezi isyanı sırasında, Dolmabahçe Camii içinde içki içildiği belirtilen gün, aynı camide, cami içinde ayakkabı ile dolaştıklarını, minbere ayakkabı ile çıktıklarını, mihrabta bağdaş kurup ayakkabı ile oturduklarını unutturup, “Yalan söylüyorsunuz, camide içki içilmedi, şahidimiz de müezzin” diyorlar.. Gariban müezzin, “Caminin kapısını öyle bir salladılar ki, Madımak benzeri olaylar yaşanacak diye düşündüm, alelacele caminin hemen bitimindeki lojmandan ailemi alıp, kaçırdım” diye anlattığı halde.. Geziciler camiye girip, işgal ettikleri saatte müezzinin camide olmadığı gerçeğini gizleyerek.. Sanki müezzin camiden hiç ayrılmamış. Gezicilerin camiye girişinden, çıkışlarına kadar, tüm zaman diliminde müezzin cami içinde gezicilerle birlikte imiş gibi..  Cami içinde ayakkabı ile dolaşanların, bir de ayakkabılıkta içki kutusunu bıraktıkları gerçeğine rağmen.. Sanki geziciler, cami girişinde herkesi kontrol edip, “Arkadaşlar, ayakkabı ile camiye giriş serbest,. Caminin halılarına spor ayakkabılarla basmak serbest, cami içinde kola içmek, aperatif yiyecekler serbest. Ama içki-rakı, bira girişi yasak” demiş ve kontrolünü de yapmışlar gibi.. “Camide içki içildi yalanı” diyorlar..  Tabii ki gerçekten böyle bir hassasiyet gösterdilerse.. Hassasiyet göstermedikleri ayakkabı ile dolaşmayı, cami içindeki saygısızca hareketlerini; yani videolarda hiç tereddütsüz canlı olarak yayınlanan hareketli görüntüleri söyleyelim, olmayanları uydurmayalım.. Ama içki kutusu, o günkü gezicilerin cami içinde dolaştıkları anları görüntüleyen videolarda olmasa da.. Gezicilerin bıraktıkları pislikler, henüz camiden temizlenmemiş iken, ancak geziciler camiden ayrıldıkları zaman diliminde.. Cami içinden çekilen görüntülerde, çöp poşetlerinden kolalara, serum şişelerinden tıbbi malzemelere kadar gezicilerin bıraktıkları pislikler eşliğinde, bir tane de olsa, içki kutusu da görüntülendi.. Daha bunun neyine itiraz ediyorlar?.. Sanki geziciler melek gibi insanlarmış gibi, niye algı oluşturuyorlar. Polis araçlarını yakanlar kimdi, geziciler değil mi? Polise sapanla taş atanlar, bilye atanlar kimdi, geziciler değil mi? İki polisin ölümüne sebebiyet verenler kimdi, geziciler değil mi? Savcı Selim Kiraz’ı makamında şehid edenler kimdi, geziciler değil mi? Daha neyin tartışmasını yapıyoruz ki?
Yeni Akit gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, bugünkü köşesinde, geçtiğimiz gün Bebek sahilinde kayda alınan iğrenç görüntüleri hatırlatarak, Gezi kalkışması sırasında Dolmabahçe Camii'nin işgal edilip içki içilmesiyle ilgili ayrıntıları yazdı

Olayların gidiş istikametine göre tavır değiştiren sol-kemalist cenah ile karşı karşıyayız..

Olayların akışı içinde, eğer kendilerini “karşı çıkılamaz” bir güç olarak görüyorlarsa.. Anlık, saatlik, günlük veriler o yönde ise..

“Hayat tarzımıza dokundurtmayız” modunda karşınıza geçiyorlar..

İçkide böyle.. Kıyafette böyle.. Kızlı-erkekli evlerde, ilişkilerde böyle..

Örneğin içki özelindeki tartışmada..

“Sokakta rezalet çıkarmayın, gidin evinizde zıkkımlanın. Günahı da sizin boynunuza” dediğimizde.

Kendilerini güçlü gördükleri bir konjonktür var ise, “İçeceğiz, evde de, parkta da, sokakta da içeceğiz. Hayat tarzımıza dokundurtmayız” diyorlar..

Eğer o söylemde güçlerini kaybetmişler, toplumsal tepki alacaklarını fark etmişler ise..

Seslerini kısıp, geri vitese takıyorlar..

Başörtü özelindeki tartışmada.

“Başörtü takanlar, cumhuriyet düşmanıdır. Tabii ki izin vermeyeceğiz” dediklerinde..

Yıllarca bu söylemi ısrarla savunduklarında..

Kendilerini güçlü görüyorlardı..

Bu söylemden küçücük bir taviz vermiyorlardı.

Söylemleri gittikçe kan kaybedip, sonunda başörtünün bir hak olduğu söylemi topluma hakim olunca..

“Başörtü yasağını biz kaldırdık” ile başladılar, “helalleşelim” ile bitirdiler..

Hatırlayın, daha iki ay önce, Üsküdar’da bir kafede yanındaki kız ile gayrı ahlaki yakınlık kuran kişiye, kafenin yetkilileri “Kusura bakmayın, burda aileler var” dediğinde..

Kemalist solcu grup, kendilerini güçlü hissettikleri için, “Ahlak zabıtası mısınız? Size ne gençlerin el ele tutuşmasından, size ne öpüşmesinden” dediler..

O söylemin sonrasında, İstanbul Bebek’te, hayvanlar gibi halkın içinde çiftleşen bir zelil görüntü yaşandı.

“Hayat tarzımız” diyenler..

“Siz ahlak zabıtası mısınız, size ne gençlerin öpüşmesinden” diyenler..

Hemen tornistan ettiler..

Ahlaksızlığı sergileyenleri savunmadılar..

Oysa, “herkesin ahlakı kendisine” ise.. 

“Halkın içinde ahlaksız fiiller ile ilgili bir kural olmamalı” ise..

Üsküdar’da savundukları gibi, “kafe içindeki gençler serbest olmalı” ise..

O kafanın doğal sonucu, Bebek’teki rezil ikilinin yaptıklarına da kimse itiraz etmemesi değil mi?

Ve bu noktada hatırlatalım..

Bu ülkede maneviyatı önceleyen yöneticiler, bir gün iktidardan gidecek olurlarsa..

Allah korusun öyle bir noktaya geleceğiz ki; Bebek’teki görüntünün faillerine kimse bir itirazda bulunamayacak, “Bu ne rezilliktir” denilemeyecek.

Kemalist-sol cenahın itirazı bildik olacak: “Size ne başkasının ahlakından. Size ne başkasının ilişkisinden!”

Karşımızda “ilkeli duruş”tan nasibi olmayan, “tutarlılık” diye dertleri olmayan bir topluluk var, çünkü..

Bu anlamda, 9. yıldönümü sebebi ile tartışılan, hatta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dünkü konuşmasında da geniş yer bulan gezi isyanındaki cami içinde içki içilmesi tartışması da, yine kemalist-sol cenahın nabız yoklama operasyonlarından birisidir..

O tarihte, cami içinde içki içilmesine güçlü bir itiraz gelmemiş olsa idi, “Size ne bizim içkimizden. İster sokakta içeriz, ister camide içeriz” diyeceklerdi..

Güçlü bir itiraz geldiği için.

O güçlü itiraza karşı çıkamadıkları, susturamadıkları için..

Şimdi karşımıza geçip, “Yalan söylüyorsunuz. Camide içki içilmesi diye bir şey yok. Uyduruyorsunuz” modunda savunma geliştiriyorlar..

Sanki sabahtan akşama kadar içki propagandası yapanlar kendileri değilmiş gibi..

“Yobaz kafa lokanta önündeki masada içkiyi yasakladı” diyenler kendileri değilmiş gibi..

İki-üç saatlik yolculukta bile dayanamayıp, “Uçaklarda niye içki yok” diye tepinenler kendileri değilmiş gibi..

“Hızlı trende niye içki yok” diye kuduranlar kendileri değilmiş gibi..

“Adım adım geliyorlar.. yakında evde de içki içirmeyecekler” diyenler kendileri değilmiş gibi..

İçkinin nerede olursa olsun içilmesinin haram olduğunu unutup, “cami içinde tabii içki içilmez” söylemi ile kendilerini haktan yana gibi gösteriyorlar..

Gezi isyanı sırasında, Dolmabahçe Camii içinde içki içildiği belirtilen gün, aynı camide, cami içinde ayakkabı ile dolaştıklarını, minbere ayakkabı ile çıktıklarını, mihrabta bağdaş kurup ayakkabı ile oturduklarını unutturup, “Yalan söylüyorsunuz, camide içki içilmedi, şahidimiz de müezzin” diyorlar..

Gariban müezzin, “Caminin kapısını öyle bir salladılar ki, Madımak benzeri olaylar yaşanacak diye düşündüm, alelacele caminin hemen bitimindeki lojmandan ailemi alıp, kaçırdım” diye anlattığı halde..

Geziciler camiye girip, işgal ettikleri saatte müezzinin camide olmadığı gerçeğini gizleyerek..

Sanki müezzin camiden hiç ayrılmamış.

Gezicilerin camiye girişinden, çıkışlarına kadar, tüm zaman diliminde müezzin cami içinde gezicilerle birlikte imiş gibi.. 

Cami içinde ayakkabı ile dolaşanların, bir de ayakkabılıkta içki kutusunu bıraktıkları gerçeğine rağmen..

Sanki geziciler, cami girişinde herkesi kontrol edip, “Arkadaşlar, ayakkabı ile camiye giriş serbest,. Caminin halılarına spor ayakkabılarla basmak serbest, cami içinde kola içmek, aperatif yiyecekler serbest. Ama içki-rakı, bira girişi yasak” demiş ve kontrolünü de yapmışlar gibi..

“Camide içki içildi yalanı” diyorlar..

 Tabii ki gerçekten böyle bir hassasiyet gösterdilerse..

Hassasiyet göstermedikleri ayakkabı ile dolaşmayı, cami içindeki saygısızca hareketlerini; yani videolarda hiç tereddütsüz canlı olarak yayınlanan hareketli görüntüleri söyleyelim, olmayanları uydurmayalım..

Ama içki kutusu, o günkü gezicilerin cami içinde dolaştıkları anları görüntüleyen videolarda olmasa da..

Gezicilerin bıraktıkları pislikler, henüz camiden temizlenmemiş iken, ancak geziciler camiden ayrıldıkları zaman diliminde..

Cami içinden çekilen görüntülerde, çöp poşetlerinden kolalara, serum şişelerinden tıbbi malzemelere kadar gezicilerin bıraktıkları pislikler eşliğinde, bir tane de olsa, içki kutusu da görüntülendi..

Daha bunun neyine itiraz ediyorlar?..

Sanki geziciler melek gibi insanlarmış gibi, niye algı oluşturuyorlar.

Polis araçlarını yakanlar kimdi, geziciler değil mi?

Polise sapanla taş atanlar, bilye atanlar kimdi, geziciler değil mi?

İki polisin ölümüne sebebiyet verenler kimdi, geziciler değil mi?

Savcı Selim Kiraz’ı makamında şehid edenler kimdi, geziciler değil mi?

Daha neyin tartışmasını yapıyoruz ki?

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.