Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

HDP'de neler oluyor böyle!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 10.06.2023 - 12:18, Güncelleme: 10.06.2023 - 12:18
 

HDP'de neler oluyor böyle!

Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, HDP’de ‘pişmanlık’ hesaplaşması yaşandığını belirtti

HDP'de artık, "Kürt'ü Kürt'e kırdırmak doğru değil", "Erdoğan'ın gitmesine odaklanmak yanlıştı" gibi tespitler yapılmaya başlandığını ifade eden Övür, "Bu saatten sonra bu çıkışlar da işe yaramaz. HDP için bölünme ve küçülme kaçınılmaz" dedi. Övür, yazısında şunları kaydetti: "Başkan Erdoğan'ın Külliye'de farklı coğrafyalardan gelen devlet başkanları ve başbakanları ağırladığı törende çok farklı siyasi aktörler bir araya geldi. Bu Türkiye'nin küresel önemini hatırlatırken, o aktörlerin de tercihini gösteriyordu. Yeni bir dünya düzeni kurulurken, o siyasi aktörler de nerede duracaklarına ilişkin pozisyon alıyordu. Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın Külliye'ye gelmesi bu açıdan çarpıcı bir örnekti. Ama Türkiye iç siyaseti açısından anlamlı bir örnek daha vardı: Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani'nin orada bulunması... Türkiye'deki devlet aklı, yeryüzündeki tek Kürt bölgesel yönetimini unutmamış, "Türkiye Yüzyılı" sürecinin ilk toplantısına davet etmişti. Bu, bin yıl önce Malazgirt'te temeli atılan İdris-i Bitlisi'yle devam eden birlikteliğin 21'inci yüzyılda da devam edeceğinin işareti ve bölgede yaşayan milyonca Kürt'e "birlikteyiz" mesajıydı. Bir bu tabloya bakın, bir de küresel güçlerin aparatına dönüşen ve tek yaptıkları Türkiye düşmanlığı olan Kandil baronlarına, onların siyasi uzantılarının söylediklerine, kimlerle birlikte olduklarına bakın. Kandil baronları yalvarıyor, PKK'nın Suriye'deki siyasi kolu PYD'li Salih Müslim ise Kılıçdaroğlu'na destek için Başkan Erdoğan'ı kastederek şöyle diyordu: "Eğer gerçekten bunu sandıkta yenebilirsek, ne orada sürüklenen insanları görürüz ne de bu yakmaları görürüz. Bütün bunların intikamını bir kişiden almış oluruz." Kürtler adına siyaset yapan bu öngörüsüzler öyle savruldular ki, Kürtler için "baldıran zehri içmeyi" göze alan, tarihi adımlar atan Başkan Erdoğan ve ittifakını "İslamcı faşist" ilan ediyorlar ama aynı anda hiç sıkılmadan gerçek faşist partilerle bir araya gelmeyi içlerine sindiriyorlardı. Bu kirli oyunu Başkan Erdoğan siyaseti ve Kürtlerin feraseti bozdu. Böylece ilk kez açık biçimde KCKKandil ve HDP üçgeninde derin bir hesaplaşma başladı. Çözüm sürecini heba eden ve "büyük siyasetçi" diye pazarlanan Selahattin Demirtaş, yenilgi döneminde ortalarda görünmemek için siyaseti bırakırken, Pervin Buldan ve Mithat Sancar'a istifa yolu göründü. Seçim yenilgisinin sarsıntısı sadece içeride değil, belki daha sarsıcı bir biçimde Avrupa kanadı ile Kandil'de de hissedildi. Bu ekibin bütün hesabı da Erdoğan'ı düşürmek, Barzani'yi tasfiye etmek ve bölgede ABD'nin aparatı olan "seküler" bir Kürt Baas Partisi oluşturmaktı. Kürtler oylarıyla bu oyunu da engelledi. Şimdi o kirli oyunu kuranlar, tıpkı CHP gibi tek tek "suçlu" arıyor. Oysa asıl suçlu, tek tek kişiler değil, çözüm sürecini heba etmeyi göze alan başta Demirtaş olmak üzere, son 10 yılda sivil siyaseti tercih etmeyen, sırtını PKK terörüne dayayan, önce "Türk solu", sonra da CHP'yle hatta son virajda ırkçılarla ittifak yapmayı öneren sivil siyasetçilerdi. Kandil'in talimatına boyun eğenlerdi. Bu proje de çöktüğü için artık, "Kürt'ü Kürt'e kırdırmak doğru değil" gibi, "Erdoğan'ın gitmesine odaklanmak yanlıştı" gibi tespitler yaparak zevahiri kurtarmaya çalışıyorlar. Bu saatten sonra bu çıkışlar da işe yaramaz. Eski HDP sözcüsü Ayhan Bilgen'in dediği gibi, HDP için "bölünme ve küçülme kaçınılmaz".
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, HDP’de ‘pişmanlık’ hesaplaşması yaşandığını belirtti

HDP'de artık, "Kürt'ü Kürt'e kırdırmak doğru değil", "Erdoğan'ın gitmesine odaklanmak yanlıştı" gibi tespitler yapılmaya başlandığını ifade eden Övür, "Bu saatten sonra bu çıkışlar da işe yaramaz. HDP için bölünme ve küçülme kaçınılmaz" dedi.

Övür, yazısında şunları kaydetti:

"Başkan Erdoğan'ın Külliye'de farklı coğrafyalardan gelen devlet başkanları ve başbakanları ağırladığı törende çok farklı siyasi aktörler bir araya geldi. Bu Türkiye'nin küresel önemini hatırlatırken, o aktörlerin de tercihini gösteriyordu.

Yeni bir dünya düzeni kurulurken, o siyasi aktörler de nerede duracaklarına ilişkin pozisyon alıyordu. Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın Külliye'ye gelmesi bu açıdan çarpıcı bir örnekti. Ama Türkiye iç siyaseti açısından anlamlı bir örnek daha vardı: Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani'nin orada bulunması...

Türkiye'deki devlet aklı, yeryüzündeki tek Kürt bölgesel yönetimini unutmamış, "Türkiye Yüzyılı" sürecinin ilk toplantısına davet etmişti.

Bu, bin yıl önce Malazgirt'te temeli atılan İdris-i Bitlisi'yle devam eden birlikteliğin 21'inci yüzyılda da devam edeceğinin işareti ve bölgede yaşayan milyonca Kürt'e "birlikteyiz" mesajıydı.

Bir bu tabloya bakın, bir de küresel güçlerin aparatına dönüşen ve tek yaptıkları Türkiye düşmanlığı olan Kandil baronlarına, onların siyasi uzantılarının söylediklerine, kimlerle birlikte olduklarına bakın.

Kandil baronları yalvarıyor, PKK'nın Suriye'deki siyasi kolu PYD'li Salih Müslim ise Kılıçdaroğlu'na destek için Başkan Erdoğan'ı kastederek şöyle diyordu:

"Eğer gerçekten bunu sandıkta yenebilirsek, ne orada sürüklenen insanları görürüz ne de bu yakmaları görürüz. Bütün bunların intikamını bir kişiden almış oluruz."

Kürtler adına siyaset yapan bu öngörüsüzler öyle savruldular ki, Kürtler için "baldıran zehri içmeyi" göze alan, tarihi adımlar atan Başkan Erdoğan ve ittifakını "İslamcı faşist" ilan ediyorlar ama aynı anda hiç sıkılmadan gerçek faşist partilerle bir araya gelmeyi içlerine sindiriyorlardı.

Bu kirli oyunu Başkan Erdoğan siyaseti ve Kürtlerin feraseti bozdu. Böylece ilk kez açık biçimde KCKKandil ve HDP üçgeninde derin bir hesaplaşma başladı. Çözüm sürecini heba eden ve "büyük siyasetçi" diye pazarlanan Selahattin Demirtaş, yenilgi döneminde ortalarda görünmemek için siyaseti bırakırken, Pervin Buldan ve Mithat Sancar'a istifa yolu göründü.

Seçim yenilgisinin sarsıntısı sadece içeride değil, belki daha sarsıcı bir biçimde Avrupa kanadı ile Kandil'de de hissedildi. Bu ekibin bütün hesabı da Erdoğan'ı düşürmek, Barzani'yi tasfiye etmek ve bölgede ABD'nin aparatı olan "seküler" bir Kürt Baas Partisi oluşturmaktı.

Kürtler oylarıyla bu oyunu da engelledi.

Şimdi o kirli oyunu kuranlar, tıpkı CHP gibi tek tek "suçlu" arıyor.

Oysa asıl suçlu, tek tek kişiler değil, çözüm sürecini heba etmeyi göze alan başta Demirtaş olmak üzere, son 10 yılda sivil siyaseti tercih etmeyen, sırtını PKK terörüne dayayan, önce "Türk solu", sonra da CHP'yle hatta son virajda ırkçılarla ittifak yapmayı öneren sivil siyasetçilerdi.

Kandil'in talimatına boyun eğenlerdi.

Bu proje de çöktüğü için artık, "Kürt'ü Kürt'e kırdırmak doğru değil" gibi, "Erdoğan'ın gitmesine odaklanmak yanlıştı" gibi tespitler yaparak zevahiri kurtarmaya çalışıyorlar.

Bu saatten sonra bu çıkışlar da işe yaramaz. Eski HDP sözcüsü Ayhan Bilgen'in dediği gibi, HDP için "bölünme ve küçülme kaçınılmaz".

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.