Kılıçdaroğlu, Demirtaş.. Politikanın kirli yüzü!.

Kirli ağlarla örülü olduğu için, politikanın günlük çekişmelerinden nefret ediyorum.. Politikanın günlük çekişmelerinin en kralı da, CHP’de yaşandığı için, bu asırlık partiden nefret ediyorum.. Bir seçime girildi.. Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmak istediğini, adımızı bildiğimiz kadar kesin biliyoruz.. Kemal Kılıçdaroğlu’nun da, cumhurbaşkanı adayı olarak en son düşündüğü ismin Ekrem İmamoğlu olduğunu biliyoruz.. Ama biri diğerine baba dedi.. Diğeri ona, evladım dedi.. Biri Cumhurbaşkanı adayı oldu. Diğeri Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı oldu.. Biri CHP’nin paralarını harcadı. Ki, harcasın, bizi ilgilendirmez.. Diğeri İBB’nin imkanlarını harcadı. Buna itirazımız var ve itirazımızda kararlıyız.. Sonra ne oldu? Cumhurbaşkanlığı seçimini, babası ile evladı ile hep birlikte kaybettiler.. “Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir” diyerek, sonuçları yorumladılar.. Düne kadar, “Bir başarısızlık olduğunda, bakın Japonlara, adamlar harakiri ile intihar ediyorlar. Ama bizde böyle bir bakış açısı yok” diye algı oluştururken. Başarısızlığın kralına imza atmışlar.. “MYK’daki tüm üyelerin istifasını istedim” ile önce, tabanı avuttular. Sanki seçime MYK üyeleri girmiş ve MYK üyeleri seçimi kaybetmişler gibi.. CHP’nin MYK üyelerini istifa ettirdiler.. İstifaların çok önemli olduğu izlenimi vermek içtin, “Ama hepsi, evet hepsi istifa etti. Bir kişi bile tereddüt etmedi” diyerek, bir kişinin istifası yerine 17 kişinin istifası ile milleti uyuttular.. Oysa 17 kişiye ne gerek vardı. Çoğunu tanımıyoruz bile.. Kemal Kılıçdaroğlu istifa etseydi, yeterdi.. Şimdi öğreniyoruz ki, milletin gözünü boyamak için istifalar gerçekleştirildiği için, 17 üye sayısı, 15’e indirilmiş.. İşe bakın.. Hem yasama hem yürütme seçimlerinde başarısızlık sonrasında, CHP çözümü, 17 kişilik MYK listesini, 15’e indirmekte bulmuş.. Cumhurbaşkanı yardımcısı sayısını, Erdoğan döneminde bir iken 7’ye çıkarma girişiminde bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, MYK listesini 17’den 15’e indirmiş. Ve bunu büyük bir başarı gibi takdim ediyorlar.. Artık karşılarına Tayyip Erdoğan dahil, kim çıkarsa çıksın, karada, denizde, havada yenerler.. Böyle mi düşünüyorlar, acaba? İşin daha ilginç aşamaları da var.. Dün yeni MYK üyeleri tanıtıldı.. Aaaa. Bir de ne görelim. 15 kişilik listedeki isimler de, bir veya iki dönem öncesinin isimlerinden oluşturulan bir karma ekip.. Örneğin Faik Öztrak yeni MYK’da.. Yeni dediğiniz adam bu mu? Ahmet Akın bir başka isim.. Bülent Kuşoğlu bir başka isim.. Eee? Bunların hepsi, önceki dönemden de tanıdığımız isimler.. Ha Ali Veli.. Ha Veli Ali! Ne farkediyor ki.. Ama CHP’deki dengeleri iyi bilenler, manşeti attılar: “Ekrem İmamoğlu taraftarları tasfiye edildi” Hah işte.. Seçimi kaybettiren Ekrem İmamoğlu idi.. Onun adamları tasfiye edilerek, cezalandırılmış oldular.. Böyle mi okumalıyız, CHP’deki gelişmeleri.. Bana sorarsanız, ben bunların hiçbirisine takılmıyorum.. Benim için önemli olan, “Nas’ta fatura emekçiye” manşetini Cumhuriyet’e attıran kafa CHP’ye de halen hakim mi, değil mi? Faizin % 20’lerden % 8.5’lara indiği bir süreçte, enflasyon % 73’lerden dün açıklanan Mayıs enflasyonu olarak % 39’lara indi ise.. “Din düşmanı” dediğimizde kızıyorlar.. Haydi onları kızdırmayalım, “din karşıtı” demekle yetinelim.. Ama soralım, “İşte faiz de düştü, enflasyon da.. Siz ise, ‘bunlar ters orantılı’ diyordunuz. Ne oldu, ikisi de düşüşte işte..” Hani Mehmet Şimşek göreve başladıktan bir ay sonraki rakamlar açıklanmış olsa, “Bak bak, rasyonel hareket etme sözü veren geldi, hemen enflasyon indi” diyeceklerdi.. Ama Mehmet Şimşek koltuğa oturalı daha saatler oldu, olmadı.. Kaldı ki, açıklanan Mayıs ayı enflasyonu.. Mehmet Şimşek’in bakan bile olmadığı ayın enflasyonu, ciddi oranda indi.. Ama muhataplarımız aynı söyleme devam ediyorlar..  “Faiz”in yükseltilmesinin tek çare olacağını öne sürüyorlar.. Milli Gazete ise, bakan değişikliğini, “Her şey sil baştan” manşeti ile aktarıyor. “Helal olsun Tayyip Erdoğan’a. Biz arkasında duramadık, ama o, üstelik seçim öncesinde, faiz indirme kararının aslanlar gibi arkasında durdu” diyemiyorlar.. Politika, işte bu denli kirli.. O kadar kirli, o kadar rezilce ki.. 2014’te “Seni başkan seçtirmeyeceğiz.. Seni başkan seçtirmeyeceğiz” diyen Selahattin Demirtaş.. 2014’te Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesini. 2018’te Cumhurbaşkanlığı sisteminde başkan seçilmesini. Ve 2023’te bir daha başkan seçilmesini engelleyememenin ezikliği altında.. Şimdi eşini konuşturmuş: “..Menderes’in idamı siyaseten neyse, Selahattin’e istenen de aynısı, Erdoğan’a idam istense karşısında ilk ben dururum!” Dur abla, dur.. 14 Mayıs öncesindeki konuşmalarını da çok iyi biliyoruz, sizlerin.. İdamı ilk isteyenler siz olmayın, gerisini boşverin.. İnsanları sokaklara çağırıp, Yasin Börü’leri şehid ettirmeyin siz, yeter… Gölge etmeyin siz, başka ihsan istemez.. Bu sözleri kim söyletiyor, Başak Demirtaş’a.. % 52.18’lik millet.. Halkın gücüne sevinelim mi? Demirtaş ailesinin yanar-dönerliğine  acıyalım mı, bilemedik..