Hükümet şimdiden tedbir almalı!
Hükümet şimdiden tedbir almalı!
İşte ‘yağlı kazığa oturtma’ tehdidinin yeni versiyonu
İşte ‘yağlı kazığa oturtma’ tehdidinin yeni versiyonu
28 Şubat davası kapsamında tutuklanan Hakkı Kılınç'ın eşi Saadet Kılınç, Cumhuriyet paçavrasına yazdığı mektupta, hükümet ve yargı Atatürk düşmanı olduğu için eşinin tutuklandığını savunarak ağızları açık bıraktı. Ayrıca 28 Şubat davasının tamamen kumpas olduğunu savundu.
Akit TV'de Murat Alan'ın sunumu ve Yeni Akit Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu'nun yorumlarıyla ekranlarınıza gelen Manşetlerin Dili'nde, söz konusu mektup da masaya yatırıldı.
Mustafa Kemal'in, "Ya üniforma giyin ya da siyaset yapın" şeklinde dönemin askerlerine yaptığı uyarıyı hatırlatan Karahasanoğlu şunları söyledi:
Güven Erkaya'nın kendisi anlattı: Biz postmodern bir darbe yaptık. Kendileri söylüyorlar. Biz de dışarıdan bakan insanlar olarak; koalisyon hükümeti var, güven oyu aldılar, buna rağmen bakanlar tehdit edildi. Bakanlık koltuğunda oturan isimler istifa etti.
Hürriyet'te, "Gerekirse silah bile kullanırız" başlığı atıldı, bunu yapan kendi kafasına göre mi attı? O zamanın askeri yetkililerü Hürriyet'in bu manşetinden sonra çıkıp, "Bizim böyle bir demecimiz olmamıştır, bunlar kendi kendilerine uyduruyorlar" dediler mi? Demediler.
Mektubu yazan Saadet Kılınç'ın eşi Hakkı Kılınç'a soralım; tarih 1997, İçişleri Bakanı Meral Akşener, Genelkurmay'dan bir komutan şunu demiş midir -Çetin Soner diye açıklandı bu isim- Meral Akşener'in müsteşarı Teoman Ünüsan'a telefon açıp, "O kadına (Meral Akşener) söyle, oraya gelirsek, bakanlığın önünde yağlı kazığa oturturuz onu." Niçin? Erbakan hocanın içişleri bakanı olarak göreve devam ediyor, istifa etmiyor diye. Şimdi, Meral Akşener bunu inkar ediyor mu? Etmiyor. Hatta zaman zaman, "Ben şöyle yiğit bir kadınım, bu tehditleri aldım ama eyvallah etmedim" diye anlatıyor. Peki bu tehdidi yapana bir ceza verilmesi gerekmiyor mu?
Hakkı Kılınç'ın eşi desin ki, "Biz yağlı kazığa oturtma tehdidini yapanların cezalandırılmasını istiyoruz. Ama benim eşim böyle bir şey yapmamıştır. Dolayısıyla ben eşimin tekrar yargılanmasını istiyorum. 28 Şubat'ta da hiçbir şekilde meşru hükümete engel olma çabası, faaliyeti yoktur." Ama, "28 Şubat'ta ne oldu biz bilmiyoruz, biz masumuz" diyorlarsa da bizim aklımızla alay etmesinler.
Davanın tamamına kumpas diyor. Sen davanın tamamına kumpas dersen, o zaman bu tehdidi ne yapacağız?
Genelkurmay içerisinden bir paşa, seçimle göreve gelmiş hükümetin bir bakanına, "Oraya gelirsek yağlı kazığa oturturuz" deme hakkı, yetkisi var mı söylesinler.
Başörtüsü yasağına girmiyorum. O konuda, "Generaller bizden böyle bir talepte bulunuyor" demişlerdi. E şimdi bunun yargılanması yapılınca da, "Atatürk düşmanı."
Bakın sadece masumuz, demiyorlar. Biz masumuz da demiyorlar. Saldırıyorlar. "Bizim mahkum olmamızın arkasında yatan sebep bizi yargılayanların ve iktidarın Atatürk'e düşman olmasıdır" diyor. Saldırıyor, devam ediyor. Yani yağlı kazığa oturtulma tehdidinin bir başka benzerini de şimdi yapıyorlar. Yarın öbür gün şu veya bu kurumda Atatürkçü isimler bir araya gelip de bir şey yaparlarsa, "Biz söylemiştik, bunlar Atatürk düşmanı oldukları için Atatürkçüler şu an böyle böyle yaptı" diyecekler.
Dolayısıyla ben şu anki hükümetin de bu tür söylemlere karşı tedbir alması gerektiğini düşünüyorum.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.