Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

'Kültürel değerlerimiz ve güven bunalımı'

Yaşam (Web Sitesi) - Web Sitesi | 09.06.2022 - 10:02, Güncelleme: 09.06.2022 - 10:02
 

'Kültürel değerlerimiz ve güven bunalımı'

Gazetemiz okurlarından Ali Lale / Şanlıurfa 'Kültürel değerlerimiz ve güven bunalımı' başlıklı yazısını bizimle paylaştı.

Bir topluluğu yeryüzünde ayakta tutan bağlı olduğu kültürel değerleridir. Eğer kültürel değerlerinde bir kayma ve erozyona uğramışsa o toplumun ahlaki yapısında bozulma meydana gelecektir. Bu da o toplumda; bireyin kendisiyle, bireyler arasında, halkla devlet arasında güven bunalımı meydana gelecektir. Kültürel değerlerimiz: Evrensel ve fıtrata uygun olan dinimizden, tarihimizden ve bugüne kadar yaşanan ve toplum tarafından norm olarak kabul görülen davranışların tümü kültürel değerlerimizdir. Devletleri ve toplumları ayakta tutan bu kültürel normlardır. Bu normları topluma aktarabilmek için kişilerin eğitim yoluyla aldığı normları içselleştirmeleri gerekir. Çünkü normu içselleştirmediğin zaman haram yiyen bir adam, haramın kötülüklerini anlatsa, karşıdaki insanları etkileyemez, sigara içen bir baba veya sıradan bir vatandaş oğluna veya bir arkadaşına sigara içme, dediği zaman onun sözleri sadece havada kalacaktır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim toplumu uyarmaktadır. “Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?” Saff Suresi Ayet 2) “Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır. (Saff Suresi Ayet 3) Burada ikinci ayette yapmadığın şeyi neden söylüyorsunuz inananları uyarıyor ve şiddetli bir şekilde ikaz ediyor. Üçüncü ayette ise bu davranışın Allah katında ne kadar çirkin bir davranış olduğunu ifade ediyor. Bir davranışın Allah katında çirkin olarak ifade ediliyorsa, bunun toplumda olumsuz bir karşılığı olmasındandır. Bundan dolayıdır ki Allah katında bunun çirkin bir davranış olarak ifade edilmiştir. Toplum olarak bu değer yargılarımızdan uzaklaştığımız ve Allah’ın emri doğrultusunda hareket etmediğimiz için toplumda bir güven bunalımı meydana gelmiştir. Bir toplumda güven zedelenmesi yaygın olduğu zaman o toplumda istikrar olmaz, o toplumda emniyet olmaz ve o toplumda güven olmaz. Bunlar da olmadığı zaman her şey çorap söküğü gibi bozulur. Bugün bu ayetler insanların selameti için yoldaki ışıklar gibidir. Yolda ışıklar olmayınca nasıl ki trafik güven içinde seyredemezse bu ayetlerin gereğini yapmayan ve yapmadıklarından dolayı her dalda güven bunalımı meydana gelecektir. Bugün bir baba evladına oğlum şu helal şu haramdır dese, kendisi de bu konuda hassas davranmasa, o babanın o çocuğun üzerinde sözleri ne kadar etkili olabilir? Etkili olamaz. Ayrıca çocuğun babaya karşı bir güvensizlik algısı oluşmasıyla, babanın her söylediğini güvensizlikten dolayı dikkate almayacak şekilde bir alışkanlık oluşur. Bugün toplumun önderleri olarak gördüğümüz siyasetçi; söylediklerini yapmadıklarından dolayı siyasete ve siyasetçiye karşı bir güvensizlik oluşmuş durumda, bu hayra alamet değildir. Halkın artık kime güvenip, kime güvenemeyeceği karamsarlığına düşer ki bu da ülke de güvensiz bir ortam oluşur. Güvensiz ortamlar; kaosa her zaman gebedir, her şey tepe takla gidebilir. Bugün Türkiye’ye baktığımızda siyasette bunu görüyoruz. Halk birisinin söylemlerine güvenip onu desteklediğiniz zaman bakıyorsunuz ki söylemleriyle davranışları birbirinin tutmadığından ona olan güven sarsılır. Sarsılan güven onarmak ise deveyi hendekten geçirmekten daha zordur. Onun için reklamlarda “Paramı kaybederim ama güvenimi kaybetmem” boşuna söylenilen bir cümle değildir. İşte bu davranış Allah tarafında çirkin olarak ifade edilmiştir. Çünkü bir toplumda güven zedelenmesi olursa o toplumda artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Çünkü her söylenen şeylerin yalan veya gerçek olmadığının algısı bireylerde alışkanlık haline gelir. O algıyı bozmak pek de kolay olmayacaktır. Bu kendisini siyaset arenasında, ekonomi sektöründe ve en son hukuk dalında gösterir ki bu en kötüsü de bence hukukta olan güvensizliktir. Çünkü hukuk hakkıyla işlemediği zaman vicdanları rahatlatmayacağından dolayı hukuka karşı bir güven zedelenmesinin oluşmasına sebebiyet verecektir. O zaman da herkes olaylara karşı kendi kararını vermeye çalışacaktır. Bu da anarşiye ve kargaşaya kapı açacaktır. Norm haline gelmiş ve toplum tarafından içselleştirilmiş bir örneği aktaralım ki konumuz daha iyi anlaşılsın. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı çoğunlukla savaşta ölmek, “şehit olduğunu ve bu şehitlikte ahirette makamların en üstünü olduğunu dinimizce buyurmaktadır.” Millet olarak hür ve bağımsız olma mücadelemiz bu inanç kültüründe kaynaklanmaktadır. Bugün bu kültürümüzü ortadan kaldırmak isteyen iç ve dış hainler vardır. Çünkü özgür ve hür bir Türkiye değil de bağımlı özgürlükte mahrum bir Türkiye istemektedirler. Birey, toplum ve devlet olarak bizi diri tutacak, güçlü kılacak kültürel değerlerimizdir. Kültürel değerler; bedendeki ruh gibidir. Bedenden ruh çıkarsa insan ceset haline gelir. İşte toplum olarak kültürel değerlerimizi kaybedersek, yaşayan ölü, birer ceset haline geliriz. Bugün intihar vakaların çoğu inanç değerlerine bağlılığımızın bilinçli bir şekilde olmayışından kaynaklanmaktadır.
Gazetemiz okurlarından Ali Lale / Şanlıurfa 'Kültürel değerlerimiz ve güven bunalımı' başlıklı yazısını bizimle paylaştı.

Bir topluluğu yeryüzünde ayakta tutan bağlı olduğu kültürel değerleridir. Eğer kültürel değerlerinde bir kayma ve erozyona uğramışsa o toplumun ahlaki yapısında bozulma meydana gelecektir. Bu da o toplumda; bireyin kendisiyle, bireyler arasında, halkla devlet arasında güven bunalımı meydana gelecektir.
Kültürel değerlerimiz: Evrensel ve fıtrata uygun olan dinimizden, tarihimizden ve bugüne kadar yaşanan ve toplum tarafından norm olarak kabul görülen davranışların tümü kültürel değerlerimizdir. Devletleri ve toplumları ayakta tutan bu kültürel normlardır. Bu normları topluma aktarabilmek için kişilerin eğitim yoluyla aldığı normları içselleştirmeleri gerekir. Çünkü normu içselleştirmediğin zaman haram yiyen bir adam, haramın kötülüklerini anlatsa, karşıdaki insanları etkileyemez, sigara içen bir baba veya sıradan bir vatandaş oğluna veya bir arkadaşına sigara içme, dediği zaman onun sözleri sadece havada kalacaktır.
Bu konuda Kur’an-ı Kerim toplumu uyarmaktadır.

“Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?” Saff Suresi Ayet 2)

“Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır. (Saff Suresi Ayet 3)

Burada ikinci ayette yapmadığın şeyi neden söylüyorsunuz inananları uyarıyor ve şiddetli bir şekilde ikaz ediyor. Üçüncü ayette ise bu davranışın Allah katında ne kadar çirkin bir davranış olduğunu ifade ediyor. Bir davranışın Allah katında çirkin olarak ifade ediliyorsa, bunun toplumda olumsuz bir karşılığı olmasındandır. Bundan dolayıdır ki Allah katında bunun çirkin bir davranış olarak ifade edilmiştir.

Toplum olarak bu değer yargılarımızdan uzaklaştığımız ve Allah’ın emri doğrultusunda hareket etmediğimiz için toplumda bir güven bunalımı meydana gelmiştir. Bir toplumda güven zedelenmesi yaygın olduğu zaman o toplumda istikrar olmaz, o toplumda emniyet olmaz ve o toplumda güven olmaz. Bunlar da olmadığı zaman her şey çorap söküğü gibi bozulur. Bugün bu ayetler insanların selameti için yoldaki ışıklar gibidir. Yolda ışıklar olmayınca nasıl ki trafik güven içinde seyredemezse bu ayetlerin gereğini yapmayan ve yapmadıklarından dolayı her dalda güven bunalımı meydana gelecektir. Bugün bir baba evladına oğlum şu helal şu haramdır dese, kendisi de bu konuda hassas davranmasa, o babanın o çocuğun üzerinde sözleri ne kadar etkili olabilir? Etkili olamaz. Ayrıca çocuğun babaya karşı bir güvensizlik algısı oluşmasıyla, babanın her söylediğini güvensizlikten dolayı dikkate almayacak şekilde bir alışkanlık oluşur.

Bugün toplumun önderleri olarak gördüğümüz siyasetçi; söylediklerini yapmadıklarından dolayı siyasete ve siyasetçiye karşı bir güvensizlik oluşmuş durumda, bu hayra alamet değildir. Halkın artık kime güvenip, kime güvenemeyeceği karamsarlığına düşer ki bu da ülke de güvensiz bir ortam oluşur. Güvensiz ortamlar; kaosa her zaman gebedir, her şey tepe takla gidebilir. Bugün Türkiye’ye baktığımızda siyasette bunu görüyoruz. Halk birisinin söylemlerine güvenip onu desteklediğiniz zaman bakıyorsunuz ki söylemleriyle davranışları birbirinin tutmadığından ona olan güven sarsılır. Sarsılan güven onarmak ise deveyi hendekten geçirmekten daha zordur. Onun için reklamlarda “Paramı kaybederim ama güvenimi kaybetmem” boşuna söylenilen bir cümle değildir. İşte bu davranış Allah tarafında çirkin olarak ifade edilmiştir. Çünkü bir toplumda güven zedelenmesi olursa o toplumda artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Çünkü her söylenen şeylerin yalan veya gerçek olmadığının algısı bireylerde alışkanlık haline gelir. O algıyı bozmak pek de kolay olmayacaktır. Bu kendisini siyaset arenasında, ekonomi sektöründe ve en son hukuk dalında gösterir ki bu en kötüsü de bence hukukta olan güvensizliktir. Çünkü hukuk hakkıyla işlemediği zaman vicdanları rahatlatmayacağından dolayı hukuka karşı bir güven zedelenmesinin oluşmasına sebebiyet verecektir. O zaman da herkes olaylara karşı kendi kararını vermeye çalışacaktır. Bu da anarşiye ve kargaşaya kapı açacaktır.

Norm haline gelmiş ve toplum tarafından içselleştirilmiş bir örneği aktaralım ki konumuz daha iyi anlaşılsın. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı çoğunlukla savaşta ölmek, “şehit olduğunu ve bu şehitlikte ahirette makamların en üstünü olduğunu dinimizce buyurmaktadır.”

Millet olarak hür ve bağımsız olma mücadelemiz bu inanç kültüründe kaynaklanmaktadır. Bugün bu kültürümüzü ortadan kaldırmak isteyen iç ve dış hainler vardır. Çünkü özgür ve hür bir Türkiye değil de bağımlı özgürlükte mahrum bir Türkiye istemektedirler. Birey, toplum ve devlet olarak bizi diri tutacak, güçlü kılacak kültürel değerlerimizdir. Kültürel değerler; bedendeki ruh gibidir. Bedenden ruh çıkarsa insan ceset haline gelir. İşte toplum olarak kültürel değerlerimizi kaybedersek, yaşayan ölü, birer ceset haline geliriz.

Bugün intihar vakaların çoğu inanç değerlerine bağlılığımızın bilinçli bir şekilde olmayışından kaynaklanmaktadır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.