Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili Danıştay savcısı, çekilme kararını hukuka aykırı buldu!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 28.04.2022 - 17:53, Güncelleme: 28.04.2022 - 17:53
 

İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili Danıştay savcısı, çekilme kararını hukuka aykırı buldu!

Hakim yazılı karar bildireceğini ifade etti

Danıştay savcısı, İstanbul Sözleşmesi'nde çekilmenin hukuka aykırı olduğunu belirterek "Kararın iptalini uygun buluyorum." dedi. Hakim yazılı karar bildireceğini ifade etti. Danıştay 10'uncu Dairesi'nde, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan dava esastan görüldü. Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi', Türkiye Cumhuriyeti bakımından 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshedilmişti. Bunun üzerine kararın iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle birçok sivil toplum kuruluşu ve baro, Danıştay'a dava açmıştı. Danıştay 10'uncu Daire, 10 dava dosyasının esastan görüşülmesi için toplandı. Danıştay Konferans Salonu'ndaki davaya 10 davacı taraf avukatı, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Serap Yazıcı, Habibe Çiftçioğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Ankara Barosu Başkanı Mehmet Eren Turan ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisiyle farklı illerin baro yöneticileri katıldı. Ayrıca çoğunluğu avukat bine yakın izleyici de salonda hazır bulundu.  DANIŞTAY’DA TARİHİ DAVA Duruşmanın başında Danıştay 10’uncu Daire Başkanı Yılmaz Akçil, Danıştay tarihinde ilk kez bu kadar katılımla bir dava gördüklerini söyledi. Akçil, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptaline ilişkin heyetin önünde 10 ayrı dava dosyası bulunduğunu ve taraf avukatlarıyla yaptıkları görüşme neticesinde her davacı için 3 avukatın söz almasını kararlaştırdıklarını ifade etti. Davacı taraf avukatlarının belirlenmesinin ardından savunmalara geçildi. Diyarbakır, Ankara, Gaziantep, Kocaeli, Erzurum, Tekirdağ baroları ile 29 Ekim Kadınları Derneği, Gelecek Partisi ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası avukatları sözleşmeden çekilme kararının iptaline yönelik beyanda bulundu. AVUKATLAR SAVUNMA YAPTI 29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan davayı 'tarihi' olarak nitelendirerek, İstanbul Sözleşmesi’nin TBMM devre dışı bırakılarak anayasaya aykırı olarak feshedildiğini savundu. Avukat Ebru Beşe ise, sözleşmenin göçmen ve mülteci kadınları korumaya yönelik maddeleri de olduğunu ve kararın iptalini talep ederek, "Bu kadınlar binlerce kilometre yürüyerek geliyorlar. Ancak biz bu sözleşmeden bir gecede usulsüzce çıkıyoruz. Bu sözleşme, vatandaşlık bağına bakmadan bütün kadınları koruyan bir sözleşmedir" dedi. Duruşmada söz alan diğer avukatlar ise, uluslararası sözleşmelerin Meclis kararı olmadan Cumhurbaşkanı kararnamesiyle feshedilemeyeceğini savunarak, İstanbul Sözleşmesi kapsamında, '6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun' çıkarıldığını, bu nedenle sözleşmenin pratikte var olduğunu ifade etti. Ayrıca avukatlar, İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlükten kaldıran Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptalini talep etti. Avukatların savunmaları sık sık salonu dolduran kalabalığın alkışlarıyla kesildi.  'KADINA ŞİDDET UYGULAYANIN KARŞISINDA HUKUK VARDIR' Cumhurbaşkanlığı adına Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal söz aldı. Topal, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılma kararının anayasa ve uluslararası hukuka uygun olduğunu belirterek, sözleşmenin iptal edilmesiyle kadına yönelik şiddetin arttığına ilişkin iddiaların gerçekleri yansıtmadığını söyledi. Topal, "Kadınlarımıza karşı şiddet uygulayan kim olursa olsun karşısında Türkiye Cumhuriyeti'ni, hakim ve savcıları ile polislerini bulacaktır. Savunmamızın başında önemle belirtmek isteriz ki İstanbul Sözleşmesi’nin sona erdirilmesi, kadına yönelik şiddet ile ülkemizin topyekün mücadelesinde herhangi bir aksamaya yol açmamaktadır. Başta İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi dahil olmak üzere tarafı olduğumuz milletlerarası anlaşmaların uygulanmasına devam edilmektedir" dedi. Topal, Cumhurbaşkanının kararnamelerle TBMM'nin onayı olmaksızın yürütme yetkisini kullanmasının mümkün olduğunu ifade ederek, davacı tarafın iptal isteminin reddedilmesini talep etti. DANIŞTAY SAVCISI KARARIN İPTALİNİ İSTEDİ  Taraf beyanlarının ardından söz alan Danıştay savcısı da dava konusu düzenlemenin hukuka aykırı olduğunu savunarak, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptalini istedi. Beyanların alınmasından sonra Başkan Akçil, İdari Yargılama Usulü Kanununa göre heyetin kararını daha sonra yazılı açıklayacağını belirterek, duruşmayı bitirdi.   'TBMM İRADESİNİN HİÇE SAYILMASIDIR' Duruşmanın ardından Ankara Barosu Başkanı Mehmet Eren Turan açıklama yaptı. Kadına yönelik şiddet, aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshinin iptali için açılan davanın duruşması için toplandıklarını söyleyen Turan, "İstanbul Sözleşmesi'nde ön görülen amacın gerçekleşmesinde kamu yararının bulunduğu, idarenin tüm eylem ve işlemlerinin öncelikli şartının da kamu yararının gerçekleştirilmesi olduğu dikkate alındığında, Cumhurbaşkanlığı tarafından tesis edilen sözleşmenin feshi işleminin kamu yararına aykırı olduğu izaha muhtaç değildir. Kaldı ki, Anayasamızın 90 ve 104'üncü maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, Milletlerarası Antlaşmaların Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanmasının, TBMM tarafından çıkarılacak kanunla uygun bulunmasına bağlı olduğu ortadadır. Onaylanması TBMM tarafından çıkarılacak kanunla uygun bulunmasına bağlı olan sözleşmenin Cumhurbaşkanlığı kararıyla iptali, TBMM iradesinin hiçe sayılmasıdır" dedi. Ne olmuştu? Türkiye, 2011'de sözleşmeyi ilk imzalayan ülke olarak tarihe geçti, ardından 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanlığı kararı ile anlaşmadan çekildiğini açıkladı. Bu karar üzerine çok sayıda sivil, kurum ve kuruluş, yürütmenin durdurulması ve kararın iptali talebiyle Danıştay'da dava açtı.
Hakim yazılı karar bildireceğini ifade etti

Danıştay savcısı, İstanbul Sözleşmesi'nde çekilmenin hukuka aykırı olduğunu belirterek "Kararın iptalini uygun buluyorum." dedi. Hakim yazılı karar bildireceğini ifade etti.

Danıştay 10'uncu Dairesi'nde, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan dava esastan görüldü.

Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi', Türkiye Cumhuriyeti bakımından 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshedilmişti. Bunun üzerine kararın iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle birçok sivil toplum kuruluşu ve baro, Danıştay'a dava açmıştı. Danıştay 10'uncu Daire, 10 dava dosyasının esastan görüşülmesi için toplandı. Danıştay Konferans Salonu'ndaki davaya 10 davacı taraf avukatı, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Serap Yazıcı, Habibe Çiftçioğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Ankara Barosu Başkanı Mehmet Eren Turan ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisiyle farklı illerin baro yöneticileri katıldı. Ayrıca çoğunluğu avukat bine yakın izleyici de salonda hazır bulundu. 

DANIŞTAY’DA TARİHİ DAVA

Duruşmanın başında Danıştay 10’uncu Daire Başkanı Yılmaz Akçil, Danıştay tarihinde ilk kez bu kadar katılımla bir dava gördüklerini söyledi. Akçil, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptaline ilişkin heyetin önünde 10 ayrı dava dosyası bulunduğunu ve taraf avukatlarıyla yaptıkları görüşme neticesinde her davacı için 3 avukatın söz almasını kararlaştırdıklarını ifade etti. Davacı taraf avukatlarının belirlenmesinin ardından savunmalara geçildi. Diyarbakır, Ankara, Gaziantep, Kocaeli, Erzurum, Tekirdağ baroları ile 29 Ekim Kadınları Derneği, Gelecek Partisi ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası avukatları sözleşmeden çekilme kararının iptaline yönelik beyanda bulundu.

AVUKATLAR SAVUNMA YAPTI

29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan davayı 'tarihi' olarak nitelendirerek, İstanbul Sözleşmesi’nin TBMM devre dışı bırakılarak anayasaya aykırı olarak feshedildiğini savundu. Avukat Ebru Beşe ise, sözleşmenin göçmen ve mülteci kadınları korumaya yönelik maddeleri de olduğunu ve kararın iptalini talep ederek, "Bu kadınlar binlerce kilometre yürüyerek geliyorlar. Ancak biz bu sözleşmeden bir gecede usulsüzce çıkıyoruz. Bu sözleşme, vatandaşlık bağına bakmadan bütün kadınları koruyan bir sözleşmedir" dedi. Duruşmada söz alan diğer avukatlar ise, uluslararası sözleşmelerin Meclis kararı olmadan Cumhurbaşkanı kararnamesiyle feshedilemeyeceğini savunarak, İstanbul Sözleşmesi kapsamında, '6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun' çıkarıldığını, bu nedenle sözleşmenin pratikte var olduğunu ifade etti. Ayrıca avukatlar, İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlükten kaldıran Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptalini talep etti. Avukatların savunmaları sık sık salonu dolduran kalabalığın alkışlarıyla kesildi. 

'KADINA ŞİDDET UYGULAYANIN KARŞISINDA HUKUK VARDIR'

Cumhurbaşkanlığı adına Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal söz aldı. Topal, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılma kararının anayasa ve uluslararası hukuka uygun olduğunu belirterek, sözleşmenin iptal edilmesiyle kadına yönelik şiddetin arttığına ilişkin iddiaların gerçekleri yansıtmadığını söyledi. Topal, "Kadınlarımıza karşı şiddet uygulayan kim olursa olsun karşısında Türkiye Cumhuriyeti'ni, hakim ve savcıları ile polislerini bulacaktır. Savunmamızın başında önemle belirtmek isteriz ki İstanbul Sözleşmesi’nin sona erdirilmesi, kadına yönelik şiddet ile ülkemizin topyekün mücadelesinde herhangi bir aksamaya yol açmamaktadır. Başta İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi dahil olmak üzere tarafı olduğumuz milletlerarası anlaşmaların uygulanmasına devam edilmektedir" dedi. Topal, Cumhurbaşkanının kararnamelerle TBMM'nin onayı olmaksızın yürütme yetkisini kullanmasının mümkün olduğunu ifade ederek, davacı tarafın iptal isteminin reddedilmesini talep etti.

DANIŞTAY SAVCISI KARARIN İPTALİNİ İSTEDİ 

Taraf beyanlarının ardından söz alan Danıştay savcısı da dava konusu düzenlemenin hukuka aykırı olduğunu savunarak, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptalini istedi. Beyanların alınmasından sonra Başkan Akçil, İdari Yargılama Usulü Kanununa göre heyetin kararını daha sonra yazılı açıklayacağını belirterek, duruşmayı bitirdi.

 

'TBMM İRADESİNİN HİÇE SAYILMASIDIR'

Duruşmanın ardından Ankara Barosu Başkanı Mehmet Eren Turan açıklama yaptı. Kadına yönelik şiddet, aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshinin iptali için açılan davanın duruşması için toplandıklarını söyleyen Turan, "İstanbul Sözleşmesi'nde ön görülen amacın gerçekleşmesinde kamu yararının bulunduğu, idarenin tüm eylem ve işlemlerinin öncelikli şartının da kamu yararının gerçekleştirilmesi olduğu dikkate alındığında, Cumhurbaşkanlığı tarafından tesis edilen sözleşmenin feshi işleminin kamu yararına aykırı olduğu izaha muhtaç değildir. Kaldı ki, Anayasamızın 90 ve 104'üncü maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, Milletlerarası Antlaşmaların Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanmasının, TBMM tarafından çıkarılacak kanunla uygun bulunmasına bağlı olduğu ortadadır. Onaylanması TBMM tarafından çıkarılacak kanunla uygun bulunmasına bağlı olan sözleşmenin Cumhurbaşkanlığı kararıyla iptali, TBMM iradesinin hiçe sayılmasıdır" dedi.

Ne olmuştu?

Türkiye, 2011'de sözleşmeyi ilk imzalayan ülke olarak tarihe geçti, ardından 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanlığı kararı ile anlaşmadan çekildiğini açıkladı. Bu karar üzerine çok sayıda sivil, kurum ve kuruluş, yürütmenin durdurulması ve kararın iptali talebiyle Danıştay'da dava açtı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.